memur olmanın insanı köreltmesi

mavikaranlik
öncelikle belirteyim ki tamamen kendi görüşümdür, özel sektörde uzun süre vakit ayırıp iki tarafı da gözlemlemem sonucu ortaya çıkmıştır.
özel sektör insanı sürekli diken üstündedir, bu gerek dillere destan bir kurumsal firma olsun gerek patron firması olsun gerekse uluslararası bir firma olsun, hepsinde özel sektöre has bir "korku" mevcuttur. memurlarda bu durum söz konusu olmamakta veya çok çok az durumda olmaktadır. aslında nesilden nesile hatta anneannelerin, babaannelerin diline pelesenk olmuş "okun kuzum, okunda memur olun" sözünün altında da bu rahatlık durumu yatmaktadır. "devlete kapak atarsan" artık rahatsındır. bu konunun doğruluğu hususunda bir tartışma ihtiyacımız yok, az çok gözlemleriniz ile doğru olduğunu insanların memur olmak için birbirini elediği konularına herkes az çok sahiptir.

Aslında yukarıda bahsetmiş olduğum "özel sektör insanı diken üzerindedir" cümlesinin açılımı, ana konusu: belirli bir sebep olmaksızın ilgili birim müdürünün, ik müdürünün, cfo'nun bir kademe daha atlarsak ceo'nun keyfine bağlı durumda olmalarıdır. belki işe 1 dakika geç kalmaları, belki birilerini kızdırmaları, belki yanlış anlaşılmaları, belki de yerine (her alanda olduğu gibi almanyadan kızının gelecek olması(!) ) gibi bir çok sebep ile çıkartılabilecek olmalarıdır.

İşte özel sektör insanının bu diken üstünde olmasının sebebi budur. Fakat bu kötü bir şey midir? Aslında evet, iş ahlakı sebebiyle doğru bir durum değildir, keyfi de bir ayrılık yaşanabilir, gerekli bir durumda da yaşanılabilir. Fakat özel sektör çalışanları bilhassa bu konuda sürekli tedirgin oldukları için her zaman daha sonralarını da düşünmek zorundadır. Olası bir ayrılık sonrası yeni başvurularında cv'lerine sürekli yeni bir şeyler eklemek zorundadırlar. Kendilerini sürekli yeni bir şeyler arama, yeni bilgiler öğrenme, bir şekilde kendilerini geliştirme konusunda davranmak zorunda hissederler. Ve böyle de olmak zorundadır, çünkü bir ayrılık sonrası yeni girecekleri iş yerine kendilerini olumlu bir şekilde kabul ettirme durumları söz konusudur.

İşte durumun böyle olması bu insanlara sürekli keşif, gözlemleme, kendi alanlarının dahi dışında konulara dahi ilgi duymalarına sebebiyet vermektedir. Böyle olunca da insanlar kendilerine bir çok şey katabilmektedirler. Tabii ki bu diken üstünde olma durumunun bir de diğer tarafı vardır, bu pencereden de bakarsak "kariyer" olanağı özel sektörde biraz daha işlevsel ve hızlı olabilmektedir. İnsanların bu imkanı değerlendirmek amaçlı da çabaları göz ardı edilmemelidir. Yükselmek, terfi almak veya maaş konusunda artış ihtiyacı duymaları yine kendilerini geliştirmeleri konusunda bir teşviktir.

Şimdi gel gelelim memurların durumlarına, öncelikle belirtmem gerekli ki bu bahsettiğim durumlar düz memurlar için geçerlidir. Büro memurları, "masa başı" iş alıp günlük rutin şeyleri işleyenler, veri kayıtçıları vs içindir. -Yoksa bir mühendis "memur" için veya başka alanda ki bir memur için bu durum söz konusu değildir, bu çabaları yine ister istemez geliştirecek durumda sağlayabilirler.- İşte bahsettiğim görevlerde çalışan insanlar işleri rutine bineceği için, çok ciddi bir kariyer fırsatı yaşayamayacakları için kendilerini geliştirmek için yoğun bir çabaya girmeyeceklerdir. İşte hastahanelerde insanları sırada bekletip "kart" oyunu oynayan insanlara böyle, bu şekilde dönüşebilirler. Çünkü işleri garantidir, maaşları garantidir, konumları garantidir.

Kendi tabirleri ile "ne kısalırlar, ne uzarlar" neden çabalasınlar? İnsanlar göz göre göre bu konuda kendilerini köreltebilirler. Aslında iddiam yine odur ki özel sektör insanı her zaman için daha zekidir, daha çalışkandır, daha verimlidir. Ve şirketi konusunda daha milliyetçidir. Bu konuda ki gözlemlerim çok genç yaşımda başlayan özel sektör deneyimimin satır aralarıdır. Çok büyük kurumsal firmalarda da, uluslararası firmalarda da, patron şirketlerinde de çalıştım. Part time kasiyer olarak başladığım firmada 1-2 yıl sonrasında evvela genel müdürün raporlarını hazırlayan daha sonrasında holding boyutuna geçip cfo'ların finansal raporlarını hazırlayan konuma eriştim, bu süreçler boyunca sürekli kendime yeni bir şeyler kattım. Bunun sonucunda da hepsini elimin tersiyle itip gönül rahatlığıyla işten çıkıp başka firmalara ulaşabilecek seviyeye geldim, bunların hepsi özel sektörün insana kazandırdığı kendini geliştirme, canlı tutma ve kariyer fırsatları sebebiyle oldu. Kazanılan çevre de bunun cabası olarak cebimde belirdi.

Herkes gibi bir anlık boşluğa düşüp, boş bir büro memuru olmak için sınavlara hazırlandığım zaman yine büyük bir firmanın ik müdürü tarafından aranıp "kendini mi köreltmek istiyorsun?" sorusu neticesinde kendime geldim, zaten daha önceden detaylıca düşünüp analiz ettiğim durumun vahimiyetini işte o zaman anladım.

O vakitten beridir ben kendime şu 2 soruyu soruyorum ve sizlerinde sorgulamasını tavsiye ediyorum, "kendime ne katmalıyım?", "körelmek mi istiyorum?"

Edit: vurgu
serendipity
Kendilerini körelterek ayaklarına kurşun sıktıklarını düşünüp, belki de kendimizi tatmin etmek için vahim yakıştırmalarda bulunup, o memurlara acıyoruz çoğu zaman. Sanki özel sektör canavarları olup madalya almışız gibi de gurur duyuyoruz kendimizle.
İdealist, haşin yetişmiş ve emekli olsan dahi sürekli kendini yenilemek zorunda olduğum bir mesleği icra etmekteyim.
Devlet memurları 08.00-17.00 Özel sektördekiler 08.00-19.00 arası çalışıyorken kendime acıyarak 05.00-? (Uykusuzluğa dayanabildiğin kadar) çalıştığımı fark ettim. Zira henüz farkına varamayanlar da var. Sabah ile geceyi birbirine karıştırdığımız doğrudur. Herkes memur olursa kimsenin beğenmediği zor olan bu işleri kim yapacak? Herkes her yerde aynı anda bulunamaz. Kaderimiz tercihlerimiz değil, tercihlerimiz kaderimizi belirler. Düşünüyorum; hayatımda hiç KPSS' ye girmedim. Yüksek lisansı kazandığım halde vakitsizlikten bıraktım. Sevdiğim insanların özel günlerinde çoğunlukla bulunamadım. Ama sonrasında telafi ettim. Ailemden uzak kaldım, zevk aldığım her şeyi çöpe attım. Memurlar gibi keyfim yoksa o gün, “yarın gel, bugün sistem bozuk demedim.” Beraber ıslandık yağan yağmurda misali beraber kafa attık bu dünyanın gamlı, kasvetli havalarına.
Diyeceğim o ki; Ne memur ne özel sektördekiler ne de bizim grup birbirlerini yesinler! Kişi kendisini tanıyorsa nerede mutlu olacağını bilir. Beni öldürseler memur yapamazlar, rahatlık batıyor derken atalarımız beni de kastettmiş. Bunca emek, bunca işkence boşuna mı çekildi yahu! Memurları eleştirirken şunu da unutmamak lazım, bizim vazgeçtiğimiz, asla keyfini süremeyeceğimiz hayatı, onlar fırından çıkan sıcak ekmeğin üstüne tahinli pekmez sürerek çıkartıyorlardı. Helali hoş olsun. Bu ülkede birileri yaşasın diye birileri ölüyorken, bu manasız çekişmeye de artık son verilmesi tarafındayım.
kotuniyetliucuncukisi
diken üstünde olup üstümdekilerin ağız kokusunu çekip, diğer çalışanların birbirlerini ezme mücadelesine şahit olmaktansa sanırım körelmeyi seçeceğim durum. tabii memurluk beni seçer mi bilmiyorum. düzenli maaş, düzenli çalışma saatleri, özel sektörün sağlamadığı birçok imkan...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol