realist

Uzun vade de düşünülür ise yalnızca düşünme aşamasında kalandır. Sigara kişisel bir bağımlılıktır. Öncelikle bahaneleri ortadan kaldırmak iyi bir başlangıçtır.
Sigara strese iyi gelmez. Öyle olsa idi sigara içmeyenler de stres yaşamazlardı.

Bir trip atma şeklidir.
Saçmadır. Siz kendi yaptığınız şeyden eminseniz bu tür tripleri takmamanız gerekir.

şanssızlık belirten cümlenin yarım kalmış hali.
“Bahtsız Bedevi çölde kutup ayısına denk gelirmiş” tam halidir. Bir çok dejerasyona uğrayıp günümüzde farklı şekillerde de argo olarak söylenir.

Bir daha ki sefere suya dayanıklı rimel almanıza sebep olacak elim olaydır. Zira ağlayınca akan rimelleriniz yüzünden joker'e dönüp bismillah çekebilirsiniz.

Bir çok kez ağlamamı durduran olay haline gelmiştir. (bkz:swh)

Aklıma bir parkta geçen diyalog geldi istemsiz güldüm.

+ ay ne tatlı bir kız maşallah, adı ne?

- niloya.

+ niloya mı? O çizgifilm şeysi değilmiydi?

- sormayın. Biz karar verdiğimizde o çizgi film yoktu bizim şansımıza çıktı artık. Şimdi oğluma hamileyim ve kızım tutturdu adı tospik olsun diye.

E tabi ben gülmemek hatta gülerken banktan düşmemek için zor tuttum zaatımı.
Bana biri soracak olunca “olursa bakarız” diyorum artık. Siz anladınız.

Polyana olmayı beceremeyen biri olduğum için hiç de toz pembe göremem hayatı. Aklıma geleni değil düşündüğümü söylerim genellikle.

İdare edip yarın kaybedeceğime kazanmamayı umut eder gerçekleri tokat gibi çarparım insanın yüzüne. İki yüzlülük, riyakarlık tabiatımda yok benim. Ancak ve ancak gerçekleri duyarsınız benden.

Realistim. Ömrüm yettikçe de bu şekilde yaşamımı devam ettirmektir niyetim. Neslim tükeniyor beni koruma altına almanız sahte insanlar ile daha az karşılaşmanız demektir.

Gerçekçi günler.

Gri eşofman.

Bence insanın önce kendisine saygısı olmalı. Sonra etraf gelir zaten. Bir erkek kendisine ne yakışacağını bilir taşıyacak bir vücudu varsa istediğini giyebilir. Fakat şu eşofman olayı cidden hoş değil.

Hem whatsapp hem de güncellemelerini kıskandığım yazarlardır.

Hayatımın hiç bir evresinde telefon kullanmadım. Hapisanemi cebimde taşımak bana göre olmadı.
Anı yaşamak varken telefon, son görülme, story, durum güncelleme vs ilgi alanıma girmedi.
Küçük yaşlardan beri sanatın bir çok dalı ile ilgileniyor olmaktan ya da kitap okumaktan kafa kaldırmayan bir tip olmaktan kaynaklı olabilir.

Ülkemizin neredeyse ayak basmadığım bir parçası kalmadı diyebilirim. Kullanana saygı duyuyorum elbette fakat mağazaların süslü vitrini gibi oturduğum yerden bir ekran içine hapsolmak bana göre değil.

“Dünyayı değiştirmeye kendinden başla” sözünü anımsatmıştır.

İnsanoğlu doyumsuzdur ve sürekli sızlanacak şeyler bulur kendisine. İnsanların nankörlükleri, iki yüzlülükleri ve yalancılıklarından dem vurur çoğu zaman ve bu sebeple de ıssızlaşır. Halbuki her insanı olduğu gibi kabul etmek gerektiğini ve zarar veren insandan şikayet etmek yerine hayatlarından çıkarmak gerektiğini ve bu şekilde huzura erebileceklerini farketmezler.
Herkesin aynı olmasını beklemek tamamen bir saçmalıktır.
Göz rengi, saç rengi, fiziki yapının değişimi gibi karakterlerin de değişken olabileceği akılda tutulmalı.

Bir de şu var;
Sen doğru ol da yanlış zaten belasını bulur.

Aralarından bir kaçı ile sohbet etme imkanı buldum.
Gayet kibar ve net cevaplar ve yönlendirmeler yaparak bıkmadan usanmadan cevaplıyorlar. Ben insan olduklarını düşünmüyorum. (bkz:swh) insan üstü bir sanat ve iyi niyete sahipler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim bana sabır gösterdikleri için.

Tanım: işlerini çok güzel yapan varlıklardır.

Girdiği bir iddia ile soyadından bir “y” kaybedip “süreyya” olan soyismi “Süreya” olarak değişmiş yazardır.
Ve bu değişimi kamuya “elma” şiiri ile duyurmuştur.

Tanım: aşk uğruna soyisiminden eksilten yazar olarak edebiyata damgasını vurmuştur.

(bkz:ölüm)
Yeryüzünde bir kayıp yaşamak ve ölüm gibi bir gerçek varken geriye kalan tüm acılar teferruat olarak kalıyor.

Hiç bir acı; bir canlının kaybından daha ağır değildir. Bu sebep ile dost, arkadaş, anne, baba, sevdicek her görüldüğünde son görüşme gibi kalp kırmadan ve soru işaretleri bırakmadan kucaklanmalı. Acımasız bir hayat ve maalesef bir tekrarı yok ve ne yazık ki giden de geri gelmiyor.

Rezalet gibi rezalettir.
En mahrem yerlerimizi bile şifa bulmak adına koşulsuz ve tam güven ile teslim ettiğimiz sağlık kurumlarında bu gibi durumların yaşanıyor olması çok acı.
Eskiden nefes alsın yeter moduna geçen insanlar her canlıya hallenir oldu. İnsanlığı ve insanlığa olan inancımı bir kez daha sarsıntıya uğratmış haberdir.

“Ama bunu alışkanlık hâline getirme. Kendini iyileştirmeden asla açma kapılarını. Yoksa yaraların daha da büyür”

(bkz:songül uysal)
(bkz:günaydın sızım)

Piyanist drama türünde, 2002 yılında çekilen ve yönetmenliğini Roman Polanski'nin yaptığı, senaryosunu Ronald Harwood'ın, Wladyslaw Szpilman'ın hayatını anlattığı kitabın üzerine kurduğu, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek bir dramı konu alır. Polonya'lı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman'ın anılarını anlattığı aynı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan film, Nazi işgali altındaki Polonya'da yaşamanın imkansızlaştırıldığı bir dönemde, bir şekilde esir kampına gitmekten kurtulan ünlü piyanistin Varşova'nın kenar mahallelerindeki hayatta kalma mücadelesine odaklanır. Varoşlarda tam anlamıyla sefil bir hayat süren müzisyen, diğer halkla birlikte, kıtlığa ve aşağılanmalara maruz kalsa da kahramanca mücadele edecektir. Günü gelip oradan kaçma şansı bulduğundaysa başkentin harabelerine sığınacak, beklemediği bir anda gelen bir yardımla umudunu yeniden kazanacaktır.
Film, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar alan Adrien Brody'nin de filmografisinin en güçlü işlerinden biri.
Fransa-Almanya-Polonya ortak yapımı filmdir. Filmin müziklerinin çoğu Chopin'in nocturne'lerinden oluşur.

İzlenmesi gereken filmlerden biridir.

Nu adlı sanatçıya ait Mevlana'nın sen ve ben şiirinden uyarlanmış şarkısıdır.
Yaklaşık olarak 10dk sürer fakat bir kez dinlemeye başladığınızda süresiz bir şekilde beyininize sürekli tekrar eder ve gün boyu size dinletir.
Şarkıya şuradan ulaşabilirsiniz.
Başka bir boyuta taşınacağınıza Eminim.

Hayatında gerçek sevginin ne olduğunu bilemeden gidecek varoş bir erkeğin edebileceği cümledir.

Bu tipler; genelde hiç bir vasfa sahip değil herhangi bir yetenekten uzak ve mesleki olarak da yetersiz erkeklerdir. Bunların bir de kadın modelleri mevcuttur. Evlerden ırak.

Tarihimizde yer alan büyük savaşlarımızdan biridir.
Halen Çanakkale'de aslına uygun olarak korunmaya çalışılan adeta canlı müzedir. Gidilip görülmesi ve o havayı teneffüs edecek olmak bile insanın tüylerini ürpertir.
Kesinlikle ölmeden önce gidilmesi görülmesi gereken bir yerdir.

Şehitlerimizin ruhu şâd olsun.

mağaza vitrini gibi hayatları uzaktan izlemeyen gayet normal bir insandır.
genelde gösterişten ve savsaklıktan hoşlanmaz. gittiği yerleri resimlemek için harcayacağı vakti oranın yöresel ürünlerinden tutun da bilinmeyen bir çok şeyini öğrenmek için vaktini dolu dolu geçirir.

gündemi takip etmek için; gazete, dergi ve sözlük kullanır.
ve sosyal medya hesabının olmamasının eksikliğini çekmez. ânı yaşar.

En güzel tanımı Sezen Aksu'nun “hazan” şarkısına aittir.


“sen her su veren ele, açan kolay çiçek”