metro turizm

can
Metro Turizm, Kasım 1992'de Galip Öztürk tarafından kurulmuş şehirlerarası otobüs firması. Bünyesinde 415'i firmaya ait, toplamda 1300 otobüs bulunmaktadır. 70'ten fazla ile karşılıklı seferleri vardır. Zaman zaman şöför ve muavinleri olmadık işlerle medyanın gündemi olurlar.
3k
Yüzlerce defa yolculuk etmişimdir. Metro turizm ile yaptığım her yolculukda metro turizmi tercih ettiğim için pişman olmuşumdur.
Not: Mecbur kalmadığım müddetçe asla tercih etmem
nushirevan
daha bir müşterisinin memnun ayrıldığını görmediğim, iç denetim mekanizması sıfır, her şoförün otobüsünde derebeyi, muavinin kâhyası olduğu şirket.
nushirevan
geçen gün başıma gelen bir olayı anlatayım. Konya'dan Ankara'ya gitmek için bu rezil şirketten bir gün önce bilet aldım. sabah 07:30'daydı otobüsüm. 07:00'de otogardaydım. Biraz sonra bir otobüs yanaştı. Aynı rezil şirketin Ankara otobüsüydü ama aracın önündeki led panodaki sefer sayısı numarası farklıydı. İçimden ''nasılsa bu da Ankara yanına koyim, buna mı binsem?'' diye geçirdim ama zaten otobüsler tıklım tıkış malum.. Hemen önümde bi kadın yer kavgası bile yaptı hatta. Neyse dedim 15 dakika daha bekler kendi suit otobüsüme biner, paşalar gibi giderim dedim. Saatler 07:20'yi gösterdiğinde müşteri ile yer kavgası yapan muavin, otogardaki kızlara göz kırpa kırpa otobüse ''değam eet'' diye bağırdı ve açık olan kapıdan sarktığı halde uzaklaştı. İçime bi kurt düştü.. ulan bu rezil şirket 10 dk sonra aynı istikamete bi otobüs daha mı kaldıracak? Oracıkta dolaşan, rezil şirketin logosunu göğsünde taşıyan bi elemanı durdurup ''Ankara otobüsüm bu muydu yoksa?'' dedim. Adam ''ahh abi tabi oydu niye binmedin?'' diyerek cebindeki telefonu çıkarmaya koyuldu.''e önündeki sefer numarası farklı ama ben başka bi otobüse mi binecektim?'' dedim. O sırada eleman muavine telefonla ulaşmıştı: ''yav sen niye sefer numaranı düzenlemiyorsun bak yolcu burda bakıyor bakıyor sefer numarası farklı olunca binmiyor, çabuk dön!'' dedi. Bana da otogarın çıkışındaki otoyolda, ışıkların orda beklememi söyledi. ''eyvallah'' çekip yola çıktım. Biraz sonra otobüs gittiği yoldan u dönüşü yapıp geri döndü ve beni aldı. Koltuğumu aradım ve oturdum. Oturur oturmaz benden 10 yaş küçük bi muavinin zılgıtını duydum. Vay efendim benim bunca insanın hakkına girmeme ne hakkım varmış, otobüsün önündeki Ankara yazısını okuyamıyor muymuşum, yazık değil mi onca kaybedilen zamana.. bık bık bık.. Şöyle bi baktım, yolcuların yarısı uyuyor. Bağırsam haklıyken haksız duruma düşerim ''o senin sorumluluğunda birader, sen otogarda kızlara yazarken sefer numaranı değiştirmeyi unutmayacaksın, kimse de mağdur olmayacak'' dedim. Baktı dik gidiyorum, hemen bi geri vites gitti şoförün yanına vir vir vir konuşuyor. o sırada arka koltukta oturan yaşlı bi abi ''hemşerim sen farketmiyor musun ankara yazısını da binmiyon biz bunca yolu geri döndük?'' dedi. Döndüğü yol da 2 dakika ha!.. Benim de adetim değildir öyle benden büyüğe laf etmek. Sinirim tepemde zaten mülteci gibi bindim otobüse ama sakin sakin ''abi neyi farketmem gerekiyor allah aşkına? benim bineceğim otobüsün sefer sayısı numarası ile bu otobüsünki farklı, başkasının otobüsüne mi bineydim?'' dedim. ''haaaa tamam o zaman'' dedi sustu o da. o sırada uyuklayanlar gözünü açıp mevzuya katılan abiye bakıp ''daha ne uzatıyonuz yanına koyim yeter da!'' bakışı attı zaten. herkese biraz önce dondurma dağıtmış olan muavin ''sana vermicem işte'' bakışı atıyor önden ben de ona ''kotuna sok o zaman'' bakışı atıyorum.

neyse efendim, 10 dakika sonra aynı güzergah üzerinde bir otobüsün bir tarım aracına çarptığını ve yaralıların olduğunu gördük. Otobüs, koca biçerdövere kafadan koymuştu. belki ölüler de vardı bilemem tam göremedim ters tarafa oturduğum için. kaza mahalini geçer geçmez bi el omzuma dokundu, baktım yaşlı bi teyze tam arkamda oturuyor. ''Allah razı olsun iyi ki geç kalmışsın otobüse yoksa belki bu kaza yapan bizdik'' dedi. Öyle ulvi konuştu ki teyze bir an otobüste ney sesi duyar gibi oldum. Ayaklarımızın altında sis makinesi duman veriyor, camdan gelen ışık nurani, sırlar kapısının taşla merminin yönünü değiştiren melekleri müdahale etmiş sanki otobüse.. biraz önce bana somurtuk bakan yolculara gururla döndüm baktım, hepsinin kotunda pireler uçuşuyor, horul horul uyuyor adamlar. baktım yaşlı amca öndeki muavini çağırıyor parmağıyla. suratı asık, kaşlar çatık. ''oh'' dedim ''fırça geliyor şimdi sen bu çocuğa niye haksızlık ettin? diyecek'' dedim kendi kendime. muavin koltuk başlarını tutarak geldi önümden geçti yaşlı amcanın yanına geldi. amca çocuğun enseden tuttu, bildiğin el ense çekiyor. dedim ''aha kötek geliyor dondurmacıbaşına zaaaa''

eğilip demesin mi: ''evladım sen wifi şirfesini niye yanlış veriyosun fisbuka giremiyom''

bütün o ulvi hava, kader çizgisine yaptığım kritik müdahaleden gelen gurur, geleceğe dönüşteki doktor emmet'in bilmiş tavrı, içimdeki sırlar dünyasının salihi söndü gitti..

''allah belanızı versin'' dedim döndüm önümdeki kırık camlı led ekrana.

bu da böyle bi anımdır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol