günlük tutmak

mavikaranlik
hep yapmak isteyip bir türlü başaramadığım fakat yapanlara imrendiğim bir eylem. insanın geçmişine dönüp bakması, o anki hislerini ve düşüncelerini okuyabiliyor olması çok güzel bir şey. kesinlikle ufak yaşlardan itibaren insanın kazanması gereken bir alışkanlık olmalı. teşvik edilmeli; kültürümüzün, hayatımızın içerisine sokulması gerekli.
bibliosmia
ilkokulda ve lisenin ilk senesinde günlük tutmuşluğum vardı. Günlük yazmak adeta yazma becerisini geliştiren bir iç dökme terapisi diyebiliriz. İlkokul günlüğü olunca bende genelde vatanım, tavşanım, ailem gibi daha milliyetçi ve hayvansever ponçikce yazılar yazmışım liseye gelince daha çok hedefler ve minik fiskoslar yer almış. Bazı hedeflerin gerçekleştiğini görünce insanı duygulandıran bir şeydir günlük.
vitirilin
bir günümü dahi günlüğe dökmemiş ve bundan sonra da dökmeyecek biri olarak yapmadığım uygulamadır. özlemek hissinden nefret ettiğim için sürekli eskileri hatırlamanın bir faydası yok. Günlük tutanların sürekli özleme hissine rağmen nasıl devam ettiklerini merak etmekteyim.
merdumgiriz
İlkokuldayken bir dönem öğretmenimiz günlük tutmamızı istemişti. Kuralcı, mükemmeliyetçi yapımdan olsa gerek istisnasız her sayfaya,

"Sevgili Günlük

Bugün sabah ...'da kalktım. Elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltımı yaptım. Kahvaltıda ... yedim, ... içtim."

şeklinde sabah rutinimi kusursuzca yazarak başlıyordum ve her seferinde bunları yazmaktan yoruluyor, o güne dair önemli konuları yazamadan günü " akşam da saat ...'da yattım" şeklinde sonlandırıyordum. Günlüğümün tüm sayfaları yalnızca günlük rutinimden ibaretti anlayacağınız.

Bu da Özet çıkaramamaktan sonraki en büyük rezilliğimdi diyebiliriz.
gulurkensandalyedenduseneksicininkafasindakibere
İlkokuldan kalan en büyük travmalarımdan biridir kendisi. Sınıf hocamız, her gün yaptığınız şeyleri yazmayın, her gün yazın, derdi. 10 yaşındaki çocuktan ne bekliyorsun sanki ne yaşayacam da yazacam? Sallardım bende bir şeyler. Doldurur doldurur götürürdüm. Pişman değilim..
mahur
Günlü tutmak deyince çocukluğuma gittim. Her ilkolkul çocuğu gibi bir zamanlar benimde günlük tutmuşlugum vardır. Taki anneme kızıp günlüğümü kalorifer kazanında yakana kadar. O günden sonra birdaha hiç günlük tutmadım. Çok kırılmış ve kızmıştım. Ben günlüğüme "sarı çiçeğim" derdim. Çocukluk işte böyle hitap ederdim. Çünkü günlüğümün dışında sarı çiçekler vardı. Annemde bu sarı çiçek meselesini benim sevgilim var diye yorumlamış. Sözde ben yazdıklarımı ona hitaben yazıyormuşum. Biz muhafazakar biz aileyiz. Annem bu büyütüp beni baya üzdü. Aslında benim asla o taraklarda bezim olmadı, hiçbir zaman. Ben inek kıvamında, kendi halinde bir çocuktum. Bilir misiniz, bilmem Ipek Ongun diye bir yazar vardır. O zamanlar onun gençlik serisi kitapları vardı. Günlük şeklindeydiler. Bende onları okuduktan sonra özenip günlük tutmaya başlamıştım. Kitapta ki kız kiraz agacim deyip baslardi gunluklerine. Tamamen ona özenmemden dolayıydı.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol