iç sıkılması

derdimend
İç sıkıntısının sebeplerini tam tespit etmek zordur. Kişiden kişiye değişir. Sıkıntı herkeste farklı seyrettiği gibi dermanı da kişiden kişiye değişiyor. Ama tabi ki ana sebepler ve çözümler vardır.

Aslında bize sorarsan iç sıkıntısı Allah'ın kuluna bir mesaj vermek istemesinden kaynaklanır. Kendisi ile (c.c) daha çok ilgilenmeni istiyordur, kendi faydan için. Bak bir hastalığın yok, bir derdin yok, ama yine sıkılıyorsun. Neden içim sıkılıyor sorusunu sormanızı ve cevabı bulmanızı istiyordur aslında Allah (c.c). Beni her zaman ve her durumda andığında sıkıntın gidecek ve göreceksin ki huzuru, mutluluğu beni zikretmekte, anmakta bulacaksın ve huzuru, mutluluğu başka yerde aramayacaksın kulum demesidir aslında…

Ana çözüm Allah c.c anmak iledir. Açıklamak gerekirse:

Allah Teala bir ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor;

“Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” [Tahâ-124]

bu ayetin tefsirinde; sözü edilen sıkıntılı yaşantının kabir hayatı aşamasıyla ilgili olduğu veya âhirette yaşanacak sıkıntılara işaret edildiği rivayetlerinin yanı sıra dünya hayatındaki sıkıntılar anlamına ağırlık veren rivayet ve izahlar da vardır.

O yüzden iç sıkıntısının ana sebebi zikretmemekten geliyor.

Çözümü yine Allah Teala bize bildiriyor;

“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.”

(Rad Suresi – 28)

(Allah'ı anmak; namaz iledir, kuran okumak iledir. Kısaca Allah'ın emir ve yasaklarını yerine getirmek Allah'ı anmaktır.)

Diyeceksin ki zikrediyorum, ama yine iç sıkıntım gitmiyor. İnsan darlıkta da bollukta da zikir halini yakalaması lazım. Sen O'nu c.c. bollukta an, Allah c.c da seni darda sıkıntıda kaldığında ansın.

Her in­san zor­lan­dı­ğı, üs­te­sin­den ge­le­me­di­ği bir du­rum­la kar­şı­laş­tı­ğın­da, Rabbine sı­ğı­nır, on­dan yar­dım bek­ler.

Ce­nâb-ı Mev­lâ in­sa­noğ­lu­nun bu özel­li­ği­ne şöy­le işa­ret bu­yu­ru­yor:

“İn­sa­na bir dar­lık do­kun­du­ğu za­man; ya­nı üze­re ya­tar­ken, otu­rur­ken ya­hut ayak­ta bi­ze yalvarır. Ama biz onun sı­kın­tı­sı­nı gi­de­rin­ce san­ki bi­ze ya­ka­ran o de­ğil­miş gi­bi dav­ra­nır….”

(Yû­nus 10/12)

Bu yüzden darda sıkıntıda kaldığımızda da yine rahat ve mutluyken de Allah'ı anmak lazımdır.

Dersen ben darlıkta da bollukta da Allah'ı zikir ediyorum. Ama yine içim sıkılıyor. O zaman zikir meclislerinde, sohbet meclislerinde bulunma imkanın varsa çok iyi gelir. Salih insanlar ile dostlar ile sohbet iyi gelir.

Biz bazen böyle sıkıntılar üst üste gelince iyice sıkılırız, kötü hissederiz. Şöyle git kanser hastalarına bir bak onların ailelerine bak. Yani senden daha çok sıkıntısı olanlara bak. Tefekkür et, Sonra rabbine şükür et. Onlara dua et için açılır. Tabi bunlar ana çözüm yolu olan zikir yapıldıktan sonra yapılırsa faydası olur. Aksi takdirde yine çözüm olmaz.

Risale-i Nur – Yirmi Beşinci Lem'a da bunun hakkında çok güzel bir izah var:

Sen, kendinden yukarı mertebelerdeki sıhhatli olanlara bakıp şekvâ(şikayet) edemezsin. Belki sen, kendinden sıhhat noktasında aşağı derecelerde bulunan biçare hastalara bakıp şükretmekle mükellefsin. Senin elin kırık ise, kesilmiş ellere bak. Bir gözün yoksa, iki gözü de olmayan âmâlara bak, Allah'a şükret.

Evet, nimette kendinden yukarıya bakıp şekvâ(şikayet) etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Ve musibette herkesin hakkı, kendinden musibet noktasında daha yukarı olanlara bakmaktır ki, şükretsin.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol