Ülker'i oldum olası sevmem zaten. bir de -ne boka yaradığını asla bilmediğim (bkz:babalar günü) için içim fit reklam videosu hazırlamış. videonun başında da 'babam nasıl fit kalıyor?' sorusu var, e gerizekalı mahluklar tamam anladık reklam yapacaksınız da babalar ne alaka lan. öyle bi başlık atmışsınız ki sanki sadece babalar fit olabilir ya da baba olmayan erkekler fit olamaz ya da kadınlar fit olamaz gibi. ben sizin eril dilinizi, yapacağınız reklamı, reklam yapmak için bulduğunuz temayı.. hadi her şeyi geçtim, baba olamayan onca adamın içi acıyacak, bunu da mı düşünmediniz? (size eksi attırma potansiyeli olan bir giri bırakıyorum buraya)
'aile' kavramının ve içeriğinin ne olduğundan bihaber -sözde- ebeveynlere öğretilmesi gereken şey. en iyi bilen kendileriymiş gibi bir de üsttenci dil kullanıyorlar. aile bağdır, tutsaklıktır, prangadır. tek bir faydası bile yoktur.
tam olarak (bkz:cehennem)in karşılığıdır.
çok isterdim fakat beni burada bulup 'aa sen neden böyle düşünüyorsun' derler diye kendime saklıyorum. burada yazdıklarım sanki benim odammış gibi. ım sorry yakın arkadaşlarım, sizi odama alamam.
bakın burada -kurallar dahilinde- isteyen istediğini yazar, bu nasıl bir haksa eksi vermek de bir hak. eril dil kullanan,başlığında 'kadın ve erkek ayrımından' bahseden, hakaret, küfür içeren girilerin çoğunu eksiliyorum. çünkü neden eksilemeyeyim
'ibrâhîm gönlümü put sanıp da kıran kim.' dizeleriyle bilinen şiir.
'oku'manın yanında neyi, nasıl okuyacağımız da mühim bir konudur. kur'anı okumak, kainatı okumak, insanı okumak,kendini okumak ya da alelade bir şeyler okumak. farkın anlaşılması elzem.
şu süreçte fiyatları birkaç katına çıktı, 1 buçuk saatlik yol 60 küsur lira. yazık günah.
'evlat' zaten '(bkz:çocuk)' anlamına gelen '(bkz:velet)' kelimesinin çoğulu. yine de (bkz:galatı meşhur lugatı fasihten yeğdir) diyip susuyorum. sevgili çocuklarım, ananız kurrban olsun size, içinizden geldiği gibi yaşayın, kimsenin lafını dinlemeyin, öpüyorum çok.
bensankibilmiyom
birey kelimesi (bkz:feminist) taraflarımı kabartıyor. kadını hala(buradaki a'lar şapkalı :)) bir 'birey' olarak görmeyip kendilerinden aşağıda tutan varlıkları hatırlatıyor bana. eril bireyler.. bazılarınızın bazılarımıza hiçbir üstünlüğü yok.
sesten, sözden, insandan bunaldığım vakitler açıyorum bir klasik müzik, kafamı boşaltıyorum. lisede nefret ettiğim bir müzik hocası 'sizi klasik müziklerden sınav yapacağım, dinleyin gelin' diyerek nefret etmeme sebep olmuştu, sonra arayı düzelttik tabi klasik müzikle.
odaklanma gerektiren işlerde açıp fonda dinliyorum, ruha iyi geliyor, kulağa da öyle. (bkz:klasik müzik) candır, gerisi heyecandır.
benim için harika bir yazardır kendisi, sanırım dünya için de öyle ki adı çok okunanlar'da geçiyor. özellikle (bkz:yeraltından notlar)ı okuduğumda 'bu adam buz zamanları nasıl anlatmış' dedim, cümleleri çok vurucuydu.
ne ilkokulda, ne ortaokulda ne de lisede yakın diyebileceğim hiç arkadaşım olmadı. neyse ki (bkz:üniversite)nin son yılında 5 arkadaşla dönemi kapattım. açıkçası samimi de gelmiyor bana okul arkadaşlıkları, olmasa da olur hatta olmasa daha iyi olur.
7 yaşındaki kuzenim karantida sıkılınca kendi kendine videolar çekmeye başlamış. her videoya 'sellamun aleykum arhadaşlar' diye giriyor..
oda hizmetini gören sevdalısıyla olan hikayesi çok meşhurdur, bundan önceki girilerde göremediğim için ben aktarayım. yavuz'un oda hizmetlisi sevdalanmıştı yavuz'a, bir gün çadırını topladıktan sonra yastığın altına bir not iliştirdi 'seven insan neylesin', tabi korkudan titreyerek yaptı bunu, koca cihan padişahı ya kafası giderse. yavuz gece notu buldu, kızın davranışlarının farkındaydı zaten, o da notun arkasına 'hemen derdin söylesin' yazdı, aldığı yere bıraktı. ertesi gün odaya giren kız, hemen koştu baktı yastığın altına, notu yerinde bulunca üzüldü okumadığını zannetti, arkasında cevap olduğunu görünce de gözleri büyüdü. tekrar yazdı 'korkuyorsa neylesin'. ertesi gün padişahtan karşılık olarak 'hiç korkmasın söylesin' cevabı.. o gün kız ilk defa padişahın gözlerine baktı ve baktığı gibi yere yığıldı kaldı, aşktan ölmek varmış kaderinde.
kpss sürecinde eksikliğini en çok hissettiğim şey resmen. özellikle planlı programlı çalışamayan biri için bir çalışma arkadaşının olması bulunmaz bir hazine.
Kpss'nin formasyon almış olup öğretmen olmak isteyenler için yaptığı sınav. içinde 5 ders var. bence alan derslerinden daha kıymetli, çünkü öğrenciyi anlamayı, onun seviyesine inmeyi öğreniyorsun. kpss puanının %20sini etkiliyor.
Kpss'nin öğretmen olmak için girilen alan sınavı ((bkz:öabt)). 4 yıl boyunca okulda görülen derslerin sınavda sorulması. tek sınavda 15 dersi sorabiliyorsan okulu da 2 senede bitirtebilirsin bence. bakalım 80 günde nasıl bitecek
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?