serendipity

Bir koca karı hurafesine göre; mezar yeri satan alan kişi, kendisi Ya da aile yakınlarından birinin mezarın kendisini çağırdığını söyler. Yani mezar satın almayınız yoksa tez vakitte yolcusunuz derler. Ben de çok tınlamam bu hurafeleri ama mezarını yaptıran rahmetli oyuncuyu aylar önce haberlerde izlediğimde bu koca karı hurafesi aklıma gelmişti.
Allah rahmet eylesin.

Her şerrin ardında bir hayır olduğunu bana hatırlatan, sahibelerinin bile terk-i diyar ettikleri mekan.

Pencerelerin yapılardaki amacı; dışarıdaki ışığın kapalı halde bulunan yapı içerisine girişini sağlayarak gün belirginliği(gündüz-gece) sağlayabilmeleriydi. Eski yapılarda pencere büyüklükleri günümüz binalarına göre yüksek ve daha derin olma sebebi de budur.
Alışveriş merkezlerinde, genelde orta mahalde bulunan galeri boşluklarına denk gelmişsinizdir. Dükkanların yerleşiminden dolayı cephe darlığı yaşanmasın hem de metrekareden bu sayede alan kaybı yalanmasın diye pencereden sızacak güneş aslında binanın yani çatıda konumlandırılır. Tepeden gelen güneş, çatıya (genelde cam tavan oluyor) ve galerinin temel üstü kotuna kadar faydalanmaları hedeflenir. Ayrıca haddinden fazla havalandırma boşlukları da bulundurulmak zorunda. Ortama mekana/alana girecek ışık yüzdeliğinde düşüklük oluyorsa avm içinde (proje esnasında) ışıklandırma oranı arttırılarak aynı seviye sağlanabiliyor.

Dünyanın en çirkin kelimelerini dahi haketmeyecek kadar düşük mahlukatlardır.

Ordu'nun yeni Büyükşehir Belediye Başkanıdır.
Eski başkan Enver Yılmaz'ın sancılı istifa sürecinden sonra boşalan koltuğa atanarak seçilmiştir.
Engin Tekintaş, 2014 yerel seçimleri sonrası Ordu/ Altınordu Belediye Başkanlığı'nı sürdürmekteydi.

Annenin Doğum sonrası bebeğiyle ilk göz göze geldiği, gözünü açmıyorsa da ilk ağlama sesini duyduğu o an.

Ankara/Bahçeli'de bulunan özellikle öğrencilerin uğrak yeri olan kafedir. Bildiğim kadarıyla mekan kapandı ama adı aklımda kaldı.

Şu anda okuduğum kitabı tavsiye edebilirim. İsmiyle müsemma kitap: (bkz:oltadaki balık Türkiye)-(bkz:mehmet emin değer)

Aklım hep; Dünya Bankası Başkanı'nın Edirne Selimiye Camisi çıkışında, kapı önünde duran ayakkabılarını giyeceği sırada tüm basının çekim yaptığı, 2 çorabı da yırtık olan (bkz:Paul Wolfowitz)'i hatırlar. Sene 2007 idi. Çocuktum tabi. O gün delik çoraplarıyla dünya gündeminin alay konusu olan bu başkan yüzünden bilinç altımda korku salmış olup, yanımda ne olur ne olmaz diye yedek çorap taşımama sebep te olan konudur.

şu meşhur elalemin komşu çocuğu diye, ebeveynlerimiz tarafından mevzu bahis edilen ve hep merak edilen öğrencidir.

aheste aheste salınarak, o mahmur bakışınla etrafına tüm endamınla ateş ederken, o her zaman ki zambak kokunla baş döndürüp, etrafında adeta yıldız gibi parlarken, muhteşem gülüşünü göstereceğin o sırada dişlerinin arasında kocaman marul ve üstüne çörek otunun yapıştığını unutup amaçsızca gülmeye devam eden kişiyi tüm karizmasından edeceği gibi ömür boyu kendisini bu talihsiz durumla da aklımıza getireceğimizi hatırlatan başlıktır.

Oooo aman efendim kimleri kimleri görüyorum..
Aaa sen de mi burdaydın?
Çok sevindim, çok sevindim. Aynen ben de!
Şeklinde konuşmaların yer aldığı ve alacağı konu başlığıdır.
Bayağı bizim mahalle olmuş burası

İngiliz rumuzlu olduğunu iddia etse de, bu kadar acıya dayanmasının Adana'ya kadar uzandığını hissettiğim, Ege'nin haşin çocuğu minvalinde, henüz Dünya onun yıldızlığını keşfetmesede, bizler onun (bkz:güven sözlük)'te yıldızına yıldız katacak olduğunu biliyoruz. Ayrıca biricik moderatörümüzdür.

iyi ki (bkz:güven sözlük) var. iyi ki geldiniz. hoş gelmişsiniz

şiir malzemesidir.
1 adet eskiz kağıdı, 1 ucu kırık kalem, yarım gönül, soğmuş acı çay yeterdi halbuki....
şairin gönül bağından dökülen şiirin kaleme dökülmesi için.

Uyku bozukluğuna sebep etken-edilgen-etmenleri ortadan kaldırmanızı tavsiye edebilirim.
İlaç, psikoterapi geçici çözümler;
Mesela;
-Üst kat komşunuz her gece eşiyle kavga ediyorsa Ve bunu gecenin o kör vaktine denk getirip bir de üstüne yeni doğmuş 2 aylık bebeğinin gaz sancıları da destekliyorsa, gidin evinizi değiştirin. Ev alma komşu al bozukluğu
-Nankör işvereniniz yüzünden sabahlara kadar yetiştirilmesi gereken projeler yüzünden yine mi ayaktasınız. Yine mi 67920301. Kahvenizi yudumluyor Ve artık isyan ediyorsunuz, gidiniz işinizi değiştiriniz. İşverenin vicdan bozukluğu
-Eşiniz ev hanımı; yine o gitme dediğiniz nalet(bkz:altın gününe ) katılmış, günü kötü geçmiş; Patavatsızca Necla'nın cürümlü laflarını hazmedememiş, Ee haliyle tüm gece sizi uyutmamıştır. Gidiniz eşinizi değiştirmeyiniz tabi ama odaları değiştirebilirsiniz :) İyi günde-kötü günde bozukluğu
-Okul dönemi başladı. 2.80 boyunda devasa ödevler eve gelmiş, çocuğunuz arkadaşlarına mahçup olmasın diyerek o giriştiğiniz ödevler sabır taşını çatlatsa dahi henüz yeni bitmiş Ancak sabah olmuştur. Evlat değişmez ancak öğretmenini değiştirebilirsiniz. Kötü öğretmen öğrenciyi hayattan soğutur bozukluğu
-Ahh o bukle bukle omzuna nasıl da döküldü Yarenimin. Artık açılma zamanı mı gelmedi mi? Ya birgün başkasını yanında görürsem! Neden bu kadar korkak davranıyorum ki? Uffff?!!
Diye diye sabah olmuştur. Kalp bu sökülüp atılmaz, değiştirilmez de! Gidiniz tavrınızı değiştiriniz ve o kıza/ erkeğe açılınız artık!
Ümitsiz vaka bozukluğu
Bu liste uzayıp gider.
Aklınızın derinliklerinde sizin değerli uykunuzdan Ne alıkoyuyorsa önce gidin bunları değiştirin.
Halen mi olmuyor!
Eee o zaman geçmiş olsun efendim!

facebook, ilk amacını aşalı çok oldu lakin asıl amacına şimdi ulaştı dediğim de uygulamadır.
(bkz:tinder)'a rakip olduğunu düşünüyorum.facebook artık belirli yaş grubu kitlesini bünyesinde ağırlıyorken, özünde gayriresmi olarak (bkz:tinder) gibi kullanılsa da geç bile kalınmış olsa resmileştirmiş olmalarını tebrik ediyorum(?).
Bu uygulamanın Türkçesi (bkz:tdk)'da: “2. baharı görmeyi bekleyenler derneği” şeklinde çevrilebilir.
öneridir

Bu da bir nevi intihar şekildir dediğim konu, haber manşetlerini süslemiş zaten!

Kimseye ne borç veririm ne de alırım dedikten sonra başıma gelen ufak bir olayı anlatayım dedim;
Fal, hacı-hoca muhabbetlerinden hiç hoşlanmayan biriyim. Hele kahve falı falan en sinir olduklarımdan. Geleceği Allah'tan beklemeyi unutup başkasından medet ummak bana ters geliyor.
Neyse...
Çooooook uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım ziyaretime gelmişti.
Beraber kahve içtik, falan pişman.
Ben o arada işlerime konsantre olmuşken kendisi bana sormadan içtiğim kahve fincanını ters çevirmiş, arkasına saklamış. Geldim hemen falıma bakacağını söyledi. Ben de itiraz ettim haliyle. Beni dinler mi vatandaş, kafadaki başkaymış meğer!
Neyse...
Yaaa helekopter, şurda şu boylarda uzun yoldan gelecek ama çok uzun zamandır da görmediğin, görünce de çok mutlu olacağın (?) arkadaşın ziyaretine gelecek.
Bu kızın bir derdi var. Sana akıl danışacak! Nasıl olur bilmem ama içini dökecek. Galiba..ımmmmhh... şey!!! Böyle sana söylediği sıkıntısından Sonra sen ona ferahlık sağlayacaksın.
Eee dedim, neymiş sıkıntısı???
Galiba senden borç para isteyecekmiş?
Neyse ki....
Diye lafının bitmesini beklemeden ben tabiki de şunu söyledim;
-neyse ki adı üstüne fal .....cım, ben kimseye borç para vermem biliyorsun, boşver sen. Kapat fincanı dedim.
Bir daha açılmadı o fincan