confessions

jurgen

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 79
  2. takipçi 10
  3. puan 0

boğaziçi üniversitesi

jurgen
mezuniyetin arkasından geçen onca yıldan sonra artık bana rüyaymış gibi gelmeye başlayan üniversitem. bazen rüyalarımda güney kampüs meydanına gittiğim olur. bazen de, bilhassa yaz akşamlarında, manzaradan inerken gördüğüm ateş böceklerini hatırlarım. maalesef zaman dediğin (nedir ki ahmet abi) geçişini her şeyin unutuluşuyla belli ediyor.

güven sözlük

jurgen
kenarında, köşesindeki reklamlarda boyuna hıristiyanlık propagandası yapılan sözlük,
ben çok derin bir boşluktayım da google mi fark etti, sözlüğü bahane etti bilmiyorum
ya rabbim imanımı muhafaza et
2
mavikaranlik mavikaranlik
müdahale edildi bir daha denk gelmeyecektir hocam.
jurgen jurgen
gözünü sevdiğimin alibaba reklamı, gel böğrüme böğrüme, imanım tazelendi yemin olsun

walkman

jurgen
sony'nin çıkarmış olduğu bir zamanlar gençlerin hareket halindeyken müzik dinleme ihtiyaçlarını gideren müzikçalar. günümüzde yerini daha hafif, daha kablosuz torunlarına bıraktığı için şimdi yeri sadece hatıralar.

2

jurgen
Bir ikincinin arzulanması ile başlıyor bütün ikilikler. Bir'i bulan hemen ardından İki'nin peşine düşüyor. Bir'i bulmanın ne kadar zor olduğu unutuluyor. Bir'in üzerinde durmanın gerekliliği düşünülmüyor bile.

Doğu edebiyatı ile batı edebiyatını ayıran farklardan birisidir. Doğulu şairler onlarca “Leyla ile Mecnun”, “Ferhat ile Şirin” yazmışlardır da batı edebiyatında Hamlet bir tanedir, Don Kişot bir tanedir. Doğu edebiyatında yazarlar hep var olanı daha güzel bir şekilde ifade etmenin yollarını ararken batılı edebiyatçılar daha yeni daha farklı bir eser ortaya koymaya çalışmışlardır. Doğu var olan Bir'i güzelleştirmeye uğraşırken batı İki'nin peşinde düşmüştür hemen.

Modern çağın fikirlerinin temelinde Burjuvazi yatar. Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm ve birçok –İzm kaynağını Burjuvaziden alır. Burjuvazi sermayeyi temsil eder aslında. Sermaye ise çoğalma arayışındadır her zaman. Toplumumuzun bu sermaye temelli fikirlere kapılmazdan önceki halini anlatan hikâyelerde ahi teşkilatı esnafının komşusuna siftah yaptırmak için müşterilerini komşu esnaflara yönlendirdiği anlatılır. Bir'i bulan İki'nin peşinde düşmeden evvel şükrünü eda etmeli, başkalarına da bu şükrü eda etme fırsatını vermelidir. Sermaye temelli görüşler ise Bir'den sonra İki'yi ister her zaman. İki'yi edinme fırsatını başkalarına vermez ve hatta bunun için savaşmaya dahi hazırdır.

Modern çağ insana İki'yi araması gerektiğini aşılıyor. Dünyanın bugünkü gıda üretimi nüfusunun iki katını besleyecek kadarken aynı nüfusun yarısı açlık sınırında yaşıyor. Üretim sürekli artarken tüketim de aynı şekilde artıyor ve zengin ile fakir arasındaki uçurum gün geçtikçe büyüyor. Bir arabaya sahip olan hemen ikincinin peşine düşüyor. Bir evi olan ikincisi de olsun istiyor. Meta ne olursa olsun ele geçer geçmez kıymetten düşüyor, önemini yitiriyor. İnsanın gözü doymuyor, hep bir sonrakini istiyor. Bu yüzden aşk bir şeyin peşinden koşma süresinin adı oluyor. Arzu edilen her ne olursa olsun ele geçtiği zaman üzerinde durulmadan unutuluyor. İki'nin vakti başlıyor ondan sonra. Aşk da bir hevesten öteye geçemiyor.

Tevhid birlemek demektir. Dünyaya gelişimizin temel amacı Bir'i bulmaktır. Bir'i bulmanın yolu da Bir'leri izlemekten geçer. Bir'lere bakıp hayret etmek, Bir'lere bakıp şükretmek, Bir'leri gözlemleyip iman etmektir bizi Bir'e götürecek olan. İki'nin peşinde koşturmayı bize öğütleyen günümüz düşünceleri bizi geçici hayatımızın kalıcı olacağı gibi bir yanılsamanın içine düşürüyor. Peşine düştüğümüz İki'ler sonunda gelip benliğimizle birleşiyor. Aslolan Bir'in karşısında kendi varlığımızı başka bir Bir'miş gibi görmeye başlıyoruz. Egomuz Bir'lik sevdasına düşüyor İki'lerin peşinden koştukça.

Dış dünya bize ne söylerse söylesin, biz kendimizi ne zannedersek edelim İki'nin peşinden koşturmak bizi mutluluğa götürmeyecektir. Bir'lik iddiasında olmak, Bir'in kıymetini bilip anlamadan İki'yi arzulamak bireyi de insanlığı da yıkıma sürüklemektedir. Bugün var olan savaşların, kavgaların, yoksulluğun hepsinin sebebi var olana şükretmeyen ve benlik iddiasında olan insanlardır. Bütün ikiliklerin sebebi bir ikincinin arzulanmasıdır.

Kaynak: http://www.dincarslan.net/2011/03/iki/

nightfall

jurgen
1. nesil güven sözlük yazarı.

Bir çok konuda birinci nesil olmayı kaçırmışlık hissiyatımı benimle paylaştığını varsayıyorum. Herkes trene binip giderken biz, kasabanın, tren istasyonunu görmeyen bir bölgesinde bahçemize salatalık-domates fideleri ekiyorduk. Sonra bize trenlerden, yollardan, yolculuklardan bahsettiler. Genel itibarı ile dinledik, gıpta ettik. Haset etmedik, nefret etmedik.

Bir gün, ama inanıyorum ki bir gün, bir tren yolculuğu başlarken ben ve nightfall istasyonda, peronda bekleyenlere el sallayarak o seyahate çıkacağız. Çok az kaldı, nefesi ensemizde adeta. Sonra o tren kuş uçmaz kervan geçmez çöllerden, geçit vermez zannedilen ulu dağların bilinmeyen geçitlerinden geçecek. Nehirler şelalelere dönüşecek, ağaçlar ormanlara. Bir çocuğun her ilk gördüğü şeydeki hayreti ile gözlerimiz büyük büyük izleyeceğiz tüm manzaraları.

Fakat sadece iyi insan olmak yeterliyse bu hayat için, onu trene binmeden de başarabiliriz zannediyorum. Hatta nightfall için, başardığını...

smiley

jurgen
Yapılan araştırmalara göre aşırı kullanımı değişik fiziksel ve psikolojik deformasyonlara yol açan elektronik ifadelendirme.
Psikolojik olarak içe kapanıklıktan suça eğilime kadar değişik etkileri varken fiziksel olarak da mide ağrılarından cinsel isteksizliğe varan çeşitli etkileri oluşuyormuş.

Saygın üniversiteler tarafından bir çok smiley hakkında ayrı ayrı çalışmalar yapılmış. Deney grupları ve kontrol grupları oluşturulmuş. Misal, çokça kullandığımız gülme smiley'i rahmetli Turgut Özal'ı da tedavi etmesiyle yakından tanıdığımız Houston Üniversitesi tarafından araştırılmış. Günde 70'in üzerinde ilgili smiley kullanan hastaların orta vadede şeker hastalığı riski ile karşı karşıya oldukları saptanmış.

Bunun gibi, her üniversite üçer beşer aldıkları smiley'ler üzerinde araştırmalar yapmış. Araştırma toplum seviyesinde büyük infiale neden olunca FDA konuya el atmış ve smiley kullanımına kısıtlama getirilmesi için üniversite temsilcileri, mobil telefon servis sağlayıcıları, işletim sistemleri temsilcileri ile bir araya gelmiş. Alınan kararlar çok yakında Amerika'da kullanılmaya başlayacak. Günlük 100 smiley hakkı verilen bireyler sağlık durumlarına göre bunu artırabilecekler ya da duruma göre azaltmalar da yapılabilecek. Sağlık sigortası şirketleri gerekli gördüğü durumlarda yukarıda bahsettiğim konsorsiyumun üyelerinde oluşacak teknolojik kurula (kurulun ismi henüz belli değil fakat verilince siz de duyacaksınız dünyanın en ünlü kuruluşlarından birisi olacak) talepte bulunarak hastaların kullandıkları smiley'lerin sayısı ve türü hususunda kısıtlamalara gidebilecekler.

Umarım hızlı bir şekilde faaliyete geçer ve yine aynı hızla ülkemize gelir zira aklınıza gelmeyecek kadar çok fazla hastalığa sebep oluyormuş bu mendebur smiley'ler.

eşini 300 kere aldatan adam

jurgen
bazı sayıların uğursuzluğuna inandığını, bazı konularda da takıntıları olduğunu düşündüğüm adam. Mesela 1. ilk aldatma olayından sonra bunun tek sayı olarak kalmamasını gerektiğini düşünerek ikinci bir aldatma gerçekleştirmiştir. iki sayısında da aldatma eylemine yardım ve yataklık (gerçek manada) eden kişi sayısının 2 tane olmasının sürekli aralarında kıyas yapmasına sebep olacağını düşünerek bir üçüncünün yolunu tutmuştur. bu yolla üç yüze kadar çıkılır, üç yüzde de durulmaz, gittiği yere kadar gider.

saatleri ayarlama enstitüsü

jurgen
unutmam gereken roman. tamamiyle aklımdan çıkarmalı, tamamen silmeliyim ki üç beş sene sonra tekrar okuduğum zaman yine aynı hazzı alabileyim. mümkün değil biliyorum ama yine de dayanamayacak baştan sonra bir daha, bir daha, bir daha okuyacağım. yine bir tanpınar şaheseri olan huzur'a da haksızlık etmeden tabi ki.

90'ların dillere pelesenk olmuş şarkıları

jurgen
90'ların ortalarında çıkmıştı Sami Savni Özer'in Ey allahım serisi. Bir ramazan ayı olduğunu hatırlıyorum, teravih çıkışında evin kapısında zile basmış otomatın açılmasını bekliyordum. Bitişikte allahualem bir terzi dükkanı vardı o zaman, camında da ey allahım kasetinin reklamı. tabi o zamanlar cd yok, mp3 yok. bir tane walkmanim var 20-30 tane de kasetim var. kayahan var, seden gürel var, nilüfer var... reklam dikkatimi çekti, ertesi gün kaseti aldım. Aman allahım ne dinliyorum, ne dinliyorum. ikincisi çıktı, üçüncüsü çıktı. ezber ettim tüm ilahileri. bunca yıl geçti aradan, hala sıkılmadım, bıkmadım, aynı ilahileri tekrar tekrar dinliyorum. şimdi cep telefonları var, bluetooth kulaklıklar var, milyonlarca şarkıya ulaşabiliyor fakat arada bir yine aynı ilahiler dinlenilmeden olmuyor.

hayatmemat

jurgen
bir süredir nefesinden mahrum olduğumuz 1. nesil yazarımız. keşke daha sık gelse.
1
hayatmemat hayatmemat
İnşaallah özellikle ekşide yaşanılan son faciadan sonra meydanı o tür zihniyete bırakmamak gerektiğini düşündüm umarım faydalı kazanımlarımız olur.

malatya

jurgen
Ortasından bir su akar. Öylesine bir sudur, ne Eskişehir'deki Porsuk çayı gibidir ne de Amasya'daki Yeşilırmak. Ama "hiç yoktan iyidir" dermişçesine akar. Suyun geldiği yer şehrin güneyindeki Yeşilyurt kasabasıdır. Eskiler "çırmıhtı" derdi, bir zamanlar da İsmet İnönü'nün Malatyalı olması hasebiyle kasabaya İsmetpaşa adını vermişler fakat maya çok iyi tutmamış. Eskimalatya diye bilinen ilçe ise daha sonra Battalgazi oldu ve bu maya zoraki de olsa tuttu. Şimdi iki merkez ilçeden birisi Battalgazi bir diğeri ise Yeşilyurt. Eski zamanlarda bu Yeşilyurt kasabası şehrin 10 kilometre uzağında bulunan şirin bir kasabaydı. Şehrin içinde gelen su da bu kasabadan gelirdi. İnsanlar hafta sonları buraya piknik yapmaya giderdi. Bugün bir inşaat denizi olan 10 kilometrelik mesafe o zamanlar iki aracın yan yana zor gittiği ve hatta ara sıra ölümlü kazaların olduğu bir yol ile kat ediliyordu. Bugün neredeyse bir otoban var ve civarı ev dolu. Tabi ki zamana yenik düşüyor her şey, yollar genişledikçe bahçeler yok oluyor. Sonra o, Evliya Çelebi'nin, "ağaçtan ağaca atlayarak Anadolu'yu bir uçtan bir uca kat edebilir" diye bahsettiği sincaplar evsiz kaldı, yine Evliya Çelebi'nin bahsettiği bir nice çeşit meyve yok oldu gitti. Binlerce hatırayla beraber tabi ki.

Malatya, benim çocukluğumda bir masal ülkesiydi. "Hâlâ masal ülkesi" dersem inanmayın zira benim de inancım kalmadı artık. Hakkını yemeyeyim, önce masallara olan inancımı kaybettim sonra Malatya'ya. Yine de dünyanın merkezi olma özelliğini sürdürüyor. Haritadaki bilinmeyen noktalar hep Malatya ile karşılaştırılarak anlam kazanıyor. Geçenlerde, Atlas Okyanusu'nun dibinde, birkaç yüz kişinin yaşadığı bir adacık olduğunu öğrendim. Fotoğraflarını arattım, haritadan buldum ve uzaklığını ölçtüm hemen. Nereye mi?

kopyala yapıştır

jurgen
aşkta ve savaşta, varlıkta ve yoklukta, her türlü ikili ilişkide, her sabah günaydınında akşam çayında, kahvede ve dernekte, hemen her zaman ve her yerde kullanıyor olduğumuz teknoloji.

neden mi bu kadar aynıyız? Hayatımız taklitten ibaret de ondan. Kopyala yapıştır hayatlar yaşıyoruz. Aşklarımız bile birbirinin aynı. "Nerdesin aşkım? Burdayım aşkım." Birbirimize hitap ediş şekillerimiz, dostluklarımız, çalıştığımız işler, yediğimiz yemekler. Her şey ama her şey birbirinin aynı. başka birinden görmüş olan başka birinden görüp kendi hayatımıza uyguluyoruz her türlü klişeyi.

büyük iskender

jurgen
Geniş bir coğrafyaya yayılmış birçok devleti on iki yıl gibi kısa bir zaman içinde ortadan kaldırarak buralarda büyük bir imparatorluk kuran İskender'in göz kamaştıran zaferleri, kendisinden sonra gelen devlet adamları için olduğu kadar sanatkârlar için de ilham kaynağı teşkil etmiş, hakkında destanlar yazılmış ve çeşitli menkıbelere konu olmuştur. Bu anlamda onun iyi bir siyasal iletişimci olduğunu da söylemek mümkün. Bölge halkına bir Makedon olarak kendini kabul ettirmek için Persler gibi giyinip, Pers bir kadınla evlenmekle kalmayıp 10 bin subay ve askerini de Pers kadınlarla evlendirmiştir. Kısa süren hükümdarlığı döneminde İskender bir medeniyet kuramamışsa da beraberinde götürdüğü ilim ve sanat adamları sayesinde tabiat bilimleri alanındaki araştırmaların gelişip yaygınlık kazanmasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca kozmopolit bir ırk ve kültür oluşturmak amacına yönelik çabaları da hedefine ulaşmamıştır. Yeni şehirler inşa etme, yeni deniz seferleri düzenleme ve sulama kanalları açtırma planları üzerinde çalıştığı sırada içkili bir eğlencenin ardından ateşli bir hastalığa tutulan İskender, on gün sonra Babil'de öldü. Cenazesi İskenderiye'ye götürülerek altın bir tabuta kondu.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol