Kesinlikle cinsiyet kimliğine saygısızlık yapmak istemediğimi baştan belirtmek isterim.
2000-2001 senesi sınıf öğretmenimiz gül gibi saygılı ve hoşgörülü bir eğitim gönüllüsüydü, emekli oldu. 2001-2002 dönem öğretmeni ise yerine gelmiş bir öğretmendi. Ufak çocuğuz, herkesin kafasında bir soru işareti var. "bu hoca kadın mi yoksa erkek mi?".
Herkes bu sorunun cevabını merak etmekte, sert bir karaktere sahip olan bu eğitmenin başlarda kadın olduğunu sanmaktaydık, ilköğretimden ortaöğretime geçişte bir kadınla birlikte olduğuna şahit olduk. Her neyse konuyu pek dağıtmadan toparlayalım. Cinsiyet önemli değil, asıl konumuz bu değil zaten.
Amacımız bu eğitmen olacak şahsiyete kısa bir not bırakmak olacaktır. hayatında hiçbir başarı elde edemeyecek, insanlıktan hiçbir şey öğrenemeyecek olan bir eğitmene dair kısa bir anektod paylaşalım: Zengin-fakir öğrenci ayrımı, başarılı kızların/kadınların (bilgi sahibi olan her derste tahtaya kaldırılan/kalkan akıllı öğrenciler) ayrı bir yerde tutulması, sürekli söz hakkı verilmesi, poh pohlanması pozitif ayrımcılığın örneklerinden birisidir.
Erkeklere gelecek olursak itilen kakılan, bir şeylerden anlamayan bom boş öğrenci olduğunu zanneden, sürekli azarlanan yeri gelince de azarlanan öğrenci potansiyeline sahiptik. Birkaç erkek öğrenci hariç (yine zengin kesim).
Sınavlarda hemen hemen aynı şeyleri bildiğimiz, bilebildiğimiz halde bizim sınavlarımız düşük gelirdi, kızlar takdir veya teşekkür ile mükafatlanırken bizler birkaç puanlarla teşekkür ya da takdiri kaçırmış olurduk. Böyle bir eğitmen yüzünden de okuldan soğumalar gerçekleşmiş olurdu, aylak öğrenci olma statüsünde emin adımlarla ilerlerdik. Okul hayatı boyunca bir baltaya sap olamama, bilgi ve beceri (kabiliyet) eksikliği ve buna benzer şeylerle itham edildik desek yeridir.
Kıssadan hisse konuyu toparlayalım derken daha da içime ettik gibi bir his oluştu, her neyse yine toparlamaya çalışalım madem.
İşin özeti eğitmen, saygı ve sevgiyi öğrencilerine hissettirebilmeli. Yeni bir bilgiyi karşı tarafa en iyi şekilde ulaştırabilmeli. Her öğrenciye eşit olarak katkı sağlayabilmeli, aynı değeri alan çocuğu hayata olumlu bakmasına alıştırabilmeli.
İlk eğitimi aldığımız yerde, öğrenci okuluna isteyerek ve severek gidebilmeli. Hata yapan öğrenci cezalandırılırken yanlışını bilebilmeli ve öğrenebilmeli, dayak bir çözüm olmamalı (dayak yemedim, yiyen arkadaşlarım çoktu hepsi de aylak tayfadan).
Yaklaşık 20 sene olmak üzere, ben bu anektodu paylaşırken burada da öğretmen olma adayında bulunan arkadaşlara nasıl yol izlemeliler, neler yapmasalar daha iyi bir bağ kurabilirler derdindeyim. 19 yıl önce bana saygı gösteren bir öğretmenim olmuş olsaydı, belki farklı bir yerde olabilirdim. Aynı sınıfta okuduğumuz arkadaşlarımızın birçoğu iyi yerlerde, demiyorum ki hocadan kaynaklı. Farklı olabilirdi diye varsayımda bulunuyorum.
Son olarak; "sayın eğitmenim, sizin ben var ya!" demek yerine, "umarım daha iyi bir eğitmen olmuşsunuzdur ve ilerideki nesillere iyi bir izlenim bırakmışsınızdır" diyerek notumu tamamlıyorum.
Ayrıca; "Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" alıntısını da şöyle bir köşeye bırakmak istiyorum.
gelmiş geçmiş en iyi yabancı dizilerden bir tanesidir. hapishane dizileri arasında zirvede olduğunu düşündüğüm diziydi.
adebisi ve ryan sevdiğim karakterlerdendi.
adebisi ve ryan sevdiğim karakterlerdendi.
dönemin kültürel, sosyal, ekonomik ve yaşam şartlarına güzel değinilmiş bir sabahattin ali romanıdır.
sağcı-solcu çatışmalarını gözler önüne sermiştir.
baş karakter olan ömer'in çevresinde bulunan kişilerin dönem sonunda birbirlerini satması da cabasıdır, ömer idealist birisi olmayıp bilgi ve zekasını iyi kullanamayan birisi olarak karşımıza çıktı. macide ise acılı bir yaşam sürecek olan genç ve güzel kızımız olarak önümüze sunuldu. gerçek mutluluğu bulduğunu zannederken aslında yeniden aynı sıkıntılara düştüğünü gördü.
bedri hem ömer'in yakın arkadaşı olup hem de geçmiş zamandan macide'nin de hocası idi.
tesadüflere yer veren sabahattin ali bu romanda da tesadüfleri birleştirdi.
kitabın bitmemesini istedim desem yeridir.
sağcı-solcu çatışmalarını gözler önüne sermiştir.
baş karakter olan ömer'in çevresinde bulunan kişilerin dönem sonunda birbirlerini satması da cabasıdır, ömer idealist birisi olmayıp bilgi ve zekasını iyi kullanamayan birisi olarak karşımıza çıktı. macide ise acılı bir yaşam sürecek olan genç ve güzel kızımız olarak önümüze sunuldu. gerçek mutluluğu bulduğunu zannederken aslında yeniden aynı sıkıntılara düştüğünü gördü.
bedri hem ömer'in yakın arkadaşı olup hem de geçmiş zamandan macide'nin de hocası idi.
tesadüflere yer veren sabahattin ali bu romanda da tesadüfleri birleştirdi.
kitabın bitmemesini istedim desem yeridir.
tek seferde okumuş olduğum stefan zweig kitabıdır. kitabın etkileyici yönü şampiyon olan karakterin geçmişi ve şampiyon ile müsabaka yapacak soylu aileden gelen bireyin geçmişini konu alır. etkileyici bir kitap, kitap ağır bir dille çevrilmemiş gayet akıcı bir üslupla aktarılmış. çevirmen ayça sabuncuoğlu bu arada.
geçmişte yaşananların gerçekten geçmişte kalmayacağını, gelecekte yeniden karşımıza çıkabilecek oluşunu gösteren durumdur. lafı eveleyip gevelemeye gerek yok. ne ekersen onu biçersin bunu bilir bunu söylerim.
komedi dizisi. 3 ailenin etrafında dönen olayların döngüsüdür.
her bölümde izleyiciyi düşündürdüğünü düşünüyorum. düz bir dizi izliyormuşcasına izlemek yerine dikkatli bir biçimde izlenirse ince ince değinmeler gözlemleniyor. ayrıca ailenin sorunları aşmaları, pek de zor olmuyor. birlikten kuvvet doğar mantığıyla iyi şeyler yapıp üstesinden gelebiliyorlar.
her bölümde izleyiciyi düşündürdüğünü düşünüyorum. düz bir dizi izliyormuşcasına izlemek yerine dikkatli bir biçimde izlenirse ince ince değinmeler gözlemleniyor. ayrıca ailenin sorunları aşmaları, pek de zor olmuyor. birlikten kuvvet doğar mantığıyla iyi şeyler yapıp üstesinden gelebiliyorlar.
bir demet tiyatro'da var olduğu belli olan fakat izleyiciye gösterilmeyen hayali karakter. biraz tokatçı abimiz olsa da hayatımızda bu tür insanları bulundurmamak en doğrusu.
antony burgess'in bir romanıdır. stanley kubrick tarafından 1971 yılında filme alınmıştır.
en acımasız sahnelerinden bir tanesi için tıklayınız.
en acımasız sahnelerinden bir tanesi için tıklayınız.
film güzel olup kandırılmış olan bir adamı anlatıyordu. yetenekleri ile babasını avlaması için yetenek geliştirici programa konuk oluyor eğitiliyordu.
son sahneye kadar içinde güzellikleri barındıran suç-drama-gerilim filmi.
son sahneye kadar içinde güzellikleri barındıran suç-drama-gerilim filmi.
1990 yılında çekilen gangster filmi. baş rollerinde robert de niro ve ray liotta yer almaktadır. henry hill'in gözünden gördüğümüz film çetenin iç yüzünü gözler önüne sermiştir. yaklaşık iki saat yirmi beş dakikalık bir filmde sıkıcı denilecek yerler yok denecek kadar azdı.
beni oraya götür:
beni oraya götür:
stephan king'in medyum isimli kitabından uyarlanmış, kubrick yapımı bir filmdir. filmde göze çarpan detaylar biraz abartılı bir biçimde işlenmiş olsa da filmi güzel yapan detaylar da göze çarpmaktadır.
redrum sahnesi efsaneler arasındadır. redrum yani murder bir cinayetin olacağına işarettir.
film genel olarak güzel olsa da tam olarak beni kendisine bağladı demem mümkün olmayacaktır, daha iyi olabilirdi gibi sanki.
redrum sahnesi için tıklayınız.
diğer güzel sahnelerinden birisi daha evvel burada öldürülen iki çocuğa ait video;
redrum sahnesi efsaneler arasındadır. redrum yani murder bir cinayetin olacağına işarettir.
film genel olarak güzel olsa da tam olarak beni kendisine bağladı demem mümkün olmayacaktır, daha iyi olabilirdi gibi sanki.
redrum sahnesi için tıklayınız.
diğer güzel sahnelerinden birisi daha evvel burada öldürülen iki çocuğa ait video;
imdb listesinde en üst sıralarda bulunan italyano amerikan bir mafya filmi.
gerilim dolu film olup, aileler arası hesaplaşmayı gözler önüne sermektedir. vito carleone'un ölümünün ardından oğullarından mike carleone yerine geçer, ve kimlerle hesaplaşmaları gerekirse bir şekilde hesaplaşır ve onlardan sıyrılır.
gerilim dolu film olup, aileler arası hesaplaşmayı gözler önüne sermektedir. vito carleone'un ölümünün ardından oğullarından mike carleone yerine geçer, ve kimlerle hesaplaşmaları gerekirse bir şekilde hesaplaşır ve onlardan sıyrılır.
yalnızlığı seçtiysen; aleme ilan etme. gevezeliktir. yok yalnızlık seni bulduysa; ilenerek onu kirletme! yalnızlığın raconu sessizliktir.
zeki demirkubuz.
zeki demirkubuz.
kara mizahi içinde barındıran mafya dizisidir. dizi soprano ailesini konu edinir. ayrıca her bölümde çalan intro müziği gelmiş geçmiş en iyi intro olabilir.
introsu için sizi şöyle alalım.
şu da her bölüm başında ekranlarımıza gelmekte:
introsu için sizi şöyle alalım.
şu da her bölüm başında ekranlarımıza gelmekte:
oliver hirschbiegel tarafından yönetilen ve stanford hapishane deneyini (1971 yılında yapılan deney) konu alan 2001 yapımı alman filmidir. türkçe karşılığı deney olan film.
yabancı diziler arasında gelmiş geçmiş en iyi dizilerden bir tanesidır. gerek kurgu gerekse işleyiş biçimi epey farklı boyutlarda olmuştur.
the sopranos isimli dizide james gandolfini'nin canlandırdığı karakter. dizide amerika'da yaşayan italyan mafyasının işleyişi gösterilmiştir.
william holden (joe gilss), gloria swanson (norma desmund) ve eric von stroheim (max)'in baş rollerini paylaştığı dram türü bir filmdir.
film 1950 yapımı olmasının yanı sıra türü ve olayın anlatış biçimi gayet etkileyici olmuştur. siyah beyaz olması da ayrı bir renk katmıştır. filmin sonunu filmin başında vermiş olmaları da ayrı bir versustur.
film 1950 yapımı olmasının yanı sıra türü ve olayın anlatış biçimi gayet etkileyici olmuştur. siyah beyaz olması da ayrı bir renk katmıştır. filmin sonunu filmin başında vermiş olmaları da ayrı bir versustur.
gerilim türü bir film olup, gayet başarılı şekilde katil üzerinde kanıtlar toplanıp sonuca ulaşılması işlenmiştir.
morgan freeman ve brad pitt'in başrollerinde olduğu iki dedektifin araştırmalarını konu edinir. filmde pek başarılı oldukları söylenemez.
morgan freeman ve brad pitt'in başrollerinde olduğu iki dedektifin araştırmalarını konu edinir. filmde pek başarılı oldukları söylenemez.
gayet sürükleyici aksiyon filmidir. finali ise beklenmedik bir şekilde açıklığa kavuşuyor, yok artık ali sami diye zerzenişte bulunuyorum. ispanyol yapımı film, hakikatten bu işi yapıyorlar be aga dedirtiyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?