23 kasım düzce depremi

nurse
Düzce(bolu),istanbul,sakarya ve hisseden tüm vatandaşlara geçmiş olsun. Saat 04.08 saatlerinde 5.9 büyüklüğünde, saat 04.30 civarında ise 4.7 büyüklüğünde, şu saate kadar ise 70 artçı sarsıntı yaşandı. Can kaybı yok. Rabbim daha kötüsünden sakınsın inşallah.

bartın

nushirevan
Acı bir maden kazası meydana gelen şehir. Kazada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, kalanlara sabırlar diliyorum. Mevlam bir daha göstermesin.

geç kaldım

nushirevan
Kpss gibi hayati sınavlara giremeyen adayların bahaneleri. Ulen zaten senin hayatını değiştirecek olan bir an.. bir an ulan.. belli bir süre bi sınıfa koyup sınav yapacaklar, geleceğin şekillenecek. Bi zahmet uyuma ulan, erken kalk! Bir gün önceden sınav yerine gidişleri araştır, gecikme payını hesaba kat. Bir saat öncesinden var sınav yerine! Hayır bunu da yapamayacaksan, girme bile sınava zaten. Senin kendine saygın yok, kamuya olsun.. Bırak, uykuya devam et sen. instagram'da dolaş, duyarlı twitler at.. Girmeyin siz böyle sınavlara..

aniden gelen vazgeçme hissi

nurse
Bugün kütüphanede soru çözüyorum. Yanımda oturan arkadaşın bir soru çözme şekli var. Aman yarabbi! Fısıltıyla okuyo, o kalemle -cart curt- cümleleri çiziyor falan. Yani iş makinası sesinden bu kadar rahatsız olmam. Herşeye neyse çekerim de şu fısıltıyla okuma beni benden alıyor. Neyse tam uyaracakken masama çikolata bırakmasın mı. Ayyy kendimden utandım. Neyse idare edeceğiz artık dedim. şuan Müzik eşliğinde soru çözüyorum. (bkz:birçikolatanınyaptırdığıfedakarlıklar)

yüzüklerin efendisi

nushirevan
Dizisi olan "rings of power" beğenilmeyen eser. Olayı baştan anlatayım. Peter Jackson abimiz, Yüzüklerin Efendisi üçlemesi ile büyük bir sükse yapıyor. Kısmen Hobbit üçlemesi ile de devam ettiriyor evreni. 6 tane film var anlayacağınız. Arada bir sürü pc, mobil, ps vs. Oyunları da çıkıyor. E zaten sittin sene önce Tolkien bir külliyat neşretmiş.. Haliyle ortada hatırı sayılır bir fan kitlesi oluşuyor. Kitabı okuyanlar inisiye olanlar, filmleri izleyenler kalfa, diziye başlayanlar çırak gibi görülüyor bu evreni takip edenler arasında. Öyle tipler var ki, adamın işi gücü yok, 25-30 yılını vermiş kitaplara, araştırmalara. Youtube kanalı açmış, efendim "Sauron kimdir?", "Güç Yüzükleri Nelerdir?" veya Balrog'un Koç Yumurtaları gibi detay denizinde boğuyor ilgi duyanları. Herkesler hocam diyor, abi çekiyor filan..

Yıllar sonra amazon, milyar dolarlık bir proje üretiyor. Haliyle bu kitlede beklenti yüksek. Amazon ortaya karışık, vasat üstü bir emek çıkarıyor. Bizim bu abiler, yıllar sonra orta dünyayı görmenin keyfini çıkarmak, dizinin keyfine varmak yerine b*k atmakla meşguller. Tamam dizi efsane değil, başarılı olduğu da söylenemez ama eleştirildiği kadar da kötü sayılmaz. Peki bu üstten bakışlar, beğenmemeler neden? Bir düşünün: 30 yılınızı veriyrosunuz esere.. Sonra birileri çıkıyor, seni de yok sayarak sağdan soldan dizi senaristi bulup evrene dizi halinde devam ediyor. "Yıllarım boşa mı gitti? Ben üstadı azamım" triplerindeki bu adamlar ne yapsınlar? "Fena değil" bile diyemiyorlar. Kibrin geldiği noktaya bakar mısınız? Bölüm incelemelerini takip ediyorum, her detaya bir problem buluyorlar. 5. Bölüm itibariyle Elf kralı "ağacımız ölüyor. Sebebi galadriel sandım yolladım, değilmiş. Mithril bizi kurtarabilir" minvalinde bir açıklama yapıyor. Bizim bu abiler diyor ki "Mithril olmasa elf soyu tükenecekmiş! Ne yaptınız siz?!"

Birader elf kralı öyle mi dedi? Adam derdin çaresini o kadar bilemiyor ki, Sauron'un peşindeki prensesi bile uzaklaştırıyor diyardan. Üstelik kesin yargı da bildirmiyor, "kurtarabilir" diyor adam bir umut.. Ama bizim abiler o kadar önyargı ile izliyorlar ki çarenin mithrilden fitil yapmak olduğunu bile söylediler.

Bu sadece bir örnek. Arkadaşlar, bu bir televizyon dizisi. Sinema filmi gibi belirli bir kitleyi hedef almıyor, tüm gruplara hitap etmenin peşinde. Dolayısıyla eserden de kopuyor, evreni de büküyor, karakterleri de baştan yazıyor keyfine göre. İzleyin, keyfine varın. Orta Dünya'yı resmetmiş adamlar. Sadece hayal ettiğiniz Numenor'u eklemişler ve daha bir çok ilk. Şu diziye artık b*k atmayı bırakın da detaylarda neler verilmiş onları yakalayalım. Sauron'un parmağını kesen Narsil'i gördük kimsenin umrunda değil. Tamam en iyi siz biliyorsunuz, siz külliyatı hatmetmişsiniz, sizsiniz en büyük. Bi susun da izleyelim artık.

olayı yanlış anlayanlar

nushirevan
Komşum. Toki'de, küçük bir yerleşim biriminde yaşıyorum. Kızlarım (3 tane)la birlikte markete gidip abur cubur aldık. Marketten çıkarken ne göreyim? 3 tane köpek, biri 7-8 öteki 5-6 yaşlarında iki küçük kızın elindeki ekmeği almak için hamle yapıyorlar. "Hat! Hüt! Höteeeyt!" diye bağırdım durdular. Ancak elindeki ekmeğe de niyetlenmişler, biraz da büyük boyutlu olduklarından tehditlerim işe yaramamış olacak ki çocukların üzerlerine gelmeye bu kez yavaş adımlarla devam ediyorlar. Kendi kızlarımın ellerini bırakmadan, küçük kızların abla olanına "kardeşinin elinden tut, yavaşça gel benim kızların arasına gir" dedim. Öyle yaptı, köpek yaklaşmayı durdurup sadece seyretti. Yola devam edeceğim, baktım çocuklarla aram açılınca köpekler yeniden hamle yapmaya kalktı. Ablaya dedim ki "evin nerede? Oraya bırakalım seni, bunlar acıkmış" Çocuk "evimiz yukarıda" dedi. Ben de o sırada yerden taş alır gibi yapınca köpekler uzaklaştı. "Hadi selametle.." dedim, kızlarımın ellerini bırakmadan eve geldim. 10 dakika sonra kapım çaldı. Adamın biri geldi "sen hayırdır benim kızıma 'gel seni evime götüreyim' diyorsun?" dedi. Haydaaaa.. Dedim ki "yanlışın var, kızlarına köpek saldıracaktı ben engel oldum. 3 tane kızım da yanımdaydı, evinize kadar eşlik edelim dedim" Adam dönüp kızına sordu, kız da aynen teyit etti. Bin bir mahcubiyetle "zaman kötü abi kusura bakmayın" dedi ayrıldı gitti. "İyilikten maraz doğar" dedikleri bu olsa gerek.
4

bence bir insanda

nurse
Aklıma "fahrenheit 451" kitabından zihnime kazıdığım bu alıntı geldi :

"Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı,derdi dedem. Bi çocuk,bir kitap,bir tablo,inşa edilmiş bir ev veya duvar,yapılmış bir çift ayakkabı Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun . Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi."

birden fazla seyredilebilirliği olan filmler

nurse
▪︎Canım kardeşim (1973)
▪︎Babam ve oğlum (2005)

Keyifle izlediğim fantastik ve animasyon içerikliler bir kenara dursun bu iki filmi yüzlerce defa izledim. Her izlediğimde aynı duygular yeniden uyanıyor, birkaç gün hayatı sorguluyorum. Bende uyandırdığı duyguları çok seviyorum.

tanımam etmem

nurse
Geçenlerde aile büyüklerinden biri bana bir anısını anlatacak
-hani anneannenin amcası kızının dayısı oğlu var
-hı hı
-tanıyomusun?
-hayır
-hıh işte onun baldızının kaynanasıyla
-hııı(eee anlamında)
-tanıyomusun
-yo hayır
-hıh işte onlarla bir gün...

Anlatma diye çemkirmek istedim. Tanımam etmem.

gülşen

nurse
Bazı sanatçılar vardır ya sanat dünyasına hiçbir şey katamayan. Sanat adı altında toplanabilecek bir şeyi bulunmayan. Anlamsız,tıngırtılar dizisi ile bol bol eser veren. Hehh işte gülşende bu topluluğun sanatçısıydı. Ne olmuş? Ne bitmiş? Süreç nasıl devsm ediyor? Hiiiç vaktimden ayırıp okuyamam,bakamam. Yokluğu benim için pekte fark edilir değil. Şuan bile onun adına bir şeyler yazmak vaktimi çaldı.

gazi mustafa kemal atatürk

nushirevan
Hutbelerde anlatılıp anlatılmayacağı tartışılan ilk cumhurbaşkanımız.

Hutbeler; müslümanlara kuranın emirlerinin anlatıldığı, peygamberlerden tavsiyeler verildiği, iyi ve kötü hasletlerin izah edildiği yerlerdir. Bu yüzden dini ilgilendiren her konu, sırası geldiğinde hutbelerde de anlatılabilir.

Kendi el yazısını okumanın, tırnak içinde paylaşmanın bile "hakaret" addedildiği dönemde ne kadar anlatabilirsiniz orası ayrı mevzu. 5816 kanununun yoruma açık bırakılması, imamların hutbelerde anlat(a)mamalarına neden bile gösterilebilir. Neden anlatılmasın yoksa..

cami

nushirevan
"siyaset olmaz" denilen yer. Bunu diyenlerin tarihi de bilmediğine eminim. İslam tarihinde camiler, öncelikli olarak devlet işlerinin konuşulduğu yerlerdi. Hz.peygamber döneminde kuba mescidinin, millet meclisinden farkı yoktur mesela. Zaten cami, kelime anlamı bakımından da toplanılan yer, bir araya gelinen yer demek. Burada devlet işleri konuşulur, sosyal meseleler tartışılır, hatta sadece muhabbet etmek için bile bir araya gelinirdi.

Zaten anlaşılmayan nokta şu: Açın tedavüldeki din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarına bakın. Diyor ki "din; insanı hem dünya hem ahiret mutluluğuna eriştirmek için yaratıcı tarafından vahiy yoluyla gönderilen kurallar ve tavsiyeler bütünüdür" Ne diyor? "Hem dünya hem ahiret.." yani dünyevi meseleler de din çatısı altındadır ki bunun örneklerini kuran'da miras hukuku, evlilik hukuku, ticaret hukuku vs. gibi dünyevi meselelerle ilgili ayetlerde görebiliyoruz. Yani neymiş? Din, sadece ahiret için değil, yaşadığımız dünyayı da kapsıyormuş. Dünya siyasetten, siyaset de dinden ayrı düşünülemez bu yüzden.

O yüzden "camide siyaset olmaz" demeye kalkışmadan önce, camilerin kadim vazifeleriyle ilgili tarih kitaplarını şöyle bir karıştırın derim ben. Ha, şu söylenebilir: Camilerde 'sadece' siyaset olmaz. Bir mahalle camisi, imamı ve cemaatiyle birlikte o mahalledeki yardıma muhtaçların ihtiyacını gidermek, zorda kalana yardım etmek ve kişilerin sosyal problemlerini çözmeye çalışmakla da mesuldür mesela. Oturup sadece siyaset konuşulmaz ama bütün bu meselelerin arasında, üslubunca siyaset de konuşulabilir.

gülşen

nushirevan
Zaman zaman aykırı çıkışlar yapan pop müzik şarkıcısı. Bugün itibariyle "sapıklığı imam hatipli olmasından" dediği için, "halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek, kışkırtmak" suçundan tutuklandı ve cezaevine gönderildi.

Sesinle, sanatınla zirvede kalmak varken, poponla, memenle ve çatal dilinle bir yerlere gelmeye çalışırsan olacağı buydu.

Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Sanat, ideolojiler üstüdür. Sanatını, ideoloji satmak için kullanırsan, katma değer vergisi döner dolaşır seni bulur. Gerçekte görüşü ne olursa olsun, bu milletin kahir çoğunluğunun beğendiği, benimsediği sanatçılar vardı. Barış Manço mesela.. Hiç gördünüz mü bir ideojiye yamandığını?

Ancak günümüzde sanat lobilerin elindedir. Toplumları peşinden sürükleyecek figürler yaratıp onlara beyanatlar verdirmek için kampanyalar yapar, telkinler uygular, teşvik ve motive ederler. Amaçları çoğunlukla ahlâkî çöküntü yaratmak olsa da, son dönemlerde siyasete de sirayet ettiler. LGBT bayrağı açanı değil, açtıran iradeyi tutuklamak, alkışlayan yoz zihniyeti cezalandırmak gerekiyordu. Yoksa Gülşen sadece konu mankeni burda..

denemek

mahur
Eski Türkçede tenge-mek “denk ve eşit hâle getirmek” têng kelimesi Çinceden dilimize geçmiş olup; terâzi; denk, eşit anlamıma gelir. Kelime son dönemde tecrübe etmek anlamında kullanılır.

dünya dönüyor

mahur
nilüfer'İn 1974 çıkışlı şarkısı.



Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Değişmiş gördüm bu defa seni
Dertler yıpratmış o şen sesini
Gülen gözlerin gülemez olmuş
Güzel yüzüne çizgiler dolmuş
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Ne kadar oldu görüşmeyeli
Eski yaralar depreşmeyeli
Farkında mıydın nasıl da sana
Ben bir zamanlar boşver aldırma
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Anladım ki biz eski biz değiliz
O günler geçmiş biz bu gündeyiz
Belki bu gece varmaz sabaha
Oldu olacak doldur bir daha
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor farketmesen de
Dünya dönüyor sen ne dersen de
Yıllar geçiyor
Sen ne dersen de değmez bu dünya
Yıllar geçermiş geçsin, ruhumuz genç ya
Sen ne dersen de

çantada bir şehre yetebilecek kadar malzeme taşımak

nurse
Çocuksuzken kanepe yastığı büyüklüğünde çantalar kullanırdım. Şimdi çocukluyum hala o büyüklükte çantalar kullanıyorum tek farkla içinde bana ait eşya sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyor.
Yedek bir kıyafet
Suluk
Islak mendil
Peçete
Minik bir bez çanta
Bebek kolonyası
Bir adet oyuncak(bazen birkaç adet)
Minik bir kutu kraker
Minik bir kutu meyve(uzunca dışarıda kalacaksak)
Ve benim cüzdan, kapıda unutmazsam anahtar.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol