hacettepesözlük olmayacağı kesindir. en azından önümüzdeki birkaç yıl diyelim.
rahmetli john lennon un bir sözüyle girişilmesi gereken eylem. der ki baba \"denersen herşey kolay\". tez yazacağım diyorsanız, samimiyseniz, bilgisayar başına oturacaksınız ve yazmaya başlayacaksınız. bakın gerisi nasıl da geliyor. bahane aramayan, özgüvenli, gerçekten birşeyler yapabileceğine kendini inandırmış kimselerin uğraşması gereken şeydir.
pet şişede satılan skol biradır. plastik bardakta içilmelidir. hatta fakirin cebinde biraz para artmışsa yanına çekirdek de alınmalıdır.
toplu taşımanın öğrencilere bedava olması gerekirken, yaşlılara bedava olmasının bir sonucudur. 88 yaşındaki muhittin amca eryaman da oturuyor ama sabah saat 7 buçukta metroya binip ulus a ekmek almaya gidiyor. neden? çünkü bedava.
klasik çağda yaşamış, o dönemki roma cumhuriyetine kan kusturmuş, afrika nın aslanı, alplerin fatihi, büyük lider ve kumandandır. deniz ticaretiyle nam salmış, geniş toprakları ve kolonileri barındıran büyük kartaca devletinin kumandanıdır. hannibal imkansız denen şeyi başarmış, çok zaiyat verse de kış mevsiminde alpleri geçmiş ve italya yı kuzeyden başlayarak işgal etmiştir. roma yı birkaç savaşta inanılmaz taktiklerle mahvetmiştir ve roma yı yıkılma eşiğine getirmiştir. fakat işgal sırasında kartaca senatosundan yeterli desteği alamamıştır ve ordusu gün geçtikçe güç kaybetmiştir. geçen bu zaman içerisinde roma nın eli armut toplamamış, roma şehrine girmeyen hannibal çaresizce destek beklerken, onlar toparlanmayı, silkinmeyi bilmişlerdir.
hannibal le yapılan savaşlarda onu çok iyi izleyip, çözen roma nın parlak komutanlarından publius cornelius scipio, toparlanmış roma ordusunu alıp, sürpriz bir şekilde kartaca nın ispanya topraklarına saldırmıştır. scipio o kadar kısa sürede o kadar net zaferler almıştır ki bir anda kendisini kartaca şehri yakınlarına bulmuştur. hannibal i desteklemeyen şerefsiz kartaca senatosu götleri sıkışınca, hannibal e yalvarıp ondan yardım isterler. hannibal başka çare yok deyip afrika ya döner ve zama bölgesinde scipio ile karşılaşır.
scipio, hannibal den öğrendiği taktiklerle hannibal i savaş alanında süpürmüştür ve ona ilk mağlubiyetini tattırmıştır. yani bir nevi hannibal kendisine yenilmiştir. scipio roma da bir kahraman olarak karşılanmıştır ve ona \"africanus\" ünvanı verilmiştir. hannibal savaştan sonra ortadan kaybolmuştur. sonraki yıllarda da senato ve yönetim içerisindeki entrikalar sonucu scipio da kahramanken birden vatan hainliği suçlamalarıyla karşı karşıya kalmış ve itibarı yerle bir edilmiştir. acılar içerisinde, memleketine ağız dolusu küfürler ederek ölmüştür zavallı scipio.
hannibal yıllar sonra anadolu da ortaya çıkmıştır. zama daki hüsrandan sonra anadolu da güçü bir devlet olan selevkos imparatorluğuna sığınmış ve orada imparator antiokos un baş danışmanı olmuştur. bir dönem burda danışmanlık yaptıktan sonra bithinya ya sığınmıştır. burada da bithinya kralına danşmanlık yapan hannibal, kralın büyük satışına gelmiştir. roma yıllar geçse de hala hannibal in izini sürmüş ve en sonunda bithinya da yakalamıştı. kral da roma nın taşaklarını yalama fırsatını kaçırmamış, hannibal i satmıştır. hannibal, kendisini tutuklamaya gelen roma askerleri onun odasına ulaşmadan intihar etmiştir. kaderini romalıların eline bırakmaktansa kendi sonunu kendisi getirmiştir.
bithinya toprakları günümüz kocaeli yarımadasındaydı. gebze de, altında hannibal in mezarı olduğu düşünülen bir anıt vardır. tübitak arazisi içerisindedir ve ziyaretçilere açıktır. herşey bir yana, en sonunda kaybeden taraf olduğu için tarihte hakettiği yeri bulamayan bir karakterdir kendisi. günümüzde modern savaşlarda dahi hannibal in roma ya karşı kullandığı taktiklerden bazıları kullanılmaktadır. aynı zamanda dünya askeri tarihinde, ağır süvari (heavy cavalry) kavramını ilk oluşturan kumandandır. baal seni cennetinde ağırlasın yüce kumandan!
hannibal le yapılan savaşlarda onu çok iyi izleyip, çözen roma nın parlak komutanlarından publius cornelius scipio, toparlanmış roma ordusunu alıp, sürpriz bir şekilde kartaca nın ispanya topraklarına saldırmıştır. scipio o kadar kısa sürede o kadar net zaferler almıştır ki bir anda kendisini kartaca şehri yakınlarına bulmuştur. hannibal i desteklemeyen şerefsiz kartaca senatosu götleri sıkışınca, hannibal e yalvarıp ondan yardım isterler. hannibal başka çare yok deyip afrika ya döner ve zama bölgesinde scipio ile karşılaşır.
scipio, hannibal den öğrendiği taktiklerle hannibal i savaş alanında süpürmüştür ve ona ilk mağlubiyetini tattırmıştır. yani bir nevi hannibal kendisine yenilmiştir. scipio roma da bir kahraman olarak karşılanmıştır ve ona \"africanus\" ünvanı verilmiştir. hannibal savaştan sonra ortadan kaybolmuştur. sonraki yıllarda da senato ve yönetim içerisindeki entrikalar sonucu scipio da kahramanken birden vatan hainliği suçlamalarıyla karşı karşıya kalmış ve itibarı yerle bir edilmiştir. acılar içerisinde, memleketine ağız dolusu küfürler ederek ölmüştür zavallı scipio.
hannibal yıllar sonra anadolu da ortaya çıkmıştır. zama daki hüsrandan sonra anadolu da güçü bir devlet olan selevkos imparatorluğuna sığınmış ve orada imparator antiokos un baş danışmanı olmuştur. bir dönem burda danışmanlık yaptıktan sonra bithinya ya sığınmıştır. burada da bithinya kralına danşmanlık yapan hannibal, kralın büyük satışına gelmiştir. roma yıllar geçse de hala hannibal in izini sürmüş ve en sonunda bithinya da yakalamıştı. kral da roma nın taşaklarını yalama fırsatını kaçırmamış, hannibal i satmıştır. hannibal, kendisini tutuklamaya gelen roma askerleri onun odasına ulaşmadan intihar etmiştir. kaderini romalıların eline bırakmaktansa kendi sonunu kendisi getirmiştir.
bithinya toprakları günümüz kocaeli yarımadasındaydı. gebze de, altında hannibal in mezarı olduğu düşünülen bir anıt vardır. tübitak arazisi içerisindedir ve ziyaretçilere açıktır. herşey bir yana, en sonunda kaybeden taraf olduğu için tarihte hakettiği yeri bulamayan bir karakterdir kendisi. günümüzde modern savaşlarda dahi hannibal in roma ya karşı kullandığı taktiklerden bazıları kullanılmaktadır. aynı zamanda dünya askeri tarihinde, ağır süvari (heavy cavalry) kavramını ilk oluşturan kumandandır. baal seni cennetinde ağırlasın yüce kumandan!
uzun saçlı rockçı algısını, cillop gibi ayna kafalarıyla yıkıp virana çeviren, güzel bir türk rock müzik grubu. önceki entrylerde değinildiği gibi eurovision yaramamıştır kendilerine. bir de tüm dünyada da geçerli olan bir durum, zırt pırt solisti değişen grup tutunamaz. solist demek grubun yüzü, karakteri demektir bana göre. adamlar bu karakteri çok değiştirdiler o yüzden yürümedi bu kafile.
konstantinopolisi fethettikten sonra ünvanları arasına \"kayzer-i rum\" yani roma imparatorunu eklemiş olan padişah. tüm osmanlı padişahları arasında en entelektüel olmasının yanı sıra, en sevilmeyenidir aynı zamanda. yalnız dünya tarihine adını derin derin kazıtmıştır. avrupanın günümüzde dahi türklerden nefret etmesinin temel sebebi bu adamdır. zira onların en sevdikleri, kıymetli kızları olan konstantinopolisi ele geçirmekle kalmamış, aynı zamanda ona defalarca tecavüz etmiştir. okullarda okuduğumuz tarih kitaplarında değinilmese de istanbul fethedildikten sonra şehrin aylarca askerler tarafından yağmalandığı söylenir. mermerden bir konstantinopolisi alıp, ahşap bir istanbula çevirmiştir. aynı zamanda fatih, türkleri hiç sevmemektedir. hatta hakaret olarak \"bre türk!!\" sözünü kullandığı rivayet edilir. sonuç olarak tarihte çok ama çok önemli bir şahsiyettir fakat tarih kitaplarında anlatıldığı gibi iyilik timsali, muhteşem bir insan asla olmamıştır. herşeye rağmen dünya tarihinde \"fatih\" ünvanını ondan daha çok hakeden bir hükümdar yoktur.
bu yaşına kadar elinden kaç köpek geçtiği tahmin dahi edilemeyen varlık. islam dini hayvanlar konusunda katıdır. dine göre evde köpek beslemek bile haramdır derler. bu adam bambaşka bir boyuta geçmiş.
en ikonik yemek-içki ikilisidir. biri diğerinden eksik alındığında diğerinin yokluğu sürekli hissedilir. insanın zevkine göre bir müzik ve yakın dostlarla sohbet eşliğinde alınmaları şarttır.
maddeler halinde şu şekildedir.
- özellikle beytepe kampüsünün aşırı kalabalık olması. kontenjanlar aldı başını gidiyor, bu gidişle kampüste çimenlerde dahi oturacak yer kalmayacak. aynı zamanda sınıflar konser alanı gibi oluyor. bir hocanın en az 80 kişilik bir güruha verimli şekilde ders anlatması imkansız.
- yemek için veya oturmak için kafe, restoran gibi yerlerin yetersiz olması. hemen hemen her bölümde kafeterya tarzı birşeyler olmalı, insanlar dersten çıkınca eşek gibi yol yürümeden çayını, kahvesini içebilmeli, derse geç kalanlar apar topar bir sandviç veya tost gömebilmeli. ayrıca city, nacho gibi yerler hem kalabalıktan geçilmiyor (mecburiyetten) hem de sürekli herşeye zam geliyor. sorunca artan kiralardan dem vuruyorlar, onlar da haklı belki bilemedim. üniversite yönetimi bu durum karşısında birşeyler yapmalı.
- kütüphanenin yetersiz olması. özellikle sınav zamanlarında öğrenci tayfası yer bulmakta oldukça güçlük çekiyor. bu sebeple insanlar sabahın köründe yer tutmak zorunda kalıyor, tüm gün yerinde oturamayacağından eşyalarını orada bırakıyor ve kendisi oturmasa bile başkası oturamıyor, boşu boşuna yer işgal ediyor.
- bana göre en önemlisi de herşeye sürekli zam gelmesi. yemekhane, semt servisleri, yurtlar bir öğrencinin altından kalkamayacağı derecede pahalı. servis ücreti 2.80 tl nedir arkadaşlar? ne yiyip ne içecek bu öğrenci?? ego sıraları malum, ankara ulaşımı da malum. batıkent te oturan bir öğrenci 1 buçuk saat metroyla yol çekmek zorunda kalıyor ama servisle 20 dakika gibi bir sürede okula ulaşabiliyor. bu kadar zamana ve enerjiye günahtır.
- özellikle beytepe kampüsünün aşırı kalabalık olması. kontenjanlar aldı başını gidiyor, bu gidişle kampüste çimenlerde dahi oturacak yer kalmayacak. aynı zamanda sınıflar konser alanı gibi oluyor. bir hocanın en az 80 kişilik bir güruha verimli şekilde ders anlatması imkansız.
- yemek için veya oturmak için kafe, restoran gibi yerlerin yetersiz olması. hemen hemen her bölümde kafeterya tarzı birşeyler olmalı, insanlar dersten çıkınca eşek gibi yol yürümeden çayını, kahvesini içebilmeli, derse geç kalanlar apar topar bir sandviç veya tost gömebilmeli. ayrıca city, nacho gibi yerler hem kalabalıktan geçilmiyor (mecburiyetten) hem de sürekli herşeye zam geliyor. sorunca artan kiralardan dem vuruyorlar, onlar da haklı belki bilemedim. üniversite yönetimi bu durum karşısında birşeyler yapmalı.
- kütüphanenin yetersiz olması. özellikle sınav zamanlarında öğrenci tayfası yer bulmakta oldukça güçlük çekiyor. bu sebeple insanlar sabahın köründe yer tutmak zorunda kalıyor, tüm gün yerinde oturamayacağından eşyalarını orada bırakıyor ve kendisi oturmasa bile başkası oturamıyor, boşu boşuna yer işgal ediyor.
- bana göre en önemlisi de herşeye sürekli zam gelmesi. yemekhane, semt servisleri, yurtlar bir öğrencinin altından kalkamayacağı derecede pahalı. servis ücreti 2.80 tl nedir arkadaşlar? ne yiyip ne içecek bu öğrenci?? ego sıraları malum, ankara ulaşımı da malum. batıkent te oturan bir öğrenci 1 buçuk saat metroyla yol çekmek zorunda kalıyor ama servisle 20 dakika gibi bir sürede okula ulaşabiliyor. bu kadar zamana ve enerjiye günahtır.
\"naci en palestina\" parçasıyla devleşmiş tunuslu bir kadın müzisyendir. parça yarı ispanyolca yarı arapçadır ve bu iki farklı dilde de muazzam bir aksan ve tonlamaya sahiptir bu sanatçı.
hayatında topu topu 3-4 kez ağlamış beni, bittikten sonra oyuncak bebeğinin kafası kopmuş kız çocuğu kadar ağlatan film \"hatchi: a dog s tale\"...
john steinbeck in bir romanı olmasının yanı sıra günümüz metal gruplarından bir tanesidir. \"pain\" isimli parçaları oldukça canlıdır, güzeldir, dinlenilir.
bilimsel başlıklar öne çıkmalı.
dorian gray in portresi - oscar wilde
çok net söyleyebilirim ki beytepe için ölmüş bir uygulamadır. eğer ilik gibi bir hatun değilseniz, hele hele erkekseniz işiniz çok zor. belki yağmurda karda tipide halinize acıyıp durabilir bir kaç hoca o da belki...
sadece türkiye de değil tüm dünyada en çok istismara uğrayan varlıktır. sadece cinsel istismar değil, aile, yakın çevre, ülke istismarına da uğrarlar. daha doğmadan borçlanırlar, geçim sıkıntısı yaşarlar, büyüyünce yapacakları meslek belirlenir vs.
olimpos tanrılarının en büyüğü, en güçlüsü, en babası. özellikle \"baba\" ünvanı kendilerine çok yakışır çünkü neredeyse elinden geçmeyen kadın kalmamıştır mitolojiye göre. aynı zamanda türkiye de fedon olarak da bilinir.
yazarın hayvan çiftliği adlı eserinde, akıllı napoleon ve snowball karakterleri arasındaki ilişkinin aynısını, günümüz türkiyesinde erdoğan ve gülen arasında görebilirsiniz.
yahudi kökenli avusturyalı yazardır. insanların duygu değişimlerini yazıya muazzam bir şekilde yansıtır. neredeyse her bir kısa öyküsünde, \"evet ben de böyle bir düşünceye veya duyguya kapılmıştım. sanki beni anlatıyor\" demeniz tesadüf değildir. eserleri avrupa nın muhtelif yerlerinde geçer. avrupa kültürünü, yaşam tarzını, insan ilişkilerini çok yorucu olmayan bir dille işler. genellikle birşeylerini kaybetmiş veya kaybetmek üzere olan insanların acılarını ve yaşadıkları büyük buhranları okursunuz eserlerinde. herhangi bir zweig eseri okuduğunuzda moraliniz bozulur, depresyona girersiniz, derin düşüncelere dalarsınız fakat bu garip bir şekilde hoşunuza gider. satranç, amok koşucusu, karmaşık duygular, bir kadının yaşamından 24 saat, gömülü şamdan gibi eserleri şiddetle tavsiye edilir. kendisi, aşık olduğu avrupa da, o dönemde patlak veren faşizm, insan hakları ihlalleri ve savaşlar sebebiyle, büyük bir umutsuzluğa düşmüş ve karısıyla birlikte intihar etmiştir. özellikle son günlerde metroda, otobüste, çeşitli yerlerde kitap okuyan insanların elinde sıkça stefan zweig ile karşılaşmaya başladım. türk insanı ya da en azından ankara insanı zweig ı sonunda keşfetmiş gibi görünüyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?