ekrem imamoğlu

aiska
23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri sonrasında an itibari ile İstanbullu seçmenlerin tercihi Chp'nin Millet ittifakı ile ortak seçilen Belediye başkanıdır.

Öncelikle demokrasi kazanmış ve şaibeli seçim tekrarlanarak seçimin kazananı büyük oy farkıyla belli olmuştur, bize de tebrik etmek düşer. Kendi söylemi gibi 16 milyonu kucaklayarak, iyisi gelmez de yenisi gelir” söylemini haklı çıkartmamak adına eskisinden daha iyi hizmetler yapmasını sözde ve özde canı gönülden diliyorum.

Seçimin analizlerine gelince;
-Ülkemiz kişiler üzerinden yönetildiği için lider seçiminde parti değil kişi faktörü her zaman önemli olacaktır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu negatif faktöründen dolayı seçim boyunca ön planda aday ön planda olup arka planda genel başkan ve teşkilatlar çalışmalarını yürütmüştür. Ak parti ise tam tersi olarak Genel başkanının yine ağırlığı ile ilk etapta çalışmalarını devam ettirmekteydi ancak son haftalarda Cumhurbaşkanı geri çekilerek aday ön plana çıkartılarak, arka planda sözde teşkilat çalışmalarıyla seçime doğru gitmişlerdi. 31 Mart 2019 seçimlerinden Feyiz almayan ak parti İstanbul il teşkilatı Binali Yıldırım'ı tek bırakarak bir nevi kaderine terk edip, Ekrem İmamoğlu'nun elini güçlü kılmıştır.

Bana göre en büyük hata seçimin yenilenmesini istemekti. Sokaktaki kediye bile sorsanız, bizim halkımız her zaman mazlumun yanında olmuştur. Mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu'nun yanında yer alarak diğer negatif doneleri de eklediğimizde bugün ki kendi adına hezimeti yaşanmalarına sebep olmuşlardır. Ak parti hiç seçim kaybetmediği için bu durumu kabul etmeleri zor olmakla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni akil ekibinin gazıyla bu seçimin tekrarı gibi hataya düşmelerinin kendi sonlarını hazırlıyor olunduğunun farkına varılmamıştır.
1 Kasım 2015 seçimindeki dinamikler, sosyokültürel etkiler ve piyasa koşulları ile şu anın karşılaştırılıyor olunup, aynı Leh'ine gerçekleşmesi beklenen sonucu, zaferi kutluyor olması olduğu gibi komikliktir.

Her iki tarafında kazananın da kaybedenin de kendisine ders çıkartacak olduğu aşikar. Her iki tarafa da temennim şu ki; kazanan tek başına kazanmış gibi zafer sarhoşluğuna giriyor olmayıp, kaybeden parti'nin/ partilinin de suçu teşkilatla sınırlandırmıyor olup “artık ben nerde hata yapıyorum!” Deyip önce suçu kendisinde bulmalı, Halk ne istiyor” bir kulak asılmalıdır.

Bu dinamikler Altında toparlanamayacak olursa, Ak Parti içinden yeni bir parti doğuşu da an meselesi gibi görünmektedir.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol