confessions

monica ziyagildurulay

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 191
  2. takipçi 23
  3. puan 0

sözlükte küfür ve argonun yasak olması

dante
Neresinden baksanız saçmalık.

Şahsa yöneltilmeyen, herhangi bir saldırı içeriği bulunmayan küfür veya argonun kullanılmasını yasaklayan zihniyete ben pek anlam veremiyorum. Buradaki okuyucu kitlesi ingiliz kraliyet ailesinden dahi olsa, herkes kendi kişiliğinden önce bir mahlas ile yazıyor. Fikirleri olduğu gibi paylaşmanın imkansızlığının yanına bir de böyle ilginç ve anlamsız yasakların getirilmesi, anlaşmaya ve iletişime engel olmaktan başka bir işe yaramaz. Özetle, küfür ifade zenginliğidir. Hayatınızda hiç duymamış olsaydınız, küfür ettiğimde küfür ettiğimi bile anlamazdınız. Demek ki bir veya daha fazla yolla küfürler hakkında bilgi edindiniz. Edinmemiş olmayı diler miydiniz? Ya da hiç küfür duymamış olmayı? Gerçekten insanlara düşüncelerini özgürce ifade etme imkanı sunması gerektiğine inandığım bir ortamda bir veya birkaç kişi kendi sahip olduğu psikolojik etmenlerden dolayı küfürden ya da argodan rahatsız oluyor diye bunları kullanmanın yasak olması bana saçma geliyor.

Kimseyle aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz, kimsenin söylediği şeyleri benimsemek, dikkate almak, hayat felsefesi yapmak zorunda değilsiniz. Birilerinin bir şeyler hakkında ne düşündüğünü merak etmiyorsunuz da herkes sizin gibi düşünsün istiyorsunuz sanki. Bence sorun tam olarak bu. Saygılar.

düz dünya

dante
Bilimle, bilimsellikle uzaktan yakından alakası olmayan insanların uyurdukları bir saçmalık.

Küfür nedeni ile yazdığımın silinmesinin ardından ve editler ile benim konu hakkındaki düşüncelerime hiçbir saygı göstermeksizin eleştirme hakkına sahip olan arkadaşları gördükten sonra biraz açıklama yapma gereği hissediyorum.

Bugün hiçbir şekilde ispatı yapılamayan, açıklanamayan bir çok bilimsel problem varken ve bütün bu bilimsel problemlerin açıklaması için uğraşılırken yine hiçbir şekilde ispatı yapılamayan bir tanrının varlığına inanmakta hiçbir sorun hissetmeyen insanlar yüz yıl önce ispat edilmiş bir konuda ortaya çıkıp ben öyle olmadığını düşünüyorum diyorsa iddiasını ispatlamakla mükelleftir.

Bunca yıldır çalışmalar yapan, araştıran, dünyaya bir katkı sağlama çabası ile hayatını bilime adayan ve bunun karşılığında biraz olsun saygıyı hak eden insanlara karşı yapılan bu hakaret küfürdür asıl. Sen çıkıp da hiçbir dayanağın yokken dünya düzdür diyemezsin kardeşim. Kendi işinle ilgilen derler insana.

Hayatta hiçbir şeyi merak etmemiş, araştırmamış, okumaya, düşünmeye üşenmiş insanlar, kendilerince doğru olduğunu düşündükleri veya sırf pirim yapıyor diye, elle tutulur hiçbir verileri yokken, bilimsel bir gerçeği yalanlayamazlar.

Bunun gibi bir düşünceye sahip olan insanlara saygı duymak, trollenmekten başka bir şey değildir. Konu hakkında fikriniz yoksa oyunuzu çekimser kullanın derim.

Asla saygı duymayacağım. Benim gibi düşünmeleri gerekmiyor. Hiçkimse benim gibi düşünemez zaten insanlar farklı düşünürler. Fakat dünyanın geometrisi tartışmaya açık bir konu olmaktan çıkalı yüz yıllar oluyor.

Bir şeyi bilmiyorsanız öğrenmek için araştırma yapınız. Dünyanın düz olduğunu iddia eden kişilerden tek bir tanesi bile sürekli aynı yöne doğru gitmeyi denemiyorsa, bu fikir art niyetlidir, bilime, bilim insanlarına ve hayatlarını bilime adayan insanlara hakarettir.

Düşünceye saygı duyma konusunda beni eleştirmeyi kendine hak gören insanlara soruyorum: siz her düşünceye saygı duyuyor musunuz? Bir teröristin, bir tecavüzcünün, bir ateistin ya da herhangi bir uç örneğin...

Ben duymayacağım. Saygı duymam için saygı duyulmayı hak etmeleri gerekir. Saygınlık verilmez, alınır.

sözlükte küfür ve argonun yasak olması

dante
sözlüğe ortamı bozmaya gelmedim, hepinizin düşüncelerini ifade etmesini saygıyla karşılıyorum. Fakat bir konuyu gerçekten çok merak ediyorum. Bu konuda bana mesaj atmaktan ya da fikirlerinizi paylaşmaktan lütfen çekinmeyin.

Sizler bir roman okurken, kahramanlardan biri küfürlü konuştuğunda kitabı kapatıp okumayı bırakıyor musunuz?

Bunu sorma sebebim şu: siz küfür görmekten mi rahatsız oluyorsunuz? yoksa küfredilen şey sizin için küfredilebilir bir şey olmadığından dolayı mı eleştiriyorsunuz?

Çünkü eğer küfür görmekten ya da duymaktan rahatsız oluyorsanız, küfür barındıran filmler, kitaplar vb şeyleri derhal bırakıyorsunuz demek oluyor. Eğer durum buysa ben yanlış bir yere gelmişim demektir. Ha yok küfür edilebilir tabii, ancak neye edilip neye edilmeyeceğine biz karar veririz diyorsanız o zaman sanırım yine yanlış bir yere gelmişim.

Fakat bu konuda fikirlerini benimle paylaşıp küfür etmenin niçin ayıp, ifade eksikliği, ya da zeka yetersizliği olduğunu anlatabilirseniz gerçekten kafanızdaki ideal topluma bir birey daha kazandırmış olabilirsiniz.

Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür diliyorum. Ve bir daha yazmayacağımı da belirtmek istiyorum. Yani rahatsız olup "buranın da tadı kaçıyor" gibi düşüncelere girmeyin hiç. Sadece aydınlanmak istiyorum. Çocuklara fayda sağlama noktasında da bir şey söylemek istiyorum. ben çocukların da küfür etmeyi öğrenmesi gerektiğini savunuyorum. Sonuç olarak küfürler cinsel içerikli bir takım hiç de ayıp olmayan kelimelerden oluşuyor. Bunların hakaret ya da saldırı niteliği bizlerin onlara yüklediği pek saçma anlamlardan geliyor. Bu kelimelerin kendi anlamlarının dışına çıkarak küfür olarak kullanılması ifade zenginliğidir evet. Çünkü küfrü kadınlar da edebilirler. Ve küfrettiğim bir yazıda, hangi duyguyla yazdığımı biraz daha iyi anlayabilirsiniz.

Sanırım farklı düşüncelere saygı da bir yere kadar çalışan bir sistem. Nitekim ben bu sözlükteki hiçkimseyi karşıma almaya çalışmamış olmama rağmen. Bir yazımda küfür kullandığım için bana saldırmaya çalışan insanlar olduğunu görüyorum. Siz küfürsüz harika dünyanızda yaşamaya devam edin. Ben trafikte de, maçlarda da ağız dolusu sövmeye devam edeceğim. Bile bile insanların hakkını yiyen kemirgen yaratıklara da. Tıpkı düz dünya'cılara söveceğim gibi.

Tekrar söylüyorum: bu sözlüğe bir arkadaşımın davet üzerine üye olmuştum. Ve artık yazmayacağım. Kusura bakmayın. Hatta yukarıda kullandığım edepsiz kelimelerden dolayı bu yazıyı da silmek isteyebilirsiniz. Hepinize iyi günler dilerim.
1
reis reis
yazınızda bulunan küfürler silinmiştir, iyi günler dileriz.

hillier gölü

serendipity
Avustralya'da bulunan çilekli süt görünümündeki gözlerden kalpçikler çıkartan sevimli gölün renginin henüz bilimsel sebebi bilinmemektedir.
Ancak teorik olarak; bulunduğu ortama pembe pigment veren bazı bakterilerin varlığından dolayı, bu gölün rengine de çok tuzlu ortamdan yaşayan arkebakteriler sebep olduğu düşünülüyor.

5000. Üyemizin şerefine bu gölün etrafında toplanıp kutlama yapabiliriz. Düşüneyim ben bunu. Pipetleri unutmayalım bir de.

yabancı dil öğrenememe nedenlerimiz

pluton
bu konunun çok fazla sebebi vardır. istek, ihtiyaç, zorunluluk, motivasyon gibi kişiden hazır bulunuşluk ve psikolojisi ile öğrenme ortamı ve değişkenleri öğrenimi etkileyen temel etkenlerdir.
bloom'un tam öğrenme modeline göre herkes her şeyi öğrenebilir. ''Öğrenemeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır'' ifadesi de öğreten kişinin önemini vurgulamaktadır. Ayrıca dil öğretimine ayrılan zaman çok önemlidir. genel olarak dil öğretiminin etkili bir şekilde uygulanması için kişinin psikolojik, hazır bulunuşluk, istek, ihtiyaç vb gibi etkenlerin uygun olması ve uygun öğretim ortamı ve zaman ve en önemlisi iyi bir öğretenin olması temel esaslardır.
özel okul ve devlet okullarında yabancı dil eğitimine baktığımızda genellikle yabancı dil eğitimi özel okullarda 1. sınıftan hatta okul öncesinde başlar ve yoğun olarak devam eder. Öyle ki özel okulda öğrenim gören bir 4. sınıf öğrenci B1 seviyesine kadar gelebilmektedir. B1 seviyesi müfredatta lise 2'de verilmeye başlar genellikle.
Peki aradaki fark ne? özel okula verilen 10 15 20 bin tl'lik ücreti haricinde, dil öğrenimi için gerekli olan ortam, zaman (8-10 saat yabancı dil dersi), öğretmen ve küçük yaşta eğitime başlayarak çocuğa yabancı dili sevdirme ve öğrenmeye hazırlama güdüsünün verilmesi ve yabanı dil öğrenimi eğlenceli hale getirerek çocuğun psikolojisinin dil öğrenimine uygun hale getirilmesi temel farklardır. earlier better (ne kadar erken o kadar iyi) ifadesi de dil öğretiminin ne kadar erken başlarsa o kadar iyi olacağını ifade etmektedir ve bu hipotezin doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. ayrıca çocuk çok küçük yaşlardan itibaren yabancı dile maruz kalırsa (exposure) çocuğun yabancı dil aksanı ana dili o dil olan bireylerin aksanına çok yakın olmaktadır. (bunun örneğine üniversite de rastladım.)(native like speaking.
ve özel ortaöğretim kurumlarında okumuş olan bireyler ekstradan çalışmaya gerek kalmadan, yabancı dil bölümünde okumadan direk yabancı dil öğretmenliği programlarına rahatlıkla kazanabilmektedir.

siz bu da özel okulların reklamını yapıyor demeden önce ne anlatmaya çalıştığımı söyleyeyim;
1- devlet okullarında sınıf mevcutlarının çok kalabalık olması en temel sorunlardan birisidir. şehir merkezlerinde sınıf mevcutları hala 40 45 kişiyi bulmaktadır. bu sayının acilen 20'nin altına inmesi gerekmektedir. sadece yabancı dil için değil tüm dersler için gerekli olan durumdur. öğretmenin gerektiğinde her öğrenciyle bire bir ilgilenmesine olanak sağlanmalıdır.
2- Eğitimde fırsat ve imkan eşitliği sağlanmalıdır. yüzyılın projesi olarak adlandırılan, batının kıskandığı fatih projesi (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) ile bu farklılıkların azaltılması planlanmış ama tam manasıyla başarılı uygulanamamıştır. eğitim alanında yapılan her uygulamada başarısız oldukları gibi bu proje de hüsrana uğramıştır. en ücra köy okuluyla şehir merkezinde ki okulların aynı imkanlara sahip olması esastır.
3- Yabancı dil öğretimi ilk okulda tamamen öğrenciyi motive edecek, yabancı dil öğrenmeyi istekli hale getirecek içeriklerden oluşmalı ve ilkokuldan sonra zorunlu olarak düşünülmeyerek istekli ve hazır bulunuşluk düzeyi yüksek olan öğrencilerle haftalık en az 6-8 saatlik yabancı dil dersi koyulmalı ve böyle devam etmelidir. diğer öğrenciler içinde en azından temell öğeleri öğrenmeleri için haftada 2 saat ingilizce dersi koyulmalıdır.
Ayrıca içeriğin modüler sistemde olması, öğrencinin ilgi, ihtiyaç, değerlendirme ve hazırbulunuşluğuna göre modüllerin sırası değiştirilebilir ve bütünsel bir yaklaşım belirlenebilir. ortaokuldan sonra liseler yabancı dil ağırlıklı 20 kişilik sınıfı mevcudunu aşmayan ve normal öğretimli liseler olarak ikiye ayrılmalıdır ve yabancı dil ağırlıklı liseye kaydomak istene öğrencilere mutlaka seviye tespit sınavı yapılmalı ve A1 seviyesinin altındaki öğrenciler hiçbir surette kaydedilmemelidir. böylece hem herkes zorunlu olarak yabancı dil dersiyle uğtasmak zorunda kalmaz hem de yabancı dil öğrenmeyi seven, istekli, hevesli öğrencilerin yabancı dili etkili bir şekilde öğrenmesine katkı sağlar.
4- içerik. genel mana şuanda uygulanan müfredatta içerik (kağıt üstünde) iyidir ve günceldir. ancak ilkokulda yabancı dil ders sayısının artırılması ve eğitsel oyunlar başta olmak üzere çocuğun sürekli alıştırma yapmasına, hedef dilde iletişim kurmasına, hedef dili kullanarak üretim yapılmasına olanak sağlanması gereklidir.
ayrıca bütün eğitim kademelerinde yabancı dil eğitimini destekleyici materyal, teknoloji, gezi gözlem, proje ve dijital platformlardan yararlanmasına olanak sağlanması hayati öneme sahiptir.

ortaokulda yine yukarıda 3. madde de belirtiğim şekilde yabancı dil ağırlıklı sınıflarda uygulanacak olan içerik materyal ve öğrenme ortamı uygun hale getirilmeli ve bu sınıfların öğrenci sayısı 15'i geçmemelidir. eğitim bakanımızın güzel bir tespiti var.'' herkes yabancı dil öğrenmek zorunda değil.'' ve ek olarak yabancı dil öğrenmek isteyenlere engel olunmaması ve uygun öğrenme ortamının sağlanması gereklidir diye eklemek istiyorum.
Lise de yine madde 3'te arz ettiğim üzere yabancı dil ağırlıklı liselerde A1 seviyesinden başlayacak öğretime uygun içeriğin düzenlenmesi, güncel konuları içermesi ve disiplinler arası işbirliği içerisinde yürütülmesi sağlanmalıdır. hatta ilk yılın sonunda öğrenci seviyesinin B2 dolayında olması durumun matematik, fen bilimleri, beden eğitimi, müzik, sosyal bilimler dersleri gibi dersler hedef dilde okutulabilir. böylece dil öğrenimine gerçek ve geçerli bir etken eklenebilir.
5- Öğretmen. Eğitim sisteminin temel yapı taşı öğretmendir. o yüzden öncelikle öğretmenin eğitim, alan bilgisi, sınıf yönetimi ve iletişim ögelerine sahip olmakla birlikte psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan hazır olması gereklidir. yukarı da bahsettiğim türde eğitim yapıldığı takdirde buralarda görev yapacak öğretmenin yazılı ve sözlü sınavlarla seçilmesi ve mali açıdan iyi desteklenmesi elzemdir. bu tür proje okullarında görev yapacak öğretmenlerin kesinlikle zorunlu tutulması, istekli olması ve bu öğretimi yapabilecek yeterliğe sahip olması, güncel bilgiler ve gelişime açıklığı, teknolojiyi etkin kullanma özelliklerine sahip olmakla birlikte öğrencilerle daha iyi iletişim kurabilmesi açısından 35 yaşından daha büyük olmaması gereklidir. öğretmen bilgiyi direk veren değil öğrencileri yönlendiren, onları hedefe ulaştıracak yola rehberlik eden, öğrencinin ilgi ve merakını yüksek tutan, farklı materyal ve araçlarda öğretimi kalıcı hale getiren kişi modelini benimsemesi gereklidir.
6- öğretim ortamı. sınıfların(dersliklerin) sınıf mevcudun kalabalık olmaması ile birlikte uygun fiziksel ortamların sağlanması esastır. sınıfların aydınlatmasının iyi olması, ne çok sıcak ne çok soğuk olması, duvar renklerinin canlı olması gibi fiziksel durumların iyi organize edilmesi çok önemlidir.
ek olarak yabancı dil ağırlıklı öğretim yapacak okulların 3 ay yaz tatili yapmamaları, bu sürenin kısaltılması ve ya belli aralıklarla ders yapması ve/veya imkan dahilinde yurt dışı ve/veya hedef dilde iletişim kurmalarına olanak sağlayacak tatil beldelerine gezi ve staj olanaklarının sağlanması büyük katkı sağlayacaktır.
benim bakış açımdan yapılması gerekenler bunlardır. her türlü eleştiri ve yoruma açık olduğu bildirmek isterim. saygılarımla.

kendi ülkemde yabancı olmak

gaucho
"aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8'den fazla kategoriye ayrılırlar. halbuki olay bu kadar komplike değildir. insanlar sadece 2'ye ayrılırlar: iyi insanlar ve kötü insanlar. (Albert Einstein)
Yani kendi ülkemde yabancıyım gibi popülist söylemler ile mikro milliyetçi yaklaşımlar itici geliyor.Dünya tüm canlıların dır ve dar kalıplara hapsetmek mantıksızdır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol