confessions

hippizibidi

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 96
  2. takipçi 5
  3. puan 0

çiçekli nevresimde uyuyan erkek

serendipity
Birçok erkeğin kaderidir aslında bu durum. Etrafta çokça görürsünüz. Gün boyu ona buna sallar, erkeklik gururunu Kançencunga Dağı'na kadar yükseltirler. O, bu, şu demeden kadınları, çocukları yerden yere vurur, vurmayanlar da derinliklerinde Cemal Süreya ile 2.”y” harfinin hesaplaşmasına çözümleyedursunlar, gün sonunda çoğu erkek gibi o beğenmese de tıpış tıpış gidip, annenin, eşinin, kız arkadaşının vs beğendiği o şaheser çiçek desenli yastığa başını koyup, yine çiçekli yorganına da sarılırsın. Hiç kaçışın yok.

erkek yapınca normal kadın yapınca anormal olan şeyler

batuhanxo
Erkeklerin yaptığı olumlu işler erkek kimliğiyle övülürse cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı derler ve sizi insanlıktan afaroz ederler. Ancak bir kadının başarısını tüm kadınlara mal edip kadınları tanrıça ilan ederseniz dünyanın en ideal insanı olursunuz ve sizi onaylarlar.
Çok yakındığım bir konu ve bu konuda eleştirisel girişimde bulunmadan önce bu ikili ilişki arasında ince çizgiyi yakalayarak değerlendirirseniz sevinirim teşekkürler ederim.

mana

jean baptiste de la croix
19 mart 1968 hiroshima doğumlu japon müzisyen ve moda tasarımcısı.

moi-meme-moitie isimli bir giysi markasına sahiptir.

müziğe klasik müzikle başlamıştır ki zaten müziğinde klasik müziğin etkileri bol bol görülmektedir.

profesyonel müzik yaşamına 1988 yılında başlamıştır. çeşitli gruplarda çaldıktan sonra 1992 yılında malice mizer'ı kurmuştur. grubun hem lead gitaristi, hem şarkı yazarı hem de art direktörü olmuştur.

malice mizer'da kazandığı paralarla kendi kayıt şirketini kurmuştur. malice mizer şarkılarını mana'nın şirketinde yapmıştır.

malice mizer dağılınca mana kendi solo projesi olan moi dix mois'yı kurmuştur.

günümüzde kendisi daha çok prodüktörlüğe ve moda tasarımcılığına yönelmiş durumda.

kendisi pek konuşmaz. genelde cevaplarını yanındakilerin kulağına söyler ve onlar mana adına cevap verirler. 1-2 defa konuşmuştur ama onlarda da çok az konuşmuştur. bunun sebebi ise "benim müziğim benim adıma konuşuyor" demesidir.

kyomu no naka de no yuugi isimli malice mizer şarkısında vokal yapmış olsa da sesi efektlere boğulduğu için tam anlaşılamamakta.

ama artık sosyal medya çıktığı için epey bir çenesi düştü mana beyin. zira kendisi hala konuşmasa da her gün twitter'da görmek mümkün.

visual kei

jean baptiste de la croix
japonya'ya özgü bir müzik türü. çoğunlukla rock müzik ağırlıklıdır.

anavatanı nagoya eyaletidir.

bu tarzda müzik yapan gruplar dış görünüşlerine, imajlarına falan epey önem verirler ama çok yanlış anlaşılan noktalardan bir tanesi kadın kılığına giren visual kei müzisyenlerinin cinsel kimliği hakkındadır.

esasında visual kei, japon kabuki tiyatrosundan türemiştir. elbette kiss gibi glam gruplarının etkisi de vardır ama kiss fitili ateşleme görevi görmüştür sadece. x-japan, kiss'i gördükten sonra "eee biz de böyle işler yapıyoruz ki?" deme cesaretini kiss'ten sonra göstermiştir. yoksa x-japan, japonya gibi bir yerde kolay kolay tutmazdı. yapımcılar da baktılar kiss epey popüler, x-japan'a yol verdiler ve ortaya visual kei çıktı.

ama işte tüm gruplar ilk başta x-japan gibi olmaya çalışsa da tonla farklı visual kei akımı ortaya çıktı. kimisi x-japan'ın daha avrupalı olan, daha gotik olan tarzından yürüdü; kimisi de "aga zaten visual kei dediğin şey kabuki tiyatorusu kökenlidir. kiss falan hikaye. esas visual kei kabuki tiyatrosunu temel alır" demiş ve ortaya daha japonik bir visual kei çıkmıştır. mesela inugami circus-dan ve ningen isu bu tarz gelenekselci gruplardır.

hatta inugami circus-dan'ın müziği çok fazla japon tiyatrosundan etkilenmiştir.



ningen-isu ise biraz daha farklı. adamlar sonradan visual kei'ye girmişlerdir. aslında ilk başta king crimson tarzı müzik yapmaktadırlar. ama bakıyorlar ki güzel şeyler visual kei'de onlar da giriyorlar işin içine. tabii yaşlandılar artık.





evet kabuki dedik ve şimdi cinsel kimlik kısmına girebilirim sanırım.

kabuki tiyatrosunda kadın oyuncu bulunması yasakmış. sebebi ise ahlak bozulmasın vs. klasik japon kafası. adamlara göre hala kadın evde oturup çocuk bakması gereken bir varlık. mesela türkiye kadın hakları konusunda japonya'dan kat kat daha ileride sıralamalarda. japonya afrika ülkeleriyle falan takılıyor.

işte kadın olmayınca tiyatroda, mecburen kadın rolünü erkekler oynuyor. erkek oyuncular kadın rolüne giriyor falan.

işte visual-kei bu noktada değişik bir yola sapıyor.

bazı adamlar "lan biz kültürümüzü seviyoruz. o sebeple de kabuki'yi temel alacağız. ama baroktur gotiktir falan onları da seviyoruz. o halde neden bu ikisini karıştırmıyoruz?" diyor ve ortaya malice mizer gibi gruplar çıkıyor.



şimdi bir de dünya 20. yüzyılın sonunda, 21. yüzyılın başında global bir yer halini alınca japonya'daki gruptan ugandalı adamın bile haberdar olma imkanı doğuyor.

lakin sıkıntı şu ki bu adamları izleyen avrupalılar "aman tanrım ne kadar da gay! tıpkı bizler gibi!" diyor. ama ortada sıkıntı var ki kadın kılığına giren visual kei müzisyenleri heteroseksüel. gay olanlar da var ama onlar pek fazla değiller.

bu durumun benzeri japonya 19. yüzyılda dünyaya açıldığında da oluyor. avrupalılar için homoseksüellik falan hala tabu olduğu için kabuki izleyenler falan "ya bu japonlar ne kadar pis ahlaksız insanlar. yuvarlak mısınız olm siz?!" şeklinde tepki veriyor.

adamlar her kültürü kendileri gibi zannediyorlar...

hatta en son hizaki bu duruma isyan etmişti. nhk world'de yayınlanan uluslararası bir programda adama gelen sorular "cinisyet değiştirmeyi düşünüyor musunuz?", "erkekle çıkar mısınız?" tarzı saçma sapan sorulardı. adam da üstü kapalı bir şekilde "erkeğim olm ben, karı seviyorum" demeye getirdi de adam efendi olduğu için çok da ağır konuşmadı. ama adamın şalterlerinin attığını ben bile hissettim.

neyse işte böyle nevi şahsına münhasır bir müzik türü visual kei.

sonuç olarak visual kei'de olay tiyatrodur diyebiliriz.

house of cards

mavikaranlik
yeni başladığım bir netflix dizisi. detaylı yorum yapmak için şu an erken olsa da, bir çeşit siyaset/politika dizisi. amerika beyaz sarayında görev yapan yetkili bir meclis denetçisiyle birlikte aslında biraz da belgesel tadında siyaset dünyasında ne gibi entrika ve oyunların döndüğünü gözlemliyoruz. epey sürükleyici gidiyor. sezon finali de bitince ek notlar ile editliyor olacağım. imdb puanı 8,9.

imdb

tsundoku listem

first generation
ilk etapta okumayı planladığım kısmı:
psycholinguistics - thomas scovel (özellikle bu konudaki önerilere açığım)
dillerin kökeni üstüne deneme - jean-jacques rousseau
freud'u okumak - jean-michel quinodoz
felsefi soruşturmalar - ludwig wittgenstein
hukuk, ahlak ve siyaset üzerine - arthur schopenhauer
sosyolojik düşünmek - zygmunt bauman

konuyla ilgili başka bir girdimde de belirttiğim gibi, farklı kitap önerileri almak adına açtığım bir başlık..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol