saplantıların esiri olarak yaşamak

karambol
Beylik beylik lafların kibrine isyan bayrağı açıyorum.
Direnişimi ise hemencecik kendim bastırıyorum.

Hiçliğe uzanan bir yolda, pusulasız kaldığımızın farkında değiliz.
Peşin fiyatına 24 aya varan taksitle yaşadığımız hayatlarımızı;
yeşile, kızıla veya gökkuşağının tüm renklerine aynı anda boyuyabiliyoruz.
Bir de saf beyazlarımız var.
Simsiyahların gaddarlığından ise olabildiğine kaçıyoruz.

Tam da şu anda ağzımda sigaram masamda çayım şu satırları yazarken, müzik çalarımdan Neşet Ertaş sesleniyor:
"Ah yalan dünyada, yalan dünyada
yalandan yüzüme gülen dünyada."

Sonu olan bir yoldayız.
Ancak hiç bitmeyecek gibi koşuyor, koşuyoruz.
Aymazlığın dibini buluyoruz.
Her şeyimiz tastamam gibi bizden öte tüm farklılıkları irdeliyor, eksikler arıyoruz.

Yaşamlarımızın aktörleriyiz işte.
Sanatçı kaprislerimiz var.
Artistliklerimizin bini bir para.

"Biraz" diyorum, "Rahat mı bıraksak kendimizi?"

Örneğin;
keyifle veya isyanla başlayan yazılarımızı bir sonuca bağlamadan mı bitirsek?

Beklenildiği gibi değil, istediğimiz gibi...
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol