serendipity

Fuzuli gibi düşünmeye başlar;
''Konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil'' deyip deyip durursun.

Hiçbir hayalime kavuşamıyor olduğum aklıma geldiğinde, daha doğrusu hayal kurmayı artık bıraktığımdan mütevellit şu saatten sonra tek istediğim daha fazla günah biriktirmeden kainatın sahibinin yanına sonra da nur kokulu babannemin yanına gidip, hakkın rahmetine kavuşmak isterim.

Bizim hikayemiz resmi olarak 23.09.2018'de başlandığı bilinmektedir.
Halbuki bu hikaye başlayalı çok daha eskiydi.
Çok derin arkadaşlıklara sahip olduğumuz, hiçbir amaç gütmeyen, tek hedefi güzel ortamın yakalandığına inandığımız sahte ortamdan çıkıp kendimizi buralarda buluşumuzun yıldönümüydü sadece.

''Bir yılda insanın başına neler gelebilirdi ki!'' sorusunun daha evveliyatında ''başımıza gelmeyen kaldı mı ki!'' sorusu daha ağır basıyordu.

Soruların ağırlığı, başımıza gelenlerle imtihan edilip çizgimizi korumaya başlayıp, bazen yorulduğumuzu da açık açık gördüğümüz günlerin başlangıcı olup, yıl dönümü kutluyor oluşumuzun şerefesiydi tüm olan bitenler.

Yola beraber çıktıklarımız, yolda bırakılmış oluşumuz, yarı yolda vazgeçenlerimizle dolu dizgin geçen koca koca bir yılın yıl dönümüydü oysa ki...

Resmiyette admin oluşumuzun tamamen temsiliyet makamından öte olmayıp, sizlerden hiçbir farkımızın olmadığının hatta 'bal gibi samimiyetimizin' en güzel temsil edildiği günün yıl dönümüydü o gün!

Gerçek hayatta evladım yok ama burası ailem, sözlük ise olmayan evladımın yerine geçti çoğu zaman. O yüzden her gün ilmek ilmek sabırla dokuyup yılmadan dimdik duran değerli kadroya ve sizlere armağan olsun bugün.

365 gün ve diğer tüm gelecek güzel günler kutlu olsun o vakit!

Alakasız günün bir karanlık gecesinde, radyoda çalan o mahmur çalan şarkılardan biriydi belki de tüm hüznün sebebi...

Mesela ne demişti o şarkıda Resul Dindar;
''Gittiğinde Anladım!''

Hüznün sebebi tek başına şarkı/ şarkılar değildi, Resul'un ağlamaklı sesi hiç değildi. Kırk yıldan fazla hatır bırakan, acı da olsa tadı, geçirilen en kaliteli zamanların, kahveli günlerin bir daha olmayacak olmasıydı belki de...

Ebru Gündeş'in de dediği gibi de olmuyordu...
''Kadere inat, seni baştan yaşayacağım!'' demek koca yalandan ibaret olurdu kimi zaman.

Mor salkımlı dar sokakların erguvan kokusu arasında bir daha yürüyemeyecek oluşuydu belki de bu tarifsiz duygunun sebebi...

Herkese yalan konuşup en deli zamanlarını geçirebilmek adına yapılanları aklına getirdiğinde arkandan mızrak yemiş gibi kanatır mıydı tüm hatıralar.

Athena Gökhan bile ''Gitme Kal diyemedim!'' demiş, biz ne diyecektik ki. Gittiği yerde mutlu olsun istersin. İyi arkadaşlar birbirinin en mutlu olduğunu istemez miydi ki!

Hakan Altun ''Duyanlara Duymayanlara'' dese ne olacak, ne geri gelirdi ki elden. ''Ama her şey her şey senin için, dualarım demiş Cengiz Kurtoğlu! ''

Dualarla uğurladığın, Allah'a emanet ettiğin en yakın arkadaşını en güvendiğine emanet etmişsin daha ne istenir ki, ne de sitem edilirdi ki..

Her Eylül'ün sonu olduğu gibi bu güzel dostluğun da zamansal sonu olduğu gittiğin de anlaşılmıştı.

Ahmet Kaya'nın da dediği gibi;
''Kendine iyi bak, beni düşünme, su akar yolunu bulur!'' du biliyorduk.

Belki bir daha görüşemeyecektik ey güzel dost ama her dinlediğin şarkıdan selam gönderip, çak yapacağımızı hiç unutma! dersin içinden. Ama hep içinden...

O öyle bir arkadaştır ki, öyle mutlu olsun istersin ki gittiği yerde çok mutlu olsun diye tüm güzellikleri de, hatıraları da Bebek Sahili'ne gömüp sonsuzluğa uğurlarsın.

Yolun açık olsun!

Yazarken bile gevşemenize sebep olan, hani o kuşlar, böcekler, binbir renkli çiçekler” şarkısındaki gibi adeta seke seke yürüten ve rahatlatan, en nihayetinde de uyuttuğu bilinen gevşetici çaydır.

İnşallah tasvir edilen bu kavram şeysi elle tutulur, gözle görülür yenilir bir şeydir diye umduğum konudur.
Toklukla doğru orantılı olduğunu yine Ümit ettiğim futbol topudur aşk.

Kadıköy Anadolu Lisesi'nde yaşanan olaya göre; okula yeni başlayan öğrencilerin üstüne üst sınıflar tarafından karşılama töreni adı altında simit atma geleneği yaygınlaşmış.

Okul müdürünün kürsüden simit atan öğrencileri uyarmasına rağmen iplemiyor oluşu olayın daha da vahim boyutta olduğunu anlatırken eğitimin sadece ilimden değil edepten de geçtiğini, okullarımızda çocuklarımıza öğretilmesi gereken matematikten, tarihten, Fenden daha önemli dersler var olduğunu bir kez daha hatırlatmış olundu.
haber kaynağı

Anneler babalar evlatlarının adını seçerken aynı zamanda isimleri bebeğini de korusun isteyip, elalem Ne der kitlesinin sevgili mensupları da bildiğiniz üzere yeni bebeğin adını öğrendiğinde ne der bilin bakalım;
-adıyla yaşasın!

Sözlükte kendi ad ve soyadıyla Nick alanları tenzih ederek nickiyle yaşamak isteyenler klübünün de admini olarak belki birgün bizi de mutlu tesadüfler bulur ukalalığında bulunarak kendi nickimi aldım.
Henüz o tesadüf bulmasa da umut dünyası napalım diyerek değiştirmiyoruz nickimizi, üstelik daha da sarılıyorsunuz o umuda!

(bkz:olsundu)

İnsan;
hep BİLMEDİĞİNDEN"
değil ya,Bazen de
"BİLDİĞİNDEN "susar..
Edep bilir,susar..
Sabır bilir,susar..
Saygı bilir,susar..
Sevgi bilir,susar..
Bazen de anlayanı
olmadığını bilir,susar...

(bkz:yalan)

Muhtemel admini de olduğumu düşündüğüm birliktir.
Yakın zamanda dernekleşip kurumsallaşabilmek adına yedi üye bulunması şartı bulunduğundan sevgili sözlük yazarlarından gönüllü yedi yazar bulunduğu takdirde vakfını dahi kuracağım yapıdır.

Genellikle doktor ile girilen pazarlık sonucu doktorun kazandığı sorunsaldır. Zira benim gibi daha önce boğulma sorunu yaşayan insanlar boğazına Ne kaçarsa kaçsın nefessiz kalacakları düşüncesi yüzünden minicik sorun en büyük sorun haline gelmektedir. En ufak hastalıkta “hap verilmesinde yerine şurup yahut iğne Hatta ameliyata” dahi razı iken küçücük hap diye yutturulan, futbol topunun onda birine denk gelen büyüklükteki hapları yutacak daha doğrusu yutamayıp küçük dilinde kalıp nefessiz kalacağı korkusunu beraberinde getiren acı sondur. Sonuç olarak o hapın muadili iğne yahut şurup benzeri tedavi yöntemi yoksa tüm olasılıklar göze alınır, en az birkaç saat “o hapı Ne yapsam da bir çırpıda yutsam!” Pazarlığı ile beyin bulanıklığı yaşanır, en nihayetinde zehir olan o hap çiğnenerek, atomik birim yapı taşlarına kadar bölünerek yutulur, bir sonraki hap yutma merasiminin hüznü sarıverir bir anda.

Türk mühendisler tarafından kurulup, geliştirilen "Yeni nesil sosyal medya platformu sen yaz diye" sloganıyla ortaya çıkarılan Yazbee, konu ayrıştırma ve kişiselleştirme özelliğiyle global sosyal medya uygulamalarından ayrılmaktadır.

“genç", "haber", "spor", "siyaset", "müzik", "çocuk", "magazin", "sağlık", "mizah", "tekno", "dizi", "emlak", "tatil", "moda", "borsa", "gurme", "sigorta", "oto", "kripto", "eğitim", "kariyer", "astro", "tarih" ve "kültür" olmak üzere 24 farklı konu başlığı ile kullanıcılarına hizmet veriyor.

Sosyal medya platformları arasında en fazla kullanılan Instagram ve Twitter'daki özellikleri harmanlayarak tek bir platformda kullanma imkanı sağlıyor.

Kullanıcıların ilgilendiği konulara dair paylaşımlara hızlı şekilde ulaşmasını amaçlayan platformda yazılı, görsel ve video formatında paylaşımlar yapılabiliyor.

Yazbee, sadece kişi odaklı değil aynı zamanda konu odaklı bir deneyimi karma olarak kullanıcılarına sunuyor. İster kişi ister konu isterse her ikisini birden takip edebilme fırsatı bulan kullanıcılar, paylaşımlarını kategori belirleyerek de yapabiliyor.

Yıl sonuna kadar 1 milyon, 2020 sonuna kadar ise 20 milyon kullanıcıya ulaşmayı amaçlayan Yazbee, global sosyal medya platformlarına rakip olmayı hedefliyor. 2022 yılından sonra ise platformun halka açılması planlanıyor.

Türkiye'de 50 milyon sosyal medya kullanıcısı olduğunu ve popüler sosyal medya platformlarının hepsinde kullanıcı sayısı ve aktifliği bakımından ilk 10'da olunduğumuz düşünüldüğünde doğru tanıtımla birlikte yerli uygulamada da kendimizi gösterip, global piyasada kendimize yer bulacağımız kesindir.
Ayrıca veriler Türkiye'de depolanmaktadır.

Zengin kocasının parasını yiyen, full vasıfsız ancak full şanslı sözümona ev hanımı

Kendi tabanından eksili hanelere düştüğü aşikar olup önümüzdeki günlerde bu girişimini affettirmek adına kendi tabanının güvenini kazanabilmek adına muhtemelen yine kamuoyuna oynayan isimlerden birini övücü köşe yazısı/video vb basın materyallerini kullanarak karşımıza çıkacağını düşündüğüm hadisesidir.

Yere yarım kilo civarında balgam tükürenlere
Sigara dumanını yakın mesafeden başka birine üfürenlere
İstismarcıların halen nefes almalarına
Hırsızların halen ellerinin uzun olmasına
Dolandırıcıların her geçen gün artıp bir şey yapılamıyor oluşuna
Namaz kılıp faiz yiyip şu anda mevduat faizlerinin yüksek olmasına sebebiyet veren TC vatandaşı sözümona müslümanlarına
Çocukların Caddede ağzı yırtılacak kadar bağırıp, buna ilgisiz kalan ebeveynlerine
Olur olmaz korna basanlara
Alt kat komşunun pazar günü elektrik süpürgesi çalıştırmasına
Haklı iken hakkımın olmayışına
.
.
.

(bkz:ankara kuşu)
(bkz:seda sayan)
(bkz:nihat doğan)
(bkz:perinçek)
(bkz:firavun)
(bkz:bülent ersoy)
(bkz:safiye-faik)
(bkz:kangal)

(bkz:bekleyin ve görün)