aşk, elma şekeridir.
ilk başta tatlı tatlı yemeye başlarsın.Sonra bir bakarsın elinde sapı kalmış.
aşk
Zor olanının makbul olduğu açıklanamayan his
Aşk'a sitemim var kendimi bildim bileli...
Ne o beni buldu ne de ben onu...
züleyha'nın saçlarında saklı kaldı, yusuf'un yüreğinden mecnun'u çöllere düşürdü.
Çöl oldu herkese serap sundu.
Ne o beni buldu ne de ben onu...
züleyha'nın saçlarında saklı kaldı, yusuf'un yüreğinden mecnun'u çöllere düşürdü.
Çöl oldu herkese serap sundu.
Ne umdum ne buldum,
Amansız gözlerin kurbanı oldum,
Israrımdan merhum,
Küfürsüz sözlerin erbabı oldum.
Aşk dediğin dört duvardır bulunur göklerde,
Yıksan altında kalırsın,
Yıkmasan içerde inan...
Amansız gözlerin kurbanı oldum,
Israrımdan merhum,
Küfürsüz sözlerin erbabı oldum.
Aşk dediğin dört duvardır bulunur göklerde,
Yıksan altında kalırsın,
Yıkmasan içerde inan...
Sadece dış görünüş içinse geçici ve içi boş bir duygudur.
Üzerinde onlarca film çekilmiş, kitap yazılmış olan ve sevginin en üst düzeyde olmasıdır herhalde.
varlığı tartışmalı olan duygudur, yoktur.
Bu duyguyu yaşayan yaşamayan herkesin diline pelesenk olması hasebiyle his anlamını yitirmiş, artık sadece manasız bir kelimedir.
Başta insanı etkisi altına alan ve sonradan yerini makul olarak mantığa bırakan zehirli pembe bi pot
Ya olmaması için engeller varsa?
Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki,
Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk.
Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından
Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk.
Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp,
Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk.
Sevgilinin otağını gökkusağına boyayıp gece-gündüz,
Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk.
Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak,
Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk.
İsmaili bir gönülle teslim olmaktır bıçağa,
Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk.
Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer,
Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk.
İsrafil'in Sûr'unu ruhunda duymaktır aşk,
Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk.
Bahattin Karakoç
Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk.
Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından
Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk.
Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp,
Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk.
Sevgilinin otağını gökkusağına boyayıp gece-gündüz,
Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk.
Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak,
Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk.
İsmaili bir gönülle teslim olmaktır bıçağa,
Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk.
Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer,
Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk.
İsrafil'in Sûr'unu ruhunda duymaktır aşk,
Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk.
Bahattin Karakoç
pazarlama taktiği.
Aşkı Mırıldayan Dudaklarım, Sanki Susuzluğa Hasret Kalmış Gibi Çatlamış Ne
Kadar Su İçsem De Çatlakları Geçmiyor
Ummana sığmayan bu gönlümle ben, bir yârin gönlüne girince de tam yerim bu derken, nasılda kendini ummana salıvermeyi ister? Aşkın kanununda mı var bu? Gönlün merkezi bu değil mi? Yoksa ummana varmanın ilk giriş kapısı mı? Çözmek çok zor! Zerre iken damla olmak nehir olmak, zerre olan bir gönülde birleşerek mi olur varılır bilinmez! Mecnun Leyla'sına ulaşamazken, bizim ulaşmamız gerçek aşktan olmazsa gerek! Mecnun hakka vardı hakkı buldu gerçek aşkı verene ulaştı, Leyla'sını unuttu, kapı kapı açarak vararak ulaşmak mı acaba aşk?
Eksik Olanı Tamamlamak İçin Sabır Gerekir
Öyle ise vazgeçmemek gerekir anladığım kadarıyla, eksik olanı tamamlamak için sabır gerekir yoksa Mecnun sabır etmek çölde kalmazdı! Yoksa sadece gülüş yârin gamzesin de saklı değil mi o güzel gülüş, yoksa yârin gamzesine gülüş aşktan bir yansıma mı acaba? Uzun uzun düşünmem gerek… Yoksa bağrıma sineme saplanan ve eksik olan duyduğum eksiklik de neyin nesi?
Şu An Yârin Yanında Gördüğüm Bir Düş Mü?
Şu an yârin yanında gördüğüm bir düş mü? Hakiki olan aşka varmam için bir ışık mı? Aşkı mırıldayan dudaklarım, sanki susuzluğa hasret kalmış gibi çatlamış ne kadar su içsem de çatlakları geçmiyor iyileşmiyor! Bir muamma, çözmem anlamam gerek ama nasıl? Belki yaşayarak… Çöllere mi düşmem hasret ateşinde kavrulmam mı gerekir? Bakalım yaşayarak göreceğim…
Mehmet Aluç
Kadar Su İçsem De Çatlakları Geçmiyor
Ummana sığmayan bu gönlümle ben, bir yârin gönlüne girince de tam yerim bu derken, nasılda kendini ummana salıvermeyi ister? Aşkın kanununda mı var bu? Gönlün merkezi bu değil mi? Yoksa ummana varmanın ilk giriş kapısı mı? Çözmek çok zor! Zerre iken damla olmak nehir olmak, zerre olan bir gönülde birleşerek mi olur varılır bilinmez! Mecnun Leyla'sına ulaşamazken, bizim ulaşmamız gerçek aşktan olmazsa gerek! Mecnun hakka vardı hakkı buldu gerçek aşkı verene ulaştı, Leyla'sını unuttu, kapı kapı açarak vararak ulaşmak mı acaba aşk?
Eksik Olanı Tamamlamak İçin Sabır Gerekir
Öyle ise vazgeçmemek gerekir anladığım kadarıyla, eksik olanı tamamlamak için sabır gerekir yoksa Mecnun sabır etmek çölde kalmazdı! Yoksa sadece gülüş yârin gamzesin de saklı değil mi o güzel gülüş, yoksa yârin gamzesine gülüş aşktan bir yansıma mı acaba? Uzun uzun düşünmem gerek… Yoksa bağrıma sineme saplanan ve eksik olan duyduğum eksiklik de neyin nesi?
Şu An Yârin Yanında Gördüğüm Bir Düş Mü?
Şu an yârin yanında gördüğüm bir düş mü? Hakiki olan aşka varmam için bir ışık mı? Aşkı mırıldayan dudaklarım, sanki susuzluğa hasret kalmış gibi çatlamış ne kadar su içsem de çatlakları geçmiyor iyileşmiyor! Bir muamma, çözmem anlamam gerek ama nasıl? Belki yaşayarak… Çöllere mi düşmem hasret ateşinde kavrulmam mı gerekir? Bakalım yaşayarak göreceğim…
Mehmet Aluç
ne güzel şeydir.
hormonal dürtülerin takıntılara dönüştüğü kişilerin içinde bulundukları ruh haline verdikleri isim.
İnsan hayatında yaşanırsa 1 kere yaşanan ve insana gerçekten tuhaf şeyler yaptırma gücü bulunan duygu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?