okul yıllarındaki can ciğer dostlukların uzun yıllar devam edeceğini düşünmek. beklentinizi yükseltmeyin, olmuyor öyle.
un, şeker içeren gıdalar ve kızartmaları kesin, istediğiniz kadar yiyin. ayda 2 kilo verirsiniz.
"maaşım garanti" diye düşünen, patronu devlet olan işçi.
çocukluğumdan kalan bir anı. yanlışsam düzeltin ama ben burada bir havuz içerisinde uzaktan kumandalı gemileri yarıştırmıştım.
vardiya sistemi ile çalışanların ayda en az 1 defa maruz kalabileceği durum
uzun süre görmediğin bir sevdiğinin trenden, otobüsten, uçaktan her an inmesini beklediğin an
1937 doğumlu, amerikalı siyahi komedyen, oyuncu. çocukluğumuzun komedi dizilerinin baş kahramanı.
ancak bugünlerde başı belada. neden mi?
amerikaya başkan olmadan önce Donald J.Trump'ın resmi kayıtlara göre bankada 4 milyar doları vardı. Gayrı resmi rivayetler ve kendi beyanlarıyla bu miktar 10-15 milyar dolara kadar çıkıyor. Bu sadece servetinin likitidesi.. Trump emlak milyarderi olarak biliniyor. Amerika'daki ve dünyadaki meşhur bir çok binanın tapusu ona ve şirketlerine ait. Gerçek miktarı bilinmemesine rağmen, bilinen kadarı bile dudak uçuklatmaya yetiyor.
Biraz internette gezinirseniz, Trump'ın adının Rockefeller, Rotchild gibi illüminati ağababaları ile birlikte anıldığını görürsünüz. Servetlerinin ucu bucağı olmadığı bilinen hanedanlarla hem organik hem de inorganik bir bağı olduğu bilinir bu abimizin. Dünyayı yöneten gizli örgütlere üye midir, kedi kesip şeytana takdim ediyo mudur orası bizim ilgilendiğimiz kısım değil.
Popüler kültürde tıpkı illüminati denilen şirketler topluluğunun, tarikat gibi gösterilip birer devasa holdingler topluluğu olduğu gerçekçiliğinin kaybedilmesi gibi; Trump 'ın bu hanedanlarla bağını ifşa edecek her kişinin sonunun hedef tahtası olduğunu görüyoruz.
İşte bunlara en son örnek, Cosby Show ile hafızalarımıza kazınan Bill Cosby'nin 35 kadına (evet yanlış duymadınız yazıyla ''otuzbeş'') tecavüz suçlaması ile suçlu bulunması ve 1 milyon dolar tazminata mahkum edilmesidir. Hepimizin ideal aile babası olarak tasavvur ettiğimiz ve küçüklüğümüzün güldüren siyahisi Cosby, kimilerine göre 35 kadınla birlikte ona inanmış insanların çocukluğuna da tecavüz etmişti.
Oysa durum böyle miydi? Bill Cosby gerçekten bu kadınlara madde kullandırıp tecavüz etmiş olabilir miydi?
Mahkemenin dayanağı çok ilginç:
Sorguda sorulan ''bu kadınlara madde içirip beraber oldun mu?'' sorusuna ''Evet'' dediği için, ''birlikte olmak'' fiilini ''tecavüz''le anlamlandırıp, üstüne 35 kadının ayrıntılı ifadelerini ekleyince suçlama delil zeminine oturtulmuş oluyor. Cosby bu soruya ''Evet'' dediğinde resmi olarak 1 kişinin suçlaması vardı. Ancak her nedense ''evet bana da tecavüz etti'' diyenlerin sayısı gün be gün artmaya başladı. Toplam 35 kadın, Cosby'nin gençliğinde onlara madde kullandırıp uyuttuğunu ve tecavüz ettiğini iddia etti.
İşte ''nasıl tecavüze uğramışız ama?'' pozu veren tecavüzzedeler
Şaşırdınız değil mi? Üzüldünüz belki de.. Ama daha garip olan şey Cosby'nin suçlamalar karşısındaki tavrı. İnanabiliyor musunuz, Cosby bu suçlamalar karşısında mahkeme dışında kendisini hiç savunmadı. Hiçbir röportaj teklifini kabul etmedi. Kariyerinin yanısıra, itibarı da yerle bir olmuş durumda ama ailesi ona sımsıkı bağlı. Garip birşeyler var değil mi bu işte? Düşünsenize 35 kadına tecavüz eden bir adamı eşi nasıl savunur, ona kucak açar ve hatta gazetecilerin saldırılarını bertaraf etmeye çalışır?
Filmi biraz geriye saralım:
Yıl 1992.. Cosby Show ve daha niceleri ile 20 yıl boyunca durmadan çalışan siyahi komedyen, hatırı sayılır bir servet edinmiş ve o yıllarda reytingleri oldukça düşük, satılığa çıkarılan NBC kanalını satın almak istemişti. The General Electric 'in sahibi olduğu kanal, belirlenen fiyatın ödeneceği söylenmesine rağmen Cosby'e satılmadı. Thomas Edison'un (evet bildiğimiz Edison) kurucuları arasında yer aldığı şirket, elektrik-elektronik ve bankacılık sektöründe zamanında tekeldi. Zamanla dünyanın en büyük ilk 5 şirketi arasına girmeyi başardı. Adını pek bilmiyorsunuz çünkü bildiğiniz bir çok marka General Electric, General Motors veya General Oil menşelidir ancak farklı isimlerle meşhur olmuşlardır. İşte şu hep bahsedilen über zengin tanrılar konseyini oluşturan kodaman ağabeyler de bu şirketlerle palazlanmıştır zaten.
Cosby'nin hikayesine geri dönelim. Cosby yıllar içinde medya patronluğu çabasına devam ettiyse de bir türlü başarılı olamamıştı. Beyanatlarında ''siyahi olduğu için'' vurgusu yapıyor ve Amerika'da bazılarının ''siyahi bir medya patronunu istemediği'' algısı yayıyordu. Nitekim sadece siyahilere özgü medyaya el attıysa da, bugün NBC'nin geldiği noktayı düşünürsek Cosby'nin zarar ettiği aşikardır.
Ancak Cosby'nin hikayesi henüz başlamıştır. (1997) Hollywood'ta 5 yıllık süren medya savaşları, 80'lerin baba ikonu Cosby'nin gerçek oğullarından birinin cinayete kurban gitmesiyle bir anda son bulur. Ennis William Cosby, otoban kenarında patlak tekerini değiştirirken birisi onu kafasından vurmuş ve başını kanının biriktiği koltuğa bırakmıştır. Amerika'da beyaz saray dahil, kamuoyu Ennis'in ölümüne üzülmüş ve yas tutmuşlardır. Öyle ki beyaz toplumun ölen bir siyah için gösterdiği bu hassasiyet ancak Hollywood filmlerinde bulunabilirdi.
Benzer cinayetleri Aydın Doğan'ın satın almadan önce Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin genel yayın yönetmenlerinde, yazarlarında da görürsünüz ama o bizim konumuz değil.
Yıllar içinde Cosby, gayri meşru ilişkiler, babalık davaları ile boğuştu. Cosby birçok kadınla birlikte olduğunu saklamıyor, hatta uyuşturucu madde kullandıklarını da üzerinden on yıllar geçmiş olmasına rağmen doğruluyordu. Ancak ''bu rızaya dayalı türden bir ilişki, tecavüz değil'' diye de ekliyordu. Tecavüz suçlamalarının doğduğu yer de, medyada yer bulduğu yer de NBC ve bağlı olduğu medya kuruluşlarıydı.
Cosby, amerikada zengin bir siyah olmanın bedelini ödemeye devam edecekti. Spontan esprileri ve kendine has ülsubuyla beğeni kazanan Cosby, ulusal bir tv kanalında milyarder Trump'ın başkanlık yarışını kazanamayacağını ima ederek dalga geçme hatasında bulundu.
Aynı tarihlerde bir NBC çalışanı, Cosby'nin kendisine de tecavüz ettiğini medyaya açıklayınca, haber kartopu gibi yayıldı ve toplamda 35 kadın bu iddiayı mahkemeye taşıdı.Her nasılsa bu kadınlar, uyuşturucu madde kullanıp uyutulduğunu iddia ediyorsa da, bütün detaylarıyla tecavüzleri anlatmakyı da bildiler
Cosby suçları mahkemede reddetmişti ama kadınların ifadeleri, yıllar içindeki gayrı meşru ilişki yumakları ve iddialar mahkeme heyetini karar vermekte zorlamadı. Bill Cosby bir tecavüzcüydü. Üstelik medya bunu manşetlere taşırken, Cosby'nin oynadığı bir puding reklam filmine atıfta bulunarak 50 yıllık komedyene ''Jello Man'' diyor ve kamuoyunun bilinçaltına ahlaksız bir mesaj iliştiriyordu.
Başkanlık yarışındaki Trump ''müslümanları ülkeden kovalım'' derken, tepki alıyor ama sarsılmaz piramidini hiç bir şey yıkamıyordu. Cosby amerikalı vaiz Yusuf Estes ile görüştükten sonra:
bir hata daha yaptı. Bir gazete röportajında:
''Ben bir hristiyanım ama müslümanlar kesinlikle yanlış anlaşılıyor. Uluslararası olarak yanlış bir algı var. Daha çok müslümanlar gibi olmalıyız. Çocuklarına doğru şeyler öğretmek için çaba harcıyorlar, sigara/alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmalarını söylüyorlar, kadınlarına saygı gösteriyorlar. Peki ya diğer toplumlar ne yapıyor?'' dedi.
Mahkeme devam ederken, Amerika ve tüm dünya bir kariyer cinayetini ''cık cık'' layarak seyretti. Amerikada siyahlar kadar beyazların da sevdiği Bill Cosby, artık sokakta gezemiyor, stand-up gösterileri için anlaşmaları iptal oluyor ve görüldüğü yerde hakarete maruz kalıyordu. 20 yıl önce medya patronluğu için aday olan siyahi komedyen, bugün kameralardan ve insanlardan kaçıyor. İtibar cinayetinin son halkası, Kasım 2014'te Florida'da katıldığı bir oyununda yaşandı. Oyun sırasında seyirciler arasından çıkan sesler, 78 yaşındaki komedyeni sahnede ağlattı.
Yüzünü kapatıp ağlayan Cosby ''Benim hatam değildi'' diyor ve gözyaşları arasında ''Bilmiyordum. Bilmiyordum'' diye inliyordu.
Beyazlara göre Cosby, yaptığı tecavüzler ve işlediği suçlar nedeniyle timsah gözyaşları döküyor. Hayatı boyunca yardımda bulunduğu siyahlar bile biraz temkinli yaklaşsa da, bunu bir acı gerçek olarak kabullenmiş durumdalar.
Çok az bir istista, Trump ve NBC köklerinden haberdar, hanedanların dünya üzerindeki medya gücünü takip edebilen birkaç grup, hataları olan bir zencinin, zengin bir beyazın öfkesi ile itibar cinayetine kurban gittiğinin farkında.
ancak bugünlerde başı belada. neden mi?
amerikaya başkan olmadan önce Donald J.Trump'ın resmi kayıtlara göre bankada 4 milyar doları vardı. Gayrı resmi rivayetler ve kendi beyanlarıyla bu miktar 10-15 milyar dolara kadar çıkıyor. Bu sadece servetinin likitidesi.. Trump emlak milyarderi olarak biliniyor. Amerika'daki ve dünyadaki meşhur bir çok binanın tapusu ona ve şirketlerine ait. Gerçek miktarı bilinmemesine rağmen, bilinen kadarı bile dudak uçuklatmaya yetiyor.
Biraz internette gezinirseniz, Trump'ın adının Rockefeller, Rotchild gibi illüminati ağababaları ile birlikte anıldığını görürsünüz. Servetlerinin ucu bucağı olmadığı bilinen hanedanlarla hem organik hem de inorganik bir bağı olduğu bilinir bu abimizin. Dünyayı yöneten gizli örgütlere üye midir, kedi kesip şeytana takdim ediyo mudur orası bizim ilgilendiğimiz kısım değil.
Popüler kültürde tıpkı illüminati denilen şirketler topluluğunun, tarikat gibi gösterilip birer devasa holdingler topluluğu olduğu gerçekçiliğinin kaybedilmesi gibi; Trump 'ın bu hanedanlarla bağını ifşa edecek her kişinin sonunun hedef tahtası olduğunu görüyoruz.
İşte bunlara en son örnek, Cosby Show ile hafızalarımıza kazınan Bill Cosby'nin 35 kadına (evet yanlış duymadınız yazıyla ''otuzbeş'') tecavüz suçlaması ile suçlu bulunması ve 1 milyon dolar tazminata mahkum edilmesidir. Hepimizin ideal aile babası olarak tasavvur ettiğimiz ve küçüklüğümüzün güldüren siyahisi Cosby, kimilerine göre 35 kadınla birlikte ona inanmış insanların çocukluğuna da tecavüz etmişti.
Oysa durum böyle miydi? Bill Cosby gerçekten bu kadınlara madde kullandırıp tecavüz etmiş olabilir miydi?
Mahkemenin dayanağı çok ilginç:
Sorguda sorulan ''bu kadınlara madde içirip beraber oldun mu?'' sorusuna ''Evet'' dediği için, ''birlikte olmak'' fiilini ''tecavüz''le anlamlandırıp, üstüne 35 kadının ayrıntılı ifadelerini ekleyince suçlama delil zeminine oturtulmuş oluyor. Cosby bu soruya ''Evet'' dediğinde resmi olarak 1 kişinin suçlaması vardı. Ancak her nedense ''evet bana da tecavüz etti'' diyenlerin sayısı gün be gün artmaya başladı. Toplam 35 kadın, Cosby'nin gençliğinde onlara madde kullandırıp uyuttuğunu ve tecavüz ettiğini iddia etti.
İşte ''nasıl tecavüze uğramışız ama?'' pozu veren tecavüzzedeler
Şaşırdınız değil mi? Üzüldünüz belki de.. Ama daha garip olan şey Cosby'nin suçlamalar karşısındaki tavrı. İnanabiliyor musunuz, Cosby bu suçlamalar karşısında mahkeme dışında kendisini hiç savunmadı. Hiçbir röportaj teklifini kabul etmedi. Kariyerinin yanısıra, itibarı da yerle bir olmuş durumda ama ailesi ona sımsıkı bağlı. Garip birşeyler var değil mi bu işte? Düşünsenize 35 kadına tecavüz eden bir adamı eşi nasıl savunur, ona kucak açar ve hatta gazetecilerin saldırılarını bertaraf etmeye çalışır?
Filmi biraz geriye saralım:
Yıl 1992.. Cosby Show ve daha niceleri ile 20 yıl boyunca durmadan çalışan siyahi komedyen, hatırı sayılır bir servet edinmiş ve o yıllarda reytingleri oldukça düşük, satılığa çıkarılan NBC kanalını satın almak istemişti. The General Electric 'in sahibi olduğu kanal, belirlenen fiyatın ödeneceği söylenmesine rağmen Cosby'e satılmadı. Thomas Edison'un (evet bildiğimiz Edison) kurucuları arasında yer aldığı şirket, elektrik-elektronik ve bankacılık sektöründe zamanında tekeldi. Zamanla dünyanın en büyük ilk 5 şirketi arasına girmeyi başardı. Adını pek bilmiyorsunuz çünkü bildiğiniz bir çok marka General Electric, General Motors veya General Oil menşelidir ancak farklı isimlerle meşhur olmuşlardır. İşte şu hep bahsedilen über zengin tanrılar konseyini oluşturan kodaman ağabeyler de bu şirketlerle palazlanmıştır zaten.
Cosby'nin hikayesine geri dönelim. Cosby yıllar içinde medya patronluğu çabasına devam ettiyse de bir türlü başarılı olamamıştı. Beyanatlarında ''siyahi olduğu için'' vurgusu yapıyor ve Amerika'da bazılarının ''siyahi bir medya patronunu istemediği'' algısı yayıyordu. Nitekim sadece siyahilere özgü medyaya el attıysa da, bugün NBC'nin geldiği noktayı düşünürsek Cosby'nin zarar ettiği aşikardır.
Ancak Cosby'nin hikayesi henüz başlamıştır. (1997) Hollywood'ta 5 yıllık süren medya savaşları, 80'lerin baba ikonu Cosby'nin gerçek oğullarından birinin cinayete kurban gitmesiyle bir anda son bulur. Ennis William Cosby, otoban kenarında patlak tekerini değiştirirken birisi onu kafasından vurmuş ve başını kanının biriktiği koltuğa bırakmıştır. Amerika'da beyaz saray dahil, kamuoyu Ennis'in ölümüne üzülmüş ve yas tutmuşlardır. Öyle ki beyaz toplumun ölen bir siyah için gösterdiği bu hassasiyet ancak Hollywood filmlerinde bulunabilirdi.
Benzer cinayetleri Aydın Doğan'ın satın almadan önce Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin genel yayın yönetmenlerinde, yazarlarında da görürsünüz ama o bizim konumuz değil.
Yıllar içinde Cosby, gayri meşru ilişkiler, babalık davaları ile boğuştu. Cosby birçok kadınla birlikte olduğunu saklamıyor, hatta uyuşturucu madde kullandıklarını da üzerinden on yıllar geçmiş olmasına rağmen doğruluyordu. Ancak ''bu rızaya dayalı türden bir ilişki, tecavüz değil'' diye de ekliyordu. Tecavüz suçlamalarının doğduğu yer de, medyada yer bulduğu yer de NBC ve bağlı olduğu medya kuruluşlarıydı.
Cosby, amerikada zengin bir siyah olmanın bedelini ödemeye devam edecekti. Spontan esprileri ve kendine has ülsubuyla beğeni kazanan Cosby, ulusal bir tv kanalında milyarder Trump'ın başkanlık yarışını kazanamayacağını ima ederek dalga geçme hatasında bulundu.
Aynı tarihlerde bir NBC çalışanı, Cosby'nin kendisine de tecavüz ettiğini medyaya açıklayınca, haber kartopu gibi yayıldı ve toplamda 35 kadın bu iddiayı mahkemeye taşıdı.Her nasılsa bu kadınlar, uyuşturucu madde kullanıp uyutulduğunu iddia ediyorsa da, bütün detaylarıyla tecavüzleri anlatmakyı da bildiler
Cosby suçları mahkemede reddetmişti ama kadınların ifadeleri, yıllar içindeki gayrı meşru ilişki yumakları ve iddialar mahkeme heyetini karar vermekte zorlamadı. Bill Cosby bir tecavüzcüydü. Üstelik medya bunu manşetlere taşırken, Cosby'nin oynadığı bir puding reklam filmine atıfta bulunarak 50 yıllık komedyene ''Jello Man'' diyor ve kamuoyunun bilinçaltına ahlaksız bir mesaj iliştiriyordu.
Başkanlık yarışındaki Trump ''müslümanları ülkeden kovalım'' derken, tepki alıyor ama sarsılmaz piramidini hiç bir şey yıkamıyordu. Cosby amerikalı vaiz Yusuf Estes ile görüştükten sonra:
bir hata daha yaptı. Bir gazete röportajında:
''Ben bir hristiyanım ama müslümanlar kesinlikle yanlış anlaşılıyor. Uluslararası olarak yanlış bir algı var. Daha çok müslümanlar gibi olmalıyız. Çocuklarına doğru şeyler öğretmek için çaba harcıyorlar, sigara/alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmalarını söylüyorlar, kadınlarına saygı gösteriyorlar. Peki ya diğer toplumlar ne yapıyor?'' dedi.
Mahkeme devam ederken, Amerika ve tüm dünya bir kariyer cinayetini ''cık cık'' layarak seyretti. Amerikada siyahlar kadar beyazların da sevdiği Bill Cosby, artık sokakta gezemiyor, stand-up gösterileri için anlaşmaları iptal oluyor ve görüldüğü yerde hakarete maruz kalıyordu. 20 yıl önce medya patronluğu için aday olan siyahi komedyen, bugün kameralardan ve insanlardan kaçıyor. İtibar cinayetinin son halkası, Kasım 2014'te Florida'da katıldığı bir oyununda yaşandı. Oyun sırasında seyirciler arasından çıkan sesler, 78 yaşındaki komedyeni sahnede ağlattı.
Yüzünü kapatıp ağlayan Cosby ''Benim hatam değildi'' diyor ve gözyaşları arasında ''Bilmiyordum. Bilmiyordum'' diye inliyordu.
Beyazlara göre Cosby, yaptığı tecavüzler ve işlediği suçlar nedeniyle timsah gözyaşları döküyor. Hayatı boyunca yardımda bulunduğu siyahlar bile biraz temkinli yaklaşsa da, bunu bir acı gerçek olarak kabullenmiş durumdalar.
Çok az bir istista, Trump ve NBC köklerinden haberdar, hanedanların dünya üzerindeki medya gücünü takip edebilen birkaç grup, hataları olan bir zencinin, zengin bir beyazın öfkesi ile itibar cinayetine kurban gittiğinin farkında.
küçük bir köy.
Peki Halep'in Azez ilçesine bağlı küçücük bir köyün ele geçirilmesi neden bu kadar önemli?
Bir çok nedeni var ama önce Dabık hakkındaki bildiklerimize odaklanalım.
Adını ilk defa ortaokul tarih kitaplarında duydum. ''Dandanakan'' gibi söylemesi zevkli bir zafer olduğundan ''Mercidabık'' muharebesini unutmadım. Yavuz Sultan Selim Han'ın Mısır seferi sırasında (24 Ağustos 1516) Memlüklü'leri hallaç pamuğu gibi dağıttığı bir zafer olarak tanımlanır. Dabık zaferinden sonra aralarında Suriye ve Filistin'in de bulunduğu bir çok ortadoğu kenti osmanlıya katılmış, ayrıca Mısır ve Arabistan 'ın fethinin önünü de alabildiğine açmış. Yani bu ilk defa duyduğumuzu sandığımız Dabık, bildiğimiz Mercidabık aslında..
Gelelim nedenine:
Ortadoğu'nun halkları genelde pozitif bilimlerden çok; rivayetler, efsaneler, kerametlere inanır. ÖSO birliklerine ''Dabık, Halep'in fethi için şu açılardan jeopolitik, stratejik öneme sahip'' derseniz askeri yerinden kaldıramazsınız. Ama ''Melhame-i Kübra'' derseniz, gözlerindeki ateşi Fırat ve Dicle bile söndüremez.
Peki nedir bu Melhame-i Kübra?
Armageddon, Bruce Willis'in başrolünde olduğu bir kıyamet filmidir ama adını Meggido dağından alır.
Evanjelistler büyük kıyamet savaşı olarak adlandırıldığı, sonrasında Mesih'in zuhur edeceğine inandığı Armageddon savaşının burada gerçekleşeceğine inanır.
Bu inanışın ortadoğu tezahürüdür Melhame-i Kübra..
Hz.Peygambere atfedilen hadis şu şekilde rivayet edilir:
"Yakında siz Rumlar'la emin bir sulh yapacaksınız. Sonra siz gaza edeceksiniz. Onlar da gerinizde sizin gaza ettiğinize düşman olacaklar. O harpten muzaffer çıkacak ve ganimet alacaksınız. Sonra yeşil bir ovaya konacaksınız. Orada bir Rum neferi salibini (haçı) kaldıracak ve diyecek ki: "Haç galip geldi."
Rivayetin devamı çok daha ilginçleşiyor. Mehdi'nin komuta ettiği İslam ordusu bu zaferi kendisine atfeden ve haç kaldıran neferi öldürdüğünde (yaklaşık 9 ay sonra) haçlı ordusu milyonlarla ifade edilen bir ordu ile müslümanlara saldıracaklar..
Bu aşamadan sonra kıyamet senaryosu giderek bir Michael Bay filmine dönüşüyor gibi görünse de devamı şöyle:
Dabık ve Amik'te “Rum ordusu”nun yenilmesinin ardından büyük savaşın devamında, Mehdi ordusu Kibar Feyzo ayarında ''hazır yola çıkmışken İstanbul'a kadar uzanalım'' diyecek ve Konstaniyye'nin (işgal altındaki İstanbul) fethi başgösterecek.
Dedik ya kıyamet senaryosu..
Bu muzaffer ordu durmayacak ve son olarak da Rumiyye'nin (Roma) fethini gerçekleştirecek.
Daha sonra bu senaryoya ''fantastik bişeyler de ekleyelim hacı izleyici kitlesinin yaş ortalaması çok yüksek oldu'' diyerekten finalde Deccal'i de zuhur ettiriveriyorlar. Sonrası malum...
Bütün bunları neden mi anlattım?
Daeş bugün dünyaya propaganda dergilerini servis ediyor.
Adı ne biliyor musunuz? DABIK
Peki kanlı örgütün resmi ajansının adı ne? AMİK
İnternet haberciliği de yapıyorlar.. Adı KONSTANTİNİYYE
Yeni çıkaracakları gazetenin adını da açıkladılar: RUMİYYE
Peki Halep'in Azez ilçesine bağlı küçücük bir köyün ele geçirilmesi neden bu kadar önemli?
Bir çok nedeni var ama önce Dabık hakkındaki bildiklerimize odaklanalım.
