deprem

pluton
başlangıç noktası yerin içinde, derinlerinde bulunan, yerkabuğu katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi, yanardağların püskürme durumuna geçmesi gibi doğal bir nedeni olan yerkabuğu sarsıntısı.

az önce tecrübe ettiğim olaydır. evimin ana yolun kenarında olması sebebiyle ufak tefek sarsıntılara alışkınım ancak uykudan uyanıp masanın üzerindeki şişelerin sallanması ve sarsıntının her zamankinden fazla olmasıyla şüphelendiğim, komşularıma sorup teyit ettiğim olaydır. şuan dolma yiyoruz hep birlikte.

serendipity
1. derece deprem kuşağında yer alan, özellikle İstanbul gibi 15 milyon kişinin yaşadığı kozmopolit şehri ele alalım;
7 şiddeti ve üzerinde gerçekleşeceği tahmin edilen depremden bahsediyorum. Henüz 1999 depreminden sonra 19 yıl geçmesine rağmen ciddi manada önlem alınmadığı da görülmüştür. Yaşanacak facianın vahim boyutuna gelelim. Kentsel dönüşümün henüz %17'si tamamlanmış; geri kalan yorulmuş binaların tekrardan yüksek standartlarda inşası tamamlanmamış %83'ü, yüksek enerji ortaya çıkarak depreme karşı koyabilecek binaların %17'si demek oluyor. İstanbul'da bir milyon binanın, Türkiye genelinin 8 milyon binanın tekrardan yıkılacağı konusunda gırtlak yırtıldı ama boş!
Deprem sırasında 1 milyon tehlikeli bina şu demek; deprem sırasında yatay kuvvetlere karşı koyamayıp kendisini ortaya çıkan yüksek enerjiyle birlikte salınıma kaptırıp, katlı pasta gibi üst üste binip, enkaz yığınından hiç kimsenin canlı çıkamayacağını anlatır. 1 milyon binada ortalama 4 kişilik aile yaşadığı düşünüldüğünde 15 milyonluk İstanbul Nüfusunun 1/4'ünden fazlasının ölümü demek oluyor.
Daha barajların deprem kuvvetlerine karşı koyamayarak yaşanacak felaketlere ve 400.000'in üzerinde binanın doğal gaz patlamasıyla yanacak olması konusuna hiç girmedim bile.
Evet gözünüz korksun!
obsesif
"yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi veya yanardağların püskürme durumuna geçmesi yüzünden oluşan sarsıntı" şeklinde tanımlanan ve daha sık bilinen bir doğal afet çeşidi. bunun yanında sel, heyelan, hortum, fırtına, kasırga, tabii yangınlar da sık bilinmektedir ülkemizde fakat şu anki konu deprem olduğu için depremin psikolojik durum ve etkilerini konuşmak daha mantıklı. en son ise dün gerçekleşmiştir ülkemizde maalesef. bunlar şiddetli depremler olmasalar da yine de kimi insanlarda stres, kaygı, panik vb. duyguları yoğun bir biçimde yaratarak ruhsal travmaya yol açıyorlar.

tabii yolla meydana gelen toplum bazlı olaylardan biri olan depremde insanların az bir kısmında stres etkeni daha ağır ve yıkıcı olmaktadır. buna bağlı olarak da bu kişiler o anda olağanüstü bir dehşet ve korku yaşamaktalar ki travmatik duygu ve etkiler ise bu kişileri ömürlerinin sonlarına denk ciddi düzeyde etkilemektedir. bu yüzden şiddetli ve yıkıcı depreme veya depremlere maruz kalan kişiler aradan yirmi, otuz, kırk ya da elli yıl geçmesine rağmen uykuya dalmaya çalıştıklarında dahi içlerine yoğun bir korku düşmektedir. sempatik sinir sistemi ile alarm sistemleri de sürekli devrede olduğu için uykuya dalmakta güçlük çekerler ve sürekli tetikte olurlar. her an kaçabilecekleri bir pozisyona kendilerini getirerek sürekli önlem almaya çalışırlar ve bedenleri de sempatik sinir sistemi, amigdala ve alarm sistemlerinin de etkisiyle ön önlem alma durumuna göre kendini hazır etmektedir.

bu kişilerin dışında pek çok insan inandıkları dinin veya inancın kendilerine vermiş olduğu güven ve inanç doğrultusunda bu felaketi "kader" olarak veya "fay hattına kızamam ya!" diye yorumlamakta ve telafi mekanizmalarını harekete geçirmektedirler. bu gibi toplum odaklı travmalarda herkes bu olayı aynı anda yaşadığı ve deneyimlediği için ve kayıp da fazla olmasına rağmen sosyal destek ağı daha fazla hissedildiği için bu olayın kişilerde yol açtığı travmatik etkiler kısa süre içinde geçiyor, iyileşiyor. bedensel ve ruhsal sistem bir şekilde bunu onarıyor. doğal afetler gibi toplumsal travmaların başa çıkılmasında sosyal destek varsa "sana da oldu, bana da oldu" kısmı işi kolaylaştırıyor. bir arada olmanın getirdiği görece güven hissi var ancak elbette hepsine destek gerekiyor.
mahur
Doğal afetlerden biridir. Çocukluğumdan beri birçok kez maruz kalmışlığım vardır. Yüksek binalarda dahada korkunç olmakta. Korkunun ecele faydası yoktur, bilirim ama insanlık hali hala korkarım. En fazla ölürsün.bgv

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol