confessions

harryninasasi

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 167
  2. takipçi 6
  3. puan 0

18-24 mayıs müzeler haftası

secret men
Yüzyıldan fazla bir geçmişi olan Türk müzeciliği ilk zamanlar yalnız İstanbul'da ve belirli bir kesime seslenirken sonradan yurt düzeyine yayıl­mıştır. Bugün çağdaş batılı müzelerle boy ölçüşecek düzeye erişmiştir. Uzun bir süre camilerde, medreselerde, yıkık binalarda çeşitli zorluklarla müzeciliğimizi sürdüren Anadolu'nun müzecilerine bugün çok şey borçlu olduğu-muzu belirtmeliyiz.

Eski ve yıpranmış müzelerimizin yerine kültür birikiminin zengin olduğu il ve ilçelerde yapılan yeni modern müzelerimiz o kadar çoğalmıştır ki ülkemizi ziyaret eden yabancı turistler bile bu gelişmeyi şaşkınlıkla karşılamaktadırlar. Bu çoğalma Türkiye'de turizmin gelişmesine bağlanabilir.. Ya da kalkınma harekelerinin normal sonucu olarak kabul edilebilir.

Devletin bunca katkı ve ilgisine rağmen halkımızın müzelere olan ilgisi üzülerek belirtelim ki aynı oranda olmamıştır. Özellikle büyük müzelerimizde yerli ziyaretçi sayısı yabancılardan çok az olmuştur. Bunun nedenleri arasında on beş, yirmi yıl öncesine kadar özellikle Anadolu müzelerinin elverişsiz yapılarda ve tamamen bir depo görünümünde olmaları ve bu duru­mun insan üzerinde yarattığı kötü iz olabilir. Durum şimdi öyle değildir.

Müzeler artık geçmişle aramızda kültür köprüsü kurulan eğitim yerleri olmuştur. Günümüzden yüzlerce yıl önce yaşamış insanların kültürleri, yaşa­yış biçimleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Müzeler yalnız geçmişteki kültür varlıklarının sergilendiği yer değil, aynı zamanda Etnografya, fen, doğa ve folklor müzelerinde yakın geçmişin sanat ve zeka ürünlerinin ortaya konduğu yerlerdir.


Müzelerimizin görevlerinden biri kültürel varlıkları korumak ise diğeri eğitimdir.

Polonya'daki bir müzenin önündeki şu yazı müzenin önemini çok güzel açıklıyor «Geçmiş, gelecek içindir»

geceye bir hüzün bırak

tor
Yeni doğmuş bir çocuk düşünün. Dünyadan bihaber, melekler ile gülüp konuşuyor. 4 ay aile bireylerinin mutluluklarına mutluluk katıyor. Ve ansızın kalbi duruyor... Ambulans'a haber veriliyor. Ama çocuk ex oluyor. Doktorların 1 saat çocuğu hayata döndürmek için canla başla çalışıyor olması hayatın ipine tutunmasını sağlıyorlar. Sadece 6 gün! 6.günün sonunda ise hayatın ip'leri tekrar kopuyor. Sonsuza kadar...

(bkz:evlat acısı)
(bkz:allah kimseye yaşatmasın)

Kuzenim sen saglamsın, rabbim sabır versin...

zulmü alkışlayamam

ulascolak09

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım!…
-Boğamazsın ki!
-Hiçolmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu…
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

-Mehmed Âkif Ersoy-

umut

serendipity
İmkansız dahi olsa, olabilitesini size aortun kalpten çıkan ve vücuda dağıtıp tüm yaşaımınızı saliselik adeta satın alan, saniye saniye veren duygudur.

Bir kere bu duyguya yakalanmayı görün, o an odaklandığınız şey dışında hiçbir şey görmez gözünüz. Hedef sizi belki istediğiniz yere götürmeyecekti ama vazgeçtirmeyecekti de!

aristotales'e ne diyordu umut için; uyanık insanların rüyası! ,
Ya balzac?
''cesaretin yarısıdır.''
Ya da Tales ne diyordu son olarak;
“her şey yok olduğunda bile umudun var olacaktır.”

her türlü negatiflik içinde barındırsa bile, olumsuz tüm yollar sarmışken etrafını, nefes alıp verdiği sürece istesen de istemesen de taşırsın bu duyguyu tüm ilkel benliğinle ve ölünce de gömülür kara toprağa seninle birlikte...

Hazır umut demişken, Pazar gününe de ithafen sevgili attila ilhan'ın şu şiirini hatırladım.

seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
sen beni görmedin görmedin
kapıları çaldım adını sordum
söylemediler öğrenemedim
seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
bir daha görmedim bilmedim
belma sebil adını yakıştırdım
aklıma geldikçe her sefer
gözlerinin mavisini bitirdim
saçlarının siyahına başladım

kallavi sokağı'nda güvercinler
benim karanlık istanbul'um
bir esnaf kahvesine oturdum
belma sebil ya geçti ya geçer
rüzgarını içime doldururum
kallavi sokağı'nda güvercinler
bunca yıl sönmemiş umudum
nisan değilse mayıs
perşembe değilse pazar
ben belma sebil'i bulurum.

mısır'da idam edilen ahmed taha'nın kızına yazdığı mektup

erbakanin adami
Kızım, babasının sevgilisi biricik kızım.

Şunu iyi bil ki baban hiçbir suç işlemedi. Benim derdim seni korumak ve sana seni koruyacak bir vatan bırakmaktı, büyük bir hapishane değil. Sana son kez sarılamadığım ve masum yanaklarından öpemediğim için beni affet. Seni veda ve ayrılıkların olmadığı cennetin kapısında bekleyeceğim.

Kıymetlim benim seni seviyorum.

tırtıl robot

3k
Hong Kong Şehir Üniversitesinde geliştirilen bu tırtıl robot ağırlığının 100 katı taşıyabilme özelliğine sahiptir. Cüssesine yerleştirilen manyetik parçacıklar sayesinde uzaktan kumanda ile hareket edebilmektedir. Cüsse genişliği 0,15 mm olan tırtıl robotun gelecekte vücut içerisinde ilaç tedavisinde kullanılabileceği de söylenmektedir.

itiraf köşesi

dilemma
Belki yeri, belki değil. Sadece yazmak istiyorum. Bu güne dek hiç kimseye, hiçbir konuda "hayır" diyemedim. Çok küçük yaşta büyümek zorunda kaldım. Çok fazla şey yaşadım. Korkunç şeylerdi. Herkes "senin yerinde olsam ben kendimi çoktan öldürmüştüm. Sen çok güçlüsün. Bütün bunlara iyi dayanıyorsun." diyip durdu. Kimse bilmiyor, ama yıllardır büyük bir depresyonla, hiçbir yardım almadan başa çıkmaya çalışıyorum. Söyleyemiyorum. Anlatamıyorum. Çünkü akıl ve tavsiye vermeleri, yargılamaları, kendilerine pay biçmeleri, başka insanların sorunlarıyla benim sorunlarımı kıyaslamaları işe yaramıyor. Son zamanlarda olan umudumu da kaybetmiş gibiyim. Artık dışarıya karşı zorunlu gülümsemek, maske altına saklanmak çok ağır gelmeye başladı. Üstesinden gelemiyorum.

we only write english on this topic

muskulpesent
I am supporting this title. I want to improve my english level but ı dont find any true ways. Maybe 'writing' can be good for learn english. Often I use BBC Learning english website. You can use it. İt has helpful practice and episodes. I hope we will see more entry about anything topic. Also finally, what can ı do sometimes?

cem adrian

lavii
Ağır melankoli içerir .dozajı aşmamak şartı ile dinleyip sesine ,yüreğine hayranlık duyduğum sanatçıdır kendisi.bilemedim 3 sonrası depresyon tetikliyor bende.

bakire olmayan kızla evlenen erkek

mavikaranlik
düşünce şekli yanlış olan durumdur. cinsiyet ile sınırlandırılamayacak konudur.
karşı cinsin böyle olmamasını isteyen birey'in de en az karşı cinsi kadar bahsi geçen değeri koruması gereklidir.
"erkektir yapar" düşüncesinin ciddiyetine kapılıp her türlü pisliğe düşen birisi bu mantığı kabullenemez, kabul etmemelidir, kabul etmesi kocaman bir haksızlıktır.
"sen nasılsan karşına da öyle biri çıkar." cümlesi doğru ise zaten bu konuda çok tedirgin olmanıza gerek yok. namus kavramı sadece kadınlar için değildir, erkekler için bilakis daha önemlidir.
kendinizin böyle bir değere sahip olduğunuza inancınız varsa belki bu düşünce kabul edilebilir diğer türlüsü haksızlıktır, yanlıştır.

magnus carlsen

gel tanisalim once ben kisaca mg
1990 Norveç doğumlu dünya satranç şampiyonudur.
Henüz 20 yaşındayken 2700+ elo puanına ulaşarak, süper büyük ustalar arasına giren en genç oyuncu olmuştur.

13 yaşındayken,1999 yılında 2851 elo puanına ulaşarak rekor kıran dünya şampiyonlarından Rus "Garry Kasparov" ile karşılaşmış ve kaybetmemiştir.
http://www.youtube.com/watch?v=WjEmquJhSas&NR=1

Satranç dehası olmasında Kasparov'dan aldığı eğitimlerin büyük rolü vardır. Bu yılki dünya şampiyonası'nda da şampiyon olması bekleniyor.



kız istemede oğlumuz da sözlükte yazar demek

serendipity
Uzun uğraşlar neticesini vermiş, yarı küs yarı barış geçirilen flörtlü yılların yeri ailelerin de zorlamasıyla “resmileşsin artık!” emrivakiliğiyle son bulmuş, heyecanlı gün artık gelip, çatmıştır.

Ütopik kız tarafının ailesi karşısında boncuk boncuk terlemeye başlayan damat adayı, 2 büklüm olmaktan apandisit patlaması yaşasa da o malum soru gelmek üzereydi.

-Eee daha daha nasılsınız?
Bölümü hızlıca geçilmiş, kız babası damat adayını gözlüklerinin ardından detaylıca inceleyip, sentezlerine ayırdıktan sonra o malum soru ağzından bir çırpıda haklı olarak çıkmıştır;

-Oğlumuz ne işle meşguldür?

Herkes çaresiz birbirine manasız baktığı o esnada, damat adayının sözlük sitesinden arkadaşı, sazandan hallice tavırla atlayarak;
-Sözlükte yazarlık yapıyor efendim. Ben de moderatörüm, şu karşımızdaki kenafir gözlü de adminimiz..
Baba;
-?!?!?!??!

Bir kız isteme seramonisi daha başlamadan sonlanarak, başka yolculuklarda buluşmamak dilekleriyle ortamdan “ban”lanarak uğurlanmışlardı.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol