kendinden birinci çoğul şahıs olarak bahsetmek

nushirevan
beni 15. yy'a götüren başlıktır.

derler ki osmanlı akıncıları bizans surlarının dibine kadar at sürer, surların üstünde duran bizanslıları taciz eder, direncini kırarlarmış. bir genç bu akıncılara katılmış ve ''yapamazsıncılara'' inat sur dibine kadar at sürmüş. ancak gençliğinin verdiği tecrübesizlikle surların dibinde atından düşmüş..

bunu gören bizans askerleri de gencin bu haline çok gülmüş. çünkü o zamanlarda bir erkek için en büyük ayıplardan birisi de ''attan düşmek'' imiş. akıncılar yardımına koşup yerden kaldırmış. genç kalkmış ama gururu incindiğinden kimse ile bir daha konuşamamış. taa ki zamanın hocalarından birisi gencin bu hali üzerine:

''üzülme evlat.. sen de bu surların dibinde öyle bişey yap ki, kimse senin attan düştüğünü hatırlamasın'' diyinceye kadar..

gel zaman git zaman büyük komutan Fatih 'in askerleri arasına katılan bu genç, kendisini tarih sahnesine kazıyan hadiseyi gerçekleştirmiştir. vücuduna yediği onlarca kılıç, ok, mızrak darbesine rağmen surların üzerine sancağı dikerek, savaşın kaderinde önemli rol oynamıştır. Evet o artık Ulubatlı Hasan'dır. bu şehidin onlarca ölümcül darbeye rağmen surlarda tutunabilmesinin nasıl mümkün olduğuna dair sorular oluşur, herkes bişeyler söyler.. nihayet Hasanı teselli eden hoca durumu kendince özetler:

''surlara tırmanırken peygamber efendimizin hadisi şerifine nail olmayı düşünüyordu belki... kimbilir.. ne zaman ki sancağı dikti, sur dibinde attan düştüğünü hatırladı ve nefsi cihadının önüne geçti.. o ana kadar hayata tutunan asker, aldığı yaraları o zaman hissetti ve ''biz'' bilinci ''ben'' e dönüştü.. işte o zaman öldü..''
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol