şükrü saral

horasan
Horasan Erlerinin Kullandığı ilmî okurlarına iletmeye namzet bir kişi
4
horasan horasan
İlmi kaybeden kişi
Yolunu kaybetmiş bir kuşa benzer
horasan horasan
yattığında kalktığında daima ŞÜKRET
horasan horasan
Gün gelmesinki İmtihan sız geçsin
abdulhamid denge abdulhamid denge
hoşgeldin kardeşim :)
horasan
Görünen oki biz MİSAK_I_MİLLİ ye dönmeden TÜRKİYE refaha kavuşmayacak.
OSMANLI ya kurulan tuzakları iyi Analiz edemeyen geçiş hükümeti Lozan ile Tüm maddi kaynaklarını güya dost eli ile düşmana teslim etmiştir. Tüm petrol rezervleri MİSAK I MİLLİ toprakları içindedir. Üstüne üstün boğazlardan kaybı TÜRKİYE nin en az 750 milyar dolar dır. Saygı ve Adalet le
horasan
15 Temmuz da yaşanılan ın ne olduğunu anlayamayan çok insan var bu ÜLKE de.
Taki ABDÜLHAMİD HAN ın Hain İnönü nün kahraman ilan edildiği o yılların tekrarı dır
Yaşanılan. Eğer gülen başarılı olsa idi yıllar sonra tarih kitaplarında ERDOĞAN Hain gülen Kahraman ilan edilecek ti. İşte gerçek budur.!!! Ki hala şu ana kadar bazı kesimler 15 Temmuz başarılı olsa idi MİLLET e ne olacaktının İzahını veremiyor veya vermiyor neden acaba?!
horasan
#NeyapmayaÇalışıyorlar
İÇ SAVAŞ a onay mı veriyor birileri
Oyun başladı!

HDP yerel seçimlerde dağdan ve ABD'den gelen emirle İstanbul, Ankara başta olmak üzere bazı büyük şehirlerde aday çıkarmayacağını belirtti.
Bu illerde CHP ve İYİ Parti'yi destekleyeceklerini de belirttiler.
CHP, İYİ Parti ve HDP görüşmeleri son derece gizli yürütüldü.
ABD işin her yerindeydi.
Kritik yerlerde HDP'nin aday çıkarmaması uygun görüldü.
CHP teşkilatlarına ve vekillerine HDP'ye ters şeyler konuşmaması için emir gitti.
Baştan söyleyeyim. Plan kusursuz.
Peki amaç ne?
Pür dikkat.

Cumhur İttifakı'nın oluşturduğu sirkülasyon ile PKK'ya yurtiçi ve yurtdışında çok ağır darbeler vuruldu.
Operasyonlar PKK'nın döl yatağı olan sınırötesindeki kamplara uzandı.
Şimdi mevzuya gelelim.
HDP, Cumhur İttifakı'nın İstanbul ve Ankara gibi illeri yerel seçimde kaybedip Türkiye'de kaos oluşturulmasına hizmet edecek.
CHP, Cumhur İttifakı'nın İstanbul ve Ankara'yı kaybetmesini sağlayıp ardından içeride bir isyan tertipleyecek. HDP buna zemin oluşturulmasının bir parçası.
Plan hazır!

Venezuella'dan başlayan kaosla terbiye planının Türkiye ayağı oynanacak.
Durun bir dakika!
Böyle bir kaosta ekonomik krizin dibi görülür.
Türkiye içeriden kafasını kaldıramaz.
PKK ve türevlerine yapılan operasyonlar durma noktasına gelir.
PKK ve türevleri nefes alıp yeniden güç kazanır.
Bu sebeple HDP'nin gelen emirle bir anda İstanbul ve Ankara gibi illerde aday çıkarmayıp CHP'yi destekleme kararı bu yüzden...
İçeride oluşacak kaosa hizmet...

Dağ (PKK) HDP'ye bu yönde hareket etmesi için emir gönderdi.
Cumhur İttifakı ve Erdoğan, İstanbul ve Ankara'yı kaybettiğinde içeriyi kan gölüne döndürebilecek derecede büyük bir baskı oluşturacaklar.
Otorite boşluğu oluşturacaklar.
Sonrasında Türkiye'yi işgal girişimine kadar giden büyük senaryo emperyalist devletlerin masasında hazır.
Türkiye'nin her tarafı silahlarla kuşatılmış durumda.
Venezuella'daki kurguyu burada da oynayacaklar.
Devlet Bahçeli'nin "beka" söylemleri kesinlikle boşa değil.

Venezuella'da başlayan domino etkisi Türkiye'yi de vuracak.
ABD, "Venezüella sana söylüyorum, Türkiye sen anla" diyor.
31 Mart seçiminde ABD pusuda bekliyor.
Venezuella'daki gibi seçim sonuçlarını tartışmalı hale getirip kaos oluşturacak.
Otorite boşluğu istiyorlar.
HDP ile yapılan gizli ittifaktan rahatsız olan İYİ Parti Manisa milletvekili planı deşifre edip partisinden istifa etti.
Kartlar yeniden karılacak.
Partiler üstü düşünme zamanı...
Saygı ve Adalet le

1
abdulhamid denge abdulhamid denge
reis bunları yeni başlık açıp yazman lazım
horasan
VAHDANİYYETİN DELİLİ, DUT YAPRAĞI..

Hikmet sahibi zatlardan birine soruldu: ALLAH'ın vahdaniyetinin (tek olmasının) delili nedir? O zat: Dut yaprağıdır, dedi. Çünkü ipek böceği yer ve yumuşak ipek yapar. Arı yer ve lezzetli bal yapar. Koyun yer ve taze süt yapar. Ceylan yer ve saf misk yapar. Madde bir, sanat muhtelif. Bunu kim yapıyor?! Tabiki tek olan, hertürlü eksik sıfattan münezzeh olan ALLAH azze ve celle.
Sen hiç düşündün mü acaba ey kul
Seni yaratan MEVLA ne için yarattı
Senin Dünya alemindeki sorumluluğun
Nedir? Hiç düşündünüz mü! Artık düşünmeye başlama vakti geldi
Canlar.!!! Saygı ve Adalet le

horasan
#AnalizSiyasetten
AK PARTİ'NİN ELBETTE HATALARI VAR..!

#AkParti'nin hataları olduğu doğrudur. Lakin hataları var diyerek, açık bir #İslam düşmanı olan #CHP'nin başını çektiği #Zillet ittifakına oy vermek veya oy kullanmamak; Ak Parti'ye ders vermek değil, olsa olsa CHP'ye ödül vermek olur. Peki CHP bu ödülü ne yaparak haketti ?

Bu durum dostuna kızarak, düşmanına kuvvet vermekle aynı değil midir ? Evet CHP düşman gibidir. Zira CHP'yi kuran ve yöneten güç bizden değildir.

CHP'nin kurulma gayesi ise; düşmanın savaşarak indiremediği #Hilafet sancağını indirmek ve İslam'ın şiarlarını(alâmet) vatanımızdan tek tek silmek ve nihayetinde, İslam'ı dert edinen #Osmanlı'dan, İslam'ı en büyük sorun(irtica) olarak gören bir #Türkiye inşâ etmekti.

Ne yazık ki düşman, bu emeline CHP'yi bir #Truva atı gibi kullanmak suretiyle büyük ölçüde ulaştı. Ama Allah'a şükürler olsun ki, milletin adamları tam zamanında meydana çıkarak, canları pahasına CHP'nin önünü kesti.

Ve aynı düşman şimdi yine CHP ile kaldığı yerden devam etmek istiyor. Hal böyle iken bazı geçici #Ekonomik sıkıntıları bahane ederek bu tezgaha düşmek ahmaklık olmaz mı ? Allah yâr ve yardımcımız olsun.


horasan
#KanıbozukDubleler
Bunlara “vekil” denmez; “paralı asker” denir.

Yaşar Okuyan'ın siyasi duruşu 🤔

1970'ler: MHP'deydi.
1990'lar: ANAP'ta vekillik ve bakanlık yaptı.
2002: MHP'ye döndü
2004: DTP Gn. Bşk oldu.
Bu arada
Mehmet Ağar'ın Genel Başkanlığı'nı yaptığı Doğru Yol Partisi'nin 2004 Yerel Seçimleri'nde Yalova Belediye Başkan Adayı da oldu..
2005: Hür Parti'yi kurdu.
2008: HYP'ye katıldı, Y. Nuri Öztürk ile liderlik yarışına girdi.
2017: Vatan Partisi
2018: İyi Parti
Şimdi de (Şubat 2019) CHP'ye katıldı.

Hep kaybedenlere meyletmekte özel bir yetenek herhalde..
Toplumda artık karşılığı kalmamış
insanların siyaseti bırakması şart.😏
Saygı ve Adalet le
horasan
“Benden sonra bu devleti 10 yıl idare etsinler, 100 yıl idare etmiş sayacağım!” dedi #UluHakan

Dediği gibi oldu. Tahttan indirildikten 9 yıl 6 ay 3 gün sonra, yani 10 yılın dolmasına 6 ay kala Osmanlı Devleti yıkıldı. Yine yanılmamıştı...
Dünya Siyasetinin gelmiş geçmiş en Zeki Liderlerinden olan Cennet Mekan Sultan Abdülhamid Han'ı Saygıyla ve minnetle Anıyoruz .
Mekanın Cennet Olsun Atam #UluHakan
Tüm DÜNYA ŞAHİT tir. Benim ATAM
CENNET mekan ABDÜLHAMİD HAN dır.
Saygı ve sevgi ile
#Horasan
horasan
ÖP DE GEÇSİN DEP DE GİTSİN

Tunç oğlanın, Seferihisarı yeteri kadar öptüğünü düşünerek İzmir'i de öpme kararından sonra bir 12 Eylül konusu açıldı. Ne imiş Tunç oğlanın babası MHP davasında başta Türkeş olmak üzere idam kararları ve ülkücülere yaptırdığı işkencelerle anılırken oğlu nasıl belediyecilik oynarmış.

Oynar kardeşim neden oynamasın?

2 dönemdir Seferihisar'ı öpe koklaya talan ederken sustuk da şimdimi aklımıza geldi yani babasının kim olduğu?

Evet şimdi aklımıza geldi çünkü, Tunç oğlanın Seferihisar'da yediği herzeler o kadar çok ki, olanları bir nebze de olsa örtmek için bundan iyi bahane mi olur. Ver mehteri misali bir 12 Eylül hikayesi ortaya atıldı bizim oğlan rahatladı.

Rahatlar tabi, eninde sonunda aklın yolu bir, babadan oğula ne suç, ne günah ne de sevap geçmez denecek, bu iş de öylece kapanacak nasıl olsa. Önemli olan Seferihisar talanı ortaya çıkarılmasın dı ...

Farkında mısınız Kılışdaroğlu bu topa girmedi, ucunu bıraktı bu işin. Kendiliğinden ortaya atılan eski bir hikaye miş gibi yapıverdi ve çekildi kıyıya. Çünkü, "Aziz Başkanın" kendisine verdiği Tunç Oğlan dosyaları uykusunu kaçıracak cinstendi. Kirli çamaşırlar ortalığa bir dökülürse "yandıydı gülüm keten helva" mazallah kendi koltuğuna kadar giderdi Tunç'un yolsuzluk hikayeleri.

Daha hık demeden "göçmen kızı" atladı sahaya, girdi topa. "Babanın kabahati oğula mal olmaz" dedi ve siyasi dehasını kullanarak çaldı düdüğü.

Oysa kendisi daha 1.5 yıl önce MHP nin başına geçme hayalleri ile ne kadar ülkücü olduğunu anlatırken, rahmetli ağabeyinin eski Ülkü Ocağı Başkanı olduğundan bahisle el aldığından söz etmiyormuydu?

Sen rahmetli ağabeyinin ülkücülüğünden aldığın rüzgarla ülkücü oluyorsun da Tunç oğlan babasının ülkücü kıyımından neden bir şey alamıyor?

Unutma göçmen kızı ve etrafında bulunan eski arkadaşlarımız unutmayın!!!

Bu konu, yani 12 Eylül kepazeliği o kadar kara bir sayfa ki, hangi konunun üzerine örtülse olayın aslını bozmaya pek bir mahir.

Demem o ki, Nurettin Soyer ve yaptıkları Ülkücü camianın unutmayacağı, unutamayacağı bir kara leke olarak tarih sahnesinde bir utanç sayfası olarak yaşamalı, unutturulmamalı.

Ancak unutulmasın ki o şerefsiz sayfalar hatırlatılınca Tunç oğlanın gönlü pek bi hoş oluveriyor. O konu güleç oğlumuzun bir şeref madalyası gibi çünkü, aynı yatağa "seve seve" girdiği CHP görünümlü HDPKK lı cenah, sizler bu konuyu açtıkça Soyer'lerin geçmişinden etkilenerek onu ilahlaştırıyorlar.

Geçmişte olan çirkin olayları fatura etmek mi istiyoruz? sandığa gideceğiz ve oyumuzu Tunç Oğlan'a vermeyeceğiz, yakınlarımıza tesir ederek verdirmeyeceğiz. Güleç oğlan o zaman kimi öper pek merak ediyorum.
Saygı ve Adalet le
#Horasan
horasan
#Feto ne zamandan beri vardı.!!!

Turgut Özal birgün oğluna "Evladım bu İstanbul baronluğunu yıkmadan bu memleket kendine gelemez!" diyecekti.
Oğlu, "İstanbul bbaronluğu da ne" diye soracaktı.
Turgut Özal "Türkiye'yi 5 aile boğazdan yönetir" diyecekti.
Durun bir dakika!
Büyük resmi görmemiz istenmiyordu.
Küçük parçalarla meşgul ediliyorduk.
Büyük resmi çizen küçük elleri(oligarkları) ise hiç görüp tanıyamıyorduk.
Onlar devletleri, toplumları ve bireyleri UKR (Uzaktan Kumandalı Robot) haline getiren bir düzenek kurmuşlardı.
1. Dünya Savaşından sonra tüm ülkelerde devletleri kontrol etmek için "zengin aileler kadrosu" oluşturdular.
Medya ve ekonomi bunların kontrolündeydi.
İktidara gelecek iktidardan inecek kişileri de bunlar belirliyordu.

Güdümlü medya patronu Aydın Doğan Necmettin Erbakan'ın başbakan olup darbeyle indirildiği zamanda şu itirafta bulunacaktı: “Erbakan hükümeti döneminde, Maliye, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı üzerime gelmeye başladı. Hesaplarımı incelemeye aldılar. İki ayım kalmıştı. Ya ben dedim ya da 54. Hükümet. Düğmeye bastım ve Hükümeti yıktım. Hükümeti yıkmasaydım ben yıkılacaktım.”

Bunların hepsi küresel oligarklara bağlı "Silahsız Kuvvetler Komutanlığı" idi.
Gerçek yargı da gerçek iktidar da bunlardı.
Kim nereye kimle sızdı.!!! #Feto kimlerle yürüdü
İşte size cevabı bu yazıda. Saygı ve Adalet le
#horasan

horasan
Futbol bizim haber akışımız da pek yer almaz, lâkin son durumlar üzerine açıklama yapmak elzem oldu...
Dümenlerin ucu Peker soyadlı kişiye lisans verilmesi ile başladı. Verenler kim TFF da mukim kişiler. Suçlandı larmı hayır. Dikkat
Türkiye Futbol Federasyonu içinde #FETÖ haşhaşileri mevcuttur! Türkiye'de futbol terörü çıkartarak ayrımcılık yapmaktadırlar..
Milli Takımın hâli ortada söylenecek söz kalmamış!
Kulüp takımlarının hâli ortada tam bir kaos!

Futbolda şiddet tırmanıyor ve bilerek insanların sinir uçlarına dokunuluyor. #TFF sanki toplumsal olayların fitilini ateşlemeye çalışıyor gibi. Aldığı kararlarla kulüpleri ve taraftarları karşı karşıya getirdi! Sanki sokak olayları çıkarmaya çalışıyor!! #AcilOperasyonŞart

Yasa içi suç örgütü gibi davranan bu kuruma gereken ikazın yapılmasını rica eder saygılarımızı sunarız..
Saygı ve Adalet le
#horasan
horasan
#ÖrfveAdetler imizi güncelleyelim
Geçen gün çocuklarla camiiye gittik. Enes'le ben namaz kılarken, Eymen boş mescitte koşuşmaya başladı. Sevinçle koşuyor, takla atıyor falan :)
Ben selam verince yanımdaki hanım 'Çocuğu oturtsanız..' dedi. Neden diye sordum? Çünkü burası camii, camii adabı öyle gerekir dedi. Kusuruma bakmazsanız bu bilginin kaynağını soracağım, dedim. 'Zira ben siyer okurum ve görürüm ki çocuklar Peygamber mescidinde koşarlar, oynarlar, ağlarlar, ses çıkarırlar, yani çocukluklarını yaşarlar....'
Hanımefendiyle konuşmamız böylece devam etti ama ben başka bi yere bağlayacağım konuyu. Anne olduğumdan beri daha da yakinen fark ediyorum ki; biz 'çocuk' seven bi toplum değiliz.
'Çocuğu sevmeyi' seviyoruz bak. Agucuk gugucuk yapalım, sevelim, öpelim... bunları seviyoruz. Ama çocuğun çocukluk gereği yaptıklarını, çocukluğun gereklerini, ihtiyaçlarını, gerçeklerini sevmiyoruz. İstiyoruz ki, boyu posu çocuk gibi olsun ama davranışları yetişkin olsun. Bebeğim olsun ama ağlamasın, çocuğum olsun ama otur deyince otursun, koşup zıplamasın, oyun istemesin, kardeşiyle çekişmesin, merak edip kurcalamasın, inat edip tutturmasın, gece yanıma gelmesin, yemeğini ikiletmeden yesin...
Oysa yok böyle bi çocuk; bu dediğiniz yetişkin, çocuk değil. Ondan sonra da çocuğumla niye aram kötü, niye beni dinlemiyor diyoruz? Eğer çocuğumuzla aramız düzelsin istiyorsak, 'çocukluğu' severek başlayalım bence işe. Çocuğun koşmasından, coşmasından, sesinden soluğundan rahatsız olmayalım. Yeri gelmişken de yüreğimize şu güzel hadis-i şerif levha gibi asalım: 'Çocuğu olan onunla çocuklaşsın...' 💕
(Bağırmayan Anneler)
#horasan
horasan
#GerçekKahramanlar
BAZEN BİR KURŞUN BİR VATANIN KURTULUŞUNA VESİLE OLUR...

Sütçü İmam 1871 yılında Kahramanmaraş'ta doğmuştur. Geçimini süt satarak sağlıyordu. 31 Ekim 1919 bir cuma günü Uzunoluk hamamından çıkan 3 kadın ve bohçalarını taşıyan bir erkek çocuğu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker ; "Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!" diye bağırıp kadınların peçesini açmak istedi.

Kadınlar bu arada bağırarak yardım istediler. Olay yerine ilk müdahale eden Çakmakçı Sait; "Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!" diyerek Fransız Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silah olmayan Çakmakçı Sait, açılan ateş sonucu ağır yaralanmıştır.

Bu sırada adı İmam olan ve geçimini temin etmek için süt sattığı için Sütçü İmam olarak tanınan İmam, yanında bulunan silahı ile ateş açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır.

31 ekim 1919 da, düşmana ilk kurşunu atıp Kahramanmaraş'taki Kurtuluş hareketini başlatarak, tarihte bugün (12 Şubat 1920) KahramanMaraş'ın kurtuluşuna en büyük bir vesile olan Sütçü İmam, sadece düşmanı KahramanMaraş'tan kovmakla kalmayıp, aynı zamanda tüm vatanı kuşatacak olan bir kurtuş mucadelesini başlatan gerçek bir kahramanımızdır.

Allah Sütçü İmam ve tüm gerçek kahramanlarımıza gani gani rahmet eylesin.
#horasan
horasan
CUMA nın Feyz ve Bereketi
Peygamber Efendimiz(sav) sevindiğinde toprağa, üzüldüğünde gökyüzüne bakardı. Toprağa tevâzu ile baş eğilir. Mavi gökyüzü ise ferahlık verir.

🎈Gereksiz görsellerden dolayı unutkanlık başlar.

🎈Mahir İz hocaya soruyorlar, "Çok keskin bir zekaya sahipsiniz bunun sebebi nedir? ️
“Evladım bize ilk öğretilen ayak ucuna bakarak yürümemizdi.”

🎈Hiç görmediğiniz bir şeyi hayal etme şansınız yok. O yüzden Kur'ân-ı Kerim'de cennet *"tahayyül edemeyeceğiniz yer"* diye geçer.

🎈Kalbin zînası hevestir.

🎈"Kim arzu ve istekle harama bakarsa, Allah(cc) onun kalbinden 40 gün ibadet lezzetini alır." Hz.Ali(ra)

🎈Gözünü korumayan bir müminin kâmil bir îmana ulaşması zor.

🎈Ezan tek başına terapidir.

🎈Ezanı dinlemek bilinçaltı temizliğidir.

🎈İnsanlar günde 5 vakit ezan dinlese düzelir.

🎈Ezan okunurken temizlenmesini istediğiniz ve sizde olmayan bir amel için niyet edin.

🎈Harama bakmaktan Allah(cc) korkusu ile vazgeçene Allah(cc) kalbinde lezzet duyacağı ibadet nasip eder.

🎈Gözü başıboş bırakmak helâki getirir.

🎈Gözümüz harama yakınsa, gönlümüzün de harama yakın olması muhtemel. O yüzden çocuklarınız nereye bakıyor dikkat edin.

🎈Yatarken son düşündüğün ne ise uyurken onunla meşgul olursun.

🎈Ne ile uyursanız, onunla uyanırsınız,
nasıl uyanırsanız, öyle yaşarsınız.

🎈Uyandığınızda ilk Allah(cc) deyin ki, Allah(cc) ile devam etsin gününüz.

🎈Şimdiye kadar ne kadar negatif yere baktıysanız, o kadar fazla hatta daha fazlası pozitif yere bakın.
Kâbe'ye bakın. Kur'ân-ı Kerim'e bakın. Allah(cc) dostlarına bakın.

🎈Kişiler, mekanlardan daha etkilidir.

🎈Allah(cc)'ın bizi görmesini istediği yerlerde olalım.

🎈Hz.Ali(ra) diyor ki; "Cimrinin bakışından sakının"

🎈Su'yun hafızası vardır. Su'ya bakıp düşünüldüğünde bile su etkilenir.

🎈Hz.Fatıma(ra)'ya soruyorlar. "Hangi kadın hayırlıdır?" Cevap veriyor;
"Başkasının hayalinde olmayan kadın"

🎈Çocuklar anne babayı kavga ederken görmeyecek çocuklar evde gayr-ı meşru birşey görmeyecek.

🎈Bebeğinizin altı değiştirilirken sadece 1 kişi görecek o da siz, baba bile görmeyecek.

🎈Çocuklara Kur'ân-ı Kerim dinletin, faydasını görürsünüz.
Saygı ve sevgi ile Dostlar
#horasan
horasan
İSLAM'A GÖRE SÜRESİZ NAFAKA...

Son günlerde sık sık gündeme gelen süresiz nafaka konusu hakkında, Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın resmi sitesinde bulunan bu cevaba göre, bir adam eşini dinen boşamışsa, boşadıktan sonra iddet süresi(4 ay 10 gün) boyunca ona nafaka ödemek zorundadır. Bu sürenin dışında kadının eski eşinden aldığı #Nafaka haramdır.

Ama şuda var ki, eğer çoçuk varsa, adam çocukların tüm masrafını karşılamak zorundadır. Kadın zengin olsa bile, çocukların tüm masrafları yine babaya aittir.

Diğer yandan çocuklar hakkında karar verme hakkında her şekilde babaya attir. Yani çocukların annede kalıyor olması, babanın çocuklar üzerindeki, Allah tarafından verilen kavvam yetkisini ortadan kaldırmaz.

Yani çocukların geçimini sağlamak, gerekirse onlar için canını ortaya koymak babanın asli ve devremeyeceği bir vazifesidir.

Boşanmış olan bir kadının geçimi ise, evvella babasına, sonra erkek kardeşlerine, amcalarına, dayılarına düşer. Onlar da yoksa, bu vazife Devlet'e düşer. Yani İslam din kadının geçimini her şekilde garanti altına almıştır.
Saygı ve Adalet le
#horasan
horasan
"Fetö" deriz, "ama dün ortaktınız" derler.
"Pkk" deriz, "ama dün ortaktınız" derler.
"Amerika" deriz, "ama dün ortaktınız" derler.
"İsrail" deriz, "ama dün ortaktınız" derler.

Sürekli dün dün dün...

"Yıkacağız, satacağız, durduracağız" diyenlerin "yarın" diyememesi şaşırtmıyor.
Kafaları "dün"de kaldığı için bir türlü ilerleyemiyorlar.
Dün zihniyeti gibi yıkacaklar, satacaklar, durduracaklar.

İşte bu vizyon meselesidir.
Önemli olan "yarın" diyebilmektir, "dün"ün o adımları atılmamış olsaydı "yarın"ların temeli çürük olurdu.

Çözüm süreci yapılmasaydı, Güneydoğu halkının büyük bir kısmı uyanamayacak, "hain" olduğunu anlamayıp HDP'ye destek olacaktı.
Erdoğan hemen Başbakan olur olmaz o dönem zaten devlet içerisinde etkin olan Fetö için adım atsaydı Erbakan'a yaptıkları gibi bir darbe daha yaparlardı.
Eğer henüz İMF'ye borç ödüyorken, henüz el pençe divan bir Türkiye iken "Eyyy Amerika" deseydik defterimizi dürerler, daha yola çıkmadan soluğumuzu keserlerdi.

"Devlet aklı" diye bir gerçek var, gözardı edilmemesi gereken.

Sahi, kime anlatıyorum ki?

Avrupa ile işbirliği yaparak bir biraya Gezi'de ayaklanıp polis aracına saldıran, kamu mallarını yakıp yıkarak ülkeye milyar dolar zarar veren eşkıyalara mı anlatıyorum?

"Biz Fetö tarafından kandırılmadık" deyip Zaman'ın binasına destek olmaya giden, destek amaçlı olarak Bankasya'dan hesap açtıran, Nazlı Ilıcak'a övgüler dizen, halka kurşun sıkan herkesi öven, tanklara alkış tutan, TV karşısında darbe girişimini kahve yudumlayarak seyreden, 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" diyerek o hainleri aklamaya çalışan, 17/25 Aralık sürecinde Fetö'nün kullandığı tüm argümanları kullanan muhalif kafalara mı anlatıyorum?

Selahattin Demirtaş teröristine özgürlük isteyip, devletin terörle mücadelesinde teröristlerden taraf olan, HDP ile "birlikte iyi salladık" diyen, HDP güzellemesi yapan, Pkk'lı Canan'ı İstanbul'a il başkanı olarak atayan zihniyete mi anlatıyorum?

Bize "Amerika dostusunuz" deyip Amerika'ya Erdoğan'ı şikayet eden, "Erdoğan'a müdahale edin" diye yalvaran, ekonomik yaptırım yapılmasını isteyen, Türkiye'ye yatırım yapılmaması gerektiğini yüksek sesle söyleyen Avrupa yalakası manda sevicilere mi anlatıyorum?

İsrail'i devlet olarak ilk tanıyan CHP'ye mi anlatıyorum?

Eline Amerika bayrağı alıp sallayan, Milli eğitimi Fullbright ile Amerika'ya bağlayan zihniyetin torunlarına mı anlatıyorum?

Anlamazlar, ne yazık ki anlamıyorlar!

Türkiye bir kabile ülkesi değil. Sayın Erdoğan adımlarını ölçüp tartarak atıyor ki, yüzümüzü geleceğe dönebilelim. Güçlü bir devletimiz olsun.
Devlet yönetmek öyle kolay bir iş değil, Türkiye'nin yol katetmesi gibi derdi olan bir lider tıpkı Sayın Erdoğan gibi uzun vaadede başarılı olma stratejisi izlerse o seçmen "dün"ü değil "yarın"ı konuşur.
Fakat muhalefet sürekli "dün"ün hayalini kuruyor.
Bu anlamda Sayın Erdoğan cumhurun başkanı olarak daima "yarın"ı düşünmüş, ülkeye önemli projeler katmıştır.
Başlıca Marmaray, Kanal İstanbul, şehir hastaneleri, yerli otomobil, envai çeşit yerli silah, tank, helikopter, 3. Havalimanı, Avrasya Tüneli ve bir sürü köprü...
Enerjide büyüme, sağlıkta atılım, ekonomide ilerleme, sanayide yerli ve milli üretime geçiş, eğitimde reform.
Sayın Erdoğan şimdi de uzaya tekraren uydu fırlatmayı, Antarktika'ya bilim üssü açmayı vaad ediyor.
Öte yandan çok başarılı sınır harekatları gerçekleştiren, Kandil'e girip teröristlere kan kusturan bir Türkiye var.

Sayın Erdoğan'ın karşısında ise bu projelere Avrupa ile aynı ağzı kullanarak karşı çıkan, seçim beyannamesinde Fetö ve Pkk ile mücadeleye yer vermeyen, yapılanı yakıp yıkmayı vaad eden, büyük projelerin farkındalığını kabul etmeyip ülkeyi İMF'ye mahkum etmeye çalışan, "ama saman ithal ediyoruz" deyip küçük düşünen zavallı bir muhalefet anlayışı var.
E Rusya bizden domates alıyor, sanayide çığır açtı.

'Yerli ve milli' dediğimiz araçların da motorunu üretemiyormuşuz.
Bunu 90 yıldır var olmakla övünen, fakat motor yerine heykel yapan, yan gelip yatan zihniyet söylüyor.
Şaka gibi.

Ve ben inanıyorum ki, 31 Mart gecesi meşaleleri yakacağız.
Çünkü bu millet Amerika'yı, İsrail'i, Almanya'yı, Vatikan'ı değil;
Dünya mazlumlarını sevindirecek.
Cumhurİttifakı kazanacak,
Türkiye kazanacak, Millet kazanacak, Recep Tayyip Erdoğan kazanacak.
#horasan
horasan
#OkuyalımCanlar
40 yıl önce 6 yaşına yeni girmiş bir kızdım ben...
40 yıl önce AK Parti yoktu...
Recep Tayyip ERDOĞAN yoktu...Sadece Futbol oynayan Recep vardı...
Binali YILDIRIM.. hiçbiri yoktu...

Ama 40 sene önce CHP vardı...
Kemalistler vardı...
Fetöcüler vardı...
Komünistler vardı....
PKK vardı !
Bugünkü HDP'liler vardı.
Sadece 1994 Yılında 1300 ŞEHİTİMİZ vardı...
30'ar 30'ar şehit cenazelerimiz,
Emekli maaşı kuyrukları,
Hastane kuyrukları,
Yoksulluk,
Yolsuzluk,
Hortumlanan bankalar,
El avuç açan başbakanlar,
Elektriksizlik, susuzluk vardı...
Bırakın interneti telefonu facebooku tv bıle yoktu...
Hastaneye düşmeden 1 sene önce randevu almanız gerekiyordu...
Ameliyat olacaksınız, bıçak parası vermeniz gerekiyordu...
Çocuğunuz mu oldu?
Doğum parası vermeden, senet imzalamadan çocuğunuzu alamazdınız...
İlaç yok!
Şurup yok!
Merhem yok!
Allah'tan gün görmüş "Ebe Hatunlar" vardı da,
Ufacık mavi bir leğende güç bela doğardık anamızdan...
O mavi leğen aynı zamanda banyomuz olurdu bizim...

Ölseniz, ölünüz bile morgda rehin tutulurdu.
Tövbeler olsun!
Bazen kışın gelmesini bile istemezdim... Belediyenin 1 yıl önce ücretini yatırdığın yarısı taş çıkan kömür vardı.
Büyükşehirlerdeki hava kirliliğine değinmiyorum bile...
Bir küçük tüp için 2/3gün kuyruk beklediğimi, bir paket çay ve margarin için mahalle bakkalına yalvarmak...
Karaborsa olan sigaraya aklım yetmiyordu ancak 1 varil mazot için 3 km'lik kuyruğu 1 hafta beklediğini...
Heleki PKK'yi meclise taşıyan güya milli şefin oğlunu sizde bilirsiniz...
Okulun yarısına geldiğimizde ancak bir servet verdiğimiz kitaplarımız gelirdi...
Şimdi öğrencilerin sırasına kitapları ve tabletleri bırakılıyor...

Yani benim güzel ve unutkan milletim:
Bir insanın tavuk kadar değeri yoktu!!!

Öldürülseniz ne ölünüz bulunur, ne katiliniz...
Süleyman DEMİREL'e, Kenan EVREN'e yani başbakana ,cumhurbaşkanına küfür mü ettiniz?
Haşa!
Eleştirseniz bile bir gece evinizden alırlar,
Bir daha asla evinize geri dönemezdiniz!!!!
Hak hukuk hak getire ...
Demokrasi mi ? O da ne ?
%90 ı müslüman olan ülkemde dinini yaşamak , gereklerini yerine getirmek yasaktı yasak !!!
Baş örtün mü var ? Eyvah eyvahhh
Okuyamazsın !!!
Askerdeki oğlunun yemin törenine bile katılamazsın !!!
Baş örtünü çıkaracaksın !!!
İnsan hakkı mı ?
Yok öyle bişey !

Benim ne suçum günahım vardı da yokluk ve yolsuzluklarla dolu bir hayatla başbaşa kaldım?

EYY KEMALİST DİYE GEÇİNEN SOYTARILAR!
40 sene önce siz bu ülkeyi yönetiyordunuz...
Benden çaldığınız çocukluğumu geri verebilir misiniz bana?
Veremezsiniz!
Koskoca bir halk gibi, benimde umutlarımı ve çocukluğumu çaldınız, geleceğimi çaldınız benim!

SİZDEN BÜYÜK HIRSIZ VAR MI DÜNYADA?!
#ALINTIDIR
horasan
#BAKIN ERDOĞAN KİMLERLE SAVAŞIYOR??

Türkiye'de sadece Yahudi, Hristiyan ve Mason ailelerin sahip oldukları dev holdinglerin bir araya gelmesi ile kurulan ve “patronlar kulübü” olarak bilinen Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) 49. Olağan Genel Kurul toplantısını geçtiğimiz hafta gerçekleştirdi.
Toplantıda en dikkat çeken şey, Başkan değişikliğiydi.
Tüsiad bu kongrede yeni başkanını seçti. Buraya kadar herşey normal.
Normal olmayan şey ise, Tüsiad'ın ilk defa hiçbir şekilde Yahudi kökenli bir yapı olduklarını saklama ihtiyacı hissetmeden açık açık yönetim kurulu başkanlığına Polonya asıllı İtalyan yahudisi SİMONE KASLOWSKİ 'yi getirmesiydi. Bunda en çok Recep Tayyip Erdoğan'ın "MASKELİ BALO BİTTİ, TÜM MASKELER DÜŞTÜ VE DÜŞMEYE DEVAM EDECEK" sözlerinin etkili olduğu kanaatindeyim. Yani, tam bir asır sonra deşifre olduğunu anlayan ve bugüne kadar aynen bizim gibi Ahmet , Mehmet , Yusuf , Ayşe , Zeynep isimlerini kullanarak kendisini Türk ve Müslüman maskesiyle kamufle eden Sabetayist Yahudilerin ve seçilmiş Mason ailelerin artık saklanmaya ihtiyaç duymadan karşımıza dikildiklerinin resmidir bu.

Bu tür dernekler bu ülkede casusluk faaliyetlerini daha önce gizli gizli yürütürlerdi. Şimdi ise Polonya asıllı İtalyan Yahudisini bu sözde işadamları derneğinin başına getirerek, resmen Türkiye cumhuriyetine kafa tutuyorlar. "SİZDEN BÜYÜĞÜZ VE SİZDEN KORKMUYORUZ" diyorlar.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Selanik'ten ve Bulgaristan'dan ülkemize göç eden ve daha sonra 1934 yılında çıkartılan soyadı kanunu ile kendilerine Türk adı ve soyadı edinen Sabetayist Yahudiler, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği derin siyaset sayesinde tam bir asır sonra deşifre oldular.
Bu insanlar ne hikmetse, sonradan ülkemize gelmiş olmalarına rağmen Türkiye'nin en büyük holdingleri bunlara ait, siyasetin en etkili koltuklarında bunlar oturuyor, sanat dünyasındaki meşhurların tamamı bunların arasından çıkmış. Meşhur Bilim adamı doktor ve mühendis diye toplumda göz önünde arzı endam eden tüm ağır toplar hep bu ailelerin mensuplarından. Robert koleji, Galatasaray lisesi, Fransız koleji, Amerikan koleji gibi bu ülkenin en kaliteli ve en prestijli okullarından mezun bu insanlar, hiçbir zaman işsiz ve aşsız kalmıyorlar. Çünkü; Yahudi inanışına göre 'Yahudiler seçilmiş ırktır ve bütün insanlar onlara hizmet etmek için yaratılmıştır." Bu yüzden Yahudiler asla birbirlerini yalnız bırakmazlar, asla bir Yahudinin gariban olarak yaşamasına müsaade etmezler, onu işsiz bırakmazlar, veyahutta gelişigüzel bir işte çalışmasına müsaade etmezler.
Yahudiler tüm alışverişlerini ve ticari faaliyetlerini birbirlerinden yaparlar. Ayrıca ülkenin en prestijli ve en zengin semtlerinde yaşamalarına rağmen parayı çarçur etmeyi istemezler. Kazandıkları servetin bir kısmı ile hayatlarını idame ettirirken, kazançlarının büyükçe bir kısmı ise Yahudi konsorsiyumuna akar, tüm Yahudilerin kazandıkları paralar bir havuzda toplanır, bu havuzdan herkes ihtiyacı olduğu kadarını alır, kullanır. geriye kalan meblanın tamamı yeni yeni markalar üretmeye ve BOP projesini hayata geçirmek için insanları ve terör örgütlerini satın alıp devşirmeye, onları maddi manevi kendilerine hizmet için yapılandırmaya harcanır.
Yahudiler hiçbir zaman kendilerini toplum içinde deşifre etmezler. Deşifre olmamak için de çoğu zaman bir yerli ortağa ihtiyaç duyarlar. Türkiye'de Yahudilerle ortaklık yapan en etkin yapı ise, Feto terör örgütü mensubu olup ticaret ile uğraşan orta ve büyük ölçekli firmalardır.

Neyse...Yine dönelim Tüsiadın son toplantısına. Bakın orada o gün başka neler konuşuldu, nelere dikkat çekildi. Dostu düşmanı iyi tanıyın.
Komik ama yazmadan edemiycem. Bugün sahip oldukları görsel ve yazılı medya unsurlarını kullanarak, Erdoğan'la "Manav mı oldun ?" diye dalga geçtiren bu patronlar klubünün en önemli konu başlığı, PAZAR TEZGAHLARINDAKİ FİYATLAR VE ERDOĞANIN YÜKSELEN FİYATLARI BAHANE EDİP, TANZİM SATIŞ NOKTALARI AÇARAK ASLINDA BÜYÜK MARKETLERE, ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNE VE ZİNCİR MARKETLERE AÇTIĞI DEVASA SAVAŞTI.
Toplantıda "bu işler böyle çözülmez, reel sektörün finansman krizi çözülemezse, bu iş bankalara sıçrar, derin krizler böyle gelişir” uyarısı yapıldı.
İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, "Ekonomi yönetimi tarafından devreye alınan kamu kaynaklı ucuz kredi ve yapılandırmalar, futbol kulüplerinin borçlarının yapılandırılması, hal baskınları ile tanzim satış noktaları gibi önlemlerin kısa vadeli çözümlerdir. Durum, Çinlilerin 'Susuzluğu gidermek için zehir içilmez' atasözünü akla getiriyor.
Kredi yeniden yapılandırmaları ve buna karşılık devam eden ve sektörden sektöre yayılan konkordatolar ve iflaslar ciddi bir finansman sorununun tezahürüdür. Bu önlemler Türkiye'yi düze çıkarmaz" dedi.
Peki sizce Özilhan bu sözleri ile ne demek istedi. Anladınız mı? Muhakkak anlamışsınızdır ama anlamayanlar için bir kez daha üzerine bastıra bastıra adamın derdini söyleyeyim.
Özilhan;
✔" Fiyatlar yüksek" diyerek tanzim manzim açıp Türk halkını bizim sahibi olduğumuz büyük marketlere, alışveriş merkezlerine ve zincir marketlere karşı kışkırtma. Bunu yapmaya devam edersen iflasları ve konkordatoları devam ettireceğiz.
✔ "Halkın banka kartlarına ve Bankalara olan borçlarına yapılandırma getireceğim" diyerek, bizim bankalarımızın kredi kartlarını kullanan vatandaşları bu borç batağından kurtarma! Sürekli olarak bize bağımlı kalsınlar, bizim bankalarımızın sömürgesi altında olsunlar.
✔ Bizim üç büyükler olarak sahaya sürdüğümüz ve bu takımlar üzerinden Türk milletini sömürdüğümüz takımların borçlarını sakın ha yapılandırmaya kalkma.
Bugüne kadar diğer hükümetlerin yaptığını yap. Ve bu üç büyük takımın devlete olan borçlarını sil. Eğer bunları yapmaz da bize karşı savaşmaya devam edersen, Fetöcü'ler aracılığı ile elimizde bulundurduğumuz büyük şirketlerde, iflasları ve konkordatoları devam ettireceğiz. Bunun sonucu olarak da Türkiye'deki bankalar büyük darbe alacak. Bankaların darbe alması demek, senin ekonominin çökmesi anlamına gelir. Ekonominiz elimizde, çökertiriz, dikkat et, ayağını denk al." Demek istedi.
Demek istedi de aslında aynı zamanda bu konuşma paçalarının tutuştuğunun da resmidir. Çünkü ekonomi bu şekilde küçülmeye devam ederse, işin ucu bankalara kadar uzanır. Peki Türkiye'deki bankaların neredeyse tamamı kime ait? Tabii ki devlet bankaları dışındaki Bütün bankalar Yahudilere ait. Öyleyse biz Türk Milleti olarak, şu andan itibaren hepimiz devlet bankaları ile çalışmaya başlarsak, ne olur? Bu iş, Yahudi bankalarının da çöküşünün başlangıcı olur.
Recep Tayyip Erdoğan'ın bir ay önce "tüm Kredi kartlarınızı devlet bankalarına getirin, yapılandırma ile diğer bankalara olan borçlarınızın tamamını silelim" çağrısının altında yatan sebep de tam olarak buydu. Şimdi anladınız mı Recep Tayyip Erdoğan'ın kimlerle savaştığını, kimlere karşı savaş açtığını. Kimlerin onu ne maksatla "manavcı" ilan ettiğini.
Anlayacağınız, tanzim bahane, Yahudiye karşı savaş açmak şahane .
Yazımı TÜSİAD'ın başına yeni seçilen Kaslowski'nin sözleri ile bitirmek istiyorum. Böylece gerçeği daha net göreceksiniz.
" Tüm Dünyada ezberlerin bozulduğu, yeni hikayelerin yazıldığı bu çağda; biz geleceğe dair yazmamız gereken yeni hikâye için gerekli enerjiye sahibiz."
#horasan bazı konular alıntı dır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol