confessions

christian rosenkreuz

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 405
  2. takipçi 5
  3. puan 0

2018'i geride bırakırken akılda kalanlar

christian rosenkreuz
tanrı'ya tekrar sağlam bir şekilde yöneldiğim yıl oldu. bunda yüksek ihtimalle 4 yıldır içinde bulunduğum depresyonu atlatmam etkili oldu sanırım.

bir de soren kierkegaard 2018 yılımın son aylarına damga vurdu.

temel seviyede romence öğrendim.

le bourgeois gentilhomme'u kendi müzikleriyle fransızca ve 18. yüzyıl fransızcasıyla izledim.

hayatımı %70 olasılıkla yalnız geçireceğimi fark ettim. zira bir gayrimüslimim ve türkiye'de kendime eş bulmam zor. anca yurtdışına çıkarsam. ama hristiyan bir kadın bulmak gerçekten zor günümüzde. zira hristiyan olduğunu iddia edenlerin bile çoğu hristiyanlıktan bihaber aslında.

kendime yeni hedefler belirledim bir de 2019 yılında ekonomik kriz çıksa bile benim ekonomimi iyileştirmem şart. aç değilim, açıkta değilim ama gitar teli alırken maddi olarak zorlanmamak istiyorum.

bakire olmayan kızla evlenen erkek

christian rosenkreuz
şu saçma goygoyu devam ettirmek istemesem de, bir imageboard'da gördüğüm video üzerine tekrar goygoya devam etmemi sağlamış olan erkek türü.

normalde ben pornodur, mastürbasyondur bunlara tövbe etmiş bir adamım ama çeşitli imageboardlarda karşıma çok acayip fantezi videoları çıkıyor.

bir tanesinin başlığı da "kızlık zarının bozulmasını istemeyenle böyle ilişkiye girdim" tarzı bir şeydi.

hakikaten adam hiç penetrasyon gerçekleştirmeden penisini vajina üzerinde epey güzelce, arada bir hafiften vajinaın girişini yoklayarak gezdirdi.

şimdi bu kız "ben bakireyim" diyecek mesela.

sonuç olarak bu tür şeylere çok kafa yormayın derim. siz zaten dürüst, ahlaklı insanlarsanız o tür insanlarla evlenirsiniz ve genelde işiniz de öyle kızlarla olur. velev ki kadın bakire değil, o zaman da zaten ahlaklıysanız kadın "keşke ilk erkeğim sen olsaydın" der zaten ki böyle bir şeye tanık olmuşluğum var.

bir arkadaşım mesela eskiden epey kadın götürürdü. ama sonra gerçekten tam anlamıyla bakire diyebileceğimiz bir kadınla evlendi. şimdi kendisinin geçmişte yaptıklarında nefret ediyor mesela.

siz gerçekten ahlaklı ve dürüst olursanız zaten bu tür meseleler çok sorun olmaz emin olun.

sigara

christian rosenkreuz
ingiltere'de yayılması türkler sayesinde olan tütün mamülü.

ingilizler eskiden tütün için sadece pipo kullanırlarmış. ama osmanlı askerleri arasında sigara kullanımı epey yaygınmış. haliyle ingilizler kırım savaşı sırasında bizim osmanlı subaylarına epey özenmişler ve gazete kağıtlarına tütün sarıp içmişler.

güven sözlük yazarlarının hikayeleri

christian rosenkreuz
uyandım işte, yine karlı bir günün sabahında. harcadığım tüm sabahlar gibi bu da büyük ihtimalle boşa harcanacak.

ah, paris'in fareli ve dışkı kokan sokakları yine penceremin önünde... her zaman değiştirmek istediğim ama değiştiremediğim bir manzara... yıllardır aynı manzaraya uyanıyorum.

her sabah uyandığımda düşündüğüm gibi yine bunları düşündüm. ama bu sabahı farklı kılan başka bir detay vardı. kapım çalınıyordu. kapıyı çalan kişinin uyguladığı kuvveti dikkate alırsak erkek olmadığı kesindi. bu saatte hangi kadın kapımı çalardı ki?

"geliyorum!" diye bağırıp yataktan çıktım.üniformamı giydim ve kılıcımı kuşandım. ilk defa kapımı çalan bir hanımefendinin karşısına kötü çıkmamalıydım.

her türlü ihtimale karşı, kapıyı hafifçe aralayıp baktım. üst katımda oturan mademoiselle maëlys'ti gelen.

"bonjour mademoiselle! size nasıl yardımcı olabilirim?" dedim kısık bir sesle. uyanır uyanmaz konuştuğum ilk kişi o olduğu için de sesim haliyle hırılıtılı çıkıyordu.

"bonjour monsieur, sabah erken saatte geldiğim için özür dilerim. ama sizin yardımınıza ihtiyacım var. bugün marie-antoinette'e çeşitli kumaş örnekleri götürmem gerekiyor. acaba sizinle birlikte versailles'a gitmemde bir sakınca var mı?"

ah, en sonunda güzel ev sahibem mademoiselle maëlys ile ufak da olsa geçirebileceğim bir zaman dilimi...

"evet, tabii ki... ama izin verin de bugün için hazırlanayım. henüz yeni uyandım ve kahvaltı da yapmadım."

"anlıyorum. o halde sizi dairemde bekliyor olacağım" dedi ve merdivenlerden yukarı çıktı.

ah, maëlys... sanki başından fışkırıyormuş gibi duran dolgun sarı saçlarıyla, mavi gözleriyle, kırmızı yanaklarıyla her erkeğin rüyası... ama iş hayatnının getirdiği sertliği de taşıyan bir kadın. ailesi öldükten sonra paris'in en iyi moda evi kendisine miras kaldı. o da iflas etmemek için elinden geleni yapıyor. mal varlığı benim gibi bir subayın mal varlığı ile ölçülemeyecek kadar fazla olduğu için her zaman kendisine yakınlaşmakta tereddüt etsem de o bana hep yakın davrandı. ama belki de kiracısı olduğum içindir bu.

kahvaltımı yapıp düzgünce üniformamı giyip, silahlarımı kuşandıktan sonra mademoiselle maëlys'in kapısını çaldım. çoktan hazırlanmış olmalı ki hemen kapıyı açtı.

göz alıcıydı... normalde de göz alıcı olsa da saray kıyafetleri onu daha da göz alıcı hale getiriyordu. neticede kendisinin işi modaydı ve kendisini nasıl göz alıcı hale getireceğini de iyi biliyordu.

"bir gün kraliçe kıskançlıktan mademoiselle'i öldürecek" dedim. ama fark etmeden sesli bir biçimde söylemiştim.

"o zaman beni korumak da size düşer generalim" deyip koluma girdi. neşeliydi ama neşesi benden mi yoksa kazanacağı paradan dolayı mıydı bilmiyorum...

"bana fazla güvenmeyin. neticede hala bir köşküm bile yok" dedim.

bana bakıp güldü. arabacıların olduğu yere yürürken sürekli bana bakıyor gibiydi. ben de ilk defa kendisiyle birlikte yürümenin heyecanından ötürü sadece karşıma bakıyordum. kılıcımın kabzasını o kadar sıkıyordum ki eldivenlerimi yırtmaktan korktum.

boş bir araba bulunca versailles'a doğru yola çıktık.

"monsieur, versailles'da görev yapmak nasıl?" diye sordu bana.

"ah, tahmin edemezsiniz mademoiselle... herkes beni kıskansa da savaşa gitmeyi daha çok tercih ederdim. sadece kumaşlar ve giysiler için gitseniz bile ne kadar gerilimli bir yer olduğunun farkına varmışsınızdır."

güldü.

"öyle... ama ben en çok krala üzülüyorum. zavallı kral, adeta hapis hayatı yaşıyor gibi görünüyor. arada bir marie-antoinette'in yanına uğruyor ben onunlayken. ama o zamanlarda bile versailles'da çok sıkıldığı belli oluyor. sahi, siz çok görüyor musunuz kralı?"

"malesef, kendisi devlet işleri haricinde genelde demir atölyesine kapatıyor kendisini. çok fazla karşılaşmak pek mümkün olmuyor. zaten benim gibi düşük rütbeli birisi de kralı çok görmez."

sessiz bir şekilde beni izlemeye başladı. ilk defa karşı karşıya oturduğumuz için de heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. versailles'a kadar sessiz bir şekilde gittik...

i. xerxes

christian rosenkreuz
hem pers kralı hem de mısır firavunu olabilmiş bir şahıs. zaten isminin anlamı da "kahramanlara üstün gelen"dir. adam artık insanlara üstün gelmeyi bırakmış, kahramanlara üstün geliyor. biraz daha uğraşsa tanrılarla falan savaşacak herhalde.

ayrıca eski antlaşma'da ismi esther kitabında geçer.

ayrıca serhas ve ahaşveroş isimleriyle de bilinir. aslında bu iki isim de xerxes'in çeşitli okunuş biçimlerden başka bir şey değildir.

kendisinden sonra pers tahtına i. artaxerxes oturmuştur.

babası i. darius, annesi ise ii. cyrus'un kızı atossa'dır.

thermopylae savaşı sebebiyle "avrupalılık" düşüncesinin temellerinin atılmasına sebep omuştur kendisi.

kendi dönemindeki çoğu yöneticinin aksine liberal bir insandır. topraklarında yaşayan insanların inançlarına karışmamıştır. ayrıca bilindiği kadarıyla kölelik kurumu da yoktur döneminde. oysa yunan şehirlerinde kölelik çok yaygındır ve nüfusun az bir kısmı özgürdür.

atina'yı yıkma sebebi ise zalimliğinden değil, atinalıların kendisini çok kızdırması sebebiyledir. yunanlarla yaptığı savaşlarda nedense çok duygusal davranmış ve bu da yenilgisine sebebiyet vermiştir.

jean-baptiste lully, xerxes ile xiv. louis'yi özdeşleştirmiş ve onun ismiyle bir bale bestelemiştir.



xerxes'in kötü gösterilmesi ise herodot haricinde, 1962 yapımı the 300 spartans isimli filmle başlamıştır.

evde kalmak

christian rosenkreuz
dünyanın en saçma kavramı.

muhtemelen de sadece türkiye'ye özgü bir kavramdır bu. zira o kadar dil öğrendim, sadece türkçe'de rastladım şimdilik.

sebebi de yüksek ihtimalle toplumu oluşturan bireylerin tek başarısının evlilik oluşu.

gitar

christian rosenkreuz
ilk örneklerine hititlerin ve mısırlıların elinde rastlanan enstrüman.

hatta dünya üzerindeki ilk gitarın çorum'da bulunması bazı insanlara "heheh çorum ne lan?" dedirtmiştir.

işte yaşadığımız topraklara bu kadar yabancıyız. zira bugün çoğu ankaralı, ankara kelimesinin gemi çapasından türediğini bilmez. bugün irlanda'da yaşayan keltlerin bir bölümünün ankara'yı kurduğunu bilmez.

şu ilk gitar avrupa'da bir yerlerde bulunsaydı nasıl reklamını yaparlardı. biz daha hititlerin başkenti çorum'a gitmiyoruz "ne yapacağız la orada?" diyerek.

amerika birleşik devletleri

christian rosenkreuz
vatandaşları iyiden iyiye saçmalayan ülke.

"meryem'e isa'ya hamile kalırken rızası sorulmadı" diye saçmalamış hıyarın biri.

https://www.newsweek.com/minnesota-eric-sprankle-virgin-mary-impregnated-without-consent-minnesota-1248801

ateist ve lezbiyen bir arkadaşımla yurtdışı akademik kariyer hakkında konuşurken, arkadaşım bana "hayatta o hıyar amerikalılarla birlikte yaşayamam"demişti.

demek ki bir bildiği varmış.

benim en çok merak ettiğim şey ise, bu kadar hıyara rağmen bu ülkenin nasıl hala ayakta durduğu.

mesela orta çağ filmi çekiyorsun, "neden zenci karakter yok?" diyorlar. zenci koyuyorsun bu sefer de "ama asyalı da olması gerekirdi?" diyor. orta çağda zaten millet paris-tokyo arasını yarım saatte gidiyordu...

2
archangel archangel
social justice kültürü bunlar yüzünden çıktı işte. herkes en ufak şeyden alınıyor ve sert bir çıkış yapıyor karşılık olarak. diziler, filmler bu yüzden batıyor. hiç sanmıyorumki herhangi bir asyalı ya da zencinin umrunda olsun filmdeki bir rolün ırkı. asıl bu yaptıkları ırkçılık.
christian rosenkreuz christian rosenkreuz
rahat batıyor sanırım bu insanlara...

itiraf köşesi

christian rosenkreuz
müzisyenlerin tipine/güzelliğine göre sevilmesi beni irite ediyor.

mesela sevdiğim klasik müzik müzisyenlerini facebook olsun, twitter olsun hep takip ederim. 100 yorumun en az 90'i "aman tanrım çok güzelsin", "çok seksisin" türü yorumlar. "geçen konserde şunu şöyle çaldın ama pek güzel olmadı o" diyen insan sayısı yok denecek kadar az.

bunu pop müzikle, rock müzikle falan uğraşan birine yapsalar bana itici gelmez de ne bileyim karşındaki klasik müzikle uğraşan biri olunca da müziğinden ziyade güzelliğiyle ilgili yorum yapmak bana ters geliyor.

anna nadiryan diye bir hanım var mesela. ben bach yorumlarını çok aşırı beğeniyorum. ama kendisinin çok düz bir görünüşü olduğundan olsa gerek, onun müziği hakkında daha çok yorum yapıyorlar mesela. kendisi de sağolsun attığım her mesaja cevap verir, benim rezil bestelerimi dinleme lütfunda bulunur.

birisi mozart'a "çok yakışıklısınız mozart bey" dese adam "ne olmuş yakışıklıysam?" derdi herhalde.

uzay

christian rosenkreuz
geleceğin yattığı yer.

atatürk belki de uzayı kastetmedi "istikbal göklerdedir" diyerek, belki sadece "bu uçak işinde iyi olanlar askeri alanda çok iyi olacak" diye düşünerek söyledi bu sözü. zira ikinci dünya savaşı sırasında almanların önüne geleni ezmesi de bu hava üstünlüğünden kaynaklıydı. rusya'da hava üstünlüğünü ve iklim üzerindeki egemenliklerini pekiştiremedikleri için yenildiler zaten.

ama bu uzay işi 500-600 yıl önceki coğrafi keşifler gibi olacak bence. erken davrananlar çok acayip zenginleşecek. yeni okyanusumuz uzay olacak artık.

tabii insanlık bir başka bronz çağı çöküşü yaşamazsa. zira insanlık mö 2000'lerden başlayarak hayvani uygarlıklar kurmuştu. belki elektrik gibi imkanları yoktu ama yine de fena olmayan bir medeniyet sistemleri vardı ve çok kompleks bir toplum yapısına sahipti. ama işte yine de çöktü o hayvani medeniyet.

evlenmeyen erkek

christian rosenkreuz
hristiyansa bekarlık armağanına sahip insandır.

yoksa pek mümkün değildir evlenmemek.

İsa'nın yanına gelen bazı Ferisiler, O'nu denemek amacıyla şunu sordular: “Bir adamın, herhangi bir nedenle karısını boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?”

İsa şu karşılığı verdi: “Kutsal Yazılar'ı okumadınız mı? Yaradan başlangıçtan 'İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı' ve şöyle dedi: 'Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.' Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı'nın birleştirdiğini, insan ayırmasın.”
Ferisiler İsa'ya, “Öyleyse” dediler, “Musa neden erkeğin boşanma belgesi verip karısını boşayabileceğini söyledi?”

İsa onlara, “İnatçı olduğunuz için Musa karılarınızı boşamanıza izin verdi” dedi. “Başlangıçta bu böyle değildi. Ben size şunu söyleyeyim, karısını fuhuştan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur.”

Öğrenciler İsa'ya, “Eğer erkekle karısı arasındaki ilişki buysa, hiç evlenmemek daha iyi!” dediler.
İsa onlara, “Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrı'nın güç verdiği kişiler kabul edebilir” dedi. “Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen etsin!”

matta 19:3-12

yalnızlığın en çok koyduğu an

christian rosenkreuz
kışın mont+çanta ikilisiyle dışarıda bir yerde tuvalete girilmeye çalışıldığı an.

neyse ki bazı avmlerde vestiyer uygulaması var artık da biraz daha rahat ediyor insan.
4
monica ziyagildurulay monica ziyagildurulay
Askısı olmayan tuvalet kaldı mı ya? Neden üzülüyorsunuz şimdi buna ajajahha
christian rosenkreuz christian rosenkreuz
ya ben sevmiyorum öyle askı falan. elim pis oluyor zaten. artık bir adet sevdicek edinip onu vestiyer olarak kullanmak istiyorum ((:
monica ziyagildurulay monica ziyagildurulay
Ajajajjajs askı olmak isteyen hanımefendi bulmanız zor olacak ^^
christian rosenkreuz christian rosenkreuz
ben kendisini zevkle taşırım, o da birazcık benim eşyalarımı taşısın ((:

ekşi sözlük

christian rosenkreuz
bazı yazarları fena saçmalayan sözlük.

ingilizce'deki "idle" ile arapça'daki "atıl"ın ses benzerliğinden yola çıkarak ikisi arasında bağ olduğunu kanıtlamaya çalışırken, idle kelimesinin latince'den ingilizce'ye geçtiğini savunmuş bir tanesi mesela.

oysa ki sağlam kaynaklardan araştırsa idle kelimesinin esasında latin kökenli değil, cermen kökenli olduğunu anlardı. zira latin dilleri ile cermen dilleri arasında çok az benzerlik vardır.

arapça'daki atıl kelimesiyle bir bağlantısı olabilir, lafım ona değil de; bu adamlar nereden araştırıyor, hangi kitapları okuyor da böyle yanlış bilgilere ulaşabiliyor çok merak ediyorum şahsen.

bir de şehir efsaneleri, doğru zannedilen yanlış bilgiler epey var kendisinin bünyesinde.

vajina monologları

christian rosenkreuz
kadınların adet dönemlerinde "hastayım" dedikleri bir ülkeye çok olan oyundur.

adet gördüğünü bile söyleyemiyor kadınlar; üstelik bunların içinde mühendis, doktor falan olanlar da var. yani lisede biyoloji dersi görmüş insanlar...

ne desem boş...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol