Nilüferli yeşil çay ile slim sigara favorisidir.
Bakire olmayan kızla evlenen erkekle dalga geçenler eliyle cima ettikleri için içten içten o erkeği kıskanıyordur. Zira böyle bir şey hor görülmez veya bununla dalga geçilmez.
Zira insanın en çok sevmeye ihtiyacı var. Ve gerçekten seven biri bu tarz şeyleri sorun etmez. Çünkü sevmesi için öncelikle karşısındaki kişinin doğru kişi olduğunu düşünmesi gerekir.
Yani Bakire olan kızla evlenen kişi ile Bakire olmayan biriyle evlenen kişi arasında tek bir fark var, o da Bakire olmayan kızla evlenen erkeğin sevgi konusunda daha samimi olduğudur.
Zira insanın en çok sevmeye ihtiyacı var. Ve gerçekten seven biri bu tarz şeyleri sorun etmez. Çünkü sevmesi için öncelikle karşısındaki kişinin doğru kişi olduğunu düşünmesi gerekir.
Yani Bakire olan kızla evlenen kişi ile Bakire olmayan biriyle evlenen kişi arasında tek bir fark var, o da Bakire olmayan kızla evlenen erkeğin sevgi konusunda daha samimi olduğudur.
Havaların kapanmasıyla kazulet bir hal almıştır.
İyi Şairdir. Gaydir.
En az 7-8 şiir kitabını almışımdır.
En beğendiğim kitabı periler ölürken özür diler.
En az 7-8 şiir kitabını almışımdır.
En beğendiğim kitabı periler ölürken özür diler.
Evrenin sonundaki şeyi görmek için önce duvarı kırmak lazım bence çünkü duvar evrene dahil.
Kadir zorlu'ya ait bir şiir.
akşam aşık olur gibi oldu
nedendir bilmem
bugün kasığımda gezinen çıplak ayağını daha bir çok özledim
düşene el uzatan gözlerini, ince parmaklarını
senin gibi üç taneyi daha içine alabilecek kapasite de olan
ama senden fazlası kokamayan o pijamanı.
daha neleri neleri bir bilsen;
mutlu bir esnafın
mutlu bir cuma sabahında kaldırdığı kepengi andıran
göz kapaklarımı,
ve saçlarını dağılmış, nefesine karanfiller karışmış halde
sabahları seni görmenin verdiği o dayanılmaz hazzı.
ötesinde bir şey, berisinden haber yok
bir annenin asker ocağında atan kalbini düşün
sürgün yiyen bir şairin dizelerini
aşk deyip darbe yedikçe babasının ölümünü hatırlayan
baba sevdalısı kız çocuklarının içine düşenleri...
hasret çekmek, özlemek değil bu, daha fazlası
yolun karşısındaki gözleri görmeyen bir insanın yola çıkmasına tanık olmak
bağırmak, bağırmak, bağırmak
sesimizi ne o karanlığa
ne de akan bu trafiğe duyuramamak
susmak, susmak, susmak
geceleri hasretin yağında kavrulup
kendi ölümümüze tanık olmak nedir, bilir misin? ben hergün o akan trafiğin sesime ettiği zulmü
ve seni düşünerek uykuya dalıyorum.böyle şiirler yazdığıma bakma sen
sazını var gücüyle duvara vurup kıran bir âşık kadar dolu
saz kadar günahsızım
diyorum ya; kırılmak...
işte bu konuda üstüme yoktur diyebilirim
üstelik en ağır kırılmalara tanık edebilirim seni
suratımda, gecenin bir yarısında
kırılan son sigarayı andıran bir ifadeyi görebilirsin
ya da içimde.
onun kadar zehir doluyumdur belki
onun kadar kırıldığı yerden yanmaya mahkum sende biliyorsun ki
kalbimi çok yanlış bir zamanda özgür bıraktın
bir kanaryayı
okyanusun ortasında
özgürlüğüne kavuşturamazsın bir zamanı
bir de içimde bıraktıklarını
ben böylesine akşamlar doluyken
geri alamazsın bakma böyle şiirler yazdığıma dedim ya
muhteva olarak aslında benimde
ne yazacak bir şiirim kaldı
ne de yaşayacak bir hayatım
hayallerimde dahil
afrika şimdi. o zaman da dedim şuan da derim
ve diyorum;
zamana bırakmak
ölürken miras bırakmak ile aynı şey.
akşam aşık olur gibi oldu
nedendir bilmem
bugün kasığımda gezinen çıplak ayağını daha bir çok özledim
düşene el uzatan gözlerini, ince parmaklarını
senin gibi üç taneyi daha içine alabilecek kapasite de olan
ama senden fazlası kokamayan o pijamanı.
daha neleri neleri bir bilsen;
mutlu bir esnafın
mutlu bir cuma sabahında kaldırdığı kepengi andıran
göz kapaklarımı,
ve saçlarını dağılmış, nefesine karanfiller karışmış halde
sabahları seni görmenin verdiği o dayanılmaz hazzı.
ötesinde bir şey, berisinden haber yok
bir annenin asker ocağında atan kalbini düşün
sürgün yiyen bir şairin dizelerini
aşk deyip darbe yedikçe babasının ölümünü hatırlayan
baba sevdalısı kız çocuklarının içine düşenleri...
hasret çekmek, özlemek değil bu, daha fazlası
yolun karşısındaki gözleri görmeyen bir insanın yola çıkmasına tanık olmak
bağırmak, bağırmak, bağırmak
sesimizi ne o karanlığa
ne de akan bu trafiğe duyuramamak
susmak, susmak, susmak
geceleri hasretin yağında kavrulup
kendi ölümümüze tanık olmak nedir, bilir misin? ben hergün o akan trafiğin sesime ettiği zulmü
ve seni düşünerek uykuya dalıyorum.böyle şiirler yazdığıma bakma sen
sazını var gücüyle duvara vurup kıran bir âşık kadar dolu
saz kadar günahsızım
diyorum ya; kırılmak...
işte bu konuda üstüme yoktur diyebilirim
üstelik en ağır kırılmalara tanık edebilirim seni
suratımda, gecenin bir yarısında
kırılan son sigarayı andıran bir ifadeyi görebilirsin
ya da içimde.
onun kadar zehir doluyumdur belki
onun kadar kırıldığı yerden yanmaya mahkum sende biliyorsun ki
kalbimi çok yanlış bir zamanda özgür bıraktın
bir kanaryayı
okyanusun ortasında
özgürlüğüne kavuşturamazsın bir zamanı
bir de içimde bıraktıklarını
ben böylesine akşamlar doluyken
geri alamazsın bakma böyle şiirler yazdığıma dedim ya
muhteva olarak aslında benimde
ne yazacak bir şiirim kaldı
ne de yaşayacak bir hayatım
hayallerimde dahil
afrika şimdi. o zaman da dedim şuan da derim
ve diyorum;
zamana bırakmak
ölürken miras bırakmak ile aynı şey.
Kelime anlamı duyum olan, peygamber sözleri.
Hayatım boyunca en çok irdelediğim konulardan biridir diyebilirim.
Ne olduğuna bakmadan yaşamak kafa karşılığını engeller. Ancak bakmak ise aklını başkasına satmamak için elzem olandır.
Konu aşırı karmaşık ve dağınık. Kabataslak tabir etmek gerekirse: çok anlamsız şeyler var.
İslamı bir epistemoloji olarak ele alırsak ehli sünnet vel cemaat dediğimiz -kısaca sünnilik- şey bir nevi hipotez olur. Ve islam bu oluşum gibi birçok kol var bunlardan en bilindikleri şiilik ve mutezilelerdir.
Biz biraz daha sünnilik üzerinde duracak olursak, islam adına bir konuya hüküm verirken başvurulan dört kaynak bulunmakta
-kitap
-sünnet
-kıyas
-icma
Hadis dediğimiz şey ise ikinci kaynak olan sünnetin temelini oluşturmakta.
Hadis en başta belirttiğimiz gibi peygambere ait olduğu düşünülen duyumlardır. Burada duyumun altını çizmek istiyorum çünkü hadis kitaplarının en eskisi bile peygamber vefatının 250-300 yıl sonrasına dayanıyor. Onların da -tıpkı kuran gibi- ilk nüshaları elimizde bulunmuyor.
Bu konuyu değerlendirirken dikkat etmemiz gereken en önemli husus, dönemi kendi şartları altında değerlendirmektir.
Okur yazarlık dediğimiz durum çok az, eğitim kurumları yok. Kabileden devletleşmeye evrilmeye çalışan bir toplum, kadılarla yönetilmeye çalışılıyor ve sahip olunan devletler, emeviler ve Abbasiler.
İki rezil devletin tahakkümü altında bir İslam!
Ve hadisçileri...
Kütübü sitte hadisçilerinin çoğu birbirlerinin ravilerini güvenilmez iddia etmişlerdir.
Ravi: hadis zinciri içerisindeki bir halka.
O kadar çok olay var ki neresinden tutup anlatsam elimde kalır. Misal buhari'ye göre imamı azam sapıktır gibi.
Veyahut Abdullah bin Mesud dediğimiz sahabenin Felak ve nas'ı sure olarak kabul etmemesi gibi. Ve bu sahabeden nakledilen 800 küsür hadis gibi.
Birgün bu konuyu derleyip toplayıp hem kendi adıma hem de başkaları adına bir kolaylık yapmayı umuyorum.
Emevi ve Abbasi devletlerinin ulema ile ilişkileri, hadis yazarları, aktarıcılar ve dönemin yazım kültürü. Ve en önemlisi kuran nezdinde olayın nasıl ele alınması gerektiğine yönelik düşünceler/bilgiler/yorumlar.
Ben şahsım adına inanmaktan vazgeçtim diyebilirim. Ancak şu konuda uyarayım eğer bu konuya yönelirseniz yarım bırakamazsınız. Yarım bıraktığınız takdirde neye inanacağınız iki arada bir derede kalır.
Hayatım boyunca en çok irdelediğim konulardan biridir diyebilirim.
Ne olduğuna bakmadan yaşamak kafa karşılığını engeller. Ancak bakmak ise aklını başkasına satmamak için elzem olandır.
Konu aşırı karmaşık ve dağınık. Kabataslak tabir etmek gerekirse: çok anlamsız şeyler var.
İslamı bir epistemoloji olarak ele alırsak ehli sünnet vel cemaat dediğimiz -kısaca sünnilik- şey bir nevi hipotez olur. Ve islam bu oluşum gibi birçok kol var bunlardan en bilindikleri şiilik ve mutezilelerdir.
Biz biraz daha sünnilik üzerinde duracak olursak, islam adına bir konuya hüküm verirken başvurulan dört kaynak bulunmakta
-kitap
-sünnet
-kıyas
-icma
Hadis dediğimiz şey ise ikinci kaynak olan sünnetin temelini oluşturmakta.
Hadis en başta belirttiğimiz gibi peygambere ait olduğu düşünülen duyumlardır. Burada duyumun altını çizmek istiyorum çünkü hadis kitaplarının en eskisi bile peygamber vefatının 250-300 yıl sonrasına dayanıyor. Onların da -tıpkı kuran gibi- ilk nüshaları elimizde bulunmuyor.
Bu konuyu değerlendirirken dikkat etmemiz gereken en önemli husus, dönemi kendi şartları altında değerlendirmektir.
Okur yazarlık dediğimiz durum çok az, eğitim kurumları yok. Kabileden devletleşmeye evrilmeye çalışan bir toplum, kadılarla yönetilmeye çalışılıyor ve sahip olunan devletler, emeviler ve Abbasiler.
İki rezil devletin tahakkümü altında bir İslam!
Ve hadisçileri...
Kütübü sitte hadisçilerinin çoğu birbirlerinin ravilerini güvenilmez iddia etmişlerdir.
Ravi: hadis zinciri içerisindeki bir halka.
O kadar çok olay var ki neresinden tutup anlatsam elimde kalır. Misal buhari'ye göre imamı azam sapıktır gibi.
Veyahut Abdullah bin Mesud dediğimiz sahabenin Felak ve nas'ı sure olarak kabul etmemesi gibi. Ve bu sahabeden nakledilen 800 küsür hadis gibi.
Birgün bu konuyu derleyip toplayıp hem kendi adıma hem de başkaları adına bir kolaylık yapmayı umuyorum.
Emevi ve Abbasi devletlerinin ulema ile ilişkileri, hadis yazarları, aktarıcılar ve dönemin yazım kültürü. Ve en önemlisi kuran nezdinde olayın nasıl ele alınması gerektiğine yönelik düşünceler/bilgiler/yorumlar.
Ben şahsım adına inanmaktan vazgeçtim diyebilirim. Ancak şu konuda uyarayım eğer bu konuya yönelirseniz yarım bırakamazsınız. Yarım bıraktığınız takdirde neye inanacağınız iki arada bir derede kalır.
(bkz:ayakta işemek)
Benim için bir sakınca yoktur zira Allah'ın Arapçayı diğer dillerden kayırdığı yoktur.
Aynı şeyi namaz için de düşünüyorum.
Aynı şeyi namaz için de düşünüyorum.
Bence doğru zannediyor. Her ne kadar kimsenin olmadığı bir ormanda kırılan bir daldan çıkan ses insan varolmasa bile çıkmışsa ve bu durumun insanın varlığıyla bir alakası olmasa da bu gerçekliği farkeden varlık da yine insandır.
Konuyu özetlemek adına:
Konuyu özetlemek adına:
Üç hatundan oluşan rus pop grubu. Allah'tan ergenliğimize yetişemediler zira grup insanlığın en ilkel arzularınan popüler olmuş.
Şu kliplerini herkese bilir:
Çok ayıp:
Ahlaksızlıkta sınır tanımıyorlar:
Lilith sizinle gurur duyuyor:
Şu kliplerini herkese bilir:
Çok ayıp:
Ahlaksızlıkta sınır tanımıyorlar:
Lilith sizinle gurur duyuyor:
Karadelik.
Kendimi bir anda bir Rus şarkının klibini izlerken yakaladım.
Garip.
Edit: hatun da erik gibi kütür kütür.
Kendimi bir anda bir Rus şarkının klibini izlerken yakaladım.
Garip.
Edit: hatun da erik gibi kütür kütür.
En eski ve en güzel şarkılarından:
Hep garibime gitmiştir.
Yüz kişiye sordum tek bir mantıklı cevap alamadım.
Bütün burçların genel özelliklerine göz atmışımdır hepsiyle benzeştiğim yanlar var alakam olmayan yanlar var. Sanırım bütün burçlar aynı zamanda yükselenim oluyorlar.
(bkz:hissettiğim burçtanım)
(bkz:bugün gergedan burcu olmaya karar verdim)
Yüz kişiye sordum tek bir mantıklı cevap alamadım.
Bütün burçların genel özelliklerine göz atmışımdır hepsiyle benzeştiğim yanlar var alakam olmayan yanlar var. Sanırım bütün burçlar aynı zamanda yükselenim oluyorlar.
(bkz:hissettiğim burçtanım)
(bkz:bugün gergedan burcu olmaya karar verdim)
O kadar güzel şey arasından hangisinin yazılacağına karar verilemediği için her seferinde uğranan başlık.
"bir de sol sırada oturan kahpe vardı
Her bakışı günahtı bu yüzden saçı siyahtı
Değdiği göz, ten güzelliğine ün katardı
Günahlarını dökmek için saçlarını tarardı."
"bir de sol sırada oturan kahpe vardı
Her bakışı günahtı bu yüzden saçı siyahtı
Değdiği göz, ten güzelliğine ün katardı
Günahlarını dökmek için saçlarını tarardı."
Ergen kitap okuma yuvası.
Lan zaten oradaki hikayeleri yıllarca Türk dizilerinden izlediniz niye tekrara düşüyorsunuz. Bari farklı bir arayışa girseydiniz.
Kitap piyasasını rezil ettiler. Kaliteli yazarların yüzüne bakamaz olduk. Hani biz de Türk insanı kitap okumuyor zannediyorduk meğer okuyormuşuz.
Okuyormuşuz ama tabii içerik olarak boş olanları.
Lan zaten oradaki hikayeleri yıllarca Türk dizilerinden izlediniz niye tekrara düşüyorsunuz. Bari farklı bir arayışa girseydiniz.
Kitap piyasasını rezil ettiler. Kaliteli yazarların yüzüne bakamaz olduk. Hani biz de Türk insanı kitap okumuyor zannediyorduk meğer okuyormuşuz.
Okuyormuşuz ama tabii içerik olarak boş olanları.
Kullanıcıları piyasadaki saçma sapan popüler kitapların alıcıları gibi geliyor bana.
Zannedersem sosyal medyadaki gif kültürü buradan yaygınlaştı. Gifler yani hareketli resimler zaten vardı da ederini buradan buldu diyebiliriz.
Zannedersem sosyal medyadaki gif kültürü buradan yaygınlaştı. Gifler yani hareketli resimler zaten vardı da ederini buradan buldu diyebiliriz.
- valla işte ne olsu.. a lk hüm nk snk
-kanka sesin kesik kesik geliyor?
- şim nas ıı kk ss
Dıt Dıt dııt
-kanka sesin kesik kesik geliyor?
- şim nas ıı kk ss
Dıt Dıt dııt
Komedi dalında en iyi Türk dizisi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?