#siyasi

babil'de ölüm istanbul'da aşk

mahur
iskender pala'nın Aşk ve macera dolu kitabıdır. Aşk bir sarmaşık gibiymiş. Ustundeki agaci kurutmadan bırakmazmış. Aski, gercek aski anlatan bir kitap. Hikaye, en başında Dicle kıyılarında bir çileğin kagit olmasıyla başlar. oradan hilleli şair fuzuli kağıtları satın alır ve ölümsüz eseri leyla ve mecnun'u yazar. Bu eser diyardan diyara sürüklenir. Bazen bir köşeye atılır bazen sabahlanarak başında ağlatır. Birçok acıya veya sevince tanıklık eder. Uzun yıllarca sürüklenir gider. Özellikle şairlerin elinde kıymeti bilinir. Hikaye şiir ve edebiyatla beslenirken, gizli orgutlerlerin elindeki zamanlarda bir sır kitap olarakta okuyucu meraklandirilir.
Bu kitap, Kitaba verdiği anlam acısından bile okunmaya değer. kitaplara başka bir gözle bakmama sebeb oldu. Onlarda bu hayatta sürüklenirken, üstünde kimbilir kaç kişinin izini taşıyordur, diye düşünüyorum. Kütüphanedeki kitaplarımın da akıbeti ne olacak? çocuklarımız, torunlarımız onlara ne kadar değer verecekler. Aslında elinizde tuttuğunuz bir kitap değil, canı kalbi olan çok ama çok değerli varlıklar olarak hissetmenizi sağlayacaktır bu kitap.

aynı yıldızın altında

mahur
Amerikalı yazar john green'in 2012'de yayınlanmış gençlik romanıdır. hazel küçüklüğünden beri sayısız hastalık atlatmış. Şimdilerde kendi başına nefes bile alamayan hazel yine kanser hastası olan augustus adlı oğlan ile aralarındaki birtakım duygusal olaylar filmin kabaca konusunu oluşturuyor. Kitap oldukca popüler ve bol ödüllü. Kanser veya başka bir kronik hastalık ve hastalar bizimde yakınımızda, çevremizde çok sık rastladığımız veya başımıza gelmesi muhtemel olaylar oldugu içinde bu kadar popüler olmuş olabilir.

2014'de ise filmde aynı ad altında çekilmiştir. Kitap 2012 times en iyi roman ve birçok ödüle sahipken beni pek sarmadı. Aslında kolay okunabilen bir üsluba sahip ama karekterlerin duygusunu çok da hissedemedim. Bunun nedeni belkide artık 16 yaşında olmamam olabilir. Aynı duyguyu film için söyleyemeyeceğim. Kitaba göre filmden daha çok etkilendim ve beğendim. Oysaki kitaptan uyarlanan filmler beni pek cezbetmezdi. Çoğunlukla kitaplar daha ağır basardi. Kitapta küçük bir olay veya duyguyu anlatmak için istediğiniz kadar yazabilir, tüm ayrıntılarıyla anlatabilirsiniz. Daha kolay ve daha zengin bir içeriye ulaşmak mümkündür. Ama sinemada zaman kısıtlıdır ve az zamanda çok şey anlatmanız gerekir. Bu filmde, bu çok güzel bir şekilde başarılmış. Bana sorarsanız 300 sayfadan fazla bu kitabı hiç okumaya çalışmayın, 2 saatlik filmin tadını çıkarın.
1

ölümsüz aile

mahur
Ölümsüz aile, bir cocuk kitabıdır. Başlığında ölümsüzlük kavramı yer alsada aslında içeriğinde ölümü anlatan bir eser. Yazar, biz fanilere yaşam kadar ölümünde değerli bir nimet olduğunu macera dolu bir hikayeyle anlatmayi başarmıştır. Ölümün yasamin bir parcasi oldugu cocuklarin anlayacagi bir üslûpla kısaca anlatılmıştır. Hemen herşeyden çabucak sıkılan yeni nesil çocuklar için son derece uygun bir kitap.

otomatik portakal

mahur
anthony burgess'e ait roman. Eserin orijinal ismi A Clockwork Orange'dir. 1971'de yonetmen stanley kurbick tarafından beyaz perdeye aktarılan kitap, kült film klasikleri arasında yeri almıştır.
kitabin baskahramani alex hirsiz, katil, seseri, tecavuzcu, gaspci gibi tum suc unsurlarını uzerinde barındırır. Ve daha onbes yasindadir. Kitabi alex'in dilinden okuyoruz. Bu yuzden ilk baslarda cok zorlandim, ama bir sure sonra insan alışıyor. Kitap, argo kelimelerle bir serserinin dilinden yazılmış. Alex hapse duser ve hapiste degisik bir tedaviyi kabul eder ve o artik hic suc isleyemeyecektir, istese bile yapamaz. Fantastik kurgusuyla aslinda toplum, suc, adalet, irade, hak, hukuk gibi kavramlari irdeler. Oldukca ilginc bir kitap.

semerkant

mahur
Amin maalouf 'un bir kitabıdır. ömer hayyam'ın rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Semerkant'ta başlayan ve 1912'de titanik'e kadar suren bir macera... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü. Kitabın karakteri son derece zengin; ömer hayyam, melikşah, alparslan, nizamülmülk, hasan sabbah... ikinci kısmı ise iran devriminden kaçan prenses ve hayyam hayranı bir amerikalının hikayesi titanikte devam eder.

derde deva randevu 2

mahur
Yazar murat menteş'in Derde deva randevu kitabının ikincisidir. Derda deva randevu 2, birincisi neyse onun bir üst modeli gibi. Her yönden geliştirilmiş. Çizimler, karakterler, bir üst seviyede. Çok büyük bir emek.

Birincisi 11 karaktere sahipken ikincisinde tam 13 karakter mevcut. Karakter dediğim ise etiğe kemiğe bürünmüş adeta karşınızda dikiliyormus hissi uyandiriyor sizde. Ne ararsanız var; filozof, yazar, derviş, şair, dövüş sanatları uzmanı, tarihçi. Hem çeşitli hem renkli karakterler seçilmiş. Tam bir harikalar kumpanyası.

Bu kitap: "okudum, bitti." diyebileceğiz bir eser değil. Arasira çıkartıp okuyabileceğiniz ve isterseniz içinden tadımlık bir bölüm seçip gününüzü olumlu bir sekilde degerlendirebileceğiz, bir kitap. Ama söylemem gerekiyor ki sıksık sözlüğe başvurmanız gerekebikir. Özellikle yabancı karakterlerde, daha çok zorlandım. Yazarın kullandığı her kelime özenle seçilmiş. Bazı cümlelerde tüm sözlüklerin anlamını çıkarmama rağmen hala cümlenin anlamını oturtamadigim paragraflar oldu. Bu belkide benim kendi şahsi eksikliğindem de kaynaklanmış olabilir. Zira kitap hakkında birçok yorum, inceleme okudum ama hiç birinde benim gibi kimse bu konudan dert yanmıyordu. Bilemiyorum, düzenli kitap okuyan biri olarak ve orta derece de osmanlıcam olmasına rağmen bazı kısımlar beni yordu. Ama tabi yılmadım, bu benim birçok yeni kelime edinmeme katkı sağladı. Bu yönü bile hayran kalmamı engelleyemedi.

insanın anlam arayışı

mahur
(bkz:viktor frankl )'ın iki kısımdan oluşan bir psikoloji kitabıdır. İlk bölüm toplama kamplarındaki kişisel deneyime dayanır. Bu kısmi daha basit ve anlaşılabilirdir. Frankl kendi deneyimleriylede insanın acıda bile hayatın anlamını bulabileceğine inanıyor. Bu fikrini Nietzsche'nin; sizi öldürmeyen şey güçlendirir" sozuyle pekiştirir.

kitabın ikinci kısmı ise logoterepiyi anlatan kısımdır. Bu bölümü, ben çok zor okudum. Tamamen psikiyatr biliminin terimleriyle birebir anlatılmıştır. Çevirmende bu arada hiç yardımcı olmamış. Dipnot olarak bir bölüm veya kitabın sonuna terimleri açıklayan bir sözlük olmalıydı. Bu eksikliği sıkıcı deyip kesip atmak istemiyorum ama zordu.

Yaşamın anlamı insandan insana, andan ana değişebileceğini söylüyor yazar. Önemli olanın yaşamın anlamı değil, daha çok belli bir anda bir insanın yaşamının özel anlamıdır. Bunu üç farklı yoldan kesfetmemiz mümkün. 1.bir eser yaratarak veya bir iş yaparak. 2. Birşey yaşayarak veya bir insanla etkileşerek. 3. Kaçınılmaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek

Bu kitapta ve ayrıca başka yerlerde de karsilastigim bir fikri paylaşmak istiyorum: başlarına gelen trajik olaylar sonucunda belirli bir olgunluğa, aydınlığa ulaşan insanlara sorulduğunda, bu yaşadıkları deneyimi geriye alsak ve bugünkü geldikleri noktada olmasalar yani başlarına o kadar acı gelmese bunu geriye çevirmeyi kabul ederler mi diye sorsak. Cevapları; " asla" olacaktır. Acıda bile anlam bulabilmek mümkündür der logoterapi.

zorba

mahur
Yunan yazar (bkz:nikos kazancakis )'in ilk kez 1946'da yayımladığı romanıdır.
Kitabın başkahramanı Aleksi zorba ilk başta kadın düşkünü ve ayyaş gibi görülsede içinde yaşama dair güçlü duygular besler. Neşeli ve hayat doludur. Yazar ise tam tersi aydınlığı hayatın içinde değil kitaplarda arayan bir kişiliktir. Hatta zorba yazara bütün kitaplarını yakmasını tavsiye eder. yazarın tüm bildiklerini unutturur, tabularını yıkar.

Ben Zorba'yı çok sevdim. Aynı topraklarda yasamamızdan mıdır yoksa aynı havayı soluğumuzdan mıdır bilmem ama çok yakın hissettim kendime. Bugüne kadar yunanlıların ve türklerin birbirine bu kadar çok benzediğini bilmezdim.

Kitap Zorba'nın daha çocukken etkilendiği bir müslüman komşusundan söz eder. “Ben yerlere ve göklere sığmadım, ancak mü'min kulumun kalbine sığdım, diyerek son derece etkilemiştir zorba'nın tüm hayatını.

Ayrıca kitabın filmi de çekilmiştir.

pal sokağı çocukları

mahur
(bkz:Ferenc molnar) 'in 1907 de yazdığı romandır. Pâl sokağı çocukları bir devrin yaşadığı çocukların simgesi haline gelmiş kitap. Bu çocuklar oyunu oyun değil adeta yaşayarak oynayan bir nesil. O devrin etkisiyle general, asker komutan olmak ciddiyetle yapılması gereken bir oyun değil bir yasam tarzıdır. Heleki macun dernegi kitaptaki harika bir ayrıntı. Sonuna kadar sevgi dolu, dürüst, adil bir oyun karşı çetedeki çocuklara karşı bile. Böyle kitapları çok seviyorum çünkü çocukluğumda ki o dilediğini yapabilirsin duygusunu hatırlamama sebeb oluyorlar. Hiç bir sorumluluğun veya kaygının olmadığı o birdaha asla yasayamacagimiz zamanları yad etmek çok güzel. Okurken adeta yaşıyorum. Pal sokagi çocuklarıyla bende sevindim, heyecanlandım, üzüldüm, ama hiç ümitsizliğe düşmedim.
Çocukluğunu dolu dolu yaşamış ve hala icindeki cocugu öldürmemiş bir yazarın anılarını andırıyor.

kumkurdu

mahur
(bkz:Asa lind) adlı yazarın üç seri halindeki çocuk kitabıdır. Sade ve akıcı dili sayesinde çocuklar tarafından anlaşılır bir seridir. Zackarina ve kumkurdunun maceraları çocuklar kadar en az yetişkinlerinde hoşuna gidebilecek doğal bir anlatim tarzina sahiptir.

haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu

mahur
Japon yazar haruki murakami'nin okuduğum ilk kitabıdır. Adından anlaşılacağı gibi ve ayrıca diğer murakami kitapları gibi buda çok ilginç bir kitap. Birkaç günlük ömrü kalmış bir kahraman, normal hayatı ve bilinç altı olarak ikili bir şekilde devam ediyor. Gerçek hayat mi yoksa bilinç altındaki hayatı mi daha ilginç mi diye sorsaniz karar veremiyorum.

derde deva randevu

mahur
Murat Mentes'in kitabı.
Cosmos belgesindeki abimiz gibi bir kapsüle atlıyoruz ve Evliya Celebiyi kıskandıran bir seyahate başlıyoruz. Sürücü mahalinda sevgili yazarımız Murat Menteş. Yalniz siz arkada sessiz sedasız oturmak zorundasınız. Allah'ım ne zaman çıkacak su teknoloji, kitabın yazarına anında ulaşabilmek ve takıldığımız konularla sohbet etme ihtiyacı. Bu çok önemli, bunu hemen yapmaları lazım.

Bu kitabı, koskaca bir akşam yemeğine benzetirsek, bir hap boyutuna indirgedigimizi düşünelim. Bircok fikir aninda cebinizde. Genel kültür seviyinizede büyük katkılar saglar.

sahibini arayan mektuplar

scissorhands
25 mektuptan oluşan muazzam bir ümit yaşar oğuzcan kitabı.

“özleme bir diyeceğim yok. o kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. o nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. o tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

insanlığımız özleyişlerimizle alımlı, yaşantımız özlemlerle güzel.

özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; seni özlediğim içindir. beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; seni özlediğim içindir. yaşıyorsam; içimde umut varsa, yine seni özlediğim içindir.

seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!”

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol