Döneminin Çevre ve Şehircilik bakanı olan Erdoğan Bayraktar tarafından sarf edilmiş söz.
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/erdogan-bayraktar-biz-ara-eleman-ulkesiyiz-mucit-cikaramayiz-haberi-77595
27 yaşında bir düelloda hayatını kaybeden rus yazar. Dönemin rus edebiyatını puşkin ile birkikte yükselişe geçirmiş yazar şair.
(bkz:zamanımızın bir kahramanı ) adlı romanı yazmıştır, ne yazık ki kendisinin tek romanıdır.
"Başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak hak, söz konusu değilken gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasına ulaşmış bir gurur."
Ve bir şiiri
Kaygıyla bakıyorum bizim kuşağa!
Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor.
Böyleyken, bilincin ve kuşkunun yükü altında
Eylemsizlik içinde kocuyor. Zenginiz biz, ta beşikten beri
Babalarımızın yanlışlıkları ve akılsızlıklarıyla!
Yaşam üzüyor bizi; dümdüz amaçsız bir yol gibi,
Bir şölen gibi yabancı bir bayramda. Utanç verici bir umursamazlığımız var iyiye ve kötüye,
Solup gidiyoruz kavgaya girmeden daha;
Yüz kızartıcı korkaklarız tehlikeyi görünce
Ve iğrenç tutsaklarız iktidar karşısında. Cılız bir yemiş gibiyiz, erkenden olgunlaşan,
Okşamayan gözleri ve beğenileri,
O öksüz yabancı gibi, çiçekler arasında asılı duran,
Ve düşüp giden, onların açma mevsimi. Kuruttuk aklımızı yararsız bilimlerle,
En içten umutlarımızı ve o soylu sesi
Gizledik kıskançlıkla en yakınlarımızdan bile
İçimizde alaya alınmış tutkuların güvensizliği. Henüz varıyorken tadına mutluluğun,
Genç güçlerimizi koruyamadık;
Duygunluk korkusuyla her sevinçli duygunun
Özünü sonsuzca çıkardık. Şiirsel imgeler, sanat yapıtları
Tatlı bir çoşku vermiyor bize;
Göğsümüzdeki yarasız gömüyü ve son duygu kırıntısını
Koruyoruz açgözlülükle. Sevgimiz de raslantısal iğrentimiz de,
Kurban vermiyoruz ne kine ne aşka,
Kanımızın kaynadığı an bile
Gizemli bir soğukluk egemen onda. Sevmiyoruz atalarımızın görkemli eğlencilerini,
Uçarılıklarını, ölçülü ve çocukça;
Alaylı bir bakışla süzüp gerileri
Koşuyoruz, mutsuz ve silik tabuta. Sevimsiz ve unutulmaya yazgılı bir kalabalık halinde
Geçeceğiz gürültüsüz ve izsiz, dünyadan.
Çağlara ne bir verimli düşünce, ne de
Deha ürünü bir yapıt bırakmadan. Çocuklarımız horgörüyle anacaklar bizi,
Aşağsa**** anacaklar, bir yargıç ve yurttaş sertliğiyle.
Aldatılmış bir çocuğun acı alayı gibi
Savruk ve batkın babası üstüne! (1838)
Dostoyevski'nin Lermontov hakkındaki bir düşüncesi:
“Lermontov uzun yaşasaydı, bizler halkın gerçeğini kabullenmiş, belki de halkın acıları için ağıtlar yakan, halkın gerçek savunucusu büyük bir ozana sahip olurduk?”
(Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü'nden)
(bkz:zamanımızın bir kahramanı ) adlı romanı yazmıştır, ne yazık ki kendisinin tek romanıdır.
"Başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak hak, söz konusu değilken gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasına ulaşmış bir gurur."
Ve bir şiiri
Kaygıyla bakıyorum bizim kuşağa!
Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor.
Böyleyken, bilincin ve kuşkunun yükü altında
Eylemsizlik içinde kocuyor. Zenginiz biz, ta beşikten beri
Babalarımızın yanlışlıkları ve akılsızlıklarıyla!
Yaşam üzüyor bizi; dümdüz amaçsız bir yol gibi,
Bir şölen gibi yabancı bir bayramda. Utanç verici bir umursamazlığımız var iyiye ve kötüye,
Solup gidiyoruz kavgaya girmeden daha;
Yüz kızartıcı korkaklarız tehlikeyi görünce
Ve iğrenç tutsaklarız iktidar karşısında. Cılız bir yemiş gibiyiz, erkenden olgunlaşan,
Okşamayan gözleri ve beğenileri,
O öksüz yabancı gibi, çiçekler arasında asılı duran,
Ve düşüp giden, onların açma mevsimi. Kuruttuk aklımızı yararsız bilimlerle,
En içten umutlarımızı ve o soylu sesi
Gizledik kıskançlıkla en yakınlarımızdan bile
İçimizde alaya alınmış tutkuların güvensizliği. Henüz varıyorken tadına mutluluğun,
Genç güçlerimizi koruyamadık;
Duygunluk korkusuyla her sevinçli duygunun
Özünü sonsuzca çıkardık. Şiirsel imgeler, sanat yapıtları
Tatlı bir çoşku vermiyor bize;
Göğsümüzdeki yarasız gömüyü ve son duygu kırıntısını
Koruyoruz açgözlülükle. Sevgimiz de raslantısal iğrentimiz de,
Kurban vermiyoruz ne kine ne aşka,
Kanımızın kaynadığı an bile
Gizemli bir soğukluk egemen onda. Sevmiyoruz atalarımızın görkemli eğlencilerini,
Uçarılıklarını, ölçülü ve çocukça;
Alaylı bir bakışla süzüp gerileri
Koşuyoruz, mutsuz ve silik tabuta. Sevimsiz ve unutulmaya yazgılı bir kalabalık halinde
Geçeceğiz gürültüsüz ve izsiz, dünyadan.
Çağlara ne bir verimli düşünce, ne de
Deha ürünü bir yapıt bırakmadan. Çocuklarımız horgörüyle anacaklar bizi,
Aşağsa**** anacaklar, bir yargıç ve yurttaş sertliğiyle.
Aldatılmış bir çocuğun acı alayı gibi
Savruk ve batkın babası üstüne! (1838)
Dostoyevski'nin Lermontov hakkındaki bir düşüncesi:
“Lermontov uzun yaşasaydı, bizler halkın gerçeğini kabullenmiş, belki de halkın acıları için ağıtlar yakan, halkın gerçek savunucusu büyük bir ozana sahip olurduk?”
(Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü'nden)
Tolstoy - ivan ilyiç'in ölümü
Ernest Hemingway - Çanlar kimin için çalıyor
Ernest Hemingway - Çanlar kimin için çalıyor
Ne yazık ki ray üzerinde bile bir treni kullanamayacak kadar bilgisiz, becereksiz ve ihmalkar bir millet olduğumuzu bilmem kaçıncı kez ortaya koyan elim kaza. Ölenlere rahmet yakınlarına sabır diliyorum. Umarım gelecekte bu olaylardan bir ders çıkarıp doğru kişilerle çalışıp bu tür kazaların önlenmesi sağlanır. Ancak bugün için TCDD büyük prestij ve güven kaybına uğramıştır, bunu düzeltmeleriyse çok zor görünüyor.
Yıllardır Türkiye'de sadece seçim dönemlerinde dile gelen, ve bu seferde şaşırtmayan kurum. Öncekilere nazaran ortada bir kararname olsa olayın boyutu farklı. Üniversitelerinde bilim insanı yetiştirmeyi hedeflemeyen bir ülkede bilim kurumu açılması bir hayli ironik.
(bkz:biz ara eleman ülkesiyiz mucit çıkaramayız)
Umarım bu konuda yanılırım.
(bkz:biz ara eleman ülkesiyiz mucit çıkaramayız)
Umarım bu konuda yanılırım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?