confessions

jurgen

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 79
  2. takipçi 10
  3. puan 0

hayatmemat

jurgen
bir süredir nefesinden mahrum olduğumuz 1. nesil yazarımız. keşke daha sık gelse.
1
hayatmemat hayatmemat
İnşaallah özellikle ekşide yaşanılan son faciadan sonra meydanı o tür zihniyete bırakmamak gerektiğini düşündüm umarım faydalı kazanımlarımız olur.

rakı

jurgen
içmesi birkaç şarta bağlı olan içecek.
rakıyı, "canım istedi" diyerek içemezsiniz. yemeğin yanında, akşam evde otururken, denizi izlerken ve sair onlarca ortamda "hadi bir rakı içeyim" diyerek mevzuya dalamazsınız. rakının kendisi mevzu olmalıdır bir kere.
öncelikle rakının içileceği ortam olmalıdır. ortamın olmazsa olmazı kafa dengi ahbap ya da ahbaplardır. kafa dengini buldun mu merdiven altında bile içsen olur.

öncelikle, tok karnına rakı içilmez. hafiften aç olacaksın. mezeye de abanmayacaksın. rakının dostları vardır. bazısına göre kavundur bazısına göre yoğurt. jürgen'e sorarsanız ekşi meyveler iyidir rakıyla beraber. bir iki dal da yeşillik oldu mu değme gitsin.

lıkır lıkır içilmez rakı. ufak ufak yudumlarsın. hadi, ilk yudumu biraz büyük al, bir şey olmaz. ama arkadan atlı kovalar gibi de yarım saatte bir küçük devirme hemen. yavaş yavaş iç. alkolün bünyene sirayet edişini takip et. keyfin yerine gelmeye başladığında bir şiir oku, arkasından bir tane şarkı mırıldan. gamın, kasvetin dağılsın gitsin.

sohbetin kıvamını gittikçe artır. önce ufak tefek "havalar da soğudu" muhabbeti ile başla. kalkmaya yakın bütün dünyayı kurtar. yoksulluğu bitir, küresel ısınmayı durdur. aklına ne geliyorsa onu yap. aman ha yalnız içme. jurgen'i ara, birlikte için :)

sakın ola ki sıcak içmeye kalkma rakıyı. mevsimden bağımsız olarak buz gibi olsun içine fazladan buz da koy.

gündüz vakti içme sakın. hava kararmaya başladıktan sonra ufak ufak başlarsın. hüzzamla başla sonra yavaş yavaş acemkürdi, nihavend... nihayetini rast'la yap. jürgen tavsiyesidir tabi ki, istersen komple ahmet kayayla başla bitir, sana kalmış.

rakı, içeceklerin kralıdır. döner, döner seni bulur. tövbeler edersin, uzak durmaya çalışırsın, belki yıllarca ara verirsin, cami mihrabına kapanır af dilersin allah'tan her bir yudum için ama döner dolaşır yine çekim gücüne kapılırsın o sofranın, o akşamın, o rast'ın...

it

jurgen
yolda gördüm 3 tane, özel bir lisenin kıyafetleri vardı üzerlerinde, sin-kaf'lı küfürlerle kaldırımı kapatmış bir halde yürüyorlardı. kan beynime hücum etti, bir temiz sopa çeksem şunlara dedim. sonra işte hep yaptığım gibi la havle çekip devam ettim. sen dövme, ben dövmeyeyim. kim terbiye edecek itleri?

kayahan

jurgen
yakın zamanda kaybettiğimiz türk pop müziğinin efsane ismi. kendini çocuk şarkılarıyla tanıyan bir kuşak daha sonra gençliklerinde gençlik şarkılarını, aşık olduklarında aşk şarkılarını, ayrıldıklarında ayrılık şarkılarını dinledi. gözlerinin hapsindeyim adlı şarkısıyla eurovision'a da katılmışlığı vardır. Allah rahmet eylesin.

walkman

jurgen
sony'nin çıkarmış olduğu bir zamanlar gençlerin hareket halindeyken müzik dinleme ihtiyaçlarını gideren müzikçalar. günümüzde yerini daha hafif, daha kablosuz torunlarına bıraktığı için şimdi yeri sadece hatıralar.

ey allahım

jurgen
sami savni özer'in 90'larda çıkardığı kaset serisinin ismi aynı zamanda bir ilahi. sözleri şöyle:

Ey Allahım Ey Allah, Senden gayri yok ilah,
Günahlarım affeyle, ey rahmeti bol Allah,
Ya Allah, Hu Allah, ey rahmeti bol Allah,
Kullar Senin kulların, günahı çok onların,
Rabbi Sensin onların, ey rahmeti bol Allah,
Ya Allah, Hu Allah, Ey Rahmeti bol Allah,
Ben müflisim ey Gani, nedir derdin dermanı,
Ver Aşkı Muhammedî, ey Rahmeti bol Allah,
Ya Allah, Hu Allah, ey Rahmeti bol Allah,
Muhibbi'yi affeyle, büyük günahlariyle
Aşki nakşet gönlüne, ey Rahmeti bol Allah,
Ya Allah, Hu Allah, ey Rahmeti bol Allah,

90'ların dillere pelesenk olmuş şarkıları

jurgen
90'ların ortalarında çıkmıştı Sami Savni Özer'in Ey allahım serisi. Bir ramazan ayı olduğunu hatırlıyorum, teravih çıkışında evin kapısında zile basmış otomatın açılmasını bekliyordum. Bitişikte allahualem bir terzi dükkanı vardı o zaman, camında da ey allahım kasetinin reklamı. tabi o zamanlar cd yok, mp3 yok. bir tane walkmanim var 20-30 tane de kasetim var. kayahan var, seden gürel var, nilüfer var... reklam dikkatimi çekti, ertesi gün kaseti aldım. Aman allahım ne dinliyorum, ne dinliyorum. ikincisi çıktı, üçüncüsü çıktı. ezber ettim tüm ilahileri. bunca yıl geçti aradan, hala sıkılmadım, bıkmadım, aynı ilahileri tekrar tekrar dinliyorum. şimdi cep telefonları var, bluetooth kulaklıklar var, milyonlarca şarkıya ulaşabiliyor fakat arada bir yine aynı ilahiler dinlenilmeden olmuyor.

2

jurgen
Bir ikincinin arzulanması ile başlıyor bütün ikilikler. Bir'i bulan hemen ardından İki'nin peşine düşüyor. Bir'i bulmanın ne kadar zor olduğu unutuluyor. Bir'in üzerinde durmanın gerekliliği düşünülmüyor bile.

Doğu edebiyatı ile batı edebiyatını ayıran farklardan birisidir. Doğulu şairler onlarca “Leyla ile Mecnun”, “Ferhat ile Şirin” yazmışlardır da batı edebiyatında Hamlet bir tanedir, Don Kişot bir tanedir. Doğu edebiyatında yazarlar hep var olanı daha güzel bir şekilde ifade etmenin yollarını ararken batılı edebiyatçılar daha yeni daha farklı bir eser ortaya koymaya çalışmışlardır. Doğu var olan Bir'i güzelleştirmeye uğraşırken batı İki'nin peşinde düşmüştür hemen.

Modern çağın fikirlerinin temelinde Burjuvazi yatar. Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm ve birçok –İzm kaynağını Burjuvaziden alır. Burjuvazi sermayeyi temsil eder aslında. Sermaye ise çoğalma arayışındadır her zaman. Toplumumuzun bu sermaye temelli fikirlere kapılmazdan önceki halini anlatan hikâyelerde ahi teşkilatı esnafının komşusuna siftah yaptırmak için müşterilerini komşu esnaflara yönlendirdiği anlatılır. Bir'i bulan İki'nin peşinde düşmeden evvel şükrünü eda etmeli, başkalarına da bu şükrü eda etme fırsatını vermelidir. Sermaye temelli görüşler ise Bir'den sonra İki'yi ister her zaman. İki'yi edinme fırsatını başkalarına vermez ve hatta bunun için savaşmaya dahi hazırdır.

Modern çağ insana İki'yi araması gerektiğini aşılıyor. Dünyanın bugünkü gıda üretimi nüfusunun iki katını besleyecek kadarken aynı nüfusun yarısı açlık sınırında yaşıyor. Üretim sürekli artarken tüketim de aynı şekilde artıyor ve zengin ile fakir arasındaki uçurum gün geçtikçe büyüyor. Bir arabaya sahip olan hemen ikincinin peşine düşüyor. Bir evi olan ikincisi de olsun istiyor. Meta ne olursa olsun ele geçer geçmez kıymetten düşüyor, önemini yitiriyor. İnsanın gözü doymuyor, hep bir sonrakini istiyor. Bu yüzden aşk bir şeyin peşinden koşma süresinin adı oluyor. Arzu edilen her ne olursa olsun ele geçtiği zaman üzerinde durulmadan unutuluyor. İki'nin vakti başlıyor ondan sonra. Aşk da bir hevesten öteye geçemiyor.

Tevhid birlemek demektir. Dünyaya gelişimizin temel amacı Bir'i bulmaktır. Bir'i bulmanın yolu da Bir'leri izlemekten geçer. Bir'lere bakıp hayret etmek, Bir'lere bakıp şükretmek, Bir'leri gözlemleyip iman etmektir bizi Bir'e götürecek olan. İki'nin peşinde koşturmayı bize öğütleyen günümüz düşünceleri bizi geçici hayatımızın kalıcı olacağı gibi bir yanılsamanın içine düşürüyor. Peşine düştüğümüz İki'ler sonunda gelip benliğimizle birleşiyor. Aslolan Bir'in karşısında kendi varlığımızı başka bir Bir'miş gibi görmeye başlıyoruz. Egomuz Bir'lik sevdasına düşüyor İki'lerin peşinden koştukça.

Dış dünya bize ne söylerse söylesin, biz kendimizi ne zannedersek edelim İki'nin peşinden koşturmak bizi mutluluğa götürmeyecektir. Bir'lik iddiasında olmak, Bir'in kıymetini bilip anlamadan İki'yi arzulamak bireyi de insanlığı da yıkıma sürüklemektedir. Bugün var olan savaşların, kavgaların, yoksulluğun hepsinin sebebi var olana şükretmeyen ve benlik iddiasında olan insanlardır. Bütün ikiliklerin sebebi bir ikincinin arzulanmasıdır.

Kaynak: http://www.dincarslan.net/2011/03/iki/
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol