yalnızlık

jpntr
sanırım tarifi en garip duygu yalnız olduğunuz hissetmek. hayatında neyin yolunda gittiğini bile anlayamayacağın bir psikolojiye sokuyor. anlık duygu değişimlerine sebep oluyor yalnızlık, bazı şeyleri paylaşamadığın zaman içinde büyümesine ve büyüdükçe de seni yok etmesine sebep oluyor. yalnızlık öyle bir olgu ki bazen çok ihtiyacın olur bazense yalnız kalmaktan korkarsın. hiçbir zaman da bunun ortasını bulamaz insanoğlu

yalnızlık ile ilgili çok sevdiğim bir söz ile bitireyim lafımı "gerçek yalnızlık başladığında müzik bile hile yapar"
lawyer x
En çok geceler hissettirir kendini. Bir de bir kitap, film, müzik beğendiğinde yollayabilecek birini bulamadığında. İtiraf etmeliyim ki yalnızlığımdan gaddarca bir haz alıyorum çoğu zaman. Ördüğüm duvarlardan pişman değilim. İnsanların kalbimi kırmasından daha iyi böylesi. Belki de ruhum dünyadan kovulmuştur bilmiyorum.
tor
Aklıma (bkz:model) yalnızlık senfonisi düşüverdi. Tarifi açıklamış gibi yoruma dikkat diyebiliriz.


Anladım, sonu yok yalnızlığın
Her gün çoğalacak
Her zaman böyle miydi?
Bilmiyorum
Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
Alışır her insan alışır zamanla
Kırılıp incinmeye
Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp
Yeniden ayağa kalkmak
Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum
Hadi gelin üstüme korkmuyorum
Anladım, sonu yok yalnızlığın
Her gün çoğalacak
Her zaman böyle miydi?
Bilmiyorum
Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
Alışır her insan alışır zamanla
Kırılıp incinmeye
Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp
Yeniden ayağa kalkmak
Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum
Hadi gelin üstüme korkmuyorum
Bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze
Hasret...
Yokluğunla ben baş başayız
Nihayet...
mavikaranlik
belirli bir yaştan sonra daha belirgin olan, insanın içini acıtan ruhsal durum.

başlarda çok takılmıyor olsa dahi yaş ilerledikçe, çevre, arkadaşlar evlenip göçtüğünde, artık bayramdan bayrama gördüğün akrabalarında dışında sağdan soldan sık sık "eee yok mu birisi?" diye sorgulanmaya başladığında insanın kafasında bir şeyler "dank etmeye" başlıyor. Fakat bu daha da ilerleyen zamanlarda korkuya dönüşmeye başlıyor. işte bu seviyeye ulaştıktan sonra insan hem daha çok hayatını sorgulamaya hem de daha sık hataya düşmeye başlıyor. bu aşamada yapılacak olan hatalar insanı bir ömür etkileyebileceği için tüm bunların yanına birazda gerginlik ve stres ekleniyor. işte bu dönem hayatınızın en dolu noktası oluyor. daha da doğru ifade etmek gerekirse "patlamaya hazır, pini çekilmiş bomba" gibi durduğunuz bir evre. bilhassa duygusal açıdan yoğun insanlar için cehennemi aratmayan bir evredir. bunca yıl geçmişte okuduğunuz kitaplar, filmler, diziler, gördükleriniz, yaşadıklarınız, çevreleriniz gözünüzün önünde belirince korku duygunuz daha da çok beliriyor. sanki dünya da bir siz kaldınız gibi, sadece siz mutsuzsunuz gibi daha da kötüsü unutulmuş gibi...

aslında korku duygunuzun belirginleştikten sonra seviye atlamasına en çok olanak sağlayan etkenler; geç kaldığınız, karşınıza aradığınız kişinin çıkmayacağı, vaktinizin daraldığı, hepsinden daha da kötüsü yapacağınız bir anlık hata yüzünden bir ömür yanlış kişiyle bir ömür geçirmeniz düşünceleri oluyor. biraz dahi olsun inanç taşıyan insanlar manevi yönden bu boşluğu doldurmak veya sahte de olsa bir "umut" besleyebiliyor olmak adına ibadetlere, dualara sarılıyor. bundan da gerekli cevabı alamaz ise en büyük korkularına, hatalarına düşmesine her geçen gün 1 adım dahi yaklaşıyor. bu değerlere sahip olmayan kişiler ise ya tamamen boş verip umudu kesiyor ya da her anlamda gerçek bir "kayboluş" yaşıyor.

hiçbir şekilde içinden kurtulamadığınız bu girdap ya sizi boğacak ya bir gemi kurtuluşunuz olacak.nefessiz kalanlardan değil de, gemisi gelenlerden olmanız dileğiyle.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol