confessions

martilara simit atan kadin

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 444
  2. takipçi 10
  3. puan 0

duygu

martilara simit atan kadin
ışıl parlakyıldız'ın bir türk masalı serisinin ilk kitabı

"bekir candı, ali kandı, sedat aşkı. iyiyim... iyiyiz... biz hep iyi oluruz."

bazı yerlerde kitabı bir kenara atıp hıçkıra hıçkıra, söve söve ağlamak istiyorsunuz ama bu mümkün olmuyor. içinizdeki uçsuz bucaksız merak engel oluyor ağlamanıza. sinirinizi bozuyor, sivilceler çıkarıyorsunuz, boğazınıza bir yumru oturuyor ama ağlayamıyorsunuz. bazı yerlerde duygu ''çok utanıyorum'', ''yüzüm kırmızıdan mora dönerken...'' gibi utandığını belli eden cümleler kuruyor. lütfen gidip tam o an yüzünüzün rengine bakın. sarıdan siyaha kadar her rengi bulabiliyorsunuz yüzünüzde. bu nedenle rahatlıkla kitabın yarısını mosmor bir suratla okudum diyebilirim.

kitap kapattığınızda öylece kalmıyor. siz günlük yaşamınıza devam edip işlerinizi yaparken kafanızın bir köşesi ''duygu ne yaptı, sedat nasıl, ali'm iyi mi, bekir ne yapıyor, o iş çözüldü mü, bu böyle oldu mu, şu olduktan sonra ne olacak'' diye dönüp duruyor.

kitap bir takım şeyleri meşrulaştırma algısı da oluşturuyor. zamanla insanların değiştiğini, değişebileceğini, aslında bu değişimin bir tür zorunluluk olduğunu gösteriyor. bir takım şeylerdeki önyargıyı yıkıyor ve bu yıkım huzurla huzursuzluk arası bir duygu uyandırıyor. kitaptan önce ''kesinlikle bunu normal göremezdim ben'' dediğiniz bir şeye kitaptan sonra ''aman canım neler neler yapıyor millet'' demeye başlıyorsunuz.

karakterler gerçekten yanınızda varmış gibi hissediyorsunuz. mesela bir şey oluyor ali'ye doya doya ''ali'm'' diye sarılmak istiyorsunuz ama sarılabileceğiniz hiç kimse yok. ''az önce buradaydın be ali'm...'' dediğinizi sesinizi duyduktan sonra insanlar size tuhaf tuhaf baktıklarında anlıyorsunuz. şizofrenik, sanrısal bir dünyanın içinde kaybolmuş gibi hissediyorsunuz.

bu serinin ilk kitabı. sonrasında sırasıyla ali'm, bekir ve sedat var.

bir türk masalı serisi

martilara simit atan kadin
ışıl parlakyıldız'ın duygu, ali'm, bekir ve sedat isimli dört kitabından oluşan kitap serisi

öncelikle söylemeliyim ki kitaplar tamamen yetişkin odaklı, tutup da liseli birinin eline tutuşturmayın. neden bunu diyorum? +18 var, işkence var, şiddet var, sadistlik var, cinsellik var... bunlarla da bitmiyor, hikaye insanı içine alıyor ve eğer birazcık 'şiddet' konusunda duyarlı biriyseniz alt üst oluyorsunuz. nasıllar, nedenler kafada dönüp duruyor.

üstün körü bakınca evet çok güzel bir hikaye, ki bende buna inanıp aldım seriyi ama içine girince hiç öyle değil; deli çıktım. günlerce kendimi toparlayamayıp kurgu üzerinden planlar kurdu zihnim. hala aklıma geldikçe iyi hissetmiyorum. çünkü biliyorum ki bu hikaye bir yerlerde bu kadar iyi sonlanmadı.

konuyu da üstün körü anlatayım. bir hanım kızımız var . babası savcı, anne ev hanımı. çok seviyorlar duygu'yu. fakat bir gün anne-babası çok kötü bir şekilde öldürülüyor. kız işkence görüyor aylarca, sonra bir gün sedat ve arkadaşları gelip kurtarıyorlar. sedat'a gelince çocukken ıslahevine giriyor ve yıllar sonra güç bela duygu'nun babası tarafından özgürlüğüne kavuşuyor. ancak o yıllar içinde ıslahevinde ali ile tanışıyor. cılız bir çocuk olan ali'yi koruyup kollamaya başlıyor. grubun en sempatik kişisi ali'm. bekir ise sedat'ın asker arkadaşı ve aslında grubun en masum adamı. sessiz, sakin, ağır, içine kapanık bir adam. olaylar bu 4 kişi üzerinden onların bakış açısıyla anlatılıyor. bu nedenle kimi yerlerde tekrara düşmüş yazar. bu da okuyucuyu sıkabiliyor. kimi yerlerde ise bazı noktaların aydınlanmasını sağlıyor. bu açıdan güzel de gerek olmayan yerlerde de çok fazla tekrar var. neyse...

aylar oldu okuyalı... hala hatırlıyorum. çok işlemiş içime.

onur can özcan

martilara simit atan kadin
iki şarkısındaki iki söz bana inanılmaz dokunuyor.
"Sen girmeyen eve rakı girer. Birlikte girseniz, ah ne güzel bu gece" ve "söz ettim mavilere, içimdeki yaralardan; gökteki yağdı yine, yerdekinde yakamoz var"

sevgilisi vardı, haberlerde ağlayışını görmüştüm. aylar oldu unutamadım onun o halini... şu anki halini de düşünemiyorum. benim gözlerim hala doluyor şarkısına denk gelince, o ne yapıyor acaba? alışmış mıdır? buna alışılır mı? ya annesi?

sakinleşme yöntemleri

martilara simit atan kadin
sizi bilmem ama beni protest rap kadar hiç bir şey sakinleştirmiyor. kalbimin ritmine ve nefes alışıma dışarıdan bir şey yetişmeyi başaracak ki o ritme kendimi kaptırıp yavaş yavaş sakinleşeyim. öbür türlü bir yere yada bir şeye zarar veriyorum hiç istemesem de.

nefes tekniğiymiş, meditasyonmuş, ağlamaymış... ah canım ne minnoş insanlarsınız ama bana vız gelir tırıs gider. tam sakinleştim derim yine kan beynime sıçrar. en iyisi müzik... tertemiz.
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol