zerdüştlük

nushirevan
"Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin" ayetini hatırlamama neden olan inançtır. Şöyle ki:

Zerdüştlerin o zamanki hükümdarı 2 müslümanın insanları tek tanrılı bir dine davet ettiğini görünce ölüm cezasına çarptırır. cezaları kutsal büyük ateşe atılmaktır. Müslümanlar ölmeden önce Hz.Ibrahim'in Nemrut 'la yaşadığı olayı hatırlatıp inandıkları dinin esaslarını hükümdara kısaca anlatır. Hidayet bir zaman meselesidir ve hükümdar o anda iki müslümanı affeder. Vezirler ve halk bu affa kızarlar ama hükümdarın din değiştirip ibrahimi olduğunu açıklaması, zerdüştleri çileden çıkarır. Vezirler darbe yaparlar ve hükümdarı 2 müslümanı affettiği ateşe atmaya karar verirler. Hükümdara son sözü sorulur. O da cezaya direnmemek karşılığında "eğer ateşten canlı çıkarsa kendisini salıvermelerini, çünkü hurmalıklarda doğacak olan Ahmed adlı son peygambere tabi olmak üzere ülkeden gitmek istediği şartını koyar"

Vezirler kutsal ateşten çıkmanın mümkün olmadığını bildikleri için şartı halk huzurunda kabul ederler. Hükümdar Hz.ibrahim gibi dua eder ve Allah'ın izniyle hükümdar, tıpkı peygamber gibi ateşten sağ salim çıkar. Bunun üzerine şok geçiren halkı yatıştırmanın, hükümdara verilen sözü tutmak, onu salmakla mümkün olduğunu anlarlar vezirler. Hükümdara yol verilir, o da sadece üzerindekiler olmak şartıyla çöllere düşer.

"Hurmalıklar" olarak bildiği bölge, Hz.Ibrahim'in de yapısı Kabe'nin olduğu yer Mekke'dir. Yolda şekli şemali bozuk iki yahudi dervişle karşılaşır. Dervişler de kendi kitaplarında yazan "Ahmed" isimli peygamberi bulmak üzere yola çıkmışlardır. Ancak yahudi dervişler, hurmanın medine'de daha çok yetiştiğini bu yüzden kitaplarda adı geçen Ahmed'in burada zuhur edebileceğini söylerler. Tevrat alimi bu iki derviş, çulsuz hükümdarı ikna ederler ve Medine yollarına düşerler. Ne var ki bedenen zayıf olan bu dervişler, çöl iklimine yenik düşüp hayatlarını sırayla kaybederler. Son sözleri "Eğer Ahmed'e yetişirse, onunson peygamber olarak kabul ettiklerini bildirmesidir"

Medine'ye asıl kimliğini söylemeden gelen Zerdüşt diyarının eski anlı şanlı hükümdarı, bir süre sokaklarda aç bilaç "Ahmed" adındaki bu peygamberi aramaya koyulur. Kimi zaman diğer hurmalık olan şehirlerde de onu arar fakat bulamaz. Günlük çalışarak hayatını kazanan hükümdar, uzun yıllar araştırmasının sonunda Medine'de karar kılar ve burada "Ahmed"i beklemeye başlar. Anlatılan rivayetler onun Medine'ye geleceğini işaret etmektedir. Hükümdar günlük çalıştığı hamallık parasının yarısına her gün bir tuğla alır ve gün be gün bir ev inşa etmeye başlar. Medine halkı tarafından meczubun biri olarak kabul edilir çünkü yıllar sonra evini bitirdikten sonra bile evin içinde yatmaz, kapı eşiğinde uyur. Hatta bu yeni evin kapısına gelip "Çulsuz adamın tekisin. Bu evi bana sat, sana iyi para veririm" diyenlere de "Hayır, bu ev benim değil Ahmed peygamber için yaptım, satamam" diye cevaplar verir. Nihayet yaşlılık zamanı gelip öleceğini anladığında Ebu Leyla adında birine evini devreder. Çünkü Ebu Leyla da kendisi gibi İbrahimidir. Tapunun yanında bir de Ahmed'e verilmek üzere mektup bırakır gözleri sürmeli Ebu Leyla denen bu yeni tanıştığı gence..

Aradan 200 küsür sene geçer. Ev, kimi zaman ölüm, kimi zaman satış yoluyla bir kaç kez el değiştirir.

Hicret ederek Medine'ye gelen Hz.Muhammed'e medine halkının büyük bir ilgisi vardır. "Taleal bedru aleyna.." ezgileriyle peygamberini karşılayan halktan her kimse, onun kendi evinde kalması gerektiğini savunur. Anlaşmazlık büyüyünce Hz.peygamber beyaz devesi kasva'yı serbest bırkacağını, kimin evinin önünde durursa onun evinde kalacağını söyler.

Deve yürür ve Ebu Eyyub El Ensari'nin evinde durur. Eyyub çok sevinir. Bu 200 küsür sene önce el emeği ile her bir tuğlası Ahmed'i görmek için serilen zerdüşt hükümdarın evidir. Eyyub, zamanla eskiyen evin üstüne bir kat daha çıkmıştır. Peygamberin üst katta kalması gerektiğini söyler ama hz.peygamber için mana aleminde bu evin hali bir başkadır. Bu yüzden ilk olarak alt katta kalacağını bildirir. Eyyub, peygamberin bulunduğu katın üstüne ayak bastığı için utanç duymaktadır ama değişim yapmayı peygamber kabul etmez. Nihayet eve gözleri sürmeli bir genç gelir:

- Benim kim olduğumu biliyor musun ya resulallah? diye sorar
+ Sen ebu leyla'sın ve bana bir dostumdan mektup getirdin, diye cevap verir peygamber.

Mektubu takdim eden bu garip adam, geldiği gibi gider ve gözden kaybolur. Hz.Peygamber mektubu özenle açar. Bir zamanların anlı şanlı zerdüşt hükümdarı şöyle yazmıştır:

"ey alemlerin rabbi olan allah'ın son peygamberi ahmed! benim zamanım yakındır, yakında öleceğim. eğer sana yetişseydim, senin getirdiğin dine iman ettiğimi söyleyecektim. ama galiba senin vaktin gelmedi henüz. şunu bil ki ahiret hayatında senin sancağının altında toplananlardan olmak istiyorum, kabul et.. sana bir güzel de bir ev yaptım gelip kalırdın diye ama kısmet.. Bu dostunu unutma"
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol