cahit zarifoğlu

sesveofke
Aslen Kahramanmaraşlı olan Cahit Zarifoğlu, 1940 yılında Ankara´da dünyaya geldi. Babasının memuriyeti (hakim) dolayısıyla ilk ve orta öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş´ta tamamladı. Babasının annesinin üzerine bir başka kadınla evlenmesini bir türlü kabullenemeyen şair sadece 1,5 yaş büyük olan abisi Sait'i baba olarak bildi. O kadar ki Sait artık evde "Baba Sait" olarak anılmaya başlamıştı. Cahit Zarifoğlu, hayatının büyük çoğunluğunu yalnız ve insanlardan kaçarak geçirdi Bir bilge gibi sürekli sakin ve suskun olması bir süre sonra dostlarının onu “Aristo” olarak çağırmaya başlamasına neden olacaktır. Cahit artık “Aristo Cahit” olarak anılmaya başlamıştır. Lise yıllarında güreş sporuna da ilgi duyan Cahit Zarifoğlu, pilotluğa merak saldı hatta 3 ay kurs kurdu. Eğitim alıp uçak kullanabilir düzeye gelen Cahit Zarifoğlu, son bir sağlık kontrolüne girdi ve bu kontrol uçuş kariyerinin sonu oldu. Kontrolde gözünde ve kulağında rahatsızlık olduğu bu yüzden de uçak kullanma ehliyeti alamayacağı anlaşıldı. Lisenin bitimiyle birlikte de İstanbul'a gelerek, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne yazıldı. Öyle ki üniversiteyi tam on yılda bitirebildi ve on yıl sonra diplomasına kavuştu.

Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başlayan şair, Usta hikayeci Rasim Özdenören, Şair Erdem Bayazıt, Sair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okudular. Lise yıllarında okul dergisi olan “Hamle”de şiirlerini yayınladı. Maraş'ta öğretmenlik yapan Zarifoğlu, 1961 yılında İstanbul'a geldi. İstanbul'daki edebiyat dergilerinde şiirlerini yayınlamaya devam etti. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyat'ı bölümünde öğrenim görürken maddi imkansızlıktan dolayı muhtelif gazetelerde sayfa sekreterliği yaptı. Bu yüzden öğrenim hayatı aksaklılarla geçti.

Şiirlerini Papirüs, Yeni Dergi, Türk Dili ve Soyut gibi edebiyat dergilerinde yayımladı. Nihayet söz konusu edebiyat dergilerinde yayınlanmış olan şiirlerini kitaplaştırmak isted,. Borç dert, aç kalma pahasına şiirlerini “İşaret çocukları” adlı eserde kitaplaştırdı. İçinde sürekli yalnızlığı ve kimsesizliği taşıyan şair Necip Fazıl'ın müdahalesi ile bu yalnızlıktan koptu. Üstat ona münasip bir eş buldu. Bu eş üstadın hocası Abdülhakim Arvasi'nin soyundan Berat Hanım'dır. Necip Fazıl'la birlikte Van'a giden Cahit Zarifoğlu, Berat Hanım'la geri döndü.

Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç'un kurduğu Diriliş Dergisi'nde şiirlerini yayınladı. Zarifoğlu, Sezai Karakoç için “Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu” dedi. Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayın yaptığı edebiyat dergisinde yazmaya başladı. 1976'dan itibaren, Mavera dergisinde şiirleri, hikayeleri, senaryoları ve günlükleri yayınlandı. Zarifoğlu daha sonra Savaş Ritimleri ve çocuk edebiyatı dalında da kitaplar yazdı. Şair, pankreas kanseri nedeniyle, 7 Haziran 1987'de 47 yaşında İstanbul'da vefat etti.
(bkz:">)
epsilon
Şiirleri kapalı , anlaşılması zor bir üsluba sahip olan Kahramanmaraşli şairdir. 7 güzel adam, işaret çocukları bilindik eserleridir. Ayrıca çocuklar için hikayeleri de mevcuttur.
karambol
İçli içli şiirlerini sevdiğim güzel adam.

Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Tolgg
Asıl adı Abdurrahman cahit zarifoğlu'dur. Kendisini adının ve soyadının baş harflerinde olduğu gibi 'acz' olarak bildiren, ismiyle müsemma, tevazu sahibi gönül şairidir.

En sevdiğim şiirini sizinle de paylaşmak isterim:

Mavi Gök Orda mı
Bakıyorsunuz kuşlar
Hazır
Sokak lambaları yanık unutulmuş
Bir kadıköy vapuru hınca hınç insan
Çok geçmeyecek
Martılar beyhude turlar atacak
Kıyılar lağım konserve kutuları
Mısır koçanları

Sevgi aranabilir yine
Korkusuzca say koskoca kederlerini
Bir kuyu bulunabilir

Aklımdan çıkmıyorsun
Sen hala dizüstü
Bunca anıyı besleyerek
Sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
Mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
Görür gibi olarak açıp baktığımı
Bense şöyle diyorum:
Buradan bir acı kanamış boyuna

Kuşlar hazır
Öncü havalanmak üzre
Şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
O vapur hala hınca hınç
Kim bilir her biri hangi dünyaya sağır
Çok geçmez aradan

Kadınlar kapı önlerinde
Ellerinde meşalelerle
Aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
Yorgun bir sarıyla ben de
Geçeceğim önlerinden

Aklımdan çıkmıyorsun dedim
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
Telefonlar yan hücrede çalışıyor
Bende kurşuni bir dere
Ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
Onu bir mercedes'ten indirdi kalçasına kadar
açılarak

Yapayaşlı bir rum kadın
Her şeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
Haydi koşayım diyorum belki dağılır
Koşuyorum
Sancağımda kendi rüzgarımla ölgün kıpırtılar
Hayır daha sevgili daha sevimli değil
Ne başka bir gün ne başka bir zaman

Çok geçmeyecek aradan
Şöyle diyeceğim:
Bulutlar açmadı
Mavi gök orda mı

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol