durun, birbirinizi vurmayın, siz kardeşsiniz!
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
Bitirelim artık dargınlığı ha?
olamaz mıyız eskisi gibi yan yana yürüyemez miyiz artık?
içim yanıyor, canım acıyor seni her görüşümde n'olur geriye dönelim
olamaz mıyız eskisi gibi yan yana yürüyemez miyiz artık?
içim yanıyor, canım acıyor seni her görüşümde n'olur geriye dönelim
Acemi yazarım, eksiklerim var. Evet katılıyorum geriden geliyorum. Sözlüğe, siz okuyucu ve yazarlarımıza pek birşey katamıyor gibi hissediyorum diyemeyeceğim. Elimden geleni yapıyorum.
kendi işimi yapmak üzere yaşadığım şehirden gidip hiç bilmediğim şehre, ortama ve insanların içerisine dalacağım. ufak tefek tereddütlerim var bu konu da ama kısa zaman içerisinde çevreye adapte olurum diye düşünüyorum.
Eski çalıştığım hastanedeki ekibimle aile gibi olmuştuk. Zaten herkes tatlıyı çok sevdiğimi bilir. Çikiletaya kahveden sonra aşığım falan. Yurtdışına gidenlere de kesin çikileta ısmarlatıyorum ve bilin bakalım sonra o gelen çikiletalara napıyorum ?
Hepsini biricik narkotik kasasında saklıyorum. Hemde kasanın şifresini değiştirerek (bkz:swh).
Neden mi? Tabiki ben onları ordan alana kadar kimse yemesin diye.
Merak etmeyin narkotikleri atmıyorum onlarda çikelatarım kadar güvendeler.
Hepsini biricik narkotik kasasında saklıyorum. Hemde kasanın şifresini değiştirerek (bkz:swh).
Neden mi? Tabiki ben onları ordan alana kadar kimse yemesin diye.
Merak etmeyin narkotikleri atmıyorum onlarda çikelatarım kadar güvendeler.
Bazı insanlar size sadık değildir. Size olan ihtiyaçlarına sadıktırlar. İhtiyaçları değiştiğinde, sadakatleri de değişir.
en yakın arkadaşım evlendiğinde tek başıma da olsa şu şarkıyla halay çekeceğim, ahtım var.
Uzun zamandır iyi ki varsın diyenim olmadı, galiba ben yokum.
İyi ki varsın. İyi ki burada bizimlesin.
unuttum artık seni. biliyorum bu cümleyi kurarken bile aklımdasın ama eskisi gibi canımı yakamıyorsun bana çok şey öğrettin saol
Sabah hepimiz zorla uyanıyoruz. İşe gitmek bir zulüm. Sabah gerginliğiyle midir nedir insanları inceliyorum. Kokuları ayrıştırıyorum. Saygısız bir millet olmuşuz ama. Düşüncesiz rezil kepaze umursamaz. Evden çıkmışım arkadamda servis aracı bi sağa bi sola geçmeye çalışıyo beni. Yol okul önü,sen servissin. Acelen ne , nereye yetişemedin,geçmeyi başarıp ardından da yolun ortasında durup geri geri gitmeye kalkıyo tövbee. Neyse sonra hastane turu başlıyor.Hastanenin kapı önüne sarı şerit çekilmiş dumansız hava sahası . Ayı gelmiş püfür tüttürüyo. Dumanında boğul. Hastane önü kardeşim hasta geliyo hasta. 10 yıl sonra koah olucak nefes alamıyom öl inşallah. Hastaneye girersin hatun giymiş topukluyu tak tuk tak tuk günaydiiiiiiiin diye anırıyo, bağırmıyo anırıyo. İşe değil gösterişe gelmiş ama anacım o rezil kokuyla olmaaz. Zaten hacı yağından beter bişi sürmüş kusmuğa şekerli aroma koymuşsun gibi kokuyo . Hala derdi gösteriş. Bilmiyorum belkide ben sorunluyum ama insan kim olduğunu,nereye geldiğini bi görmeli ona görede davranmalı. Sonuçta başkasının özgürlüğünün başladığı yerde seninki biter. Saygılar.
rip.öldüm ben aslında farkında değilsiniz hımmınaaa..diyemed,m ya la
Pek çok uzman günde 8 saatten fazla uyumanın ömrü kısalttığını, pek çok sağlık problemine yol açtığını söylüyor. Fakat bana değil 8 saat, kimi zaman 12 saat bile yetmiyor.
24 uyuma şansımın olduğu günleri özledim.
24 uyuma şansımın olduğu günleri özledim.
İyiki varım, canım kendim bugüne sadece 2 saat Ders koyan hocalarımı öpüyorum.
Kendi hikayemden sıkıldım ve bu kez okuyacak bir aşk romanım yok.
Ay zehir zıkkım için. Sizin yerinize ben boğuluyorum.
Allahımm neden beyin cerrahisi nedeeeen ? Neden ben nedeeeeen ?
6 senemi bitirdim meslek hayatımda. 6 senede bir çok hasta ve ameliyata şahit oldum. Yeniden yaşama döndürdüğümde oldu,ellerimden kayıp giden yaşamlarda.
Çok lanet ettim ama kaybettiğimde. En zor anlarımın sayısını bilmem ama babamı ellerimle o masaya yatırdığımda ve artık başka çalışma arkadaşlarıma emanet ettiğimde zorlandığımı sanmıştım. Taa ki geçen hafta o 2 3 saati yaşayana kadar.
Onkoloji hep zorlu bir bölümdür. Ölüme yaklaşırken bunu bile bile savaşır insanlar. Her gün her aldığınız tedaviyle yaşama dönmek isterken ölümü yaşarsınız.
Çocuk hastalarıda genelde pek sevdiğim söylenemez. Ben onlarla o ameliyathane koridorlarında sedyelerle arabacılık oynamayı seviyorum, herkese dil çıkarmayı, selfieler çekip şımarıklık yapmayı,okullarındaki kızları -erkekleri çekiştirmeyi seviyorum.Ameliyat olmalarını değil. Ama daha kötüsü varmış ve ben 6 senedeki en büyük çöküşü yaşadım.
Maskeli,saçları dökülmüş, anne kucağındaki o çocuklarda. "Anne beni bırakma,anne canımı yakıyolar verme onlara,anne uyutmuyolar acıyoo ,anne nolur "diye çırpınırlarken yaşadım.
Sedye yok , dil çıkarma yok şımarma yok . Sadece acı ve korku var. O sevimlilikle kucağıma atlayan çocuklar bi anda gitmişti. Korku dolu bakışların altında ezildim o gün. Ve canım hiç böyle acımadı.
Hele o eylül'ün masmavi bakışları. Kimbilir kaçıncı kez o kocaman iğneler sokuyordu bedenine , kimbilir kaç kez daha sokulacaktı. Hayatının en güzel döneminde hemde. Öylede güzel bi genç kız ki. Kendi elleriyle gelişi. Ben biliyorum meraklanmayın ifadesiyle bizi teselli edişi. Herşeyi kendi elleriyle kontrol edişi. Senin ergen triplerinde olman gerekirken ne bu olgunluk? Hiç böyle çaresiz hissetmemiştim. Hiç. Ah be çocuk. Ah be.. ne yaptınız bana ?
Çok lanet ettim ama kaybettiğimde. En zor anlarımın sayısını bilmem ama babamı ellerimle o masaya yatırdığımda ve artık başka çalışma arkadaşlarıma emanet ettiğimde zorlandığımı sanmıştım. Taa ki geçen hafta o 2 3 saati yaşayana kadar.
Onkoloji hep zorlu bir bölümdür. Ölüme yaklaşırken bunu bile bile savaşır insanlar. Her gün her aldığınız tedaviyle yaşama dönmek isterken ölümü yaşarsınız.
Çocuk hastalarıda genelde pek sevdiğim söylenemez. Ben onlarla o ameliyathane koridorlarında sedyelerle arabacılık oynamayı seviyorum, herkese dil çıkarmayı, selfieler çekip şımarıklık yapmayı,okullarındaki kızları -erkekleri çekiştirmeyi seviyorum.Ameliyat olmalarını değil. Ama daha kötüsü varmış ve ben 6 senedeki en büyük çöküşü yaşadım.
Maskeli,saçları dökülmüş, anne kucağındaki o çocuklarda. "Anne beni bırakma,anne canımı yakıyolar verme onlara,anne uyutmuyolar acıyoo ,anne nolur "diye çırpınırlarken yaşadım.
Sedye yok , dil çıkarma yok şımarma yok . Sadece acı ve korku var. O sevimlilikle kucağıma atlayan çocuklar bi anda gitmişti. Korku dolu bakışların altında ezildim o gün. Ve canım hiç böyle acımadı.
Hele o eylül'ün masmavi bakışları. Kimbilir kaçıncı kez o kocaman iğneler sokuyordu bedenine , kimbilir kaç kez daha sokulacaktı. Hayatının en güzel döneminde hemde. Öylede güzel bi genç kız ki. Kendi elleriyle gelişi. Ben biliyorum meraklanmayın ifadesiyle bizi teselli edişi. Herşeyi kendi elleriyle kontrol edişi. Senin ergen triplerinde olman gerekirken ne bu olgunluk? Hiç böyle çaresiz hissetmemiştim. Hiç. Ah be çocuk. Ah be.. ne yaptınız bana ?
Otobüsteyim. Otobüs firmasına da yeterince gıcık olmuş haldeyim. Neyse bunlar önemsiz. Ruhumu vicdanımı rahatsız eden bir olay var ve bunu anlatmazsam içimde büyüyecek.
Ankara'dan göçtüm izmir'e. (bkz:bok var) çakallık yaptım 4 gün ankara'ya gidiyorum. Ankara'daki en yakın arkadaşımda 1 hafta önce göçtü buraya. Sağolsun otogara beni o bıraktı. Otogarda da bi aile dostlarının kızıyla karşılaştı. Aynı otobüs , karşılıklı koltuklardayız. Tekli koltukları seviyorum otobüste. Daha rahat. Önümdeki amca ahır gibi kokmasa daha iyi tabi. Kişisel bakım önemli. Rezil,pislik herif. Neyse konumuz bu değil. Otogarda asker doluydu. Otobüse bindik,yerimde bi genç oturuyor. Asker kanımca. Burası benim yerim dedim. O da kendi yeri olduğunu belirtti. Peron numarasıyla koltuk numaramda aynı. "21". Emin misiniz dedim evet dedi o sırada biletini çıkardı. Bilet bastırmayı sevmiyorum. Doğaya zarar veriyorum gibime geliyor. Ben tam gidip muavinle atışacakken bi ses yükselmesi geldi. Meğerse peron numarasını koltuk numarası sanmış ama yanımdaki bayan arkadaş ben daha ne olduğunu anlayamadan çocuğa bağıran bir ifadeyle o peron numarası görmüyomusun koltuk numaran 33 diye söylendi. Utandım. O çocuk adına utandım. Kendim adına utandım. Birşey diyemeyişime kızdım ve vicdan azabı çekiyorum. Bilmeyebilir ne varki o kadar sinirli bir ifadeye. Ne bileyim. Çok üzüldüm.
Ankara'dan göçtüm izmir'e. (bkz:bok var) çakallık yaptım 4 gün ankara'ya gidiyorum. Ankara'daki en yakın arkadaşımda 1 hafta önce göçtü buraya. Sağolsun otogara beni o bıraktı. Otogarda da bi aile dostlarının kızıyla karşılaştı. Aynı otobüs , karşılıklı koltuklardayız. Tekli koltukları seviyorum otobüste. Daha rahat. Önümdeki amca ahır gibi kokmasa daha iyi tabi. Kişisel bakım önemli. Rezil,pislik herif. Neyse konumuz bu değil. Otogarda asker doluydu. Otobüse bindik,yerimde bi genç oturuyor. Asker kanımca. Burası benim yerim dedim. O da kendi yeri olduğunu belirtti. Peron numarasıyla koltuk numaramda aynı. "21". Emin misiniz dedim evet dedi o sırada biletini çıkardı. Bilet bastırmayı sevmiyorum. Doğaya zarar veriyorum gibime geliyor. Ben tam gidip muavinle atışacakken bi ses yükselmesi geldi. Meğerse peron numarasını koltuk numarası sanmış ama yanımdaki bayan arkadaş ben daha ne olduğunu anlayamadan çocuğa bağıran bir ifadeyle o peron numarası görmüyomusun koltuk numaran 33 diye söylendi. Utandım. O çocuk adına utandım. Kendim adına utandım. Birşey diyemeyişime kızdım ve vicdan azabı çekiyorum. Bilmeyebilir ne varki o kadar sinirli bir ifadeye. Ne bileyim. Çok üzüldüm.
1 haftadır okula hiç gitmedim. 2 yapalım biz onu. Birilerine okuldan nefret ettiğimi, evden her 'derse gidiyorum' diye çıkışımda aslında deli gibi bir kazaya kurban gitmeyi istediğimi, her sınav öncesi “allah'ım stres altında çocuklar bile kalp krizi geçirebiliyor. neden hiç bana bu zevki yaşatmadın” diye dua ettiğimi anlatamıyorum.
Hani metrolarda 'sarı çizginin gerisinde bekleyin' anonsu var ya. Siz yine çoluğu çocuğu gerisinde tutun ama önünde olmak pek bir şeyi değiştirmiyor söyleyeyim. Özellikle küçük ayaklara sahipseniz.
Hani metrolarda 'sarı çizginin gerisinde bekleyin' anonsu var ya. Siz yine çoluğu çocuğu gerisinde tutun ama önünde olmak pek bir şeyi değiştirmiyor söyleyeyim. Özellikle küçük ayaklara sahipseniz.
İkinci nesiller ne zaman geldi yeağğ
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?