Adını ilk defa ortaokul tarih kitaplarında duydum. ''Dandanakan'' gibi söylemesi zevkli bir zafer olduğundan ''Mercidabık'' muharebesini unutmadım. Yavuz Sultan Selim Han'ın Mısır seferi sırasında (24 Ağustos 1516) Memlüklü'leri hallaç pamuğu gibi dağıttığı bir zafer olarak tanımlanır. Dabık zaferinden sonra aralarında Suriye ve Filistin'in de bulunduğu bir çok ortadoğu kenti osmanlıya katılmış, ayrıca Mısır ve Arabistan 'ın fethinin önünü de alabildiğine açmış. Yani bu ilk defa duyduğumuzu sandığımız Dabık, bildiğimiz Mercidabık aslında..
Gelelim nedenine:
Ortadoğu'nun halkları genelde pozitif bilimlerden çok; rivayetler, efsaneler, kerametlere inanır. ÖSO birliklerine ''Dabık, Halep'in fethi için şu açılardan jeopolitik, stratejik öneme sahip'' derseniz askeri yerinden kaldıramazsınız. Ama ''Melhame-i Kübra'' derseniz, gözlerindeki ateşi Fırat ve Dicle bile söndüremez.
Peki nedir bu Melhame-i Kübra?
Armageddon, Bruce Willis'in başrolünde olduğu bir kıyamet filmidir ama adını Meggido dağından alır.
Evanjelistler büyük kıyamet savaşı olarak adlandırıldığı, sonrasında Mesih'in zuhur edeceğine inandığı Armageddon savaşının burada gerçekleşeceğine inanır.
Bu inanışın ortadoğu tezahürüdür Melhame-i Kübra..
Hz.Peygambere atfedilen hadis şu şekilde rivayet edilir:
"Yakında siz Rumlar'la emin bir sulh yapacaksınız. Sonra siz gaza edeceksiniz. Onlar da gerinizde sizin gaza ettiğinize düşman olacaklar. O harpten muzaffer çıkacak ve ganimet alacaksınız. Sonra yeşil bir ovaya konacaksınız. Orada bir Rum neferi salibini (haçı) kaldıracak ve diyecek ki: "Haç galip geldi."
Rivayetin devamı çok daha ilginçleşiyor. Mehdi'nin komuta ettiği İslam ordusu bu zaferi kendisine atfeden ve haç kaldıran neferi öldürdüğünde (yaklaşık 9 ay sonra) haçlı ordusu milyonlarla ifade edilen bir ordu ile müslümanlara saldıracaklar..
Bu aşamadan sonra kıyamet senaryosu giderek bir Michael Bay filmine dönüşüyor gibi görünse de devamı şöyle:
Dabık ve Amik'te “Rum ordusu”nun yenilmesinin ardından büyük savaşın devamında, Mehdi ordusu Kibar Feyzo ayarında ''hazır yola çıkmışken İstanbul'a kadar uzanalım'' diyecek ve Konstaniyye'nin (işgal altındaki İstanbul) fethi başgösterecek.
Dedik ya kıyamet senaryosu..
Bu muzaffer ordu durmayacak ve son olarak da Rumiyye'nin (Roma) fethini gerçekleştirecek.
Daha sonra bu senaryoya ''fantastik bişeyler de ekleyelim hacı izleyici kitlesinin yaş ortalaması çok yüksek oldu'' diyerekten finalde Deccal'i de zuhur ettiriveriyorlar. Sonrası malum...
Bütün bunları neden mi anlattım?
Daeş bugün dünyaya propaganda dergilerini servis ediyor.
Adı ne biliyor musunuz? DABIK
Peki kanlı örgütün resmi ajansının adı ne? AMİK
İnternet haberciliği de yapıyorlar.. Adı KONSTANTİNİYYE
Yeni çıkaracakları gazetenin adını da açıkladılar: RUMİYYE
yaygın tüketilen bir meyve.
Elma, hristiyan ve yahudi kaynaklarında Hz.Adem'i cennetten kovduran meyve olarak tasvir edilirken, mitolojilerde de önemli bir yeri var.
Kabala kaynaklarına göre elma; ışık getirenin, Lucifer (şeytan) 'in sembolüdür.
Robin Hood'un kafa üstü hedef tahtası olmasının yanısıra, yine masallarda Pamuk Prensesin de aldanmasını sağlayan bir elma mesela..
Hep mi kötü anlamı var bunun? Elbette hayır.
Literatüre göre Newton'un yerçekimini bulmasını sağlayan da bir elma değil miydi?
Bilişim devleri Macintosh ve Apple'ın logoları birer elmaydı.
Amerika'nın sembol şehri New York'un bir adının da ''Big Apple'' olduğunu duymuşsunuzdur.
Garipsemeyin biz de Osmanlılar zamanında Roma/Viyana şehirleri için ''Kızılelma'' diyorduk.
İskandinav mitolojisinde de yine İdun adındaki tanrıça, tanrılara ölümsüzlüğü veren elmaların bekçisi olarak tasvir ediliyor.
Herkül olarak bildiğimiz Herakles'in 11.görevi de elmalarla ilgilidir:
Toprak ana Gaia, Zeus'un karısı Hera'ya düğün hediyesi olarak; yiyen kişiye ölümsüzlük veren Altın Elma ağacını verir. Hera hesperidler olarak bilinen doğunun perilerine bu ağaca bakma görevini verir. Bunun yanında bekçi olarak da yüz başlı, zehirli pençeli ejderha Ladon'u ağacın yanına diker.
Argos kralı Eurystheus, Herkül'ün bundan önceki 10 (başarılı) görevinde tanrılardan bir şekilde yardım aldığı gerekçesiyle 2 görev daha verir. Bunlardan ilki Hera'nın Altın Elma ağacından elma çalmak olacaktır. Herkül bu görevi tamamladığında ölümsüzlüğe erişir.
Bu kadar mı? Değil elbette..
Elmayı yatay kestiğinizde çekirdek kısmının yıldız (pentagram) şeklinde olduğu görülür.
Bir çok kaynakta elma ile pentagram sembolize edilmiştir. Bunun sebebi Venüs'ün gökyüzündeki yörüngesinin de tıpkı bir yıldıza benzemesidir.
Yine günümüz biliminin temellendirildiği yunan efsaneleri de buna benzer bir şeyi anlatıyor:
Efsaneye göre fesatlık tanrıçası Olimpos'ta davet edilmediği bir düğünü karıştırmak için ortaya üzerine ''en güzeline!'' yazdığı, altın bir elma atıyor. Tanrıçaların her biri kendisinin en güzeli olduğunu iddia ettikleri için tartışmaya başlıyorlar. Nihayet altın elmanın kime gideceğine karar vermesi için Zeus'a gidiyorlar. Zeus, tanrıçaların arasında karısı Hera da olduğu için karar vermenin doğru olmadığını düşünüyor. Bu zor görevi Kaz Dağları'ndaki bir çoban olan Paris'e veriyor. Paris, Hera, Afrodit ve Venüs tanrıçaları arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Hera ve Afrodit kendilerini seçmesi karşılığında insanın aklının alamayacağı vaatlerde bulunuyor. Venüs ise, vaat edilenlerin güzelliği örtebileceği endişesini dile getirerek hiç bir vaatte bulunmuyor.
Tarihin kayıtlara geçen ilk güzellik yarışmasını; altın elma ödülüyle, böylece güzellik tanrıçası Venüs kazanıyor.
Elma; pentagram ile, pentagram Venüs ile özdeşleşiyor.
Mehmet Ali Birand 2009 Hürriyet yazısında şöyle yazmış:
''Oval Ofis dediğiniz yer, aslında biraz genişçe bir oda. Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama'nın görüşmeleri uzayınca, program değişti. Hesapta olmamasına rağmen, bizleri içeri davet ettiler ve iki lider açıklama yapmaya başladılar. Bir ara gözüm, odanın kenarında bekleyenlere takıldı. Başkan yardımcısı Biden, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones, Dışişleri Bakanlığının yeni parlayan isimlerinden Phil Gordon. Ne göreyim, Başkan'ın yemesi için hazırlanmış elmaları almışlar, hem sohbet ediyor, hem de karınlarını doyuruyorlar.''
Birand'ın yazısının temel amacı, Oval Ofis ve Amerikan başkanının, dolayısıyla amerikan devletinin sadelikten yana olduğu, müsrif olmadığı algısıydı. Nitekim yazının ilerleyen bölümlerinde ''Obama'nın masası eski kokuyor'' diye de ekliyordu. Yılların kurt gazetecisi, kadim bir algı manipülasyonu deniyor olsa da, söz konusu amerika olduğunda sembollerin, tabloların, ikonaların, heykellerin, hatta şömine üstü duran şamdanların bile bir hikayesi olduğunu biliyordu.
1 doların üzerine envai çeşit sembol yerleştiren kurucu mason amerikalılar, başkanlık ofisini es geçer mi zannediyordunuz? Elbette hayır.
Bu elmalar, ilk önce Obama'nın ''oval ofis dekorasyonu'' olarak lanse edilmiş, daha sonra ''eşi Michelle'in sağlıklı seçimi'' olarak evrilmiş, nihayet ''eski başkanlar da kullanıyordu, misafirler için sunumu ve tüketimi kolay yiyecek'' olarak tanıtılmıştı. Nitekim takım elbise giyen adamlar için, elma yerken suyu üzerine dökülmez, çekirdekli tüketilebilir, tek elle yenilebilir, hemen her yerde yetişen ve herkesin sevebileceği, tişleri temiz tutan, bilimum vitamin barındıran bir meyvedir.
ABD Başkanı Obama'nın iphone kullanmadığı haberlerini duymuşsunuzdur. Gerekçe olarak iphone'ların güvenilirliğinin olmadığı söyleniyordu. Pentagon olmak üzere ABD'deki birçok devlet kurumu kriptolu güvenliğe sahip olan BlackBerry telefonlarını tercih ediyor. Başkan Obama da bu modaya uydu haliyle.
Apple şirketinin Obama'nın başkanlığından bu yana izlediği çizgiyi takip ederseniz, büyük çöküşe şahit olabilirsiniz. Evet, dünyanın en büyük şirketi Apple günden güne eriyor ve küçülüyor. Buna Obama gibi ünlü isimlerin, menfi propagandaları da eklenince şirketin geleceği gerçekten düşündürüyor. Apple bu sırada boş durmadı elbette. imessage uygulamasında Obama ismini ''güvenliği gerekçe göstererek'' şöyle sansürledi.
2015 yılında ise fitil ateşlendi. ABD'nin Kaliforniya eyaletine bağlı San Bernardio'da engellilere hizmet veren bir devlet dairesinde saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda 14 kişi öldü, 18 kişi yaralandı. Olayı araştıran FBI saldırgana ait bir iphone ele geçirdi. Şifreli iphone çözülmesi için Apple şirketinden talepte bulunuldu. Apple dünyadaki bütün iphone kullanıcıları arasında ''kişisel bilgilerin güvenilirliği''ni gerekçe göstererek FBI'a bu bilgileri veremeyeceğini iletti.
Olay mahkemeye taşındı. Olay bir restleşmeden öte bir devlet krizine dönmüş durumda. Dava halen devam ediyor.
Hem cumhuriyetçi, hem de demokrat adaylara kongre süreçlerinden beri teknolojik destek sağlayan Apple, demokrat Obama ile de Cumhuriyetçi Trump ile de böylece kötü olmuştu. Öyle ki Trump, hem konuşmalarında hem de twitter aleminde apple için boykot çağrısı yapmıştı.
Obama ve yeni başkan Trump başkanlık ofisinde devir teslim için bir araya geldiler ve şöyle fotoğraflar verdiler.
Sanki başkanları değil, elmaları gösteriyorlarmış gibi :)
Elma, hristiyan ve yahudi kaynaklarında Hz.Adem'i cennetten kovduran meyve olarak tasvir edilirken, mitolojilerde de önemli bir yeri var.
Kabala kaynaklarına göre elma; ışık getirenin, Lucifer (şeytan) 'in sembolüdür.
Robin Hood'un kafa üstü hedef tahtası olmasının yanısıra, yine masallarda Pamuk Prensesin de aldanmasını sağlayan bir elma mesela..
Hep mi kötü anlamı var bunun? Elbette hayır.
Literatüre göre Newton'un yerçekimini bulmasını sağlayan da bir elma değil miydi?
Bilişim devleri Macintosh ve Apple'ın logoları birer elmaydı.
Amerika'nın sembol şehri New York'un bir adının da ''Big Apple'' olduğunu duymuşsunuzdur.
Garipsemeyin biz de Osmanlılar zamanında Roma/Viyana şehirleri için ''Kızılelma'' diyorduk.
İskandinav mitolojisinde de yine İdun adındaki tanrıça, tanrılara ölümsüzlüğü veren elmaların bekçisi olarak tasvir ediliyor.
Herkül olarak bildiğimiz Herakles'in 11.görevi de elmalarla ilgilidir:
Toprak ana Gaia, Zeus'un karısı Hera'ya düğün hediyesi olarak; yiyen kişiye ölümsüzlük veren Altın Elma ağacını verir. Hera hesperidler olarak bilinen doğunun perilerine bu ağaca bakma görevini verir. Bunun yanında bekçi olarak da yüz başlı, zehirli pençeli ejderha Ladon'u ağacın yanına diker.
Argos kralı Eurystheus, Herkül'ün bundan önceki 10 (başarılı) görevinde tanrılardan bir şekilde yardım aldığı gerekçesiyle 2 görev daha verir. Bunlardan ilki Hera'nın Altın Elma ağacından elma çalmak olacaktır. Herkül bu görevi tamamladığında ölümsüzlüğe erişir.
Bu kadar mı? Değil elbette..
Elmayı yatay kestiğinizde çekirdek kısmının yıldız (pentagram) şeklinde olduğu görülür.
Bir çok kaynakta elma ile pentagram sembolize edilmiştir. Bunun sebebi Venüs'ün gökyüzündeki yörüngesinin de tıpkı bir yıldıza benzemesidir.
Yine günümüz biliminin temellendirildiği yunan efsaneleri de buna benzer bir şeyi anlatıyor:
Efsaneye göre fesatlık tanrıçası Olimpos'ta davet edilmediği bir düğünü karıştırmak için ortaya üzerine ''en güzeline!'' yazdığı, altın bir elma atıyor. Tanrıçaların her biri kendisinin en güzeli olduğunu iddia ettikleri için tartışmaya başlıyorlar. Nihayet altın elmanın kime gideceğine karar vermesi için Zeus'a gidiyorlar. Zeus, tanrıçaların arasında karısı Hera da olduğu için karar vermenin doğru olmadığını düşünüyor. Bu zor görevi Kaz Dağları'ndaki bir çoban olan Paris'e veriyor. Paris, Hera, Afrodit ve Venüs tanrıçaları arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Hera ve Afrodit kendilerini seçmesi karşılığında insanın aklının alamayacağı vaatlerde bulunuyor. Venüs ise, vaat edilenlerin güzelliği örtebileceği endişesini dile getirerek hiç bir vaatte bulunmuyor.
Tarihin kayıtlara geçen ilk güzellik yarışmasını; altın elma ödülüyle, böylece güzellik tanrıçası Venüs kazanıyor.
Elma; pentagram ile, pentagram Venüs ile özdeşleşiyor.
Mehmet Ali Birand 2009 Hürriyet yazısında şöyle yazmış:
''Oval Ofis dediğiniz yer, aslında biraz genişçe bir oda. Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama'nın görüşmeleri uzayınca, program değişti. Hesapta olmamasına rağmen, bizleri içeri davet ettiler ve iki lider açıklama yapmaya başladılar. Bir ara gözüm, odanın kenarında bekleyenlere takıldı. Başkan yardımcısı Biden, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones, Dışişleri Bakanlığının yeni parlayan isimlerinden Phil Gordon. Ne göreyim, Başkan'ın yemesi için hazırlanmış elmaları almışlar, hem sohbet ediyor, hem de karınlarını doyuruyorlar.''
Birand'ın yazısının temel amacı, Oval Ofis ve Amerikan başkanının, dolayısıyla amerikan devletinin sadelikten yana olduğu, müsrif olmadığı algısıydı. Nitekim yazının ilerleyen bölümlerinde ''Obama'nın masası eski kokuyor'' diye de ekliyordu. Yılların kurt gazetecisi, kadim bir algı manipülasyonu deniyor olsa da, söz konusu amerika olduğunda sembollerin, tabloların, ikonaların, heykellerin, hatta şömine üstü duran şamdanların bile bir hikayesi olduğunu biliyordu.
1 doların üzerine envai çeşit sembol yerleştiren kurucu mason amerikalılar, başkanlık ofisini es geçer mi zannediyordunuz? Elbette hayır.
Bu elmalar, ilk önce Obama'nın ''oval ofis dekorasyonu'' olarak lanse edilmiş, daha sonra ''eşi Michelle'in sağlıklı seçimi'' olarak evrilmiş, nihayet ''eski başkanlar da kullanıyordu, misafirler için sunumu ve tüketimi kolay yiyecek'' olarak tanıtılmıştı. Nitekim takım elbise giyen adamlar için, elma yerken suyu üzerine dökülmez, çekirdekli tüketilebilir, tek elle yenilebilir, hemen her yerde yetişen ve herkesin sevebileceği, tişleri temiz tutan, bilimum vitamin barındıran bir meyvedir.
ABD Başkanı Obama'nın iphone kullanmadığı haberlerini duymuşsunuzdur. Gerekçe olarak iphone'ların güvenilirliğinin olmadığı söyleniyordu. Pentagon olmak üzere ABD'deki birçok devlet kurumu kriptolu güvenliğe sahip olan BlackBerry telefonlarını tercih ediyor. Başkan Obama da bu modaya uydu haliyle.
Apple şirketinin Obama'nın başkanlığından bu yana izlediği çizgiyi takip ederseniz, büyük çöküşe şahit olabilirsiniz. Evet, dünyanın en büyük şirketi Apple günden güne eriyor ve küçülüyor. Buna Obama gibi ünlü isimlerin, menfi propagandaları da eklenince şirketin geleceği gerçekten düşündürüyor. Apple bu sırada boş durmadı elbette. imessage uygulamasında Obama ismini ''güvenliği gerekçe göstererek'' şöyle sansürledi.
2015 yılında ise fitil ateşlendi. ABD'nin Kaliforniya eyaletine bağlı San Bernardio'da engellilere hizmet veren bir devlet dairesinde saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda 14 kişi öldü, 18 kişi yaralandı. Olayı araştıran FBI saldırgana ait bir iphone ele geçirdi. Şifreli iphone çözülmesi için Apple şirketinden talepte bulunuldu. Apple dünyadaki bütün iphone kullanıcıları arasında ''kişisel bilgilerin güvenilirliği''ni gerekçe göstererek FBI'a bu bilgileri veremeyeceğini iletti.
Olay mahkemeye taşındı. Olay bir restleşmeden öte bir devlet krizine dönmüş durumda. Dava halen devam ediyor.
Hem cumhuriyetçi, hem de demokrat adaylara kongre süreçlerinden beri teknolojik destek sağlayan Apple, demokrat Obama ile de Cumhuriyetçi Trump ile de böylece kötü olmuştu. Öyle ki Trump, hem konuşmalarında hem de twitter aleminde apple için boykot çağrısı yapmıştı.
Obama ve yeni başkan Trump başkanlık ofisinde devir teslim için bir araya geldiler ve şöyle fotoğraflar verdiler.
Sanki başkanları değil, elmaları gösteriyorlarmış gibi :)
gökyakut kitap - Gilbert Sinoue
3 kız büyütmüş bir baba olarak kolaylıkla cevap verebileceğim bir sorudur.
bir kere şunu bileceksiniz:
eğer bebeğinizin doğuştan bir sağlık sıkıntısı yoksa sadece ve sadece 3 sebepten ağlar:
1- açtır
2- toktur ve gazı vardır
3- altına yapmıştır :)
ilk defa çocuk sahibi olan heyecanlı ebeveynler, bu ağlamaları bir problem olarak görebilirler ama endişe etmeyin. inanın ki bu üç problemden biri için ağlıyordur bebişiniz.
ha bunun bir istisnası var. halk arasında ''kırkı çıkmak'' deyimini duymuşsunuzdur. bir bebek takribi 40 gün içerisinde, içinde bulunduğu dünyaya bedenen ve zihnen alışır. ancak çok daha sıkıntılı bir dönem olan ''kolik'' sorunu, ebeveynleri çoğu zaman uykusuz ve düşünceli bırakır. bebeğiniz sanki etinden et koparılırmışcasına ağlama krizlerine girebilir bu dönemde. bunun sebebi bebekte henüz olgunlaşmamış sindirim sisteminden kaynaklanır. içindeki gazı atma eğilimi bu taze bağırsakları sertleştirir ve bu bebekte dayanılmaz ağrılar yapar. bu bağırsak spazmları sırasında sinir sistemi henüz yeni geliştiğinden, bebek ağlama krizlerine engel olamaz ve saatler boyu durmaksızın ağlayabilir. benim ilk kızım 6 saat boyunca ağlamıştı.
peki bu ağrılara karşı ne yapabiliriz?
pek bişey yapamazsınız ama bebeğin biraz rahatlaması için özellikle babaların yapabileceği şeyler var.
bebeği kolunuzun üzerine yüz üstü yatırın.
kafası avucunuzun içerisinde, bacakları kolunuzun sağına soluna sarkmış bir şekilde dursun.
yavaş yavaş yukarı aşağı sallarken, onu uyku moduna alabileceğiniz melodiler mırıldanın.
bu yöntem ağrıyı geçirmez ama saatlerce durmaksızın ağlayan bebeğin belki 10'ar 15'er dakika dinlenmesini sağlar.
unutmayın, sigara dumanı kolik ağrısını daha da arttırır.
bir kere şunu bileceksiniz:
eğer bebeğinizin doğuştan bir sağlık sıkıntısı yoksa sadece ve sadece 3 sebepten ağlar:
1- açtır
2- toktur ve gazı vardır
3- altına yapmıştır :)
ilk defa çocuk sahibi olan heyecanlı ebeveynler, bu ağlamaları bir problem olarak görebilirler ama endişe etmeyin. inanın ki bu üç problemden biri için ağlıyordur bebişiniz.
ha bunun bir istisnası var. halk arasında ''kırkı çıkmak'' deyimini duymuşsunuzdur. bir bebek takribi 40 gün içerisinde, içinde bulunduğu dünyaya bedenen ve zihnen alışır. ancak çok daha sıkıntılı bir dönem olan ''kolik'' sorunu, ebeveynleri çoğu zaman uykusuz ve düşünceli bırakır. bebeğiniz sanki etinden et koparılırmışcasına ağlama krizlerine girebilir bu dönemde. bunun sebebi bebekte henüz olgunlaşmamış sindirim sisteminden kaynaklanır. içindeki gazı atma eğilimi bu taze bağırsakları sertleştirir ve bu bebekte dayanılmaz ağrılar yapar. bu bağırsak spazmları sırasında sinir sistemi henüz yeni geliştiğinden, bebek ağlama krizlerine engel olamaz ve saatler boyu durmaksızın ağlayabilir. benim ilk kızım 6 saat boyunca ağlamıştı.
peki bu ağrılara karşı ne yapabiliriz?
pek bişey yapamazsınız ama bebeğin biraz rahatlaması için özellikle babaların yapabileceği şeyler var.
bebeği kolunuzun üzerine yüz üstü yatırın.
kafası avucunuzun içerisinde, bacakları kolunuzun sağına soluna sarkmış bir şekilde dursun.
yavaş yavaş yukarı aşağı sallarken, onu uyku moduna alabileceğiniz melodiler mırıldanın.
bu yöntem ağrıyı geçirmez ama saatlerce durmaksızın ağlayan bebeğin belki 10'ar 15'er dakika dinlenmesini sağlar.
unutmayın, sigara dumanı kolik ağrısını daha da arttırır.
yaptığı her işi intetnetten defalarca izlemiş olduğum oyuncu. komedi dükkanı, arkadaşım hoşgeldin, tolgshow vs.. kendi tabirine göre komedyen değildir çünkü oyuncu sahnede sadece komik bir karakteri oynuyordur.
büyük ihtimalle (bkz:dans eden göz sendromu) rahatsızlığına sahip gazetecidir. dikkatli baktığınızda gözlerinin istemsizce sağı solu taradığını görürsünüz. geçmiş olsun.
"neden saçların beyazlamış arkadaş"
meyhanede hiç bulunmadım ama meyhaneden adam aldığım çok olmuştur.
meyhanede hiç bulunmadım ama meyhaneden adam aldığım çok olmuştur.
çağrı kayıt prıgramlarıdır. yok ben öyle demedim, yok sen bana hiç söylemedin derdi yok. şak! diye dinletiyorsun karşıdakinin sesini öyle kalıyor. ha, etik mi değil mi orası tartışılır tabi
Etikten ziyade legal mi diye sorulmalıdır. Sizi arayan kişiye söylemeniz gereken ilk cümle "hizmet standartları gereği bu görüşme kayıt altına alınmaktadır" değilse, sağlam bir özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur ve bir kat artırılır ceza. Üstelik özel hayatın gizliliği anayasal bir haktır.
konuşup konuşmamayı değerli maden paritesiyle eşleyen ata beyanıdır.
bunun için (bkz:dale carnegie) diyor ki "günlere kapalı odalarda yaşayın. ne geçmişe ne geleceğe bakmayın ve sadece bugünü yaşayın"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?