deist olmak

nushirevan
Herhangi bir dinden olmak ile ateist olmaktan bile beter bir durumdur. Çünkü deistler, iki şeyi kati surette reddederler: Birincisi; insan zekâsının, kainatı yaratan varlığın varlık izdüşümlerini kavramaya bile erişemeyeceğini kabul eder. Evrenin yaratıcısının yüceliğini vurgularken, insanın akletme melekelerini de küçümser. Dolayısıyla "bu yüce varlığı, bizim ilkel donanım ve yazılımlarımız kavrayamaz" derler. Bakın varlığı hissetmekten, onun varlık yapısından bahsetmiyoruz burda. Onun gerçekten varlığından ötürü oluşan neticeleri bile reddediyorlar. Örneğin güneşi yaratmış, tek bir varlığa inanan deistler, güneşi görüp hissettiği halde bunu, tanrının varlığına bilimin varoluşundan bile önce kanıt sunan dini metinlere rağmen kabul etmiyorlar.

Peki ikinci reddiyeleri ne? İşte bu kısmı tamamen feslefik bir boyutta -ki bu da deistlerin nasıl bir çıkmazda olduğunu kanıtlar nitelikte- evrendeki sebep sonuç ilişkisi arasında mantığın devreden çıktığını kabul ediyorlar. Hemen açalım: Bir arsanız var. Üzerine bir ev yapmak istediniz. Ustalığınız da var. Temelinden çatısına kadar toplu iğne ucu kadar kusursuz bir ev inşa ettiniz. İnşaat öyle kusursuzlukta ki, hiç bir noktasında hata bulunamıyor. Elektrik, su, doğalgaz ve internetle donattınız. Güzelce boyadınız, çevresindeki peyzajı düzenlediniz. Çevresine, zarar görmesin diye aynı kusursuzlukta çitler döşediniz. Mülkünüz tamamlandığında ne yaptınız? Öylece bırakıp gittiniz... Terk ettiniz.. Çimlerin kuruması, boyanın solması, sıvaların dökülmesini izlemeye koyuldunuz. Tahta kuruları, o güzelim giriş kapısını kemirirken sadece seyrettiniz. Eviniz, yavaş yavaş yok olurken, onu kurtarmak adına sorumluluk almadınız.. Çünkü tahta kuruları, o evin kapısını kendi güç mücadelelerine kaynak olsun diye kullanıyorlar!

Mantıklı geldi mi? Elbette çoğunuz bunu kabul etmedi. Kimi evine, kimi emeğine, kimi üretim zekâsına acıdı ve bu sorumsuz davranışın mantıksız olduğu kanaatine vardı.

Düşünün ki biz ev ustasıyız, sadece insanız ve bu aşamada bile bunu kabul etmiyoruz. Deistlere göre, sonsuz genişleyen evrende, tek bir boşluk bırakmadan, kusursuz bir kainat yaratan varlığın zekâsı, öngörüsü ve sorumluluk bilinci bizim kadar değil..

Hristiyan olanın, musevi olanın, şamanın ve hatta ateistin bile kendi kabul örgüleri arasında belli bir düzen var. Bu paradigmalar arasında kendi içinde tutarlılar. Ancak deizm bu seviyenin en altında maalesef.

Aslında bunları deizmin yükselme nedeni başlığı altında yazacaktım ama buraya nasip oldu. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa kemal atatürk'ün deist oluşu, laikliği getirmesi ve sonradan gelenler tarafından eğitim sisteminin deizme göre şekillenip müfredatı oluşturması sonucu, deizm literatüre girmese bile sosyal hayatımızın içine girdi. Eski ilim adamlarına bakın: örneğin İbni Sina bir çok ilimde çağının en üstün akademisyeni olmakla birlikte, hafızlık okumuş, fıkıh ve kelam alimidir. Fransız devrimiyle adeta dikte edilen din ve bilimin ayrılması gerektiği tezi yüzünden bir daha ibni sina çıkaramadık. Din, bilimi destekler nitelikteydi o zamanlar. Birileri bize "olur mu canım 'allahın hikmeti' der çekilir bilim adamı dinle ilgilenirse" diye anlatmadan kısa süre önce hem de. Anlatacak çok şey var da, konumuz bunlar değil şimdi.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol