confessions

first generation

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 80
  2. takipçi 13
  3. puan 0

değişik gelenekler

first generation
daha yeni okuduğum yazılardaki 2 geleneği paylaşmak isterim:
1. polonya'da 19. yüzyılda aileler kızlarına talip olan bir damat adayının evlilik teklifini reddetiklerinde, ona (pıhtılaşmaması için sirkede bekletilmiş) taze ördek kanından "czernina" denen bir çorba ikram ediyorlarmış.
2. laponya (lapland) ve kuzey finlandiya, norveç, isveç ve rusya'nın etrafındaki diğer bölgelerde yaşayan sami halkı arasında yaygın olan bir ikram: kaffeost.
ahşap bir kupanın/kasenin dibine bir küp peynir ve üzerine eklenen sıcak kahveden oluşan bir ikram.
1.
2.


sapyoseksüel

first generation
(ara:urban dictionary)'deki bazı girilere göre:
okcupid ve sapio gibi bazı flört uygulamalarında (dating apps) kullanıcının cinsel yönelimini belirtmek gibi bir statü kazanmış, anaakım bir terim.
ve bazılarına göre takılma, 'effbuddy'lik (affınıza sığınarak) ve yüzeyselliğin (ara:status quo)'suna tepki olarak ortaya çıkmış bir olgu..
yalnız enteresan bir bilgiye de denk geldim bu arada terimin etimolojisini araştırırken:
sözcük "ayırdedebilen, bilge, zeki ve -hatta- filozof (yunanca 'phílos + sophós'dan)" gibi anlamlara sahip olan latince 'sapiēns' sözcüğü + 'sexual' şeklinde bir etimolojiye sahip. (çoğumuzun bildiği gibi)
enteresan olabilecek bilgi, "sapiō" sözcüğünün aynı zamanda (1. tekil şahıs için):
1. tadıyorum / tadına bakıyorum
2. iyi bir damak tadım / iyi zevklerim var
gibi anlamlarının olması ve terimin aslında mecazi olarak verilen
"3. hassasım / duyarlıyım / makulum" anlamı temelinde türetilmiş olması.
yorumu size bırakıyorum..

neye göre (etimolojisi): (ara:wiktionary)
https://en.wiktionary.org/wiki/sapio#Latin


fernweh sendromu

first generation
"Kendinizi bulunduğunuz ortamda çok bunalmış hissettiğiniz oldu mu? Herseyi bırakıp "uzaklara gidesim çok var" cümlesini kurarken kendinizi buldunuz mu? Öyleyse siz de Fernweh sendromuna yakın olabilirsiniz... Almanca kökenli olan bu kelime uzaklara gitme dürtüsü-tutkusu-ihtiyacı olarak tanımlanmaktadır. Bunaldığımızda, sorunlarımız rutinleştiğinde bir anlamda yenilik isteriz. Hatta hayatta kalmak için o büyük sandığımız, içinden çıkamadığımız sorunlardan kaçmak isteriz; ne var ki kaplumbağa gibi sorunlarımız biz nereye gidersek bizimle beraberinde gelir. Tehlike karşısında beyin dalgalarımız deltaya geçer ve hayatta kalmak için inanılmaz güç ve kuvvette oluruz. Bazen bu gücümüze biz bile hayret edebiliriz. Yeni bir yere gitme isteği, yeni mücadele şartları belki bize istediğimiz kuvveti kazandıracak geriye dönüp rutin sorunları da çözme kabiliyeti ve düşüncesi verebilecektir..."
bilgi, uzman psikolog yeşim akıncı'ya aittir.

caravaggio

first generation
caravaggio denildiğinde sanırım “david con la testa di golia” / david with the head of goliath / "davut calut'un (golyat'ın) başıyla" (y.1610) eserinden bahsetmek yerinde olur.
caravaggio cinayet işlediği için papalık başına ödül koymuştur. o da bu durumda roma'dan kaçar (1606): sicilya'ya, malta'ya, napoli'ye .... ancak daha sonra pişmanlık duyar, dönmek ister ve papa'nın kendisini affetmesi için bu tabloyu ona gönderir. tablodaki golyat - başı kesik figür (kutsal kitaplarda filistili dev veya azılı düşman olarak geçer) - kendisidir. eser ile ilgili çok farklı yorumlar mevcuttur. en yaygınlarından bir tanesine göre tablodaki davut da kendisidir (gençliği). başka bir yoruma göre ise bu genç, yardımcısı ve aşığı cecco'dur. yine başka bir yoruma göre tablonun kendisi aynadır. bu durumda genç figür ressamın kendisi, kesik baş ise tablodur. ve denilir ki burada bir sözcük oyunu söz konusudur kesik başla ilgili olarak. italyanca'daki "capolavoro" yani "baş"yapıt sözcüğü üzerinden.. tablo, roma'da galleria borghese'dedir
incil'de davut calut'u/golyat'ı sapan ve taş kullanarak öldürmüştür. bu tabloda ise davut'un silahı bir kılıçtır, üstelik golyat'ın kendi kılıcı ve üstünde Humilitas occidit superbiam'ın (humility kills pride: tevazu gururu öldürür) kısaltması olduğu düşünülen H-AS OS yazısı vardır.
ressamın "davut ve calut" adlı başka bir eseri de mevcuttur ve madrid'de prado müzesi'nde sergilenmektedir.




münir nurettin selçuk

first generation
endülüs'te raks (zil, şal ve gül)
gül yüzünde göreli (mehteranperverlerin dinlemek isteyebileceği farklı bir yorumu da mevcut) ve de güftesi yahya kemal beyatlı'ya ait Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) gibi değerli eserlerin çok değerli bestecisi.
sanatçı, eski okuyuşla yeni anlayışı birleştirerek alışılagelenden çok farklı bir üslupla besteler yapmış. Paris'e giderek ses tekniği konusunda öğrenim görmüş. aynı zamanda özgün bir ses tekniği eğitimi görmüş ilk Türk müziği ses sanatçısı olan Münir Nurettin, 19'uncu yüzyıl İtalyan opera şarkıcılığının izlerini taşıyan icrâ üslûbu Bel Canto'dan etkilenmiş.
Türk müziği tarihinde ilk kez solist olarak konser veren Münir Nurettin Bey, ilk solo konserini 1930 yılında, şimdiki Dormen Tiyatrosu'nda vermiş. Konserlerde ayakta şarkı söyleyen, aynı zamanda koro eşliğinde solo okuma geleneğini de ilk kez uygulayan sanatçı olmuş. Batıdan gelen opera, tango gibi etkileri, kendi Türk müziği okuyuş üslûbuna dahil etmiş. Beste çalışmalarına asıl 1940-1941 yıllarından sonra başlamış.
Yeşilçam'a da giren Selçuk, Muhsin Ertuğrul'un ilk müzikal film denemesi olan "Allah'ın Cenneti" filminde rol almış, bu arada.
değerli sanatçımız inci çayırlı'dan dinlemesi ayrı bir zevk veren eseriyle taçlandırayım girimi.

Sen şarkı soylediğin zaman
Mevsimler değişir gibi kımıldardı içim
Dudaklarında doğardı şafaklar ve güneşler
Geçerdi gözlerimden öyle kızlar ki
Fecirden kadehlerle nağme içmişler

Sen şarkı söylediğin zaman
Ne kadar gençti dünya ve ne güzeldi
Bahar sabahlarının rahatlığı içimizde
Bir ses ki sükûn ve sonsuzluk
Bir ses ki hayat olmuştu bizde

Sen şarkı söylediğin zaman
Bahar içinde âlem, bahtiyardı can
Bir hilkat sabahı ki her şey beyazdı
Bir vazgeçiş senden gayrı her şeyden
Öyle bir an ki hayata doyulmazdı
Sen şarkı söylediğin zaman

biyografi için kaynak: wikipedia



dişi

first generation
erkek ile birlikte, dilde de karşılığı olan bir kavramdır ve bazı dillerde (maalesef) sadece isim, zamir, iyelik sıfatı ve iyelik zamiriyle sınırlı değildir kapsamı; sıfatlar, tanımlıklar ve ilgeçler ve hatta fiiller de bir ismin dişil veya eril olmasından etkilenen sözcük türleridir ve bazı dilleri öğrenirken bu durum sizi bir hayli zorlayabiliyor..
fransızca'dan bazı örnekler:
isim: étudiante (eril: étudiant) (ingilizce: student)
zamir: elle, elles - o/onlar anlamında: (eril: il, ils ) (ingilizce: she/he-they)
iyelik sıfatı: ma (eril: mon) (ingilizce: my)
iyelik zamiri: mienne (eril: mien) (ingilizce: mine)
sıfat: hereuse (eril: heureux) veya petite (eril: petit) (ingilizce: happy veya small)
tanımlık: une (eril: un) veya la (eril: le) (ingilizce: a/an veya the)
ilgeç: "de la", eril "du" ye karşılık veya "à la", eril "au" ya karşılık (ingilizce: of veya to)
fiil: Je suis allée (je: ben= kadınsa); (eril versiyonu: Je suis allé) (ingilizce: I went)
romans dillerinin (fransızca, italyanca, ispanyolca, portekizce ve rumence) dışında almanca, rusça, arapça gibi dilerde de mevcut bir olgudur.
"ingilizce'nin zor olduğunu düşünenler bir kere daha düşünsün" derim, naçizane..
not: bazı dillerde "nötr" kategorisi de var.

major depresyon

first generation
ilk duyduğumda otomatik olarak "minör depresyon" şeklinde bir türün de olabileceğini düşündüğüm rahatsızlık.
nitekim daha hafif seyreden, ölüm ve intihar riski taşımayan, tedavisi daha düşük dozlarda ilaçlarla yapılan bu tür de mevcutmuş.
benim merak ettiğim, (bkz:]bilişsel davranışçı terapi)nin ülkemizde ne kadar yaygın olarak kullanıldığı..
bir ara araştırıp paylaşabilirim. bilgisi olanlar paylaştığı takdirde şimdiden teşekkür ederim.

seksapel

first generation
cinsel çekicilik veya cazibe..
bilgi çağında olduğumuzu sandığımız zamanımızda, denkleme zeka da dahil olmuştur ve ortaya sapyoseksüel denen bir kavram çıkmıştır.
"sandığımız" diyorum çünkü bilgi yalnızca kendi ülkemizde değil, genel olarak dünyada sisteme alınıp hazmedilmeden veya sindirilmeden atılan dolayısıyla bir fayda sağlamayan herhangi bir madde kadar işliyor veya etki ediyor çoğu beyinlere, görüldüğü kadarıyla..

milli ve yerli

first generation
"içi bu kadar boşaltılmış, ironi malzemesi olmaya bu kadar müsait başka bir ifade var mıdır?" gibi her yönden ağır düşüncelere gark eden meşhur "milli ve yerli" ikili.
dolayısıyla, " 'milli ve yerli üretim/ürün' ifadesi bir (ara:oksimoron)dur" denilmesi hiç de abesle iştigal olmayacaktır.

jingoizm

first generation
dış politikada saldırgan veya savaşçı bir tarzı, yani ulusal çıkarlar için tehdit ve gerçek güç kullanımını savunan aşırı milliyetçi yaklaşım.
kökeninde, büyük britanya'nın "üstünlüğünü" kanıtlamak için sürekli savaşmak isteyen "jingo" lakaplı bir grup var..
özgür mumcu'nun cumhuriyet'teki yazısında ise biraz farklı bir tanımlamayla karşılaşıyorsunuz:
savaş konusunda sansasyonel habercilikle kamuoyunun tahrik edilmesi: sarı gazetecilik
kendisi konuyu ülkemizin iç politikası-medyası-ifade özgürlüğü ekseninde yorumlamış..
ben kendi adıma "yorumsuz" diyerek buraya bırakayım linki:
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/914057/jingoizm.html

hipertansiyon

first generation
bir süre önce bazı hipertansiyon ilaçlarının karsinojenik etkileri olduğuna dair bir yazıya denk gelmiştim. dikkat etmediğim için sadece başlığı kalmıştı aklımda.
şimdi tekrar araştırdığımda etken maddesi valsartan olan çin menşeli bazı ilaçların amerikan gıda ve ilaç dairesi (fda) tarafından toplatıldığını gördüm (temmuz gibi). N-nitrosodimetilamin (NDMA) adlı karsinojenin bulaşması/kontaminasyonu nedeniyle.
bugün başka bir ilacın (bir lotunun/partisinin) toplatılması haberi de var. insan ve hayvanlarda karsinojenik etkisi olduğundan şüphe edilen N-Nitrosodietilamin (NDEA) testi pozitif çıktığı için (amerikan ulusal sağlık enstitüleri'ne göre).
Losartan Potasyum Hidrochlorotiazid 100 milligram/25 milligram tabletler, lot numarası: JB8912. son kullanma tarihi: 06/2020
bu arada ilgili ilaç firması, merkezi almanya'da olan sandoz (novartis grup).
Losartan Potasyum Hidrochlorotiazid'in üretimi slovenya'da yapılıyormuş.

sürçülisan (tdk'ya göre) ettiysek affola..

noktürnal

first generation
gececil.
gece aktif olan, gece yaşayan hayvanları ve insanları tanımlayan sözcük.
ingilizce'deki karşılığı nocturnal.
zıt anlamlı sözcük ise diurnal.
bazı müzik eserlerinin adındaki nocturne/noktürn gece müziğini ifade etmektedir.
bu vesileyle chopin'in meşhur eserini de paylaşayım:
hauser-lola

kadınların sadık olmaması durumu

first generation
başlığında "bazı" sözcüğünün olması gereken durumdur.
bazı erkeklerin de sadık olmaması durumu, malum, düşünülerek haksız genellemeler yapılmamalıdır.
"şu şarkıyla maşukanın evinin önünde serenad yapılası durumdur" şeklinde 2. bir tanım da yapılabilir:
incesaz - çok aşığın var diyorlar


ve çiğdem yarkın'dan seni herkesten kıskanıyorum
şarkının bir yerinde geçen "yüz bin aşıkın var sanıyorum" ifadesi de kayda değerdir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol