Türkiyede muhalefet olmak boş yapmaktır efenim. Konuşmak, konuşmak için konuşmak ve hiç susmamak.. arada "falanca şunu yaparsa istifa edeceğim" diyip heyecan yaratmak belli bir noktadan sonra onu bile yapamamak. Laf olsun torba dolsun. Para sizin cebinize akıyor tabi. Yaşıyorsunuz bu hayatı.
Atıyorum çay dökücem. Çaydanlığı tutuyorum ama kolu biraz mudara. Hemen o an aklıma kolun kopup çayın üzerime dökülüşü geliyor. Ya da biri balkona çıkmışsa ayağının takılma anı, dengesini kaybedişi (ya da kaybetmemeye çalışması), düşüşü ya da bir yerlere tutunmaya çalışması, yardım isteyişi vb. canlanıyor aniden zihnimde. Ardından irkiliyorum. Sanki rüyadan uyanırmış gibi birden kendime geliyorum.
asıl rengi siyah olan zebraların beyaz çizgileri ana rahmindeki gelişim esnasında oluşur. bu albino zebrada ise renkler tam olarak oluşamamış ve ortaya böyle muazzam bir görüntü çıkmış.
Kimsenin sizi siz olduğunuz için sevmediğini fark ettim. Buna aileniz de dahil. Yeri geliyor aileniz bile istedikleri doğrultuda davranmayınca daha az sevgiye layık olduğunuzu düşünebilyor.
Denemeden, çabalamadan daha işin başından vazgeçenler. Emrivaki yapanlar Sahte tavır takınanlar Taklitçiler ilgi çekebilmek adına çeşitli maymunluklar yapanlar Popüler kültüre göre giyinenler, okuyanlar, izleyenler vb. şeklindedir.
-yolda araba plakalarındaki sayıları toplamak. özellikle otobüste falansam saçma sapan bir yarışın içine giriyorum ama keyifli oluyor. -karanlık bir odada aynanın karşısına geçip gözüme birden flaş tutmak ve göz bebeğimdeki o ani küçülmeyi izlemek. -garip bir şekilde kendi ter kokumdan hoşlanıyorum bu zevk veren küçük sapıklıklar başlığı için daha uygun bir giri ama her neyse. -burnumu sildikten sonra peçetedeki o incelmeyi ve yumuşaklığı hissetmek hoşuma gidiyor dolayısıyla peçete havaya karışıncaya dek kullanıyorum. -dudaklarımı ısırıp kanatmak daha sonra da ısırdığım yerleri dişlemek acayip bir haz veriyor. yaralanmış herhangi bir yerime baskı uygulamak da aynı şekilde. -ve göz kapaklarıma masaj yapmak -son olarak da parmağımı dilimle ıslatıp kaşlarımı yukarı itmek ve sonrasında orada kalan ıslaklığı hissetmek saçma bir şekilde hoşuma gidiyor. daha çok var ama ilk aklıma gelenler bunlardı.
Tolstoy bisiklet sürmeyi tam 67 yaşında öğrenmiş ve bu durumdan esinlenilerek "Tolstoy'un bisikleti" diye bir kavram oluşmuş. "Hiçbir şey için geç değildir" anlamına gelmektedir.
Plevne Muharabeleri'ndeki üstün savunmasının ardından Sultan II. Abdülhamid tarafından "Gazi" unvanına layık görülmüş, o günden bugüne Gazi Osman Paşa olarak da anılan Türk asker. Savaştaki başarısını konu alan plevne marşı buyrunuz;
7 veya 8 aylık hamileydi yengem. Fikir kimden çıktı hatırlamıyorum. Kuzenimi saklayıp yengeme 'balkondan düştü' şakası yapmıştık. Ne gerizekalılık. O korkuyla düşük yapsa veya panikten bi yere takılıp düşse alacağımız vebale bak. Gerçi biz de çocuktuk ama hatırladıkça ağzıma iki tane çakasım geliyor.
Sevdiklerine zarar verildiğinde olabilir. Şahsım adına bir kötülük gördüğüm zaman daha kolay sineye çekebiliyorum ancak mevzu bahis ailemse hiç çekinmeden kendimi aşabilirim.
Köken bilimi. Dildeki sözcüklerin kökenlerini ve diğer dillerle olan etkileşimlerini konu alır. Günlük hayatımızda sıkça kullandığımız kelimelerin nereden nasıl bir yoldan geçerek dilimize yerleştiğini öğrenmek oldukça heyecan verici şöyle güzel bi iki örnek verecek olursam; "gözel - güzel" göze hoş gelen manasında. zaman içinde dönüşmüş. mesela yeşil kelimesi ıslak, taze anlamına gelen "yaş" kelimesinden türemiştir. bitkilerin tazeliğini belirtmek açısından sıkça kullanırız. köpek kelimesinin kökü ise "köp"tür ve eski türkçede "şişmek-kabarmak" anlamlarına gelir. Köpeklerin sinirlendiklerinde normalden daha iri görünmelerinden yola çıkarak aradaki bağlantıyı rahatlıkla anlayabiliriz. bir başka örnek ise “Bey armudu” Bizden, İtalyancaya; İtalyancadan Fransızcaya geçmiş. Bize de “bergamot” olarak geri dönmüş. Bir başka örnek ise "baz" eski farsça da oynayan anlamına gelir. Dolayısıyla canbaz canıyla oynayan, kumarbaz kumar oynayan vs. anlamını taşır. Son olarak da hepimizin bildiği turkuaz kelimesi Osmanlıdan fransa'ya giden firuze taşına Türk taşı anlamına gelen "turquoise" demişler ve bize renk ve taş ismi şeklinde bir geri dönüşü olmuş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?