(bkz:encanto)
Bilim adamı kimliğinin yanında pek bilinmeyen bir özelliği olarak, kitab-ı mukaddes tefsirini yazan kişidir. Hatta bu kitabında hıristiyanlığın dünyaya hakim olacağı zamanlarla ilgili kehanetlerde de bulunmuştur.
(bkz:aytunç altındal)
(bkz:aytunç altındal)
"Çok güldük başımıza bişey gelmesin"
Babama sarıldığımda aldığım ekşi ama garip şekilde çok da rahatsız etmeyen koku. Hepimiz annelerimizin ve babalarımızın kaderlerini yaşıyoruz. Yıllar sonra bi baktım, aynı koku bende de var. Müdahale etmeyince, terle birlikte daha da yoğun hissediliyor. Ancak beni şaşırtan bu değil. Yıllar sonra eşimle mutfakta yemek tarifleri denerken, kimyon denen baharatın da aynen babam ve benim gibi koktuğunu fark ettik. Yıllardır tarif edemediğim koku, bir isim kazanmış oldu böylece. Artık büyük büyük dedemiz kimyon kazanına mı düştü nolduysa dna aktarımı ile baharat gibi kokuyoruz sayesinde bgv
Arcoroc yemek takımı (hemi de mavi)
Mantıklı bir tercihtir. Kedi sepet kadar kuma pisliyor, yetmiyor bi de kimsecikler görmesin diye üstünü kapatıveriyor. Son olarak kokusu kalmış mı diye bi de bunu kontrol ediyor. Şimdi sen bu naifliği bi kenara koy, at gibi bir hayvanın patır kütür dışkılamasını bi hayal et küçük tuvaletin girişinde bgv
Korona illetinden sonra azalarak tükenen güruh. 70-80 yaşındaki teyzelere yumruk selamı çakıyoruz iyi mi? Tarikatın son müritleri de kadim ritüellerini tamamlamak için parmaklarını yalıyor diyorlar ben denk gelmedim henüz bgv
Muzdarip olanların, sosyal olarak aşağılandığı rahatsızlık. Evet, öyledir maalesef. Avrupada nasıl osuruk çıkarana gülünmeyecek bir medeniyet seviyesine gelinmişse, aynı seviyenin biz horlayanlara karşı da memleketimde geliştirilmesini istiyoruz. Hiç kekeme bir insanın yüzüne yüzüne "yaw arkadaş pancar motoru gibi tak tak konuşuyorsun, ne dediğin hiç anlaşılmıyor hihihihii" diyeni gördünüz mü? Veya down sendromlu birine "ya senin aynından var ha?! Valla çarşıda gördüm ikiz gibi oluyonuz siz ahahah" diye dalga geçeni? E bu horlama zıkkımı da bir hastalık ulan?! Keyfi bir şey olabilir mi sence? Sabah bir kalkıyorum; yok apartman yangın tatbikatı var diye aşağı inmişmiş, yok içime orion galaksisinden bir uzaylı girmiş de insanlarla iletişim kurmaya çalışıyormuşmuş, yok efendim öyle bir horluyormuşum ki atmosferde biriken sesler benim sayemde sığışmıyormuş da uzaya salınıyormuş tüm atasözleri.. bir benzetmeler, bir espriler ahahaha'lar ihihihi'ler.. aga noluyoruz ya? Ulan demek ki ciddi bir rahatsızlığım var?! Uyku apnesi dediğin şeyin ucunda ölüm bile var ulan ne bu rahatlık? En fazla "aga horluyosun uyuyamadık, seni de uyandırmaya kıyamadık" filan dersin. Bi de böyle espri yapınca millet "aaaa öyle miiiii? Valla mı lan? A-aaa! Bak seeen! Hiç bilmiyordum! Allah Allaaaah!" Filan diye dalga geçiyorum da anlamıyor adamlar. Horlayan adamlarla dalga geçmeyi bırakın efendiler! Bu bir rahatsızlık, huy değil, tercih değil.. Ra-hat-sız-lık! Hastalık ulan?! Ha, tedaviye yönelik bir şey yapmıyorsam yine es gürle de.. Öyle ilk sen keşfediyormuşsun gibi, "aga önce 'hık!' Dedin, sonra 'hurrraaaa!' Bişeyler dedin, hayt huyt gart gurt bi ses.. bi ses.. ama sorma! Ben dedim yeni bir mağara adamı dili öğrenmiş de dinozor manifestosu açıklıyor puhahahahha!" gibi ergen komikliklerinden, şakalarından da vazgeçin. Yardımcı olun accık, yakındaysan gel bi yan çevir belki düzelir çözümün bi parçası ol di mi?
Evet güzel espriler ama mevzubahis geniz etinden dolayı uyurken nefessiz kalan bir adamın çığlıkvari hayatta kalma çabası sesi olunca muhatabı gülemiyor kusura bakmayın.
Evet güzel espriler ama mevzubahis geniz etinden dolayı uyurken nefessiz kalan bir adamın çığlıkvari hayatta kalma çabası sesi olunca muhatabı gülemiyor kusura bakmayın.
(bkz:ambulance)
2022 yılı yapımı, suç/aksiyon türünde bir Michael Bay filmi.
Oyuncu kadrosu ve fragman ümit veriyor ama pek beğenemedim. Bir kaçış, hayatta kalma filmi, zaman zaman da dram öğeleri ağır basıyor ama sanki sırf yapmış olmak için yapılmış bir film gibi. Çünkü filmin finali, filmin 1.5 saattir anlatmak istediğini inkar edercesine bitiyor. Aşağıda spoiler'lı yazacağım izlemeyecekler için. İzleyecek olanlar spoiler'ı açmasın.
Puanım: 4/10
2022 yılı yapımı, suç/aksiyon türünde bir Michael Bay filmi.
Oyuncu kadrosu ve fragman ümit veriyor ama pek beğenemedim. Bir kaçış, hayatta kalma filmi, zaman zaman da dram öğeleri ağır basıyor ama sanki sırf yapmış olmak için yapılmış bir film gibi. Çünkü filmin finali, filmin 1.5 saattir anlatmak istediğini inkar edercesine bitiyor. Aşağıda spoiler'lı yazacağım izlemeyecekler için. İzleyecek olanlar spoiler'ı açmasın.
Puanım: 4/10
Neden Pazarda sabahtan akşama kadar dipdiri duran meyveler, eve getirdiğin dakikadan itibaren yumuşamaya, yamışmaya, bozulmaya başlıyor? Hayır ne var bu pazar tezgahında da pazarda taş gibi duran çilek, arkadaşlarından ayrılınca depresyona giriyor? Marul olsa, tezgahta sulanıyor filan diycem ama elması, armudu, portakalı da aynı.. Bi ara açık havanın getirisi diye düşünüp, balkona koydum hepten pert oldu. Kala kala son ihtimal, meyvenin başında "taze taze!" veya "onliriyaaaa!" filan diye bağırmayı planlıyorum.
Zaman makinesini icat edecek kişiyi, icattan önceki bir zamanda parayı bitcoin'e basması gerektiği konusunda ikna ederim. Böylece ya sicim teorisine göre paradoksta kalırım, ya da çoklu evrenlerden birini daha ortaya çıkartmış olurum. Her ikisi de bana uyar, zira markette domatesin fiyatının 54 TL olduğunu gördüm. Böyle bir evrende yaşanmaz çünküm.
Kendini erkeklerle eşit görüp, kendilerine özel bir gün yaparak kendi kendilerini ayrıştırarak eşitliği sağlamaya çalıştığını düşünen kadınların ironik bir günüdür. "Erkekler günü yoksa kadınlar günü de olmasın!" diyen cinsiyet eşitlikçisi bir kadın görmedim mesela. Yine de kutlu olsun. Mizahi açıdan "kadınlar erkeklerin bir üst modelidir" derler.
"Şüphe iyidir çünkü insanı diri tutar" tezine katılanların da sahip olduğu histir.
Bu arada 2004 yapımı robin williams ustanın final cut filmine selamımızı çakalım.
Bu arada 2004 yapımı robin williams ustanın final cut filmine selamımızı çakalım.
İş başvurusu yaparken cv'nize 2006 yılında times dergisi tarafından yılın kişisi seçildiğinizi yazın. Bu diğer başvurular arasında dikkat çekecektir. Times dergisinin 2006 yılında dünyadaki herkesi yılın kişisi seçtiğini her patron bilmez (bkz:bgv)
Ateşe değmemek için maşa kullanmayı düstur edinen Sezen Aksu'nun, "adem havva eleştirileri"nden sonra yazıp, "al tarkancım bunu senin için yazdım" deyip adamı piyon ettiğini düşündüğüm şarkı. Ben sinestetim. Şarkıları sadece duymam, şekillerini de görürüm. Geççek'in şekilleri hiç de Tarkan şarkılarına benzemiyor kusura bakmasın hiç. "Zilliritıkıp oynıycaz o zaman" kısmının aynısını bir sezen aksu şarkısının şeklinde de görmüşlüğüm vardır. Ben yemedim.
Ha, muhalefet şarkıyı siyasi marş yapacakmış. Hayırlı uğurlu olsun. Tepe tepe kullanın.
Ha, muhalefet şarkıyı siyasi marş yapacakmış. Hayırlı uğurlu olsun. Tepe tepe kullanın.
Hindistan film sinemasını tanımlayan kelime. Abd sineması nasıl hollywood'sa bunlarınki de bollywood. Hint sinema sektörünün merkezi sayılan bombay'dan köken alıp, hollywood'un wood'u ile birleşiyor.
Bollywood sinemasının karakteristik özellikleri vardır. Bir kere filmler mutlaka 2 saat veya üzeri olur. Bizler 110 dakikalık marvel filmini izleyip çıkıyoruz ama hintliler "ulan sinemaya o kadar para veriyoz bari filme doyalım" diye düşünmüş olabilirler (bkz:bgv)
Duygu durumları genellikle hint müzikleri eşliğinde danslarla anlatılır. Çoğu zaman izleyene saçma gelir ama benzer temayı disney çizgi filmlerinde hayli hayli görüyoruz. Anlaşılması gereken kısmı, danslı kısımların filmin gerçekliğinin içinde olduğu. Yani filmdeki karakterlere göre de başroller gerçekten şarkı söyleyip dans ediyor. Ancak film gerçekliği, bize gösterildiği gibi renkli, farklı kıyafetlerle filan değil. Onlar normal şarkı söyleyip dans ederken biz hint kraliyet ailesinin yapabileceği tarzda prodüksiyonla izliyoruz.
Hintliler sektöre erken başladığı için, hikaye anlatıcılığı ve prodüksiyon açısından bizden kat be kat öndeler. Hatta öyle ki, hollywood bile zaman zaman harika hikayeleri kendi toprak ve kültürüne adapte edip remake çekiveriyorlar.
Hint filmi deyince, "amaaaan durup durup dansedecekler şimdi embele dembele gulu gulu diye" diyen bir tanıdığınız varsa onun sinema bilgisine güvenmeyin. Muhtemelen görsel efekt kusmuğu michael bay filmi izleyecektir bu kişi. Bırakın gitsin izlesin.
Her zaman iyi filmler mi çıkarıyorlar? Elbette hayır. Ancak 1 yılda çıkan toplam film sayısını hatırı sayılır filmlere böldüğünüzde, hollywood'un bile üstünde bir başarı oranına sahipler. Çünkü filmlerin içinde kültürlerini hala koruyorlar ve adeta bir devlet politikası haline dönüşmüş durumda. Bu yüzden ince eleyip sık dokuyorlar ve hikayeler konusunda hollywood yapımlarından çok daha seçiciler. Çalışıyor adamlar..
Bakın bir youtube videosu bırakayım aşağıya. Videodaki kalabalık enerjik bir şekilde dans ediyorlar. Ancak dikkat edilmesi gereken kısmı bütün bir klip tek plan! Yani montaj yok! Arada "la yorumdum hareketi kaçırdım bi daha alalım" dememişler ve onlarca çeşitli insan, kendi sıraları geldiğinde oldukça olağan bir dans performansı sergilemişler. Videodaki tek planın yanısıra, oyuncuların yüz ifadelerine, hareketlerine de dikkatli bakın. Tek bir şaşma olmadığı gibi, oldukça da eğleniyorlar.
Bakın bunu 4 tane hollywood şirketi bir araya gelse yapabilir mi şüpheliyim..
Buyrun:
Bollywood sinemasının karakteristik özellikleri vardır. Bir kere filmler mutlaka 2 saat veya üzeri olur. Bizler 110 dakikalık marvel filmini izleyip çıkıyoruz ama hintliler "ulan sinemaya o kadar para veriyoz bari filme doyalım" diye düşünmüş olabilirler (bkz:bgv)
Duygu durumları genellikle hint müzikleri eşliğinde danslarla anlatılır. Çoğu zaman izleyene saçma gelir ama benzer temayı disney çizgi filmlerinde hayli hayli görüyoruz. Anlaşılması gereken kısmı, danslı kısımların filmin gerçekliğinin içinde olduğu. Yani filmdeki karakterlere göre de başroller gerçekten şarkı söyleyip dans ediyor. Ancak film gerçekliği, bize gösterildiği gibi renkli, farklı kıyafetlerle filan değil. Onlar normal şarkı söyleyip dans ederken biz hint kraliyet ailesinin yapabileceği tarzda prodüksiyonla izliyoruz.
Hintliler sektöre erken başladığı için, hikaye anlatıcılığı ve prodüksiyon açısından bizden kat be kat öndeler. Hatta öyle ki, hollywood bile zaman zaman harika hikayeleri kendi toprak ve kültürüne adapte edip remake çekiveriyorlar.
Hint filmi deyince, "amaaaan durup durup dansedecekler şimdi embele dembele gulu gulu diye" diyen bir tanıdığınız varsa onun sinema bilgisine güvenmeyin. Muhtemelen görsel efekt kusmuğu michael bay filmi izleyecektir bu kişi. Bırakın gitsin izlesin.
Her zaman iyi filmler mi çıkarıyorlar? Elbette hayır. Ancak 1 yılda çıkan toplam film sayısını hatırı sayılır filmlere böldüğünüzde, hollywood'un bile üstünde bir başarı oranına sahipler. Çünkü filmlerin içinde kültürlerini hala koruyorlar ve adeta bir devlet politikası haline dönüşmüş durumda. Bu yüzden ince eleyip sık dokuyorlar ve hikayeler konusunda hollywood yapımlarından çok daha seçiciler. Çalışıyor adamlar..
Bakın bir youtube videosu bırakayım aşağıya. Videodaki kalabalık enerjik bir şekilde dans ediyorlar. Ancak dikkat edilmesi gereken kısmı bütün bir klip tek plan! Yani montaj yok! Arada "la yorumdum hareketi kaçırdım bi daha alalım" dememişler ve onlarca çeşitli insan, kendi sıraları geldiğinde oldukça olağan bir dans performansı sergilemişler. Videodaki tek planın yanısıra, oyuncuların yüz ifadelerine, hareketlerine de dikkatli bakın. Tek bir şaşma olmadığı gibi, oldukça da eğleniyorlar.
Bakın bunu 4 tane hollywood şirketi bir araya gelse yapabilir mi şüpheliyim..
Buyrun:
2.defa yakalandım. 4 aşım vardı tık etmedi, yataklara düşürdü. Hiç kimse "delikanlıyım" diye ortada dolaşmasın.
geçmiş olsun hocam Allah şifa versin
Çok geçmiş olsun hocam.
(bkz:regaib kandili)
Bunun zirvesini; ailecek yapılan bir prodüksiyonla yaşadım. Bir arkadaşım, karısını yüzüstü yere yatırmış, kar üstünde fotoğrafını çekiyor. Görüntü o kadar garipti ki sormadan edemedim "bilader napıyosun?" dedim.
"Karın üstü karın üstündeki karımı çekiyorum" dedi. Buz muz demedim koşarak uzaklaştım.
"Karın üstü karın üstündeki karımı çekiyorum" dedi. Buz muz demedim koşarak uzaklaştım.
Yanarım yanarımda o sağlıksız olduğunu düşündüğüm yağları şuan kullandığıma yanarım. En iyi sıralamasında ilk 15e bile girmeyen yağlar bizim midemize giriyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?