özgürlük

nushirevan
garip bir şekilde, sadece "kuralları çiğneme"nin özgürlük sayıldığı bir dünyada yaşıyoruz. insan alabildiğine özgür aslında ama işte hep etrafımızı saran bir duvar olduğu gerçeği, o kısıtlanma hissi özgürlük algımızın önüne geçiyor. bir futbol sahasının her yerine ayak basabilirsiniz. sahada ayak basmadık yer bırakmazken kendinizi özgür hissetmezsiniz ama o gün yol trafiğe kapalıysa geniş asfalt üzerinde oynamak daha bir özgür hissettirir. aslında hissedilen şey özgürlük değil, kuralları çiğnemenin verdiği, o çocukluktan gelen haylazlığın verdiği kadim hazdır. bizler için evimizin duvarları, sokağımızın bittiği nokta, şehrimizi çevreleyen çizgiler var. sürekli sınırlar, kısıtlamalar altında yaşarken o metrodaki güvenli sarı şeridin öte tatafına ille de ayağını basmak istersin. ademoğlu ana rahmine düştüğü andan ölümüne kadar geçirdiği her evrede bu sınırlı alan psikolojisini yaşıyor, yaşamının boyutu belli bir tabutta 2 metrelik çukurda son bulacağını da biliyor. bu kısıtlanma duygusu, sürekli olarak genişleme umudunu da beraberinde getiriyor. fiskos sehpasının yanındaki çiçeği kaldırmadaki içgüdü ne ise, devletlerin birbirleriyle mücadele ederken sayısız insan katletmedeki gözü dönmüşlüğü aynı içgüdü besliyor. asansöre yeni binen birisi olunca kişisel alanımızı koruma içgüdüsüyle attığın çekingen adım ile aynı amaç aslında..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol