çocukluk anılarımız

siyahhanim
Sadece yürek sızlatan değil, hatırladıkça tebessüm edebileceğimiz anıları da buraya bırakmanızı ve çocukluğunuzun o masum karinelerini burada görmek ve okumak...

Babam henüz sağ iken her bayram ananeciğimle bayramlaştıktan sonra büyük halamın evinde tüm amcalarım ve halalarım toplanır, her seferinde de hiç tanımadığım akrabalarımla tanışırdım. Halamlarda tüm kuzenlerimle delisiye oynar, geç vakitlerde babamın halasına geçer birazda orada oynardık. Sonradan aramın bozulduğu kuzenimle ortak gibiydik, farklı stratejiler kurar,izin verilen ölçüde kimseyi rahatsız etmeden oyunlar oynar, en son amcamın evine varır, babamın kollarında uyur olurduk.. Hayatımın en güzel günleriydi...
nushirevan
köydeki evimiz inşaat halindeyken, hemen yanında eski bir bahçe kulübesinde kaldık bir süre. kış geldiği zaman akıtan tavanlar, yazın koynumuza kadar giren çekirgeler ve bilumum börtü böceğin arasında aklımda şimdi sahip olmadığım bir duygu var: yağmurlu bir günde, yağmur şiddetini arttırıyor ve kapı eşiğinden girmeye çalışıyordu. annem namazlıkları dürerek kapı altına sıkıştırırdı ki içeri girmesin. kardeşlerim ve ben ''daha ne kadar devam edecek bu yağmur?'' diye pencereden bakarken, 5 metre önümüzdeki su dinamosuna yıldırım düştü. öyle kuvvetli bir ses çıkardı ki bomba patladı sanıp hepimiz birbirimize sarıldık. şimdi o sarıldıklarımızla ayrı ayrı şehirlerdeyiz. hani derler ya gözden ırak olan gönülden de ırak olur bizimkisi de öyle bir hesap.. kimisini arayıp sormuyoruz, kimisini ayda bir.. sadece cenazelerde iki defa bir araya gelebildik. hani o yıldırım var ya o yıldırım? bir daha düşse yamacımıza da bir daha öyle sıcak sarılsak..
ola
Yaş 5. Sıcak ağustos günleri. Annemden izin alamıyorum, arkadaşım geliyor bizim eve, dışarı çıkmam için annemden izin istiyor. Dışarı çıkıyoruz. Gölcük sahildeyiz. Denize giriyoruz. Parkta oynuyoruz. Arkadaşım ıslık çalmayı öğretiyor bana. Deniz analarını kıyıya çıkarıp oyun oynuyoruz. Mahalledeki diğer arkadaşlarla top, saklambaç vs. oynuyoruz. Günler geçiyor. Sıcak tatlı bir yaz akşamındayız. Gece yarısı yer gök yarılıyor, büyük depremler oluyor, devasa binalar dans ediyor. Ailemle kurtuluyorum. Her taraf parçalanmış ceset. Sabaha kadar çimin üzerinde hazırlanmış bir yer yatağında gökteki yıldızları seyrediyorum. Sabah oluyor herkeste korku. Günler geçiyor, arkadaşım ailesiyle beraber vefat etmiş. Mahalledeki tüm arkadaşlarım cennette. 5 yaşındasın ama tüm arkadaşlarını kaybetmişsin. Bu da böyle buruk bir hikayemdir.
nurse
5. Sınıftayım 2 yıldır aynı sıra arkadaşına sahibim. İsmi dilara. O çok özgür. Yürüyerek okula gidip geliyor,okul çıkışı etüte kalıyor, her okul çıkışında sınıf arkadaşlarımızla saatlerce oynuyor,koşuyor,macera üstüne macera yazıyorlar. Ertesi gün okula geldiğimde ballandıra ballandıra bana anlatıyor. İçerliyorum,azıcık kıskanıyorum. Öfkeleniyorum. Çünkü Ben hergün servisle giden, hiç sokakta oynaman,oynayaman,çoğunlukla can sıkıntısından ağlayan bir tiptim. Neyse işte dilarayla Birbirimizi çok seviyoruz ama nasıl bir sevgiyse. sanırım o bendeki sahip olamadıklarını seviyor,ben de ondaki sahip olamadıklarımı seviyordum. Birçok şeyimizi paylaşırdık. Bu paylaşma işini biraz abartmışda olabiliriz. Bana annem hergün çikolata sürerdi. O ise hergün köfte ekmek getirdi beslenme olarak çünkü şeker hastasıydı tatlı şeyler tüketmesi yasaktı. Biz dilarayla her gün beslenmelerimizi değişir afiyetle yerdik. Ben ona evden meyve suları,çikolatalar,tatlılar taşırdım.o da bana peynir,zeytin,tadını unutamadığım köfye ekmekler taşırdı. Şimdi düşünüyorum da ne tehlikeliymiş yaptığımız şey.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol