confessions

scissorhands

1. nesil Yazar - - Yazar

  1. toplam entry 37
  2. takipçi 7
  3. puan 0

obsesif kompulsif bozukluk

scissorhands
iki yıldır muzdaribi olduğum durum. ilaç tedavisine de başladım ancak pek bir gelişme kaydedemedim henüz.
2
archangel archangel
Geçmiş olsun. İlaç tedavisinden çok terapi işe yarıyor. İlaç sadece durumu stabilize ediyor biraz.
scissorhands scissorhands
teşekkür ederim. doktorum farklı şehirde olduğu için terapilere 2 hafta sonra başlayabileceğim doğru düzgün.

özlemek

scissorhands
son raddesine gelince, turgut uyar'ın, “bir kez yolda karşılaşalım onunla da avunacağım. adımı sesince duymaktan vazgeçtim, sesini duysam susacağım” diyişindeki çaresizliği anlayabiliyorsunuz.

o kadar çok özledim ki, gözlerimin önünde bir başkasını sevmesine bile razıyım. yalnız onu görmek bana yetecek.

sahibini arayan mektuplar

scissorhands
25 mektuptan oluşan muazzam bir ümit yaşar oğuzcan kitabı.

“özleme bir diyeceğim yok. o kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. o nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. o tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

insanlığımız özleyişlerimizle alımlı, yaşantımız özlemlerle güzel.

özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; seni özlediğim içindir. beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; seni özlediğim içindir. yaşıyorsam; içimde umut varsa, yine seni özlediğim içindir.

seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!”

bana ne yaptın

scissorhands
cem adrian'ın kayıp çocuk masalları albümünde yer alan parça.

sessiz, yorgun, ağır, göz kapaklarım kapanıyor yine… yine…
yıkık, dökük, bu şehrin duvarları birer birer üstüme yıkılıyor yine…yine…
kuş sürüleri terk ederken bu şehri, ardında yoksul ve kimsesiz çocuk gibi bırakıyor yine… yine…
ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşinde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine… yine…
sözler hep yalan! yeminleri unut!
bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpıyor yine… yüzüme…
şarkılar yalan! duyduklarını unut!
bir hikaye rüzgarın ellerinde savruluyor yine… yine...
kestim! akıttım! damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları... olmadı!
sildim! çıkardım! yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah, derin yazıları... olmadı!
kustum! tükürdüm! içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları... olmadı!
söktün! defalarca diktim! o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı... olmadı!
bana ne yaptın? ne yaptın? ne yaptın? ne yaptın çocuk!
niye yaptın? niye yaptın? niye yaptın çocuk!
göremiyorum, duyamıyorum, artık dokunamıyorum çocuk.
anlatamıyorum, anlatamıyorum, artık ağlayamıyorum çocuk.
inanmıyorum, inanmıyorum, artık inanamıyorum çocuk.
bilmiyorum, bilmiyorum, artık sevemiyorum çocuk.
ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan, acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk!
seni silmedi çocuk!
alev alev yanan, kirpiklerinden saçılan kıvılcımlarınla başlayan
bu yangın daha sönmedi çocuk!
sönemedi çocuk!
bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi! bitmedi, bitmedi, bitmedi çocuk! bitemedi çocuk!
bu aciz şarkılar, bu aciz dualar, seni geri... getirmedi, getirmedi, getirmedi çocuk... dönmedin çocuk!
bana ne yaptın? ne yaptın? ne yaptın? ne yaptın çocuk!
bunu niye yaptın? niye yaptın? niye yaptın? niye yaptın çocuk!

etkileyici kitap cümleleri

scissorhands
''kimi zaman hiç uyunmamış geceler ertesinde, pazartesiler cuma oluyor, cumalar pazartesi. aylar geçiyor, değişiyor mevsimler; hiç yaşanmamışlar gibi. oysa ne çok sene birikti ardımda. bilmiyorum ki, birikecek mi bir bu kadar daha? ardıma dönüp bakıyorum da, dallarımı kıran rüzgârları bile affetmişim ama, bir kendime uzanamamış elim. yastıklarım kuş tüyüymüş de, ağır gelmiş düşüncelerim. biriktirdiğim keşkeler, ardımdan bile söylenmeye yetermiş. bütün heveslerim, genellemelerin içinde yitip gitmiş. oysa ne çok cümlem vardı benim. her şeye inat, yüreğimi ısıtan ne çok hayalim. biliyorum, bu kadar kırılgan olmayı kaldırmıyor hayat. her tökezleyişte kendi içine saklanınca, sıvazlamıyor sırtını. pencere önü çiçekleri değiliz ki, anlayışlı bir el alıversin bir çırpıda içeri. hadi aldı diyelim, gün ışığı olmadan ne kadar yaşanır ki?''

bilinmeyen bir kadının mektubu

scissorhands
stefan zweig'ın, tek taraflı bir aşkı ustalıkla anlattığı kitabı.

"sana, beni asla tanımamış olan sana" diye başlayan mektubun her bir satırına sinmiş acı öyle etkili ki, hala daha kitabı elime alıp altı çizili cümleleri okudukça içim acıyor.

"...sana hiçbir resim ve hiçbir işaret bırakmıyorum, senin de bana hiçbir şey bırakmadığın gibi: beni asla, hiçbir zaman tanımayacaksın. hayattayken kaderim buydu, ölümümden sonra da böyle olsun. seni son saatimi paylaşmak için çağırmak istemiyorum, sen adımı ve yüzümü bilmeden çıkıp gidiyorum. içim rahat ölüyorum, çünkü sen ölümü uzaktan hissedemezsin. ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim."

karanlığın çağırışı

scissorhands
güzel bir ümit yaşar oğuzcan şiiri.

ben böyle olsun istememiştim
ya sana çok yakın
ya senden çok uzak olmalıydım
aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum
sana gelmeye gücüm yetmemeliydi
çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim
dağda yanan bir çoban ateşi gibi
gökte bir yıldız gibi
seni görmeli
seni yaşamalı
ve senden çok uzaklarda olmalıydım

biliyorum güzelliğin yeraltı nehirlerine benzer
biliyorum bir sır gibi güzelsin
hani anlatılmaz duygular vardır
hani şarkılar vardır
sevip söyleyemediğimiz
şiirler vardır unuttuğumuz
aşina çehreler vardır hani
zaman zaman hatırlayamadığımız
işte sen o kadar güzelsin
ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki
şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum
şunlar gözlerindir diyorum, bakamıyorum
düşün, kahrımdan ölmeliyim artık
ölemiyorum

inanmak var olmaktır, bilirsin
inandığımız şeyler için yaşayalım
nice sabahlar, nice aydınlıklar
gelecek nice iyi günler için yaşayalım

sen sarı gülleri seversin
sarı karanfilleri seversin
sarı kasımpatlarını
sarı bir dünyayı seversin
ben sende olan bütün renkleri seviyorum
işte tek farkımız bu
yoksa, hiçbir şey önemli değil dünyada
senden başka
ne zulümler
ne kavgalar
ne günler, ne geceler hiçbiri önemli değil
sen yaşadıkça
ve yaşamak hiçbir zaman
bunca güzel olmayacak
sen yaşadıkça

bir kalbim var et, kan, sinir
iki gözüm var seni görür
ayaklarım sana gelir
ellerim seni arar
bir dünya ki kocaman
bir evren ki sonsuz
sen olmasan neye yarar?

şimdi söyle bana bütün çirkinliğimi
yalanlarımı
kötülüklerimi yüzüme vur artık
utandır beni yaşadığıma
çaresizliği suratıma bir tokat gibi indir
yanağımda beş parmağının izi kalmalı
sonra geç karşıma
olanları unutalım
iki eski dost gibi
her şeye yeniden başlayalım
yeniden yaşayalım geçmiş gelecek bütün yılları
bütün kederleri ve sevinçleri paylaşalım
sana sevinç düşsün, bana keder
benim ellerimde kanlı diken yaraları
senin ellerinde kanlı güller

bir yere yaklaşıyoruz
kulağıma sesler geliyor
bir gemi demir alıyor olmalı
belki bir adam ölüyor
ne biliyorsun
belki de bir sona yaklaşıyoruz
yum gözlerini
her şeyi zamana bırak
yum gözlerini
nasılsa akşam olacak

korkma yaklaş karanlığa
orada ben varım
çaresizliğimize, zavallılığımıza
gel, beraber ağlayalım

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol