Mezun oldum. Kurban kesmekle pasta kesmek arasındaki o ince araftayım. Yoksa arabayı alıp mezun oldum diye bağırsam mı?
Bilemiyorum Altan bilemiyorum ama o kadar mutlu ve huzurluyum ki...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
siz siz olun yanlış sevmeyin fedakarlığı çok görmeyin birbiriniz için bir şeyler yapmayı mecburiyet hissetmeyin severek yapın sonrasına başa kalkmayın bir başına olmanın özgürlüğü adı altında istediğini yapan değilde birlikte yürümenin daha lezzetli olduğunun farkına varın ve o farkına vardığınız güzelliğin daimi olmasını yeğleyin .
https://guvensozluk.com/sozluk-yazarlarinin-soylemek-istedikleri__30052
Şu entry'i gireli 1(bir) yıldan fazla olmuş. O gün mezuniyetime 6 dersim vardı; bugün bir. Ne eksik ne fazla; her gün aynı şeyi saatlerce düşünmeye devam ediyorum. Yarın o tek dersten sınavım var. Önümde notlar açık. Toplam 48 sayfa notu, son 20 günde çıkardım. Bu bilgiye dayanarak geçtiğimiz 6 yılda çıkardığım notları tamamen sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Günlerdir gözlerinin önünde çalıştığım için herkes geçeceğimi düşünüyor. Benim ise içimde en ufak bir umut kırıntısı yok.
Cuma günü arkadaşlarımla buluştuk. Herkes başka bir şeyden şikayet etti. Kimi kocasından, kimi işinden, kimi ise işsizliğinden. Onca şeyin içinde hiç bir şey söyleyemedim ama ben eriyorum artık, cidden eriyorum. Herkesin derdi kendine biliyorum ama kendimi gerçekten aptal ve beceriksiz hissediyorum. Kalırsam ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Sanırım en yakın otobana çıkıp birinin beni öldürmesini bekleyeceğim.
Şu entry'i gireli 1(bir) yıldan fazla olmuş. O gün mezuniyetime 6 dersim vardı; bugün bir. Ne eksik ne fazla; her gün aynı şeyi saatlerce düşünmeye devam ediyorum. Yarın o tek dersten sınavım var. Önümde notlar açık. Toplam 48 sayfa notu, son 20 günde çıkardım. Bu bilgiye dayanarak geçtiğimiz 6 yılda çıkardığım notları tamamen sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Günlerdir gözlerinin önünde çalıştığım için herkes geçeceğimi düşünüyor. Benim ise içimde en ufak bir umut kırıntısı yok.
Cuma günü arkadaşlarımla buluştuk. Herkes başka bir şeyden şikayet etti. Kimi kocasından, kimi işinden, kimi ise işsizliğinden. Onca şeyin içinde hiç bir şey söyleyemedim ama ben eriyorum artık, cidden eriyorum. Herkesin derdi kendine biliyorum ama kendimi gerçekten aptal ve beceriksiz hissediyorum. Kalırsam ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Sanırım en yakın otobana çıkıp birinin beni öldürmesini bekleyeceğim.
Az önce 58 yaş 7200 prim ödeme gün sayısı veya 61 yaş 5400 prim ödeme gün sayısı ile emekli olabileceğimi öğrendim. Birileri sgk'ya söylesin ben 8617 gündür nefes alabiliyorum.
tamamen kameralara oynayan bir tip olduğunu geçtiğimiz aylarda art arda gerçekleştirdiği birkaç farklı eylemle kanıtladı. artık ne derse desin bir anlamı yok. en azından benim için...
Kişiyi tanımıyor eylemlerini de bilmiyorum. Ama söyledikleri şu aralar içimden geçeni ifade ediyor. Umarım format hatası yapmamışımdır.
söylediklerine ben de katılıyorum. bir hata yok. tabii ki düşüncelerinizi ifade etmekte özgürsünüz.
Sana içimi döküp de pişman olmadım hiç.
