rönesansın başladığı yer. mediciler sağolsun.
"is this the real life? is this just fantasy?" diyerek 20. yüzyılın en çok dinlenen şarkısı olmuş olan queen eseri. ayrıca aynı isim ile 2018 sonbaharında freddie mercury'nin hayatının anlatıldığı filmin ismi. yönetmenlikte bryan singer oturuyor ve başrolde yani mercury'i rami malek canlandırıyor.
filme olan beklenti aşırı düşükken çok başarılı bir iş yapılmış. rami malek'in oyunculuğu gerçekten efsanevi.
filme olan beklenti aşırı düşükken çok başarılı bir iş yapılmış. rami malek'in oyunculuğu gerçekten efsanevi.
"Çıraklığını yapmadığın bir işin ustası olamazsın" sözünü buna yorup işverenlerin güzelce suistimal ettiği eylemdir, bakış açısı olarak doğru bulunsa da bu eylemin işverenin vicdanına bırakılması acı bir tablodur. Zira bu işin 4 yıl eğitimini görmüş kişiyi dahi bu mantık ile ele alıp tok karnına çalıştırmak çok vicdanlı bir durum değildir. bu durumu çözmenin başka bir yöntemi olsa dahi insana şans gerektirir, ben o şansı bulup doğru şekilde geliştirebildim:
1) öncelikle okula başlandığı günden itibaren eğitimin insana iş tecrübesi olarak pek bir şey katmayacağı gerçeğini kabullenmek gereklidir
2) arkadaşlıklardan, kendinize ayırdığınız vakitten, boş zamanlardan vazgeçmeniz gereklidir.
3) alanınıza uygun bütün firmaların kapısına dayanıp hem okuyup hem çalışacak bir imkan oluşturmalarını rica etmeniz gereklidir. (part time, freelance vb)
4) şans burada devreye giriyor, belki 50 firmadan 1 tanesi size kapıyı açacaktır. çok fazla maddi bir getiri beklememeniz gereklidir.
5) hem okula hem işe doğru bir zaman bölmesi uygulayıp ikisini de aksatmadan devam etmek gereklidir.
bu ve buna benzer fedakarlıklar, çalışkanlıklar diplomadan sonrası için sizi hazır hale getirecektir. ama dönüp baktığınızda yorgunluk, fedakarlık, emek göreceksiniz. bu süreç asla kolay olmayacaktır. lakin sonunda geleceğe hazır başlamanıza etkili bir şekilde fayda sağlayacaktır. diplomanın yanına diplomadan başka şeyler koymadıkça kapılar yüzünüze kapanacaktır.
ben bu maddeleri başarıyla uyguladım, kendimi geliştirme fırsatı buldum. bunların getirisi sayesinde hazır başladım. ama dönüp baktığımda harcanmış bir gençlik, yıpranmış bir yüz, yorulmuş bir bedenden fazlasını göremiyorum. Hem de yolun başlarında.
ya yolun en başında bunu kabullenip adım atmak gerekli, ya da sonrasında karın tokluğuna, düşük ücretlere razı olmak gereklidir. maalesef geleceğin bize sunacağı çok fazla bir seçenek bulunmamaktadır. en dinç olduğumuz dönemlerimizi geleceğimiz için feda etmek zorundayız. bu çok ağır bir yük ama "hayat koşuşturması" denilen şey tam da bu oluyor.
1) öncelikle okula başlandığı günden itibaren eğitimin insana iş tecrübesi olarak pek bir şey katmayacağı gerçeğini kabullenmek gereklidir
2) arkadaşlıklardan, kendinize ayırdığınız vakitten, boş zamanlardan vazgeçmeniz gereklidir.
3) alanınıza uygun bütün firmaların kapısına dayanıp hem okuyup hem çalışacak bir imkan oluşturmalarını rica etmeniz gereklidir. (part time, freelance vb)
4) şans burada devreye giriyor, belki 50 firmadan 1 tanesi size kapıyı açacaktır. çok fazla maddi bir getiri beklememeniz gereklidir.
5) hem okula hem işe doğru bir zaman bölmesi uygulayıp ikisini de aksatmadan devam etmek gereklidir.
bu ve buna benzer fedakarlıklar, çalışkanlıklar diplomadan sonrası için sizi hazır hale getirecektir. ama dönüp baktığınızda yorgunluk, fedakarlık, emek göreceksiniz. bu süreç asla kolay olmayacaktır. lakin sonunda geleceğe hazır başlamanıza etkili bir şekilde fayda sağlayacaktır. diplomanın yanına diplomadan başka şeyler koymadıkça kapılar yüzünüze kapanacaktır.
ben bu maddeleri başarıyla uyguladım, kendimi geliştirme fırsatı buldum. bunların getirisi sayesinde hazır başladım. ama dönüp baktığımda harcanmış bir gençlik, yıpranmış bir yüz, yorulmuş bir bedenden fazlasını göremiyorum. Hem de yolun başlarında.
ya yolun en başında bunu kabullenip adım atmak gerekli, ya da sonrasında karın tokluğuna, düşük ücretlere razı olmak gereklidir. maalesef geleceğin bize sunacağı çok fazla bir seçenek bulunmamaktadır. en dinç olduğumuz dönemlerimizi geleceğimiz için feda etmek zorundayız. bu çok ağır bir yük ama "hayat koşuşturması" denilen şey tam da bu oluyor.
Çok güzel yazmışsın be hocam
teşekkür ederim hocam
Sabah saatlerinde meydana gelen tren kazasında anlık 7 kaybımız ve 43 yaralımız var. Ölenlere rahmet yaralılara geçmiş olsun.
Konu,
Giriş : kaza
Gelişme : titizlikle inceliyoruz
Sonuç : fıtrat
Olarak tamamlanacak bir Türkiye gerçeği.
Çok değil daha 2 ay önce 20 den fazla vatandaşın katledildiği çorlu kazasında, tek bir yetkili dahi istifa etmemiş, tüm sorumluluk yağmura ve fıtrata yüklenerek geçiştirilmiş ve ölenlerin yakınlarından başka kimse isyan etmemişti !
Normal bir ülkede kurumun başı ve ilgili bakan dahil herkes istifa eder ve yargılanır. Ancak yeni Türkiye gerçeği bu işte!
Allahım nasıl bir sınava tabiyiz?
Ne yiyip, ne içiyoruz ki böyle kayıtsız kalıp sadece izliyor sandıkta dahi tepkimizi koyamıyoruz?
Sanırım biz yaşanan tüm garabeleri hakediyoruz.
Geçmiş olsun Türkiye
Edit : bu arda yht ihalesini alan yapan ve uygulayan Mehmet Cengiz ve kolin ortaklığına da rahmet okumayı unutmayalım...
Edit : maalesef ki ölü sayısı dokuza yükseldi.
Eksi basan yazarlar nasıl böyle iyi mi ? Bak bu sözüm size,
Yht ihalesini alan ve "bu milletin am*** koyacağım" diyen cengiz gerçekten de am*** koyuyor. Mutlu musunuz
Konu,
Giriş : kaza
Gelişme : titizlikle inceliyoruz
Sonuç : fıtrat
Olarak tamamlanacak bir Türkiye gerçeği.
Çok değil daha 2 ay önce 20 den fazla vatandaşın katledildiği çorlu kazasında, tek bir yetkili dahi istifa etmemiş, tüm sorumluluk yağmura ve fıtrata yüklenerek geçiştirilmiş ve ölenlerin yakınlarından başka kimse isyan etmemişti !
Normal bir ülkede kurumun başı ve ilgili bakan dahil herkes istifa eder ve yargılanır. Ancak yeni Türkiye gerçeği bu işte!
Allahım nasıl bir sınava tabiyiz?
Ne yiyip, ne içiyoruz ki böyle kayıtsız kalıp sadece izliyor sandıkta dahi tepkimizi koyamıyoruz?
Sanırım biz yaşanan tüm garabeleri hakediyoruz.
Geçmiş olsun Türkiye
Edit : bu arda yht ihalesini alan yapan ve uygulayan Mehmet Cengiz ve kolin ortaklığına da rahmet okumayı unutmayalım...
Edit : maalesef ki ölü sayısı dokuza yükseldi.
Eksi basan yazarlar nasıl böyle iyi mi ? Bak bu sözüm size,
Yht ihalesini alan ve "bu milletin am*** koyacağım" diyen cengiz gerçekten de am*** koyuyor. Mutlu musunuz
Konya'nın meşhur şekeridir. Bazısı sever bazısı hiç sevmez. Bana çok tatlı geldiği için pek tercih ettiğim bir şeker değildir.
En fazla şikayetçi olan yazarlardan biri olarak % 100 katılmadığım % 98 katıldığım şikayet kutusu.
tüm dünyada gündem olmuş bir olaydır. California'da yaşayan iki rahibe okul bütçesi ve toplanan hayır paralarını Las Vegas kumarhanelerinde hiç etmiş. Rakam ise dudak uçuklatıcı, yarım milyon dolar. Bu iki rahibe çok yakın arkadaş imiş. Kankalık görevlerini başarıyla tamamlamışlar.
kaynak
kaynak
Manyetik rezonans olarak açılabilecek kısaltma. Kısaca vücudun belirli bölgesine dalgalar gönderilerek kemik kırılmaları gibi şeylerin tespiti yapılabiliyor.
Küçük bir anım: Duvara kafa attığımdan ötürü kafatasında bir sorun var mı yok mu diye girmiştim bu cihaz içerisine ve neyseki bir şey çıkmamıştı.
Küçük bir anım: Duvara kafa attığımdan ötürü kafatasında bir sorun var mı yok mu diye girmiştim bu cihaz içerisine ve neyseki bir şey çıkmamıştı.
sırdaştır, yoldaştır.
zaten yapılmış olanı değil, sadece içten geleni çalmaya başladığınızda ise, daha da ötesine geçer, insana kendinden ve kendinden bahseder.
bu noktada artık yazarın daktilosu gibidir, ne çıkacağı belli olmaz ama çıkanlardan içteki çok şey belli olur, ve hatta aynı esnada dışa ve benliğe zuhur eder.
zaten yapılmış olanı değil, sadece içten geleni çalmaya başladığınızda ise, daha da ötesine geçer, insana kendinden ve kendinden bahseder.
bu noktada artık yazarın daktilosu gibidir, ne çıkacağı belli olmaz ama çıkanlardan içteki çok şey belli olur, ve hatta aynı esnada dışa ve benliğe zuhur eder.
müzisyenlerin tipine/güzelliğine göre sevilmesi beni irite ediyor.
mesela sevdiğim klasik müzik müzisyenlerini facebook olsun, twitter olsun hep takip ederim. 100 yorumun en az 90'i "aman tanrım çok güzelsin", "çok seksisin" türü yorumlar. "geçen konserde şunu şöyle çaldın ama pek güzel olmadı o" diyen insan sayısı yok denecek kadar az.
bunu pop müzikle, rock müzikle falan uğraşan birine yapsalar bana itici gelmez de ne bileyim karşındaki klasik müzikle uğraşan biri olunca da müziğinden ziyade güzelliğiyle ilgili yorum yapmak bana ters geliyor.
anna nadiryan diye bir hanım var mesela. ben bach yorumlarını çok aşırı beğeniyorum. ama kendisinin çok düz bir görünüşü olduğundan olsa gerek, onun müziği hakkında daha çok yorum yapıyorlar mesela. kendisi de sağolsun attığım her mesaja cevap verir, benim rezil bestelerimi dinleme lütfunda bulunur.
birisi mozart'a "çok yakışıklısınız mozart bey" dese adam "ne olmuş yakışıklıysam?" derdi herhalde.
mesela sevdiğim klasik müzik müzisyenlerini facebook olsun, twitter olsun hep takip ederim. 100 yorumun en az 90'i "aman tanrım çok güzelsin", "çok seksisin" türü yorumlar. "geçen konserde şunu şöyle çaldın ama pek güzel olmadı o" diyen insan sayısı yok denecek kadar az.
bunu pop müzikle, rock müzikle falan uğraşan birine yapsalar bana itici gelmez de ne bileyim karşındaki klasik müzikle uğraşan biri olunca da müziğinden ziyade güzelliğiyle ilgili yorum yapmak bana ters geliyor.
anna nadiryan diye bir hanım var mesela. ben bach yorumlarını çok aşırı beğeniyorum. ama kendisinin çok düz bir görünüşü olduğundan olsa gerek, onun müziği hakkında daha çok yorum yapıyorlar mesela. kendisi de sağolsun attığım her mesaja cevap verir, benim rezil bestelerimi dinleme lütfunda bulunur.
birisi mozart'a "çok yakışıklısınız mozart bey" dese adam "ne olmuş yakışıklıysam?" derdi herhalde.
Postmodernizm kelimesindeki "post-", İngilizcede bir ön ektir ve "bir şeyden daha sonra, sonraki, sonrası, ...den sonra gelen" ve "eklenti, ilâve, ekleme" anlamlarında kullanılır. Dilimizde "yeni, çağdaş, ilerici, yenici" anlamlarına gelen "modern" veya "modernizm" ise Lâtince "modernus" kelimesinden gelmektedir. M.S. V. yüzyıldan itibaren kullanılan kelime ilk olarak Hristiyanlık öncesi dönem ile sonrası dönemi ayırmak için kullanılmıştır. Bu kullanışa göre, Hristiyan olmak modern olmak demektir. Bundan sonraki dönemlerde de kavram, "eski" ile "yeni"yi ayırma anlamını çok büyük ölçüde korumuş ve bu doğrultuda kullanılmıştır. Yani modernizm, modernlik veya modern, her şeyden önce "eski"ye göre "yeni" olmaktır. Rönesans dönemi, Antik Çağa göre; Aydınlanma Çağı, Rönesans'a göre moderndir. Bu sebeple kavram, sürekli olarak bir karşılaştırma ve yeniyi ifade etme anlamı taşıyagelmiştir. O zaman "postmodern"e, "modernizm sonrası, moderniteden sonraki" veya "modernden itibaren" anlamları verilebilecektir.
"Postmodern", "postmodernlik" veya "postmodernizm" kelimeleri ilk defa 1934'lerde görülmeye başlamış, 1950'li yıllarda AngloAmerikan edebiyat eleştirisine girmiş, ardından mimarîde kullanılmış, 1960'lı yıllardan itibaren de yaygınlaşmıştır. Postmodernizm önceleri İkinci Dünya Savaşı sonrası ve eleştirisini tanımlamak için kullanılmış, daha sonra felsefî bir tanımlamanın ifadesi olmuş, ardından da politika, tarih, ekonomide ve mimarîde bir yöntem, edebiyat ve diğer sanat dallarında bir akımı ifade eden kavram haline gelmiştir.
Bir sanat akımı olarak postmodernizm, 1950'lerin sonlarında kendinden söz ettirmeye başlamış, 1960'lardan bu yana Batı edebiyatlarında kendini hissettirmiş, asıl yaygınlığı ve günlük hayata girişini ise 1980'lerin başında gerçekleştirmiştir. Öncülüğünü ABD'nin yapmış olduğu sanattaki postmodernizm, oradan diğer kıta ve ülkelere yayılmıştır.
Çok farklı alanlarda kullanılması ve yer yer öznel yaklaşımlar sebebiyle postmodernizmin kavram olarak tanımı bir hayli karmaşıktır. Bu karmaşıklıkta postmodernizmin bir bildirisi, programı ve çok berrak bir tarihinin olmamasının büyük rolü vardır. İşte postmodernizm tanımlamalarından birkaçı:
Postmodernizm; "modernliğin parametrelerine, bilimsel bilginin üstünlüğüne, pozitif bilimlere, doğrusal gelişmeye, ulusdevlet anlayışına, endüstriyalizme, kapitalizme, demokrasiye, lâikliğe, insan haklarına, teknolojiye, bürokrasi ve uzmanlaşmaya karşı gelen ve onları sorgulayan; buna karşın belirsizliğe, parçalılığa, farklılığa, etnikliğe, altkültürlere, kültürel çoğulculuğa, bilgiye yönelik çoğulcu bakış açısına, yerel bilgiye, yerelliğe, özgünlük ve özgürlüklere ayrıcalık tanıyan bir hareket'tir (Kızılçelik, 1996, s.28).
Postmodernizm: "İkinci Dünya Savaşı sonrası süper endüstri veya postendüstri, ileri teknoloji veya teknobilim toplumlarında ortaya çıkan bir dünya görüşü, bir gerçek anlayışı ve bu görüşler çerçevesinde gelişen yeni bir "kültür" tanımıdır" (Menteşe, 1995, s.274).
Postmodernizm:"1970'lerden başlayarak bugüne kadar Batı modernizminin ve onunla ilgili Aydınlanma ve hümanizm projelerinin politik güç ve çıkar amacına hizmet eden normlarını sorgulayan, onun düşünce yapısını çözen, çelişkilerine, çarpık ve kendine dönük norm ve yaklaşımlarına ışık tutan en önemli eleştiri yöntemidir." (Doltaş, 2003, s.190)
Postmodernizm: "İleri kapitalist kültürdeki bir harekete, özellikle sanatlarda (edebiyat, grafik ve plastik sanatlar, müzik vb.) dönüşümselliği, ironiyi, oyunculuğu, keyfiliği, anarşiyi, parçalanmayı, pastiche'i vurgulayan bir harekete verilen addır." (Ryan, 1994, s.298)
Postmodernizm: "Kapitalist kültürde ya da daha genel olarak Batı dünyasında, yirminci yüzyılın son çeyreğinde, resim, edebiyat, mimarî, vb. güzel sanatlar alanında ve bu arada özellikle de felsefe ve sosyolojide belirgin hâle gelen hareket, akım, durum veya yaklaşım "dır.
"Postmodern", "postmodernlik" veya "postmodernizm" kelimeleri ilk defa 1934'lerde görülmeye başlamış, 1950'li yıllarda AngloAmerikan edebiyat eleştirisine girmiş, ardından mimarîde kullanılmış, 1960'lı yıllardan itibaren de yaygınlaşmıştır. Postmodernizm önceleri İkinci Dünya Savaşı sonrası ve eleştirisini tanımlamak için kullanılmış, daha sonra felsefî bir tanımlamanın ifadesi olmuş, ardından da politika, tarih, ekonomide ve mimarîde bir yöntem, edebiyat ve diğer sanat dallarında bir akımı ifade eden kavram haline gelmiştir.
Bir sanat akımı olarak postmodernizm, 1950'lerin sonlarında kendinden söz ettirmeye başlamış, 1960'lardan bu yana Batı edebiyatlarında kendini hissettirmiş, asıl yaygınlığı ve günlük hayata girişini ise 1980'lerin başında gerçekleştirmiştir. Öncülüğünü ABD'nin yapmış olduğu sanattaki postmodernizm, oradan diğer kıta ve ülkelere yayılmıştır.
Çok farklı alanlarda kullanılması ve yer yer öznel yaklaşımlar sebebiyle postmodernizmin kavram olarak tanımı bir hayli karmaşıktır. Bu karmaşıklıkta postmodernizmin bir bildirisi, programı ve çok berrak bir tarihinin olmamasının büyük rolü vardır. İşte postmodernizm tanımlamalarından birkaçı:
Postmodernizm; "modernliğin parametrelerine, bilimsel bilginin üstünlüğüne, pozitif bilimlere, doğrusal gelişmeye, ulusdevlet anlayışına, endüstriyalizme, kapitalizme, demokrasiye, lâikliğe, insan haklarına, teknolojiye, bürokrasi ve uzmanlaşmaya karşı gelen ve onları sorgulayan; buna karşın belirsizliğe, parçalılığa, farklılığa, etnikliğe, altkültürlere, kültürel çoğulculuğa, bilgiye yönelik çoğulcu bakış açısına, yerel bilgiye, yerelliğe, özgünlük ve özgürlüklere ayrıcalık tanıyan bir hareket'tir (Kızılçelik, 1996, s.28).
Postmodernizm: "İkinci Dünya Savaşı sonrası süper endüstri veya postendüstri, ileri teknoloji veya teknobilim toplumlarında ortaya çıkan bir dünya görüşü, bir gerçek anlayışı ve bu görüşler çerçevesinde gelişen yeni bir "kültür" tanımıdır" (Menteşe, 1995, s.274).
Postmodernizm:"1970'lerden başlayarak bugüne kadar Batı modernizminin ve onunla ilgili Aydınlanma ve hümanizm projelerinin politik güç ve çıkar amacına hizmet eden normlarını sorgulayan, onun düşünce yapısını çözen, çelişkilerine, çarpık ve kendine dönük norm ve yaklaşımlarına ışık tutan en önemli eleştiri yöntemidir." (Doltaş, 2003, s.190)
Postmodernizm: "İleri kapitalist kültürdeki bir harekete, özellikle sanatlarda (edebiyat, grafik ve plastik sanatlar, müzik vb.) dönüşümselliği, ironiyi, oyunculuğu, keyfiliği, anarşiyi, parçalanmayı, pastiche'i vurgulayan bir harekete verilen addır." (Ryan, 1994, s.298)
Postmodernizm: "Kapitalist kültürde ya da daha genel olarak Batı dünyasında, yirminci yüzyılın son çeyreğinde, resim, edebiyat, mimarî, vb. güzel sanatlar alanında ve bu arada özellikle de felsefe ve sosyolojide belirgin hâle gelen hareket, akım, durum veya yaklaşım "dır.
Kaynanam benimle yaşıyormuşta emekli maaşını görümcem alıyormuş gibi.
sonuna kadar katılacağım harekettir.seçme hakkını elde ettiğimden beri ilk defa sandığa gitmeyeceğim ve vicdanım çok rahat olacak
Asıl yazdığım sözlükten de kaçma isteği duyduğum için buraya geldim.
Bir türlü beceremedim şu aşık olma işini. beceremeyeceğim de galiba.
O kısım apayrı bir konu.
Bu sebepten zihnim bayağı meşgul ve karışık durumda.
Şu an ihtiyacım var ve ben yanımda kimseyi bulamıyorum.
Halbuki her ihtiyacı olan saniyesinde bana gelebileceğini bilir/biliyor.
Neden böyle oluyor?
Bir türlü beceremedim şu aşık olma işini. beceremeyeceğim de galiba.
O kısım apayrı bir konu.
Bu sebepten zihnim bayağı meşgul ve karışık durumda.
Şu an ihtiyacım var ve ben yanımda kimseyi bulamıyorum.
Halbuki her ihtiyacı olan saniyesinde bana gelebileceğini bilir/biliyor.
Neden böyle oluyor?
Düzen değişse de düzülen hep aynı düşüncesinden yola çıkarak desteklediğim harekettir. Gerçekten bu ülkede devletin örgütlenmesinden tutun en küçük sendikanın örgütlenmesinde bile hep belli bir üst kesimin kaymağını yediği düzene güveniniz var mı? Yerel seçimler bile genel seçimler havasına sokulup birilerinin saltanatı devam ettirilmeye çalışılıyor.
"İçindekini çıkaracağız, sende olanı sana koyacağız Arif"
Hakkım yok seni sevmeye
Çıktın karşıma ne diye
Sen başkasının malısın
Kalbim bunu nerden anlasın
Unutmam lazım çünkü sen
Arkadaşımın aşkısın.
"Sen başkasının malısın"
Dünya kadın hakları günü için güzel ironi olmuş.
Çıktın karşıma ne diye
Sen başkasının malısın
Kalbim bunu nerden anlasın
Unutmam lazım çünkü sen
Arkadaşımın aşkısın.
"Sen başkasının malısın"
Dünya kadın hakları günü için güzel ironi olmuş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?