hasan sabbah

kisiselbakim
Hasan Sabbah, Nizam-ı mülk ve Ömer Hayyam. bu üç büyük tarihi karakterin ismi tüm hikayelerde birlikte anılır. hatta aynı okulda eğitim aldıkları da iddia edilmektedir. ( bazı tarihçiler aralarında yaş farklılıkları nedeni le okul iddiasını kabul etmese de. aynı devrin adamları olması. 11-12. y. yılın ne kadar muhteşem bir dönem olduğunu gösteriyor. )

Ömer şiiri , Nizam siyaseti, Hasan da ihanetin ardın baş kaldırışı tercih ederek dünyaya Assassin ( Suikastçi ) terimini kazandırmış ve dinin insanlar üzerinde nasıl bir ''afyon'' etkisi yaratabileceğini uyulamalı olarak göstermiştir.

En yakın arkadaşı ve aynı zamanda en büyük düşmanı olan Nizam-ı mülk, bu baş kıldıranın temelini oluşturmuştur.

Kısaca hikayesi şöyledir.
Nizam dan gördüğü ihanetten sonra İsmaili inancını kendisine hedef seçmiş ve Selçuklu karşısında ezilen bu cemaatin üyelerini kendisine ait birer canlı ölüm makinalarına dönüştürmüştür.

İnancı kuvvetli İsmailli gençlerinin,verdiği afyon ( haşhaş ) ile zihinlerine girerek , kendi yarattığı yapay cennette huriler ile karşılamış ve ''cennetin anahtarı''nın kendisinde olduğuna inandırmıştır. ( ki tarihçilerin üzerinde karar kıldığı nokta, Hasan bir ateisti yada en azından dinsizdi )

Yukarıda ki örnekte de görüldüğü gibi. Din yüzyıllardır insanların Afyonu olmuş ve en büyük dinsizler tarafından Silah olarak kullanılmıştır.

peki şuan bizde değişen ne ? hiç bir şey. daha 2 yıl önce gördük. Feto tarafından bu insanların nasıl birer acımasız silaha dönüştüğünü. aradan geçen koca bir Bin yıl ve sıfır ilerleme. Allahım sen bize akıl ver.
erbakanin adami
Haşhaşi devleti kurucusu

İşte bir hikaye

Hasan Sabbah yalçın bir dağın tepesindeki bir adam.Kartal yuvası bir kalede oturuyor. Alamut kalesinde. Krallıkları deviren adalet dağıtan, dehşet saçan bir adam. O zamanın Selçuklu Sultanı Selahattin bu Hasan Sabbah'ın peşine kelle avcılarını göndermiş. Hasan Sabbah'ın kellesini istemiş. Gel zaman git zaman Hasan Sabbah'ın elçisi Sultana gitmiş saraya.Elçi gelmiş, Demiş ki, “Sultana bir lafımız olacak”
Sultan “Buyur söyle” demiş. Elçi bakmış şöyle, Demiş ki “Bu kalabalık olmaz”. Sultan kalabalığı göndermiş. Elçi demiş ki “bu korumalar da gitsin lafım sana” demiş.

Sultan iyice merak etmiş korumaları da göndermiş.O zaman elçi sultanın yanındaki iki kölemen korumaya bakmış.Demiş ki Onları da gönder. Sultan demiş ki;”Onları göndermem, onlar benim oğullarım, en çok onlara güvenirim. Biz üçümüz bir kişiyiz” demiş.Hadi söyle yahut ta git.
O zaman elçi o iki kölemen korumaya dönmüş demiş ki. O zaman Demiş ki “size kılıçlarınız çekin ve hükümdara kıyın desem ne yaparsınız?” İki adam tereddüt bile etmemiş, “Emrin olur” demiş.Bunun üzerine elçi arkasına bile bakmadan çekip gitmiş. Ertesi gün Sultan Selahattin Hasan Sabbah'ın peşine gönderdiği kelle avcılarını geri çağırmış.
1
kisiselbakim kisiselbakim
hikaye güzel ama Selçuklu'nun başında selahattin diye birini hatırlamıyorum ! Malazgirt zaferi sonrası kısa süre alaattin vardı. ölünce yerine melikşah geldi. ( Hassan sabbah döneminde yaşayan şahlar bu ikisi ) ama aynı dönemlerde eyyübilerin komutanı Selahattin eyyübi ile karıştırıyor olabilir misin. hatam varsa düzelt lütfen.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol