Geçen ay kendimi msn'de yazışırken görmüştüm. Yine birine kızmış söyleniyorum, bir de şu gitar parçalamalı efektten yolluyorum art arda. Geçmişe özlem duyan ben ve bilinçaltım msn'i çok özledik.
Ha bu arada geçtiğimiz günlerden birinde de cumhurbaşkanımızla birlikteydim. Öğretmen atamaları konusundaki sıkıntıların nedenlerinden bahsettim kendisine saatlerce. Ertesi gün de çözüm yolları hakkında konuşacaktım ama ulaşamadım kendisine. E darlandı tabii adam.
Birçoğumuzun evini veya bahçesini süsleyen, bakımı kolay, çeşitli renklere sahip minnoş bir çiçek türü. Mor renkte olanlara aşırı zaafım var. İki gün oluyor yârim çiçek açalı.
Edit: fotoğrafım aslında dikey konumda ama yükledikten sonra yan yatmakta ısrarcı. Üst üste yaptığım düzeltmeler bir sonuç vermediğinden pes etmiş bulunmaktayım. Telefonunuzu yan tutup da bakmanız beni mutlu eder.
Edit: fotoğrafım aslında dikey konumda ama yükledikten sonra yan yatmakta ısrarcı. Üst üste yaptığım düzeltmeler bir sonuç vermediğinden pes etmiş bulunmaktayım. Telefonunuzu yan tutup da bakmanız beni mutlu eder.
annesinin gelecekte muhtemelen "küçükken yemek bilmezdin, şimdi doymak bilmiyorsun." diyeceği çocuktur.
Kısaca "hayvanlar" diye cevap vereceğim başlık.
Çok sevdiğim hayvanlara -hayvanlar dediğime bakmayın, sadece kediler- bile tamamen korkusuzca dokunamıyorum. Her kediye de dokunamıyorum. Dokunabildiklerime de dokunabilmem zaman alıyor. Alışma süreci falan. Neyse susayım iyice kafa açmadan.
Çok sevdiğim hayvanlara -hayvanlar dediğime bakmayın, sadece kediler- bile tamamen korkusuzca dokunamıyorum. Her kediye de dokunamıyorum. Dokunabildiklerime de dokunabilmem zaman alıyor. Alışma süreci falan. Neyse susayım iyice kafa açmadan.
Ahahah :))
Buraya birtakım şeyler karalamıştım ama nihayetinde silmekte karar kıldım. Mevzubahis tezi savunanlar hakkında söyleyeceklerimin özeti ektedir:
Ne zaman görsem içimde tatlı hisler uyandıran fasulye türü. Beyaz zemin üzerine mor benekli hâli boncuk izlenimi verirdi bana çocukken. Sırf bu yüzden anneanneme pazardan her hafta barbunya aldırır, eve gelince de sofra bezini serdirip bir güzel ayıklardım. Sıra yeme kısmına gelince de kaybolurdum ortadan. Kendisiyle bu denli bağ kurmuşken tadını sevememiş olmam tuhaf. Ama bir barbunyayla 6 yaşıma kadar inebiliyor oluşum daha da tuhaf, biliyorum.
Adını ilk kez duyduğum savaş. Tarihin en kısa savaşıymış, bilmiyordum.
bir başlarsam müptelası olurum düşüncesiyle uzun süredir indirmeye çekindiğim kelime oyunu idi ama artık değil. zira düştük bu batağa. muhtemelen hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğim dünya turu hayalime sanalda da olsa ulaşma imkânı sunuyor. bir de aşırı şarj yeme sorunu olmasa...
Bu arada rusya'dayım. Orta Doğu'nun geleceği hakkında konuştuk Bay Putin'le öğle yemeğinde.
Bu arada rusya'dayım. Orta Doğu'nun geleceği hakkında konuştuk Bay Putin'le öğle yemeğinde.
2000 yılında kurulmuş Finlandiyalı bir müzik grubu. Aşırı melankolik müzikleri, dinleyicilerin yalnızlık katsayılarının artmasına sebebiyet verir.
Acayip güzel çember çizmeye yarardı bir zamanlar. Yani defter tuttuğum zamanlar...
İyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı...
Kullanıcı adının "talim terbiye kurulu" olmadığını kısa bir süre önce fark ettiğim yazarımız. Aramıza hoş gelmiş.
Mutfakta yeni yeni bir şeyler pişirip ailemi kobay olarak kullanmaya başladığım acemilik günlerimden birinde, ilk havuçlu cevizli kekimi yaparken güzel kokusuna aldanıp bol bol kullandığım baharat. Çok koyunca acımsı bir tat veriyormuş meğer. "Nereden bilebilirdim ki?" deyip safa yatmak isterdim ama vicdanım el vermiyor. Canım annem uyarmıştı çünkü.
Yapmak istemediğim bir şey için ısrar edilmesi. Çocuklar söz konusu olduğunda sabır eşiğim daha yüksek olabiliyor ama koca koca insanların çocuklaşıp canımdan bezdirene kadar diretmelerine tahammül edemiyorum. Hele bir de samimi olmadığım bir kişinin ısrarına maruz kaldıysam... Aman ayıp olmasın, aman kırılmasın diye söylenen içten sövmeli, dıştan gülümsemeli "tamam"lar tüketiyor ruhumu.
Kullanıcı adını güzel bulduğum, bağlaç olan de'leri ayırmasıyla kalbimi fetheden, abur cubur değerlendirme temalı paylaşımlarıyla tüketiciye ışık tutan, geç keşfetmenin üzüntüsüyle "hoş geldiniz" demek istediğim yazarımız. Hoş geldiniz.
Hoşbuldum, bağlaç olan -de'ler kırmızı çizgimizdir :)
Olsa olsa bir Serdar Ortaç şarkısıdır. Pop dinlemeyi seven biri olmamakla beraber, bir şarkısını dahi kendi hür irademle açıp baştan sona dinlemişliğim yoktur fakat birçok şarkısını ezbere bilir hatta kendimi bazen farkında olmadan bu şarkıları mırıldanırken bulurum nedense. Nedeense her şeyy yalaaan, bu aşkta sende kalaan! Nedeensee her gönüldee, viicdaaaan aradım vicdaaann!
Burcumun izin vermediği eylem. Bazen kulak asmayıp gerçekleştirdiğim de oluyor ama alışması çok zor oluyor o değişikliğe. Meselâ çekmecedeki kaşıkların yerini değiştiriyorsun, ertesi gün kaşık almak isterken elinin çatala uzanması seni agresifleştiriyor. Yazarken bile tansiyonum yükseldi bak. Bir kolonya getirin.
Yakın arkadaşınızın ısrarıyla tanıştırılıp aynı ortamda bulunmak zorunda kaldığınız, kafa yapınızın uyuşmadığı, ısınamadığınız bir kişiyle bir süreliğine başbaşa kaldığınız o an...
Bir anne atasözü.
Anne olunca anlarsın diyesim geldi :)
Bahsi geçen cümleyi, içindeki zarf tümlecini "üniversiteden mezun olduğumda" ibaresiyle değiştirip kullanmaya başlayalı birkaç yıl oluyor. Allah'ın sopası yokmuş. :)
:) daha güzel anlatılamazdı
Keşke bana da uğrasa dediğim huzurdur. İçimdeki aşırı sorumluluk duygusunun buraya da sirayet etmiş olmasından dolayı her girişimde dakikalarca hangi konuya değineceğimi düşünüyor, gün içerisinde birkaç giri yayınlayamayınca vicdan azabı çekiyorum. İç ses hemen harekete geçiyor:
- Bir işi ya tam yap ya hiç yapma!
- Üye olduk bir kere, yazmasak ayıp olacak...
- Ben yazmasam, sen yazmasan, biz yazm... (neyse öyle değildi o.)
Burada olmak keyif vermiyor mu? Veriyor, o ayrı. Ama keşke daha kalabalık olsak dediğim de oluyor. Belki o zaman gündemde çeşitlilik ve hareketlilik oluşurdu, bu konuda daha az zorlanırdık.
- Bir işi ya tam yap ya hiç yapma!
- Üye olduk bir kere, yazmasak ayıp olacak...
- Ben yazmasam, sen yazmasan, biz yazm... (neyse öyle değildi o.)
Burada olmak keyif vermiyor mu? Veriyor, o ayrı. Ama keşke daha kalabalık olsak dediğim de oluyor. Belki o zaman gündemde çeşitlilik ve hareketlilik oluşurdu, bu konuda daha az zorlanırdık.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?