An itibarıyla 2. dozda beni yataklara düşüren aşıdır. Covid'in sadece fragmanıymış. Vücudum nereye değerse canım acıyor, kolumu kaldıramıyorum, aşırı bir hassasiyetim var ve vücudumda bir ağrı dolaşıyor. Kimseye söyleyemiyorum çünkü babam "icat çıkarma, olmayanları korkutursun." dedi. Ben icat çıkarmadan bayılmaya gidiyorum. Profilim sizlere emanet.
Beni yiyip bitiren duygu. Tepki vermeden sabretmeye çalışmam daha da yorucu. Neye sinirlendiysem tepkimi geceleri rüyamda veririm, olay anında değil. Bazen de etrafımdakilere negatif enerji saça saça geçiririm. Böyle durumlarda herkesten uzakta tek başıma yaşamak istiyorum sözlük. Kimse beni tanımasın, kimse selam vermesin, çoluk çocuk olmasın, yüksek sesle konuşan hiç kimse olmasın, emir kipiyle konuşanlar olmasın. Bir ben bir küçük evim. Ya kafayı yerim ya da kendimi bulurum ama asla sinirlenmem..
İnternet ortamında alışveriş yaptığım mecra. Direkt basımdan gelen kitaplardan farklı olarak yaşanmışlık da almış oluyorsunuz. Aldığım bir kitabın içinde benden sadece 6 ay küçük bir fiş bulmuştum. Kuşadası'nda içilen çay fişi muhtemelen kitap ayracı olarak kullanılmış ve bana kadar gelmişti.
Yaklaşık 3 ay konuştuğum flörtümün baskılara dayanamayarak evli olduğunu itiraf ederken kullandığı cümle. Karısına mı üzüleyim, çocuğuna mı yoksa evlilik mecrasının bu ani düşüşüne mi?
Saçımı düzleştirip azcık makyaj yapınca herkes beni izleyip bana aşık oluyormuş gibi hissediyorum. Normalde eşofman dışında bir şey giymediğim için beyin anormal tepkiler veriyor tabii.
15 yıldır asla yapamadığım eylem. Birinci sınıfta bütün ödevlerimi son saatlere bırakır annemle yapardım. 15 yıl geçmiş hala değişim yok. Son güne, son dakikaya bırakmadan yapamıyorum..
Gereksiz yapılan hareketlerden biridir. Aynaya bakınca, geniş kıyafetler bile olmayınca, fotoğraf çekme isteği 0'a düşünce zaten anlaşılıyor. Sadece kilo alınca değil zayıflayınca da yorum yapmak yanlış bence. İnsanız, bedenimizde bir şeyler değişebilir, çok anormal bir şeymiş gibi hakkında konuşmak saçma.