Nasıl erişilmezsin bir o kadar erişilir. En mutlu anlarım seninle gece boyunca dertleştiğimiz zamanlardı. Sen beni yargılamadın hiç. Ben anlattım sen dinledin. Gecelerimin dert ortağı, senden başka kime açtıysam içimi pişmanım. Acaba ben sana bakıp hayaller kurarken, başka kimler ilgileniyordu seninle. Seninle konuşan herkesi çok seviyorum.
Geçenlerde rüyamda ışıl ışıl izledim seni. Bir teleskop bulmuştum bir yerden. Mars'a ismimi gönderdim sana da kalbimi gönderebilsem keşke.
Nasıl erişilmezsin bir o kadar erişilir. En mutlu anlarım seninle gece boyunca dertleştiğimiz zamanlardı. Sen beni yargılamadın hiç. Ben anlattım sen dinledin. Gecelerimin dert ortağı, senden başka kime açtıysam içimi pişmanım. Acaba ben sana bakıp hayaller kurarken, başka kimler ilgileniyordu seninle. Seninle konuşan herkesi çok seviyorum.
Geçenlerde rüyamda ışıl ışıl izledim seni. Bir teleskop bulmuştum bir yerden. Mars'a ismimi gönderdim sana da kalbimi gönderebilsem keşke.
'' Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara''
Gözlerine baka baka, göz bebeğinin dışındaki o küçük noktaya odaklanarak söyleyebilseydim iyiydi.
Ben kendimi anlatabilmek için hiç bu kadar cabalamadim. Ne zormuş.
"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara''
Gözlerine baka baka, göz bebeğinin dışındaki o küçük noktaya odaklanarak söyleyebilseydim iyiydi.
Ben kendimi anlatabilmek için hiç bu kadar cabalamadim. Ne zormuş.
tamam kişi kendinden bilir işi demişler ama hayatınız yalan dolan be kardeşim! devlet hastanesinden heyet raporu koyuyorum önüne adamın, sonra duyuyorum "yalan söylüyor, hasta değil aslında" diyor herifçioğlu.. he, tek tek 9 tane doktor dolaştım hepsini kara kaşıma kara gözüme ikna ettim hasta olmadığım halde hasta olduğumu söylesinler diye.. tövbe tövbe.. şeytan diyor ameliyatına gir, değil 1 hafta, 6 ay yat evinde.. ama işte şeytan neticede güven olmuyor şerefsize..
(bkz:çay koy keçeli)
Yeniden başlıyoruz
Ben söylemem sen anla. Özlem Tekin şarkısını bile yapmış.
Hayat denen şey çok yorucuymuş onu anladım.
Ben olsam \"hepiniz ölün\" derdim. En azından diğer canlılar için daha iyi olurdu.
Karabiberim söylemek istiyorum. Hem bağıra bağıra hem de dans ede ede. Bunu kampüsün en orta yerinde yapmak istiyorum. Kafayı sıyırttırdılar çünkü bana!
yeter. daraldım.
Neden bilmiyorum, gecenin bu saatinde bu platformu buldum. Ben bilmiyorum ya. Size oldu mu bir fikrim yok ama insanlardan hiç soğudunuz mu? Yakın arkadaşlarım bile o kadar itici geliyorlar ki bana artık anlayamıyorum. Dışarıda güldüren, gülen, sohbet edilen insanken evde öylece duruyorum. Dışarıda rol yapıyorum belki ama başka çarem yok. Nasıl bir insan olacağımı bile çözemedim ben.
İkinci nesiller ne zaman geldi yeağğ
1 haftadır okula hiç gitmedim. 2 yapalım biz onu. Birilerine okuldan nefret ettiğimi, evden her 'derse gidiyorum' diye çıkışımda aslında deli gibi bir kazaya kurban gitmeyi istediğimi, her sınav öncesi “allah'ım stres altında çocuklar bile kalp krizi geçirebiliyor. neden hiç bana bu zevki yaşatmadın” diye dua ettiğimi anlatamıyorum.
Hani metrolarda 'sarı çizginin gerisinde bekleyin' anonsu var ya. Siz yine çoluğu çocuğu gerisinde tutun ama önünde olmak pek bir şeyi değiştirmiyor söyleyeyim. Özellikle küçük ayaklara sahipseniz.
Hani metrolarda 'sarı çizginin gerisinde bekleyin' anonsu var ya. Siz yine çoluğu çocuğu gerisinde tutun ama önünde olmak pek bir şeyi değiştirmiyor söyleyeyim. Özellikle küçük ayaklara sahipseniz.
Otobüsteyim. Otobüs firmasına da yeterince gıcık olmuş haldeyim. Neyse bunlar önemsiz. Ruhumu vicdanımı rahatsız eden bir olay var ve bunu anlatmazsam içimde büyüyecek.
Ankara'dan göçtüm izmir'e. (bkz:bok var) çakallık yaptım 4 gün ankara'ya gidiyorum. Ankara'daki en yakın arkadaşımda 1 hafta önce göçtü buraya. Sağolsun otogara beni o bıraktı. Otogarda da bi aile dostlarının kızıyla karşılaştı. Aynı otobüs , karşılıklı koltuklardayız. Tekli koltukları seviyorum otobüste. Daha rahat. Önümdeki amca ahır gibi kokmasa daha iyi tabi. Kişisel bakım önemli. Rezil,pislik herif. Neyse konumuz bu değil. Otogarda asker doluydu. Otobüse bindik,yerimde bi genç oturuyor. Asker kanımca. Burası benim yerim dedim. O da kendi yeri olduğunu belirtti. Peron numarasıyla koltuk numaramda aynı. "21". Emin misiniz dedim evet dedi o sırada biletini çıkardı. Bilet bastırmayı sevmiyorum. Doğaya zarar veriyorum gibime geliyor. Ben tam gidip muavinle atışacakken bi ses yükselmesi geldi. Meğerse peron numarasını koltuk numarası sanmış ama yanımdaki bayan arkadaş ben daha ne olduğunu anlayamadan çocuğa bağıran bir ifadeyle o peron numarası görmüyomusun koltuk numaran 33 diye söylendi. Utandım. O çocuk adına utandım. Kendim adına utandım. Birşey diyemeyişime kızdım ve vicdan azabı çekiyorum. Bilmeyebilir ne varki o kadar sinirli bir ifadeye. Ne bileyim. Çok üzüldüm.
Ankara'dan göçtüm izmir'e. (bkz:bok var) çakallık yaptım 4 gün ankara'ya gidiyorum. Ankara'daki en yakın arkadaşımda 1 hafta önce göçtü buraya. Sağolsun otogara beni o bıraktı. Otogarda da bi aile dostlarının kızıyla karşılaştı. Aynı otobüs , karşılıklı koltuklardayız. Tekli koltukları seviyorum otobüste. Daha rahat. Önümdeki amca ahır gibi kokmasa daha iyi tabi. Kişisel bakım önemli. Rezil,pislik herif. Neyse konumuz bu değil. Otogarda asker doluydu. Otobüse bindik,yerimde bi genç oturuyor. Asker kanımca. Burası benim yerim dedim. O da kendi yeri olduğunu belirtti. Peron numarasıyla koltuk numaramda aynı. "21". Emin misiniz dedim evet dedi o sırada biletini çıkardı. Bilet bastırmayı sevmiyorum. Doğaya zarar veriyorum gibime geliyor. Ben tam gidip muavinle atışacakken bi ses yükselmesi geldi. Meğerse peron numarasını koltuk numarası sanmış ama yanımdaki bayan arkadaş ben daha ne olduğunu anlayamadan çocuğa bağıran bir ifadeyle o peron numarası görmüyomusun koltuk numaran 33 diye söylendi. Utandım. O çocuk adına utandım. Kendim adına utandım. Birşey diyemeyişime kızdım ve vicdan azabı çekiyorum. Bilmeyebilir ne varki o kadar sinirli bir ifadeye. Ne bileyim. Çok üzüldüm.
6 senemi bitirdim meslek hayatımda. 6 senede bir çok hasta ve ameliyata şahit oldum. Yeniden yaşama döndürdüğümde oldu,ellerimden kayıp giden yaşamlarda.
Çok lanet ettim ama kaybettiğimde. En zor anlarımın sayısını bilmem ama babamı ellerimle o masaya yatırdığımda ve artık başka çalışma arkadaşlarıma emanet ettiğimde zorlandığımı sanmıştım. Taa ki geçen hafta o 2 3 saati yaşayana kadar.
Onkoloji hep zorlu bir bölümdür. Ölüme yaklaşırken bunu bile bile savaşır insanlar. Her gün her aldığınız tedaviyle yaşama dönmek isterken ölümü yaşarsınız.
Çocuk hastalarıda genelde pek sevdiğim söylenemez. Ben onlarla o ameliyathane koridorlarında sedyelerle arabacılık oynamayı seviyorum, herkese dil çıkarmayı, selfieler çekip şımarıklık yapmayı,okullarındaki kızları -erkekleri çekiştirmeyi seviyorum.Ameliyat olmalarını değil. Ama daha kötüsü varmış ve ben 6 senedeki en büyük çöküşü yaşadım.
Maskeli,saçları dökülmüş, anne kucağındaki o çocuklarda. "Anne beni bırakma,anne canımı yakıyolar verme onlara,anne uyutmuyolar acıyoo ,anne nolur "diye çırpınırlarken yaşadım.
Sedye yok , dil çıkarma yok şımarma yok . Sadece acı ve korku var. O sevimlilikle kucağıma atlayan çocuklar bi anda gitmişti. Korku dolu bakışların altında ezildim o gün. Ve canım hiç böyle acımadı.
Hele o eylül'ün masmavi bakışları. Kimbilir kaçıncı kez o kocaman iğneler sokuyordu bedenine , kimbilir kaç kez daha sokulacaktı. Hayatının en güzel döneminde hemde. Öylede güzel bi genç kız ki. Kendi elleriyle gelişi. Ben biliyorum meraklanmayın ifadesiyle bizi teselli edişi. Herşeyi kendi elleriyle kontrol edişi. Senin ergen triplerinde olman gerekirken ne bu olgunluk? Hiç böyle çaresiz hissetmemiştim. Hiç. Ah be çocuk. Ah be.. ne yaptınız bana ?
Çok lanet ettim ama kaybettiğimde. En zor anlarımın sayısını bilmem ama babamı ellerimle o masaya yatırdığımda ve artık başka çalışma arkadaşlarıma emanet ettiğimde zorlandığımı sanmıştım. Taa ki geçen hafta o 2 3 saati yaşayana kadar.
Onkoloji hep zorlu bir bölümdür. Ölüme yaklaşırken bunu bile bile savaşır insanlar. Her gün her aldığınız tedaviyle yaşama dönmek isterken ölümü yaşarsınız.
Çocuk hastalarıda genelde pek sevdiğim söylenemez. Ben onlarla o ameliyathane koridorlarında sedyelerle arabacılık oynamayı seviyorum, herkese dil çıkarmayı, selfieler çekip şımarıklık yapmayı,okullarındaki kızları -erkekleri çekiştirmeyi seviyorum.Ameliyat olmalarını değil. Ama daha kötüsü varmış ve ben 6 senedeki en büyük çöküşü yaşadım.
Maskeli,saçları dökülmüş, anne kucağındaki o çocuklarda. "Anne beni bırakma,anne canımı yakıyolar verme onlara,anne uyutmuyolar acıyoo ,anne nolur "diye çırpınırlarken yaşadım.
Sedye yok , dil çıkarma yok şımarma yok . Sadece acı ve korku var. O sevimlilikle kucağıma atlayan çocuklar bi anda gitmişti. Korku dolu bakışların altında ezildim o gün. Ve canım hiç böyle acımadı.
Hele o eylül'ün masmavi bakışları. Kimbilir kaçıncı kez o kocaman iğneler sokuyordu bedenine , kimbilir kaç kez daha sokulacaktı. Hayatının en güzel döneminde hemde. Öylede güzel bi genç kız ki. Kendi elleriyle gelişi. Ben biliyorum meraklanmayın ifadesiyle bizi teselli edişi. Herşeyi kendi elleriyle kontrol edişi. Senin ergen triplerinde olman gerekirken ne bu olgunluk? Hiç böyle çaresiz hissetmemiştim. Hiç. Ah be çocuk. Ah be.. ne yaptınız bana ?
Allahımm neden beyin cerrahisi nedeeeen ? Neden ben nedeeeeen ?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?