confessions

kerim

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 154
  2. takipçi 10
  3. puan 0

kerim

kerim
Sizi kanun namına tevkif ederek, ellerinizi havaya kaldırıp teslimiyet içerisinde beni okumanızı istemiyorum. Böyle bir dayatma ve baskı ile yazıyı okumanız beni memnun etmeyeceği gibi sizin için de verimli bir okuma olmayacaktır. Sadece en doğal ve rahat halinizle, sükûnet içerisinde okumanız benim için yeterlidir.

Fakat yazıyı okumaya devam ettiğiniz müddetçe de bu yazının göz hapsinde olduğunuzu hissedebilirsiniz. Bu konuda bir garanti veremeyeceğim için şimdiden özür dilerim. Çünkü her satırda kendinizden bir şeyler bulacak ya da bulmak için düşüneceksiniz. Birbirimize karşı gizli pazarlıklar peşinde koşmadan, cambaza baktırıp da sözcüklere hendek atlatmadan derdimi ifade edeyim ki sonradan bozuşmayalım!

Aslında kimse ister kıpırdasın, ister kıpırdamasın bizi ilgilendiren bir konu değildir. Bizi ilgilendiren kimse değil herkestir. Herkesin her konuda ihtiyaç duyabileceği konular olabileceği düşüncesi ile izniniz olursa herkese dair yazımıza sizleri misafir etmek istiyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz sorunlar bize her gün “kimse kıpırdamasın” diyerek zorla ya da kendi isteğimizle ilgimizi kendisine çekmektedir. Biz ne kadar görmezden gelmeye ve ertelemeye çalışırsak çalışalım, ihmal edip büyüttüğümüz sorunlar gün gelip karşımıza dikilip meydan okurcasına “kimse kıpırdamasın” der. Biliniz ki “kimse kıpırdamasın” sözünü duyduğunuzda ya boş bulunup teslim olmak zorunda kalırsınız ya da zor da olsa direnmeye çalışır, nadiren üstesinden gelirsiniz.

Bu nedenle size yakın bir gelecekte “kıpırdama, yakarım” diyecek sorunlarınız varsa onlara fırsat vermeden şimdiden çözüm geliştirmek gerekmektedir. Bu sorunlar kişisel, ailevi veya toplumsal olabilir. Çünkü her şeyin yolunda olduğunu düşündüğümüz zamanlar en boş bulunduğumuz zamanlardır. Bu zamanlarda işimizi, ailemizi ve çocuklarımızı ihmal ettiğimizde, muhtemel sorunlar karşımıza geçip “kimse kıpırdamasın” dediğinde iş işten geçmiş olmaktadır. Bir bakıyorsunuz içine kapanmış çocuğunuzun duygusal ve psikolojik ihtiyaçları karşılanmadığı için çocuğunuz kötü arkadaşlar ve uğraşılar edinmektedir. Ya da bir yakınınıza ilgi gösterip destek olmadığınız zaman, belki de en ihtiyaç duyduğu zamanlarda yardımcı olamıyorsunuz.

Sevdiklerimiz bizim en kıymetli zenginliğimizdir. Onlara verebileceğimiz en güzel hediye de pahalı hediyeler değil, sevgi dolu zamanlardır. Ailemiz ve çocuklarımızla geçirdiğimiz zamanlar hem onların hem de bizim en mutlu olduğumuz zamanlardır. Bu değerli zamanlarda sevdiklerimizin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak adına gösterdiğimiz çabalar, ilişkilerimizi, anne baba rolümüzü ve toplumsal ilişkilerimizi geliştirecektir.

dolar

kerim
bu dolar su içse yarıyor, TL ise iyi bakılan ama kilo almayan evin çocuğu gibi, her şeyin dolara yaraması sağlıklı bir büyüme değil umarım çaresiz bir hastalığa tutulur bu dolar

kerim

kerim
burada yeniyim, bir kaç giri yazayım dedim, giri ne demek arkadaş kim icat etmiş bunu bu nasıl bir tanımlama "giri" neyse bunu geçiyorum :) sağ olsun bazı arkadaşlar beğenip sıcak bir karşılama yapmışlar. Hoş geldin demişler hoşbulduk efendim :) fakat bana dair yüksek beklentileri de beni strese sokmadı değil, kendilerine teşekkür edip cevap yazayım mı yazmayım mı diye kararsız kaldım bir süre. Dedim ya yeniyim henüz kuralları okumadım, açıkçası okumayı düşünmüyorum :) Buradan kendilerine teşekkürü de borç bilir en içten sevgi ve saygılarımı sunarım.

ego

kerim
"id" ile "ego" arasındaki anlamsız çekişmenin arasında kalmaktan bunalmış ve benim derdime ne lan ...... diye bir sürü sitemi sıralayıp ...... yapacağınız işe diye gidip küstüğü de olur.

türkiyede muhalefet

kerim
Eskiden sinema filmlerinde kötülerin "seni artist yapacağız" diye kızları kandırdığı gibi Türkiye'deki muhalefet de "sizi iktidar yapacağız" diye gazozuna ilaç atılıp kötü yola düşürülmüştür. Çok üzücü olsa da gerçekler acıdır.

kitap okumak

kerim
Ben metroda kitap okuyan Japonlar ya da parkta kitap okuyan Almanlar konusunun abartıldığını düşünüyorum...
En iyi bizim insanımız okuyor, kendi bildiğini okuyor!!!

fetö

kerim
"Şikeli irşat şampiyonu simsar birisinin" CIA destekli kurduğu haşhaşi bir yapılanmasıdır. Bunlar ur gibi bütün yurdu sarmışken reisin kararlı mücadelesi ile kaçacak delik arayıp en sonunda FETÖ'den F tipi ıslahevlerine düşmüşlerdir. Girişteki tanımlama olan şair CahitKoytak 'a aittir, keşke bana ait olsaydı diye gıpta ettiğim güzel ve doğru bir tanımlamadır.

eşeğin gölgesi

kerim
Eski Yunanistan'ın büyük hatibi Demosten ülkeyi ilgilendiren önemli bir mesele hakkında Atinalılar'a hitap etmeye çalışıyor, fakat halk pek ilgilenmiyordu. Büyük hatip, bunun üzerine konusunu değiştirdi.

“Bir adam, evindeki eşyasını bir diğer köye götürmesi için eşek kiraladı. Sahibi de, eşeği ile birlikte gideceğini söyledi; eşeğin işi bitince, hayvanı geri getirecekti. Öğle üzeri, yemek için mola verildi. Güneş, yakarcasına kızdırıyordu. Eşeği kiralayan, hayvanın gölgesine uzanarak dinlenmek istedi. Eşeğin sahibi “sen, sadece eşeği kiraladın, gölgesini değil. Eşeğin gölgesinde ben dinleneceğim.” Eşeği kiralayan adam ise; “hayvanı, her şeyi ile kiraladığını söyleyerek, hayvanın gölgesinde dinlenme hakkının da kendisinin olduğunu iddia etti.”

Demosten, konuşmasının bu noktasında durdu ve kürsüden ayrılmak için davrandı. Fakat dinleyiciler, hep bir ağızdan, kürsüden ayrılmamasını, eşeğin gölgesinin kimin üzerinde kaldığını söylemesini istediler. Çağın bu büyük hatibi, o zaman bağırarak dedi ki: “Siz ne aptal insanlarsınız. Sizi çok yakından ilgilendiren hayati bir mesele üzerindeki konuşmayı dinlemek istemiyor ama eşeğin gölgesiyle ilgileniyorsunuz…”

Dünyanın büyük hatiplerinden biri sayılan Demosten, Atinalıların önemli bir konudaki duyarsızlığına ve ilgisizliğine mizahi bir üslupla tepkisini böyle dile getirmişti. 2400 yıl sonrasında günümüzde de insanlar önemli konulardan ziyade böyle kendilerini çok da ilgilendirmeyen meselelere daha fazla eğilim ve ilgi duyuyorlar. Her zaman bir Demosten gibi bir hatibi bulmak ve dinlemek mümkün olmayabilir. Bunun için bizler, insanları dinlerken, okurken çarpıcı ve farklı, aksesuarlı sözler, cümleler beklemeyi bir kenara bırakmalıyız. Çünkü bazen çok önemli, bizi değiştiren ve geliştiren bilgileri, sıradan olduğunu düşündüğümüz bilgilerden veya kişilerden edinmişizdir.

Doğrular her zaman iyi konuşan, iyi görünümlü, sempatik güler yüzlü insanlardan çıkmaz, fiziki görünüm, güzel etkileyici sözler bizleri doğruluktan ayırabilir, bu nedenle kimin söylediğine değil, ne söylendiğine de bakmak en doğrusu olacaktır. Görüntüye aldanıp, okumaktan, dinlemekten imtina ettiğimiz insanlara, eşeğin gölgesi meselesine verdiğimiz değer kadar değer verip dinleme ve anlama çabası göstersek, daha değerli bir çaba göstermiş oluruz. Çünkü çok dinlemek istediğimiz insanlardan bir şeyler öğrenirken, dinlemek istemediğimiz, itici geldiğini düşündüğümüz insanlardan da mutlaka öğreneceklerimiz vardır.

Birisi, Eşeğin gölgesi kimin hakkı mı dedi? Gerçekte bu eşeğin gölgesi meselesi ne beni, ne de sizi çok alakadar eden bir mevzu değildir. En azından bir eşeğimiz yok, olsaydı bile gölgesi ile alakalı bir tartışma yaşar mıydık, şüpheli, zaten günümüzde de, başımıza gelmezdi. Bu nedenle, öz eleştiri de yapayım ki, eleştirilere hazırlıklı olalım, bizi ilgilendirmeyen konulara yoğunlaşarak, enerji ve zaman israfında bulunmayalım. Zaten içinde bulunduğumuz dönemde yeteri kadar sorunlarımız var, ilgi ve dikkatimizi çekmeye çalışmaktadırlar.
1
can can
👏👏👏

acelecilik

kerim
ACELENİZ VARSA TUTMAYALIM

Bu yazıyı okumaya henüz karar vermediğiniz için eğer çok acil bir işiniz varsa lütfen yazıyı okumayı bırakıp o işi yapınız. Neticede sizi zorla ya da aklınız başka yerde iken burada tutmak olmaz!

Okumaya devam ettiğinize göre çok acil bir işiniz yok, fakat yine de vaktinizin değerli olduğu düşüncesi ile bir an önce yazının içeriğine vakıf olup bitirmek istiyorsunuz. Bunun nedeni hem okumayı çok sevmediğinizden hem de sizinle ilgili bir yazı değilse zaman harcamak istemediğinizdendir.

Eğer buraya kadar gelmiş iseniz farkında olmasanız da bu yazının sizi ilgilendirdiğini düşünüyorum. Peki, nereden ilgilendiriyor bu yazı sizi? Müsaade ederseniz sizi yormayayım, cevabı da kendim vereyim. Muhtemelen ya bir anne-babasınız, ara sıra faydalı yazılar yazdığımı düşünüp okumaya karar vermeye çalışıyorsunuz. Ya da bir tanıdık veya meslektaşsınız, az çok içerik hakkında bilgi sahibi olup neler anlattığımı öğrenmeye çalışıyorsunuz. Ya da en sonuncusu, yazılarımı takip eden dikkatli bir okursunuz.

Bütün bunları neden konuşuyoruz? Buraya nereden geldik? Ben kimim? Sen Kimsin? gibi alışılagelmiş, demode olmuş mizah unsurlarını kullanmak da gerekmiyor aslında. Çünkü bir yazıyı okumak ya da okumamak okuyucunun seçimine kalmış, saygı duyulması gereken bir seçimdir. Bu nedenle her toplumsal sorunda ya da Batı ile mukayesede kullanılan “okumuyoruz efendim”, Japonya'da trende kitap okuyan Japon'lardan ya da Almanya'da parkta kitap okuyan Almanlardan örnekler vermek çok içime sinmiyor. Kimseyi okumadığı için eleştirmek, ne kadar doğru olur? bilmiyorum. Benim asıl eleştireceğim husus hiç kitap okumayanlarla, sürekli kitap okuyanların arasındaki, okur-yazar cahillerle ilgili olanıdır. Çünkü bu gruptaki okurlar, genellikle yazıyı tam okuma zahmetine girmeden Başlığı, giriş cümlesini ve bir de son cümleyi okuyup, yazının bütünü hakkında bir yargıya varmasıdır. Bunlar sakıncalı bir okurdur, yazıyı okuduğunu zannedip okumamış olmanın verdiği sarhoşlukla! içmeden sarhoş olanlara benzerler.

Buraya kadar okumuş olduğunuz için demek ki okumaya ve anlamaya değer veren bir okursunuz. Bu nedenle olaylara ve olgulara diğerlerinden daha farklı bir perspektiften bakabilecek ufka sahipsiniz. Bu çok önemli ve öğretici bir süreç aslında, insanın kendisi ile konuşması, dertleşmesi hatta havadan sudan konuşması dahi önemli bir kişisel deneyimdir. Çünkü kendisi ile konuşamayan başkaları ile hiç konuşamaz. İnsan önce kendine bakmalı, kendini anlamalı ve keşfetmelidir. Zaten Yunus Emre'nin de dediği gibi “Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır”.

Öyleyse gelin, önce kendi duygularımızı, düşüncelerimizi, ihtiyaçlarımızı, beklentilerimizi, ilişkilerimizi ve sorunlarımızı tanıyıp anlayalım. Bunları öğrenip fark ettiğimizde kendimizle ve çevremizle daha doyum alıcı sağlıklı ilişkiler kuracağız. Selam ve dua ile.

levent gültekin

kerim
Eski gazetecidir, eskiden medyada daha çok görünen bu doğan görünümlü modifiye şahsiyet, son olarak “ezan kutsal değil” diye yaptığı soysuzca açıklamanın sahibidir. Bu tür açıklamalarıyla olumsuz da olsa hak etmediği ilgiden memnun olduğunu düşünmeye başladım.
8 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol