yerleşimlerin efsaneleşmiş hikayeleri

nushirevan
İtalyanların Anadoludaki işgali her ne kadar tarihe şirin haylazlıklar tadına neşredilmişse de kültürel hafızaya yansıyan detaylar dudak ısırtıyor. Yöre halkı her ne kadar "fransızlar" olarak hatırlasa da, İtalyan askerlerinin (Konya) Yenice kasabasındaki bıraktığı izler oldukça derin.

Derler ki "gavurlar" bölgeyi işgal ettiğinde kasabanın genç erkekleri savaşta olduğundan, halk herhangi bir direniş gösterememiş. Rahatlık, acımasızlıkla da birleşince yaşlıları öldürüp sakat bırakmışlar ve her genç kıza tecavüz etme rezilliğine başvurmuşlar.

Anlatılanlar arasında dolaşan rivayetlerden biri, iki kızkardeş hakkında. Tecavüzlerle insanlıktan çıkan düşman askerlerinden, köyün ileri gelenlerinden birinin iki kızını saklarlar. Olur da saklandıkları yerlerden bulunursa, dillere destan güzellikleri belli olmasın diye de tezek yığınlarının içine gizlerler.



Köyün kızları toplatıldığında, içlerinden birisi kendine yapılacaklardan kurtulacağını umarak ağanın iki kızının yerini söyler. Düşman komutanları tezek yığınlarından kızları çıkarınca, güzelliklerini görmek için temizletir. Kader bu ya, düşmanın iki komutanı bu iki müslüman kızına aşık olur ve onları yanlarında Fransaya (aslında italya) götürür ve kızların rızası olmaksızın evlenirler.

İki kız kardeşten birisi, olayı kabullenir ve hayatının geri kalanını gavur illerinde geçirmeyi kendine dert etmez. Ama rivayete göre de yüce Allah bu kıza ve tecavüzcüsü komutana evlat mutluluğu nasip etmez. Öte yandan, kaçırılmasını hiç unutamayan ve evliliği esaret olarak gören diğer kardeş, gavur komutandan iki evlat sahibi birden olur. Her fırsatta kaçma planları yapan bu kız, evlatlarını gezdirme bahanesiyle bir plan yapar ve kızkardeşine bunu bildirir. Yeni hayatını kabullenen kızkardeş, Türkiye'ye geri dönmeye yüzü olmadığını söyler. Bunun üzerine diğeri, iki çocuğunu iki yanına alarak komutanın askerlerinden birisine altın vererek bir kaçış teknesi ayarlar. Deniz kenarına geldiğinde evlatlarının ellerini bırakır ve küçük bedenlerinin suya batışını deliliğe bürünmüş, yaşlı gözlerle seyreder.

O gün bugündür, kasabanın yaşlıları tezek yığınlarından, fransız sarayına uzanan bu hikayeyi anlatırken, talihsiz annenin mealen:

"gavurun tohumlarını vatanıma tekrar ayak bastırmam, özür dilerim kuzularım" diye ağıtını tekrar eder durur..

Not: Başlığı ben açmadım, açılmış ama daha sonra girileri uçmuş bir başlık olmalı. Arama'da buldum, yeni başlık açma gereği duymadım

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol