confessions

first generation

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 80
  2. takipçi 13
  3. puan 0

iğdiş

first generation
sözcüğü ilk kullandığım girimi yazarken mevcut bilgilerimi teyit edici nitelikte bilgiler içereceğinden emin olduğum ama bir yandan da ne olur ne olmaz düşüncesiyle göz gezdirdiğim sitelerden birisinde farklı anlamlarına ve kullanımlarına denk geldiğim sözcük.
alanis morisette'in bir şarkısında da dediği gibi: you breathe, you learn..
işte o (muhtemelen tarihle ilgili kişilerin aşina olduğu ama bana göre) ilginç bilgi:
"Sözlükte “terbiye etmek, beslemek ve yetiştirmek” anlamına gelen igitmek fiilinden türetilmiştir. İğdiş Türkistan, İran ve Anadolu'da farklı mânalarda kullanılmıştır. Yûsuf Has Hâcib, kutadgu bilig'de iğdiş kelimesine birkaç yerde “terbiye edilmiş kişi” anlamında yer vermiştir. Kelimenin “hadım edilmiş insan ve hayvan” şeklindeki bugünkü mânasının da bu eski anlamıyla bağlantılı olduğu söylenebilir. Aynı eserde şehir halkını oluşturan zümreler arasında iğdişlerin de adı geçmektedir ([trc. Reşid Rahmeti Arat], s. 321). Bunlar ordunun at ve yük hayvanı ihtiyacını da karşılardı. Han ailesine ait atları terbiye eden görevliye iğdişçi deniliyordu. Bu kayıtlardan, iğdişlerin Türkistan'ın sosyal hayatında önemli görevler üstlendiği anlaşılmaktadır. Karahanlılar'da da iğdiş devletin en önemli görevlilerine verilen unvanlar arasında yer almaktadır. Nitekim 602'de (1205-1206) Benâket'te basılan bir sikkede “Uluğ İğdiş Çağrı Han” unvanı bulunmaktadır (Baykara, LX/229 [1997], s. 689). İğdiş kelimesi İran'da yazılmış eserlerde genellikle ikdiş, bazan da yikdiş şeklinde geçmektedir. Selçuklular ve Moğollar devrinde İran'da kullanılan bu kelime Arapça'da “müvelled” ile (melez) karşılanmıştır. XIII ve XIV. yüzyıllarda Anadolu'dan büyük emîrlere ve sultanlara takdim edilmek üzere Suriye ve Mısır'a gönderilen atlara Memlük kaynaklarında “ikdiş” denilmekteydi. İkdiş atların babalarının Arap, annelerinin de Türk olduğu ve çok hızlı koştukları kaydedilmektedir (Ferheng-i Ânendırâc, I, 388)."
yine aynı kaynaktan:
"XII ve XIII. yüzyıllarda Anadolu'da şehirlerdeki vergi memurlarına iğdiş adı verilmiştir. Kelime kaynaklarda Arapça ve Farsça çokluk şekilleriyle de (egādişe, igdişân) kullanılmıştır. İğdişlerin reislerine “iğdişbaşı, emîr-i iğdişân, emîrü'l-egādişe” deniliyordu. Anadolu Selçukluları'nda şehirlerin önde gelenlerine de iğdiş denildiği, hatta şehirlerdeki ticarî hayatı iğdişbaşının kontrol ettiği bilinmektedir. Aksaray, Lârende, Ereğli ve İskilip gibi Selçuklu şehirlerinde iğdişler ve iğdişbaşılar mevcuttu. Şimdiye kadar adları tesbit edilebilen iğdişbaşılar şunlardır: Hacı İbrâhim b. Ebû Bekir (Konya), Hürremşah (Sivas), Hajuk (Hacik) oğlu Hüsam (Kayseri), Muîn (Malatya), Fahreddin (Konya), Şemseddin ve Hasbeg b. Saîd. İğdişbaşı, devlet görevlilerinin dışında şehir halkını temsil eden en yüksek görevliydi. Ticaretin ve halktan vergi toplanmasının yanı sıra bir düşman tehdidine ve muhasaraya karşı şehrin savunmasını da organize ediyordu. Babaîler isyanına karşı koyan Sivas iğdişbaşısının şehrin ileri gelenleriyle birlikte öldürüldüğü, Konya iğdişbaşısının da Anadolu Selçuklu tahtına çıkarılmaya çalışılan Cimri'ye karşı direniş hareketini örgütlediği bilinmektedir."
http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=210524

noktürnal

first generation
gececil.
gece aktif olan, gece yaşayan hayvanları ve insanları tanımlayan sözcük.
ingilizce'deki karşılığı nocturnal.
zıt anlamlı sözcük ise diurnal.
bazı müzik eserlerinin adındaki nocturne/noktürn gece müziğini ifade etmektedir.
bu vesileyle chopin'in meşhur eserini de paylaşayım:
hauser-lola

stigma

first generation
*yaftalama-stereotip oluşumu-hizipleşme (biz vs. onlar)-sosyal statü kaybı (toplum nezdinde itibarsızlaşma)-ayrımcılık aşamalarının sonucunda doğan nurtopu gibi (anti)sosyal olgu.
sosyal stigmalar genellikle kültür, ırk, cinsiyet ve sağlıkla (özellikle de akıl ve ruh sağlığıyla) ilgilidir.
*hristiyanlıkta isa'nın çarmıha gerilmesi nedeniyle vücudunda oluşan yaralara da stigma deniliyor. daha sonra, bir kişinin vücudunda bu yaraların olduğu yerlere denk gelen yerlerde görülen izlere/lekelere, yaralara, yara izlerine ve hatta ağrılara da stigma denmiş.
*keza, anatomide bu türden izler/lekeler için kullanılan terim.
çoğulu stigmata.
*star trek: enterprise (2003 2. sezon) bölümlerinden birisinin adı

incesaz

first generation
1997 yılında Murat Aydemir (tanbur), Derya Türkan (kemençe) ve Cengiz Onural (gitar) tarafından kurulmuş olan grup.
başlangıçta Cengiz Onural'ın bestelerini icra eden grup, zaman içerisinde Murat Aydemir bestelerini ve geleneksel Türk müziği eserlerini de ilave etmiş repertuvarına.

grubun üyeleri:
Ezgi Köker Aldemir, Bora Ebeoğlu – Solistler
Murat Aydemir – Tanbur
Taner Sayacıoğlu – Kanun
Emre Erdal – Kemençe
Türker Çolak – Vurmalı Çalgılar
Akın Aral – Bas Gitar
Volkan Hürsever – Kontrbas
Cengiz Onural – Gitar
Dinçer Demirci – Ses Mühendisi

solistleri
Melihat Gülses
Dilek Türkan
Cengiz Özkan
Ezgi Köker Aldemir
Bora Ebeoğlu

bana bir aşk masalından şarkılar söyle


eyvah

toplumsal cinsiyet ikiciliği

first generation
cinsiyet ikiciliği, ingilizce'de "gender binarism" olarak geçer ve cinsiyet ayrımında kadın ve erkek şeklindeki geleneksel bir sınıflandırmayı ifade eder.
avustralya, kanada, hollanda, danimarka, almanya, birleşik krallık ve abd gibi bazı ülkeler yasal düzenlemeler yaparak bu sınıflandırmaya resmi belgelerde (doğum belgesi, kimlik kartı, pasaport, ehliyet gibi) üçüncü bir seçeneği "X" şeklinde ilave etmiştir .
X kategorisi, bazı ülkelerde tipik kadın-erkek vücudu tanımlarının dışında kalan bireyleri, bazı ülkelerde bugünkü cinsiyet kimliği doğumdaki cinsiyet kimliğinden farklı bireyleri, trans bireyleri, kapsayabilmektedir.
bazı durumlarda ise belirtilmeyen cinsiyeti ifade etmektedir.
sosyal ağ hesaplarına kaydolurken karşımıza çıkan "belirtmek istemiyorum" veya "cinsiyeti yok" eksenindeki seçenekler bu konuya gösterilen hassasiyetin sonucunda eklenmiştir.
güven sözlük'ün de bu hassasiyeti göstermesi arzu edilmektedir efendim.

edit: iki sebepten ilave yapma ihtiyacı duyuyorum (girime verilen artının geri alınması ve de normalde girilerimi artılayan sevgili yazarların bu giriye tepki vermemesi üzerine)
1. günümüzde sosyokültürel açıdan örnek alınacak düzeydeki pek çok ülkede "artık" x kategorisi şeklinde "resmiyet kazanmış" bir üçüncü cinsiyet kategorisi mevcut.
ülkemizde (ve bize benzeyen diğer ülkelerde) bazı kesimler şiddetli tepki gösterse de, üzerini örtmeye çalışıp inkar etse de veya en iyi ihtimalle görmezden gelse de üçüncü cinsiyet kategorisi (sebepleri/motivasyonu ne olursa olsun, bunları sorgulamak bize düşmez) "artık" yasal düzlemde, tıbbi ve sosyal bir antite olarak değerlendirilmektedir. dolayısıyla, belirli bir bilinç düzeyine erişmiş kişiler olarak bize düşen de bu kategoriyi stigmatize etmekten vazgeçmek ve bu kategorideki bireylerin tercihlerinin onların en temel hakkı olduğunu hatırlayıp hukuki sınırlarını ihlal gibi eylemlere meyletmemektir.
bu bağlamda, durumu yadsıyan her türlü tutumu da şahsen sessiz ihlal olarak görüyorum.
2. sosyal ağların fikirlerin arenası olduğuna inanan birisi olarak kayıt sürecinde veya daha sonrasında, hesabın herhangi bir bölümünde cinsiyet belirtmenin gereksizliğine inanıyorum. ben (veya benim zihniyetimdeki herhangi bir kişi) bir kullanıcı olarak girilerimde/paylaşımlarımda cinsiyetimin ne olduğuna dair ipuçları verecek şeylere yer verebilirim. ancak, hesap açmak için bir ağ uygulamasının bu bilgiyi benden talep etmesini en hafif tabirle mahremiyetime saygısızlık telakki ederim. skalanın diğer ucu hak ihlaline kadar uzanan bir durum elbette..
insanları olduğu gibi kabul etme ve farklılıklara saygı duyma erdeminin ve olgunluğunun tüm topluma yayılması dileğiyle..

kadınların sadık olmaması durumu

first generation
başlığında "bazı" sözcüğünün olması gereken durumdur.
bazı erkeklerin de sadık olmaması durumu, malum, düşünülerek haksız genellemeler yapılmamalıdır.
"şu şarkıyla maşukanın evinin önünde serenad yapılası durumdur" şeklinde 2. bir tanım da yapılabilir:
incesaz - çok aşığın var diyorlar


ve çiğdem yarkın'dan seni herkesten kıskanıyorum
şarkının bir yerinde geçen "yüz bin aşıkın var sanıyorum" ifadesi de kayda değerdir.

aksa manisa doğalgaz santrali

first generation
bugün üretim lisansının iptal edilmesi için epdk'ya başvuran şirkete ait santral.
aksa enerji santrali 115 megawatt kurulu güçte üretim gerçekleştiriyordu.
şirket KAP'a
“Türkiye sınırları içerisinde rekabetçi bir fiyattan elektrik üretimi gerçekleştirme imkanı gittikçe azalan santralin, yurt dışında dolar bazlı getiri ile yüksek marj sağlayabilecek potansiyel projelerde kullanılması planlanmaktadır” açıklamasını yapmış.

trakya

first generation
ingilizce'de "thrace".
(türkçe'dekinden daha kapsamlı bir tanımla) güneydoğu avrupa'da modern yunanca'da thráki, bulgarca'da trakiya ve türkçe'de trakya denilen coğrafi ve tarihi bölge.
günümüzde bulgaristan, yunanistan ve türkiye sınırları içinde kalmaktadır.
kuzeyinde balkan dağları, güneyinde ege denizi ve doğusunda karadeniz vardır.
bulgaristan'ın güneydoğusu, yunanistan'ın kuzeydoğusu ve türkiye'nin avrupa kıtasında kalan bölümü bu bölgeyi oluşturur.
ilginç bilgi:
antik dönemde, avrupa sözcüğü tüm kıtayı kapsayacak şekilde kullanılmadan önce bu bölgeye avrupa deniliyormuş.

feta

first generation
yunanistan'da yapılan ve avrupa birliği mevzuatıyla korunan bir beyaz peynir çeşidi.
yalnızca belirli şehirlerde veya bölgelerde üretilen peynir için bu sözcük kullanılabiliyor:
makedonya, trakya, tesalya, yunanistan'ın orta anakara bölgesi, midilli adası (lesvos) ve pelopones,

geleneksel feta peyniri % 30 keçi %70 koyun sütünden yapılıyor. bazen inek sütünden yapılanlara da feta dendiği oluyormuş bu arada. besin değerleri şu şekilde:
yağ: 21 g/100g
kalsiyum: 493 mg/100g

yurt dışında peynirsiz kahvaltı yapamayanların ve türk peyniri bulamayanların alternatifi olabilecek bir peynir.

hipertansiyon

first generation
bir süre önce bazı hipertansiyon ilaçlarının karsinojenik etkileri olduğuna dair bir yazıya denk gelmiştim. dikkat etmediğim için sadece başlığı kalmıştı aklımda.
şimdi tekrar araştırdığımda etken maddesi valsartan olan çin menşeli bazı ilaçların amerikan gıda ve ilaç dairesi (fda) tarafından toplatıldığını gördüm (temmuz gibi). N-nitrosodimetilamin (NDMA) adlı karsinojenin bulaşması/kontaminasyonu nedeniyle.
bugün başka bir ilacın (bir lotunun/partisinin) toplatılması haberi de var. insan ve hayvanlarda karsinojenik etkisi olduğundan şüphe edilen N-Nitrosodietilamin (NDEA) testi pozitif çıktığı için (amerikan ulusal sağlık enstitüleri'ne göre).
Losartan Potasyum Hidrochlorotiazid 100 milligram/25 milligram tabletler, lot numarası: JB8912. son kullanma tarihi: 06/2020
bu arada ilgili ilaç firması, merkezi almanya'da olan sandoz (novartis grup).
Losartan Potasyum Hidrochlorotiazid'in üretimi slovenya'da yapılıyormuş.

sürçülisan (tdk'ya göre) ettiysek affola..

fernweh sendromu

first generation
"Kendinizi bulunduğunuz ortamda çok bunalmış hissettiğiniz oldu mu? Herseyi bırakıp "uzaklara gidesim çok var" cümlesini kurarken kendinizi buldunuz mu? Öyleyse siz de Fernweh sendromuna yakın olabilirsiniz... Almanca kökenli olan bu kelime uzaklara gitme dürtüsü-tutkusu-ihtiyacı olarak tanımlanmaktadır. Bunaldığımızda, sorunlarımız rutinleştiğinde bir anlamda yenilik isteriz. Hatta hayatta kalmak için o büyük sandığımız, içinden çıkamadığımız sorunlardan kaçmak isteriz; ne var ki kaplumbağa gibi sorunlarımız biz nereye gidersek bizimle beraberinde gelir. Tehlike karşısında beyin dalgalarımız deltaya geçer ve hayatta kalmak için inanılmaz güç ve kuvvette oluruz. Bazen bu gücümüze biz bile hayret edebiliriz. Yeni bir yere gitme isteği, yeni mücadele şartları belki bize istediğimiz kuvveti kazandıracak geriye dönüp rutin sorunları da çözme kabiliyeti ve düşüncesi verebilecektir..."
bilgi, uzman psikolog yeşim akıncı'ya aittir.

münir nurettin selçuk

first generation
endülüs'te raks (zil, şal ve gül)
gül yüzünde göreli (mehteranperverlerin dinlemek isteyebileceği farklı bir yorumu da mevcut) ve de güftesi yahya kemal beyatlı'ya ait Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) gibi değerli eserlerin çok değerli bestecisi.
sanatçı, eski okuyuşla yeni anlayışı birleştirerek alışılagelenden çok farklı bir üslupla besteler yapmış. Paris'e giderek ses tekniği konusunda öğrenim görmüş. aynı zamanda özgün bir ses tekniği eğitimi görmüş ilk Türk müziği ses sanatçısı olan Münir Nurettin, 19'uncu yüzyıl İtalyan opera şarkıcılığının izlerini taşıyan icrâ üslûbu Bel Canto'dan etkilenmiş.
Türk müziği tarihinde ilk kez solist olarak konser veren Münir Nurettin Bey, ilk solo konserini 1930 yılında, şimdiki Dormen Tiyatrosu'nda vermiş. Konserlerde ayakta şarkı söyleyen, aynı zamanda koro eşliğinde solo okuma geleneğini de ilk kez uygulayan sanatçı olmuş. Batıdan gelen opera, tango gibi etkileri, kendi Türk müziği okuyuş üslûbuna dahil etmiş. Beste çalışmalarına asıl 1940-1941 yıllarından sonra başlamış.
Yeşilçam'a da giren Selçuk, Muhsin Ertuğrul'un ilk müzikal film denemesi olan "Allah'ın Cenneti" filminde rol almış, bu arada.
değerli sanatçımız inci çayırlı'dan dinlemesi ayrı bir zevk veren eseriyle taçlandırayım girimi.

Sen şarkı soylediğin zaman
Mevsimler değişir gibi kımıldardı içim
Dudaklarında doğardı şafaklar ve güneşler
Geçerdi gözlerimden öyle kızlar ki
Fecirden kadehlerle nağme içmişler

Sen şarkı söylediğin zaman
Ne kadar gençti dünya ve ne güzeldi
Bahar sabahlarının rahatlığı içimizde
Bir ses ki sükûn ve sonsuzluk
Bir ses ki hayat olmuştu bizde

Sen şarkı söylediğin zaman
Bahar içinde âlem, bahtiyardı can
Bir hilkat sabahı ki her şey beyazdı
Bir vazgeçiş senden gayrı her şeyden
Öyle bir an ki hayata doyulmazdı
Sen şarkı söylediğin zaman

biyografi için kaynak: wikipedia



0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol