la chute

dilhun
albert camus'un türkçeye 'düşüş' olarak çevrilmiş kitabıdır. 1956 yılında yayımlanmıştır.
biraz bahsetmek istiyorum bu kitaptan. camus yabancı kitabıyla nobel almış olsa da bana göre düşüş daha çok etkileyici. kısa bir kitap olmasına rağmen insana çok fazla şey katacak bir kitap. ben kitabı okurken çift kat okudum diyebilirim. çünkü hem okuduğum yerleri tekrar tekrar okumak istediğim için hem de kitabın bitmesini istemediğim için. kitabın çoğu yeri altı çizilecek cümlelerle dolu.sevdiğim yerlerden birkaç kesiti vermek istiyorum.
“insanın egemen olmaktan ya da hizmet görmekten vazgeçemeyeceğini biliyorum. her insanın temiz hava gibi, kölelere gereksinimi vardır.kumanda etmek soluk almak demektir, bu kanıdasınız, değil mi? en nasipsizler bile soluk almayı başarır.toplumsal merdivenin en altında bulunan kimsenin bile bir eşi ya da çocuğu vardır. bekarsa bir köpeği vardır. kısacası asıl olan karşıdakinin yanıt verme hakkı olmaksızın insanın kızabilmesidir.'babaya yanıt verilmez' formülünü bilirsiniz, değil mi? bir anlamda bu formül tuhaftır.sevilen kişiye değil de kime yanıt verilir bu dünyada?”

“biz kendimizden iyi olanlara nadir olarak bel bağlarız. daha çok onların toplumundan kaçarız. tersine çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi. demek ki kendimizi düzeltmeyi ya da iyileştirmeyi istemeyiz. önce kusurlu diye hüküm giymemiz gerekir. yalnızca acınmayı ve yolumuzda cesaretlendirilmeyi dileriz.”

"Eğer pezevenkler ve hırsızlar hep mahkum olsalardı, masum insanlar tümüyle ve hep masum sanacaklardı kendilerini, aziz bayım. Ve bana göre işte asıl bundan kaçınmak gerekir."

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol