Ergen kitap okuma yuvası.
Lan zaten oradaki hikayeleri yıllarca Türk dizilerinden izlediniz niye tekrara düşüyorsunuz. Bari farklı bir arayışa girseydiniz.
Kitap piyasasını rezil ettiler. Kaliteli yazarların yüzüne bakamaz olduk. Hani biz de Türk insanı kitap okumuyor zannediyorduk meğer okuyormuşuz.
Okuyormuşuz ama tabii içerik olarak boş olanları.
Bakire olmayan kızla evlenen erkekle dalga geçenler eliyle cima ettikleri için içten içten o erkeği kıskanıyordur. Zira böyle bir şey hor görülmez veya bununla dalga geçilmez.
Zira insanın en çok sevmeye ihtiyacı var. Ve gerçekten seven biri bu tarz şeyleri sorun etmez. Çünkü sevmesi için öncelikle karşısındaki kişinin doğru kişi olduğunu düşünmesi gerekir.
Yani Bakire olan kızla evlenen kişi ile Bakire olmayan biriyle evlenen kişi arasında tek bir fark var, o da Bakire olmayan kızla evlenen erkeğin sevgi konusunda daha samimi olduğudur.
Zira insanın en çok sevmeye ihtiyacı var. Ve gerçekten seven biri bu tarz şeyleri sorun etmez. Çünkü sevmesi için öncelikle karşısındaki kişinin doğru kişi olduğunu düşünmesi gerekir.
Yani Bakire olan kızla evlenen kişi ile Bakire olmayan biriyle evlenen kişi arasında tek bir fark var, o da Bakire olmayan kızla evlenen erkeğin sevgi konusunda daha samimi olduğudur.
Evrenin sonundaki şeyi görmek için önce duvarı kırmak lazım bence çünkü duvar evrene dahil.
Havaların kapanmasıyla kazulet bir hal almıştır.
Hep garibime gitmiştir.
Yüz kişiye sordum tek bir mantıklı cevap alamadım.
Bütün burçların genel özelliklerine göz atmışımdır hepsiyle benzeştiğim yanlar var alakam olmayan yanlar var. Sanırım bütün burçlar aynı zamanda yükselenim oluyorlar.
(bkz:hissettiğim burçtanım)
(bkz:bugün gergedan burcu olmaya karar verdim)
Yüz kişiye sordum tek bir mantıklı cevap alamadım.
Bütün burçların genel özelliklerine göz atmışımdır hepsiyle benzeştiğim yanlar var alakam olmayan yanlar var. Sanırım bütün burçlar aynı zamanda yükselenim oluyorlar.
(bkz:hissettiğim burçtanım)
(bkz:bugün gergedan burcu olmaya karar verdim)
Sözlüğün büyüyüp Avrupa Birliği gibi yayılmacı bir devinimle ilerlemesini temenni eden bir yazar olarak puanlama sistemine olumlu olumsuz birkaç görüş bırakmak istiyorum.
Her ne kadar puanlama sisteminin hiçbir önemi yoktur denilse de ortada bir sistem varsa bunun evrileceği noktayı iyi hesap ederek adım atılması gerekmekte. Burası bir sözlük olduğundan ve sözlük bünyesine katılan yazarların hangi amaçla sözlüğü kullanacağı hesaplanamayacağından, hesaplanabilir şeyler üzerinden öngürülerde bulunmak farzdır diye düşünüyorum.
Hiçbir yazar entry girdikten sonra inşallah entrymi görmezler diye görünmezlik duasına çıkmaz. Haliyle girilen her entrynin altmetninde yazarın niyetine bağlı olarak;anlaşılma, göz önünde bulunma, beğenilme arzusu, çevre edinme vb değişkenlikler bulunmakta.
Bu bağlamda puanlama sisteminde farzı misal ilk 50 gözüküyorsa sözlüğe dahil olan 2. Veya 3. Nesil bir yazarın oraya ekkenlenmesi hayli zor olacaktır. Bu da kuvvetle muhtemel modların özellikle 1. Nesli oldukça kayırdığı intibası oluşturacaktır.
Ha keza puanlama sistemi zaten ilk günlerden beri sözlükte olanların bir kısmını öne çıkaracağından sonradan gelen yazarların hak ettikleri değerleri görmedikleri kaygısına iteceğinden, sözlüğün ilerlemesine ciddi engel teşkil edecektir.
Bana kalırsa puanlama sistemi sadece bir aylık bir zaman dilimini kapsayacak olursa yani her ay sıfırlanma veyahut güncel tarihten bir ay öncesini hesaba katsa, sözlük istenilen çoğunluğa ulaştığı zaman bu konuyu ciddiye alan her yazar olabildiğince online olup içerik üretmek isteyecek. Bu da sözlüğün aktif yazar ihtiyacına katkı sağlayacaktır.
Bu da modların adaletine gelecek eleştirileri engelleyecek, stabil bir liste içindeki brinin etrafında oluşacak kankacılar ve olaylarında önüne geçecektir.
Edit: lan olumlu bir şey dememişim dkdksks
Olumlu yanı sözlükteki daha aktiflik sağlaması.
Her ne kadar puanlama sisteminin hiçbir önemi yoktur denilse de ortada bir sistem varsa bunun evrileceği noktayı iyi hesap ederek adım atılması gerekmekte. Burası bir sözlük olduğundan ve sözlük bünyesine katılan yazarların hangi amaçla sözlüğü kullanacağı hesaplanamayacağından, hesaplanabilir şeyler üzerinden öngürülerde bulunmak farzdır diye düşünüyorum.
Hiçbir yazar entry girdikten sonra inşallah entrymi görmezler diye görünmezlik duasına çıkmaz. Haliyle girilen her entrynin altmetninde yazarın niyetine bağlı olarak;anlaşılma, göz önünde bulunma, beğenilme arzusu, çevre edinme vb değişkenlikler bulunmakta.
Bu bağlamda puanlama sisteminde farzı misal ilk 50 gözüküyorsa sözlüğe dahil olan 2. Veya 3. Nesil bir yazarın oraya ekkenlenmesi hayli zor olacaktır. Bu da kuvvetle muhtemel modların özellikle 1. Nesli oldukça kayırdığı intibası oluşturacaktır.
Ha keza puanlama sistemi zaten ilk günlerden beri sözlükte olanların bir kısmını öne çıkaracağından sonradan gelen yazarların hak ettikleri değerleri görmedikleri kaygısına iteceğinden, sözlüğün ilerlemesine ciddi engel teşkil edecektir.
Bana kalırsa puanlama sistemi sadece bir aylık bir zaman dilimini kapsayacak olursa yani her ay sıfırlanma veyahut güncel tarihten bir ay öncesini hesaba katsa, sözlük istenilen çoğunluğa ulaştığı zaman bu konuyu ciddiye alan her yazar olabildiğince online olup içerik üretmek isteyecek. Bu da sözlüğün aktif yazar ihtiyacına katkı sağlayacaktır.
Bu da modların adaletine gelecek eleştirileri engelleyecek, stabil bir liste içindeki brinin etrafında oluşacak kankacılar ve olaylarında önüne geçecektir.
Edit: lan olumlu bir şey dememişim dkdksks
Olumlu yanı sözlükteki daha aktiflik sağlaması.
güzel ve yapıcı önerileriniz için teşekkür ederim hocam, ilerleyen zaman dilimlerinde bu düşüncede ele alınacaktır.
Estağfurullah. Umarım istenilen düzeye erişilir. Biz de görürüz. :)
İnsanın kibir, hırs, güç arzusu, ego, doyumsuzluk, tüketim isteği ve kötülük hissi gibi duygu durumlarından beslendiği için dünya üzerinde var olmuş en güçlü fikri akım.
Bakkaldan alınacaklar listesine mutlaka "devamını oku" butonu eklenmelidir, Yarım kilo da dünya barışı.
uzun yazı yazası gelmiyor insanın. Misal, bir yazarın uzun bir yazıyı geçmek için parmağıyla çektiği bir flipten sonra 2-3 saniye geçtiğini varSayın, yazar hayli hızlı bir flip çektiği için yazıyı atladığı an parmağıyla ekrana dokunduğunda birkaç entry daha kaçıracak ve tekrar yukarı çıkacak. Tabii bu arada "amk ibnesine bak manifesto yayınlıyor sanki!" minvalinde bir küfürle kulaklarımı çınlaması işten bile değil.
uzun yazı yazası gelmiyor insanın. Misal, bir yazarın uzun bir yazıyı geçmek için parmağıyla çektiği bir flipten sonra 2-3 saniye geçtiğini varSayın, yazar hayli hızlı bir flip çektiği için yazıyı atladığı an parmağıyla ekrana dokunduğunda birkaç entry daha kaçıracak ve tekrar yukarı çıkacak. Tabii bu arada "amk ibnesine bak manifesto yayınlıyor sanki!" minvalinde bir küfürle kulaklarımı çınlaması işten bile değil.
(bkz:ayakta işemek)
Nilüferli yeşil çay ile slim sigara favorisidir.
Var olan farklı kültürlerin iletişerek tek bir kültüre doğru ilerlemesine en büyük katkıyı yapan ortam.
Şöyle ki, bir Dominik kongolu bir türkle aynı akıma kapılıp benzer fiillerle bulunabiliyor. Her an dünyadaki her yerle eş zamanlı ilerleme imkanı buluyorsunuz.
Kapitalizm yaygınlaştığında dünyanın her yerinde şehirleşme kültürü giderek tek bir kültür halini aldı ve bugün ingiltere'ye da gitseniz, japonya'ya da gitseniz benzer özellikte bir şehirleşmeyle karşılaşırsınız halbu ki önceden durum çok farklıydı.
Aynı kültür benzeşmesinin sosyal medya yoluyla bireysel yaşamları da tek tipleştiriyor oluşu oldukça endişe verici.
Mesela, popüler diye meksika'da evde bir kızın yaptığı bir çeşit dansın aynısını Türkiye'de başka birinin eş zamanlı yapması.
Ulan çok tuhafıma gidiyor lan bu hız böyle!
Bu benzeşmeyi her alanda görmek cidden canımı sıkıyor.
Aynı yemekleri yiyoruz, aynı içecek firmalarında takılıyoruz, aynı giyim firmalarına uğruyoruz, hep aynı aynıları yapıyoruz..
Benim buna sinirlerim bozuluyor.
Yalnız ben bunların bir plan olduğunu düşünmüyorum. İşin kendiliğinden bu noktaya vardığını düşünüyorum.
Bir yerden bir su kaynağı fışkırdı, kendi yolunu çizdi.
(bkz:tek dünya düzeni)
(bkz:kozmopolitizm)
(bkz:küreselcilik)
(bkz:kapitalizm)
Şöyle ki, bir Dominik kongolu bir türkle aynı akıma kapılıp benzer fiillerle bulunabiliyor. Her an dünyadaki her yerle eş zamanlı ilerleme imkanı buluyorsunuz.
Kapitalizm yaygınlaştığında dünyanın her yerinde şehirleşme kültürü giderek tek bir kültür halini aldı ve bugün ingiltere'ye da gitseniz, japonya'ya da gitseniz benzer özellikte bir şehirleşmeyle karşılaşırsınız halbu ki önceden durum çok farklıydı.
Aynı kültür benzeşmesinin sosyal medya yoluyla bireysel yaşamları da tek tipleştiriyor oluşu oldukça endişe verici.
Mesela, popüler diye meksika'da evde bir kızın yaptığı bir çeşit dansın aynısını Türkiye'de başka birinin eş zamanlı yapması.
Ulan çok tuhafıma gidiyor lan bu hız böyle!
Bu benzeşmeyi her alanda görmek cidden canımı sıkıyor.
Aynı yemekleri yiyoruz, aynı içecek firmalarında takılıyoruz, aynı giyim firmalarına uğruyoruz, hep aynı aynıları yapıyoruz..
Benim buna sinirlerim bozuluyor.
Yalnız ben bunların bir plan olduğunu düşünmüyorum. İşin kendiliğinden bu noktaya vardığını düşünüyorum.
Bir yerden bir su kaynağı fışkırdı, kendi yolunu çizdi.
(bkz:tek dünya düzeni)
(bkz:kozmopolitizm)
(bkz:küreselcilik)
(bkz:kapitalizm)
O kadar güzel şey arasından hangisinin yazılacağına karar verilemediği için her seferinde uğranan başlık.
"bir de sol sırada oturan kahpe vardı
Her bakışı günahtı bu yüzden saçı siyahtı
Değdiği göz, ten güzelliğine ün katardı
Günahlarını dökmek için saçlarını tarardı."
"bir de sol sırada oturan kahpe vardı
Her bakışı günahtı bu yüzden saçı siyahtı
Değdiği göz, ten güzelliğine ün katardı
Günahlarını dökmek için saçlarını tarardı."
Benim için bir sakınca yoktur zira Allah'ın Arapçayı diğer dillerden kayırdığı yoktur.
Aynı şeyi namaz için de düşünüyorum.
Aynı şeyi namaz için de düşünüyorum.
İnsanın doğasına ters toplum türü.
Biz doğamız gereği yaşıyoruz. Farklı fikirler geliştiren, farklı meziyetlere sahip olabilen, farklı vücut ölçüleri olan, farklı zeka seviyesinde, farklı çalışma eşiğine sahip olan aynı türün temsilcileriyiz.
Böyle bir toplumun oluşması için bireycilik denen esaslardan arınmak gerek ve her insanın ortak bir zihnin eş parçalarına sahip olması gerek. Ortadaki gerçeklik ise herkesin kendisine ait olan zihni farklı şekillerde inşa ediyor oluşudur. Eğer hepimiz aynı özelliklerle ve aynı dış dünyaya aynı şekilde maruz kalan, aynı yazılımı taşıyan robotlar olsaydık bu mümkün olabilirdi.
Eğer sınıfsız olmayı herkesin aynı sınıfa tabii olmasıyla eş değer tutarsak,
Sadece dışarıdan bilinçli bir gözlemciye göre, insan sınıfına mensup bir yaratık olacağımızdan, birimiz diğerinden üstün olduğunu iddia etmeyebilir. Dediğim gibi bunun için insan olmayan bir gözlemciye ihtiyacımız var gibi gözüküyor. Bu olsa dahi bu sadece o konuda geçerli bir doğru kalacaktı.
Sınıfsız toplum kırmızı Anka kuşu kadar gerçektir ya da ne bileyim zeus ve ra kadar.
Biz doğamız gereği yaşıyoruz. Farklı fikirler geliştiren, farklı meziyetlere sahip olabilen, farklı vücut ölçüleri olan, farklı zeka seviyesinde, farklı çalışma eşiğine sahip olan aynı türün temsilcileriyiz.
Böyle bir toplumun oluşması için bireycilik denen esaslardan arınmak gerek ve her insanın ortak bir zihnin eş parçalarına sahip olması gerek. Ortadaki gerçeklik ise herkesin kendisine ait olan zihni farklı şekillerde inşa ediyor oluşudur. Eğer hepimiz aynı özelliklerle ve aynı dış dünyaya aynı şekilde maruz kalan, aynı yazılımı taşıyan robotlar olsaydık bu mümkün olabilirdi.
Eğer sınıfsız olmayı herkesin aynı sınıfa tabii olmasıyla eş değer tutarsak,
Sadece dışarıdan bilinçli bir gözlemciye göre, insan sınıfına mensup bir yaratık olacağımızdan, birimiz diğerinden üstün olduğunu iddia etmeyebilir. Dediğim gibi bunun için insan olmayan bir gözlemciye ihtiyacımız var gibi gözüküyor. Bu olsa dahi bu sadece o konuda geçerli bir doğru kalacaktı.
Sınıfsız toplum kırmızı Anka kuşu kadar gerçektir ya da ne bileyim zeus ve ra kadar.
Garip bir his. Fakirlikten ölsem de bir şekilde denk gelmeyi başarıyorum.
Kendimi tebrik ediyorum.
Kendimi tebrik ediyorum.
Ontolojik açıdan aralarında doğru orantı olması gerekirken ters işleyen ilişki.
(bkz:ayıp olmasın diye beğenmiş gibi yapmak)
(bkz:ayıp olmasın diye beğenmiş gibi yapmak)
Bu şey değil mi ya dante'nin ilahi komedya'sı.
Acil reklam yapıp kullanıcı çekmesi gerekiyor. Sözlükteki hayat ağacı gitgide ölüyor. Bana öyle geldi
T1: kıraathanelerin halk dilinde ismi.
T2: bir içecek türü. Günde en az 7-8 bardak tükettiğimdir.
T3: kahve ağacının ismini aldığı meyvesinin çekirdeği.
T4: sosyal medyada bir edebiyat çeşidi.
Diğerleri için;
(bkz:çay)
(bkz:neşet ertaş)
(bkz:rakı)
(bkz:mavi)
(bkz:at)
(bkz:menemen)
T2: bir içecek türü. Günde en az 7-8 bardak tükettiğimdir.
T3: kahve ağacının ismini aldığı meyvesinin çekirdeği.
T4: sosyal medyada bir edebiyat çeşidi.
Diğerleri için;
(bkz:çay)
(bkz:neşet ertaş)
(bkz:rakı)
(bkz:mavi)
(bkz:at)
(bkz:menemen)
Her entry girişimde başıma gelendir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?